๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Aralık 2009, 23:20:12



Konu Başlığı: Müzminlerin Hicretlerine izin Verilmesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Aralık 2009, 23:20:12
Müzminlerin Hicretlerine izin Verilmesi


Resulullah (sav), hicret etmeleri için, müminlere izin verdi. Medine´de barındırılıp yardım göreceklerini açıkladı ve şöyle buyurdu: "Doğrusu yüce Allah, sizin için kardeşler ve içinde gü venlikte olacağınız bir diyar yarattı"

Bir emir sayılabilecek bu açık izinden sonra müslümanlar ferdi veya toplu olarak medineye hicret etmeye başladılar. Fa kat muhacirler için hicret yolu rahat ve serbest değildi. Aksine, yolllannın Kureyşliler tarafından engellendiğini gördüler. Çün kü Kureyşliler, Medinelilerin Peygamber efendimize biat ettik lerini duyduktan sonra, Mekke´deki müslümanlarm, peygam ber şehri haline gelen Medine´deki kardeşleriyle bir araya gelip güç birliği yapacaklarını anlamışlardı. Medine´ye hicret eden herkesin yoluna çıkıyor ve geri çevirebildiklerini hicretten me-nediyorlardı. Ümmü Seleme ile kocasını da hicretten menetme ye çabalamışlardı. Karısını Mekke´de bırakıp yalnız başına hic ret etmesine müsaade verdiler. Ümmü Seleme de imanlı bir ka dına yaraşırcasına sabretti. Nihayet bir süre sonra kendisi de yalnız başına Medine´ye hicret etti. Hicret esnasında kendisine yardım edecek mürüvvet sahibi kimseler bulunca, Medine yol culuğuna çıkmıştı.

Müşrikler bazan yalan dolanla muhacirleri aldatıp Mekke´ye geri götürüyor, sonra orada, söz ve ahidlerini çiğneyerek onlara eziyet ediyorlardı. Örnek olarak bu muhacirlerden biri olan Ay yaş bin Ebi Rebia´yı anlatalım:

Rivayete göre Ayyaş, hicrete niyetlenip Medine´ye doğru yola koyulunca iki amcazadesi Ebu Cehil ile kardeşi Haris, peşine düştüler. Takib ede ede Medine´ye vardılar. Peygamber (sav), o zaman henüz hicret etmemişti. Hala Mekke´de ikamet etmek teydi. Ebu Cehil ile Haris, Ayyaş´a dediler ki: "Annen seni gör medikçe başına tarak vurmamaya verme gölgede oturmamaya yemin etti. Ona acı ve geri dönüp onu kurtar!" Beraberinde bu lunan Hz. Ömer de ona uyarıda bulunarak şöyle dedi: "Ey Ay­yaş! Vallahi kavmin seni bu bahaneyle aldatıp Mekke´ye götür mek ve dininden döndürmek istiyor. Onlardan sakın! Annen başını taramadığı için bitlenip rahatsız olsa da, gölgede otur madığı için Mekke´nin sıcaklığı onu kasıp kavursa da sakın git me!" Aldanmış olan Ayyaş: "Annemin yemininin bozulmaması için gerekeni yapacağım. Zaten Mekke´de malım da var, gidip onu alırım" dedi. Hz. Ömer, bu defa şöyle konuştu: "Vallahi, Kureyşliler arasında en çok mal sahibi olanlardan birinin de ben olduğumu elbette biliyorsun. Malımın yarısı senin olsun, yeter ki bunlarla gitme!" Ayyaş bu öneriyi de kabul etmeyince, Hz. Ömer bu kez şöyle dedi: "Bari şu devemi al. Soylu ve yumu şak huylu bir devedir. Onun üzerinden ayrılma. Kavminden herhangi bir kimseden şüphelendiğin zaman üzerine atla ve kaç!" Ayyaş, Ebu Cehil ve kardeşi Haris´le birlikte Mekke yolu na çıktı. Biraz yol aldıktan sonra Ebu Cehil ona şöyle dedi: "Ey kardeşim! Vallahi bu devem ağırlaşmaya başladı. Sen benim arkamdan gelmesen de, önüme düşsen olmaz mı?" Ayyaş da "olur" deyip devesinin yolunu değiştirdi ve öne düştü. Düz bir yerde yanyana gelince Ayyaş´m üzerine atıldılar. Onu bağlaya rak Mekke´ye götürdüler. Dinden çıkmaya zorladılar. O da kal ben razı olmaksızın dinden çıkar göründü. Ama gönlü imanla dopdoluydu. Hicret esnasında Hz. Ömer´le arkadaşlık etmişti. Üçüncü bir arkadaşları da Hişam bin As idi.

Medine´ye ulaşmadan ailesi gelip kendisini yakalamıştı. Onu dinden çıkarmaya çalışmışlar, o da dinden çıkmıştı. Bu ri vayetin tamamının sahibi ve hicrette bu iki adama arkadaşlık etmiş olan Hz. Ömer diyor ki: "Fitneye uğrayıp dinden dönen kimsenin hicretini Allah kabul etmesin diyorduk."

Abdullah bin Ömer de, babası Hz. Ömer´in şöyle dediğini ri vayet etmiştir: "Fitneye düşüp dinden dönen kimsenin ne farz ne nafilesini, ne de tevbesini Allah kabul etmez. Bir kavim ki, Allah´ı tanıdılar, sonra da kendilerine isabet eden bir beladan dolayı küfre döndüler!"

Onlar, bu sözleri kendileri için söylüyorlardı. Belanın en bü yüğüne tahammül etsinler; sabırları, başkalarını mihnete kat lanmaya teşvik etsin diye Hz. Ömer´in ve ilk müslümanlarm kalplerine böylesine bir inanç yerleşmişti. îman kuvveti, ruhu güçlü olanlardan ruhu zayıf olanlara sirayet eder. Ruhların da sular gibi denkleşmesi için yoğun sular gibi hep alta doğru inerler.

Resulullah (sav) Medine-i Münevvere´ye teşrif ettiğinde Ce-nab-ı Allah şu ayet-i kerimeleri inzal buyurmuştu: "(Tarafım dan onlara) De ki: "Ey nefislerine karşı aşırı gident kullarım!

Allah´ın rahmetinden ümid kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü o, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Size azab gelip çatmadan Rabbinize dönün. O´na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Ansızın ve hiç farkına varmadığınız bir sıra da size azap gelmezden Önce Rabbinizden size indirilenin en

güzeline uyun." (Zümer 53-55)

Bu ayetler nazil olunca Hz. Ömer (ra) hicret yolunda kendi sine refakat etmeye niyetlenmiş olan iki arkadaşını unutmadı. Bunlardan biri, kendisine refakat etmiş, ama daha sonra fitne ye düşürülerek dinden çıkar görünmüştü. Diğeri ise, yola çıka-madan yakalanmış ve fitneye düşürülmüştü, dinden döndürül mek istenmişti. Hz. Ömer, ikisini de unutmamıştı. Bu ayetleri bir kağıda yazarak -önce fitneye düşürülmüş olan- Hişam bin As´a gönderdi. Hişam kağıtta yazıllı olan ayetlerle neyin kasde-dildiğini anladı. Bu ayetler, Allah´ın rahmetinden ümit kesen kendisi ve emsalleri hakkında nazil olmuştu.

Bir başka rivayetteyse şöyle denmektedir: "Medine-i Münev-vere´deyken Rasulullah (sav), ´Kim Hişam bin As ile Ayyaş bin Ebi Rabia´yı bana getirir?" diye sordu. Velid bin Muğire, "Onla rı sana ben getiririm ya Rasulullah!" dedi. Gizlice Mekke-yi Mükerreme´ye gitti. Yemek götürmekte olan bir kadına rastala-dı. ´Nereye gidiyorsun ey Allah´ın cariyesi?´ diye sordu. Kadın da: "Şu iki mahpusa (Yani Hişam ile Ayyaş´a) gidiyorum" dedi. Velid bin Muğire, kadını izleyerek Hişam ile Ayyaş´ın yerlerini öğrendi. Onlar, tavansız bir odaya hapsedildi. Geceleyin etrafa karanlık çökünce Velid, duvara tırmanarak yanlarına indi. Sonra bir kama alıp zincirlerinin altına yerleştirdi. Kılıçla vu runca da zincirler kırıldı ve bağları çözüldü. Sonra onları ken di devesine bindirip Medine´ye götürdü."

Müşriklerin bu şiddetli takibi nedeniyle, müminler gizlice hicret ederek Kureyşlilerin zulmünden kaçıp kurtuluyorlardı. Müslümanların ileride kendilerine hesap soracakla-rından korktukları için Kureyşliler, zulümlerini aşırı derecede şiddet lendirmişlerdi. Müminler, müşriklerin üzerine saldırıp dinle rinde müminleri fitneye düşürmekten menetmek için Medi ne´de toplanıp güç birliği etmişlerdi. Müşriklerin eziyetlerinden emin olmak için güçlü kimseler bile gizlice hicret etmeyi tercih ediyorlardı. Yalnız Hattab oğlu Ömer (ra), gizlice hicret etmeyi onuruna yakıştıramamış, hicret esnasında gizlenmeyi kabul etmemişti. Mekke-i Mükerreme´nin her tarafında îmanını ilan et miş, yoluna çıkacaklara meydan okuyarak alenen hicret etmiş ti.

Ali´nin (Allah, cennette onun yüzünü şereflendirsin) şöyle dediği rivayet edilir: "Hattab oğlu Ömer´den başka gizlenmeden hicret eden bir kimse tanımıyorum. Hicret için yola koyulacağı sırada kılıcını kuşanmış, bastonuna dayanmış, oklarını eline almış halde Kabe-i Muazzama´ya geldi. Kureyşliler de Kabe´nin çevresinde duruyorlardı. Kabe´yi yedi kez tavaf ettikten sonra Makam-ı İbrahim´e geldi. Orada iki rekat namaz kıldıktan son ra, kelimelerin üzerinde dura dura şöyle dedi: "Yüzünüz kara olsun. Burnunuz yere sürülsün. Anasını ağlatmak veya çocuğu nu öksüz veyahut karısını dul bırakmak isteyen, şu vadinin ar kasında gelip karşıma çıksın." [1]

Birisi şöyle bir soru sorabilir: Meşhur görüşe göre, Hattab oğlu Ömer´e, hicret esnasında Ayyaş bin Ebi Rabia yol arkadaş lığı etmiştir. Hişam bin As´m da kendileriyle birlikte hicret et mesini kararlaştırmıştı. Şimdi bu meşhur rivayette Hz. Ali´nin rivayeti arasında nasıl uyum sağlayabiliriz?

Bu soruya cevaben deriz ki: Bu iki rivayet arasında bir uyum sağlamak mümkündür. Dolayısıyla her iki rivayetin doğ ruluğu kendiliğinden ortaya çıkar. Ancak aralarında uyum sağ lama imkanı bulunmadığı takdirde bu rivayetlerden biri redde dilebilir. Oysa açıkça görüldüğü gibi, bu iki rivayet arasında uyum sağlamak mümkündür. Ayyaş ile Hz. Ömer´in arkadaş lıkları sefer halinde olmuştur. Seferin de niyetlenip karar ver­dikten sonra başlayacağı, açıkça bilinen bir husustur. Hz. Ömer, iki arkadaşıyla Gıfaroğulları çayının yanında buluşmak için sözleşmişti.

Hz. Ali´nin rivayet ettiği olay ise, Hz. Ömer; henüz Mek ke´deyken hicretini ilan ederken vuku bulmuştur. Hicret edece ğini duyururken söylediğini söylemiş ve Kureyşlilere meydan okumuştu. Sonra da arkadaşlarıyla buluşmak için sözleştikleri yere gitti. Orada Ayyaş´ı buldu. Hişam gelmemişti. Çünkü Ku reyşliler onu, dininden fitneye düşürmüş, dininden dönmeye zorlamışlardı. Kalbi imanla dopdolu olduğu halde- şerlerinden korunmak için- dinden çıkar görünmüştü.

Muhacirler, Kureyşlilere görünmeden gizlice hicret ediyor lar, Medine´ye vardıklarında, Ensar´m evlerine konuk oluyor lardı. Ensar, evlerini muhacirlerle paylaşıyorlardı. Hz. Ömer Medine´ye intikal ettiğinde ailesi, kardeşi Zeyd, Amr bin Şüre ka ve diğerleri de kendisine ulaşmış, hepsi Küba´da Amr bin Avf kabilesinden Rüfaa bin Abdi Münzir´in evine konuk olmuş lardı. Talha bin Ubeyd ile Suheyb bin Sinan da, Rabib bin Asafm evine konuk olmuşlardı. Diğer muhacirler de, kendile rini barındıran ve kendilerine yardımcı olanların evlerine ko nuk olmuşlardı. Ensar, onlara kucak açıyordu. Böylece muha cirler, sanki kendi öz akraba ve aşireti arasmdaymış gibi yer buluyorlardı. Çünkü onları bir araya getiren şey hakiki imandı. Gönülleri Allah ve Rasulünün sevgisiyle doluydu. Bu sevgi, on ları, Rahman´m sofrası üzerinde bir araya gelen ahbaplar yap­mıştı. Çünkü Ensar, müşriklerin ilk darbesi esnasında sabre den, eziyete uğrayan, mallarından mahrum bırakılarak yurtla rından çıkarılan muhacir kardeşlerinin faziletli ve üstün insan lar olduklarını anlamışlardı. Cenab-ı Allah onları korkudan gü venliğe, zayıflık zilletinden onura kavuşturmuştu. Onlar, Al lah´ın verdiği izzetle onurlanmışlardı. Allah´ın bahş ettiği mu vaffakiyet sayesinde Allah´ın kelimesini yüceltmişler di. Muha cirlerle Ensar hakkında Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştu:

"Allah´ın verdiği bu ganimet malları, yurtlarından ve malla rından edilmiş olan, Allah´tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah´ın dinine ve peygamberine yardım eden muhacir fakirlerindir, işte doğru olanlar bunlardır.

Daha önceden Medine´yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri se verler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkarlığından koru-nabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir." (Haşr:8-9)

Kelimeleri üstün olan yüce Allah, bir başka ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:

"İyilik yarışında önceliği kazanan muhacirler´ve ensar ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnud olmuştur, onlar da Allah´tan hoşnutturlar. Allah onlara, içinde temelli ve ebedi ka lacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler ha-zırlamıştır. îşte büyük kurtuluş budur." (Tevbe: 100).

îyilik yarışında önceliği kazananlar; dinleri sebebiyle Medi-neye hicret eden, Allah´ın gölgesi altında toplanan muhacirler le, onlara yarışta yardım eden, yurtlarını ve kalplerini kendile rine açan, onları kendi nefislerinden önde tutan ehsardır. Ra-sulullaha ^abi olma yarışında öne geçenler, bunlardır. Bunlar dan sonra gelenler ise Peygambere iyilikle tabi olmuş kimseler dir. Yarışı kazanma fazileti bunlarındır. Diğerleriyse bunların peşisıra gelmekle fazilet kazanmışlardır.



[1] Bkz Refik el-Azim, Eşheru Meşahır´ıl-islam.


Konu Başlığı: Ynt: Müzminlerin Hicretlerine izin Verilmesi
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Şubat 2021, 02:35:02
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Müzminlerin Hicretlerine izin Verilmesi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 11 Şubat 2021, 22:04:01
Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim . Rabb'im ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Müzminlerin Hicretlerine izin Verilmesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 12 Şubat 2021, 19:33:43
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun