๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 15 Aralık 2009, 16:01:30



Konu Başlığı: Müşriklerin Kitap Ehlinin Yardımına Müracaatı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 15 Aralık 2009, 16:01:30
Müşriklerin Kitap Ehlinin Yardımına Müracaatı


Müşrikler inkarda ileri giderek, kendilerine gelen hakkı ya-lanladılarl. îmanın kalplere giriş yollarını tıkadılar. İnsanlar iki sınıftır. Birinci sınıftakiler hakkı akılları ve kalpleriyle id rak ederler. Gerçeği duyar duymaz kabullenirler. Bu sınıftaki insanlar da delil isterler. Ama bu delil isteği imanlarını arttır mak ve kalplerini mutmain kılmak içindir. Delil, zaten var olan imanı daha da güçlendirip sebatlandırır. Bunlar hakkında Ce-nab-ı Allah şöyle buyurmuştur:

"İnananların imanını arttırmıştır."(Tevbe: 124) Diğer sınıftaki insanlarsa küfre koşar ve inkar hususunda birbirleriyle yarışırlar. Bunların kalpleri kılıf içindedir. îmanın kalplere giriş yolları tıkanmıştır. Bunlar hakkında da Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur:

"Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinde de perde vardır." (Bakara: 7)

Bu sınıftaki insanlar, aydınlanıp doğru yolda yürümek için değil, kendileriyle tartışmakta oldukları kimseleri aciz bırak mak ve sözlerini saptırmak için delil isterler. Nitekim Peygam ber (sav) efendimize karşı direnen azılı ve inatçı müşrikler hak kında Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur:

"Ve: "Allah´ım, eğer bu senin yanından gelmiş gerçekse, başı mıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!" demişlerdi. Oysa sen onların içinde bulunduğun müddetçe Allah, onlara azap edecek değildi. Ve onlar istiğfar ederlerken (içlerinde istiğ far edenler var iken) de Allah, onlara azap edecek değildi." (Enfal:32-33)

Müşrikler öne sürdükleri isteklerden sonra hiç kimsenin Muhmammed´e olan gövenini yitirmediğini, aksine bunların kendi ahmaklıklarını isbatlayan birer delil olduğunu gördüler. Bu deliller, onların düşünce çukuruna düşüp doğru yolu bulamayacaklarmı gösteriyordu. Çünkü onlar, Peygamber efendi mizin getirdiği davetin hak olması durumunda gökten üzerleri ne taş yağdırılmasını temenni etmişlerdi. Böyle bir delil gerçek leşecek olursa dualarına icabet edilmeden yokolup gideceklerdi.,/^ Cehaletlerini ortaya çıkaran bu istidlal ile acizliklerim de is-batlamış oldular. Bu durumda kendilerine yardım edeceklerini umdukları kitap ehlinin yardımına ve nisbi desteklerine baş vurdular ki, insanları imana sokan Muhammed´in tatlı cereya nını durdursunlar.

Abdullah bin Abbas (ra)dan gelen bir rivayete göre Kureyşli-ler, Nadr bin Haris ile Ukbe bin ebi Muayt´ı Medine´deki yahu-di alimlerine gönderdiler ve niteliklerini anlattıktan sonra, Mu-hammed (sav)in durumunu sormalarım tenbihlediler. Ayrıca Medine´deki yahudi alimlerinin ilk kitap ehli olduklarını ve kendilerinin bilmedikleri şeyleri, Özellikle bilgileri onlardan öğ renilebileceğini söylediler.

Nadr bin Haris ile Ukbe bin ebi Muayt yola çıktılar. Nihayet Medine´ye vardılar. Yahudi alimlerinden Peygamber efendimi zin durumunu sordular. Onun niteliklerini ve bazı sözlerini an lattılar ve: "Siz Tevrat ehlisiniz. Bize adamımız hakkında bilgi vermeniz için yanınıza geldik" dediler. Yahudi alimleri onlara şu cevabı verdiler: "Gidin ona, size anlatacağımız üç şeyi so run. Eğer size doğru cevap verirse, bilin ki o Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. Eğer doğru cevap vermezse, boş şeyler konuşan biri olduğunu anlayın. O zaman onun hakkında ne yapacaksanız kendiniz karar verin:

a- Ona eski zamanlarda bir gurup gencin şehirden dışarı çı kıp gittiklerini anlatın ve o gençlerin sonunun ne olduğunu so run. Çünkü o gençlerin başına tuhaf haller gelmiştir.

b- Ona, yeryüzünün her tarafını dolaşan gezgin bir adamı anlatın ve o adamın ne olduğunu sorun.

c- Ona ruhun mahiyetini sorun."

Yahudi alimlerin bu sözleri üzerine Nadr bin Haris ile Ukbe bin ebi Muayt, Medine´den dönüp Mekke´ye geldiler ve Kureyşlilere şöyle dediler: "Ey Kureyş topluluğu! Size, Muhammedle aranızdaki meseleyi halledecek bilgiler getirdik. Yahudi alimle ri bize, Muhammed´e bazı sorular sormamızı söylediler..." Son ra da Yahudi alimlerinin sormalarını tenbihledikleri soruları Kureyşlilere anlattılar. Topluca Resulullah (sav)in yanına varıp, Yahudi alimlerinin kendilerine naklettikleri soruları ona sordular Onlar, yine Resulullah (sav)in, hak daveti tekrar ede rek, önce yaptığı gibi kendilerine cevap vermeyeceğini sanmış lardı. Ama zanları boşa çıktı. Düşündükleri gibi olmadı. Pey­gamber efendimiz onlardan süre istedim. Cevaplarını hemen vermedi. Çünkü bu sorular belki de onun büyük mucizesinin kapsamındaydı. Onun büyük mucizesi ise Kur´an-ı Kerim´di. Bu nedenle kendisine süre tanıdıkları takdirde sorularım ce­vaplandıracağını vadetti. Çünkü o, Allah katından gelen şeyleri naklediyordu. Kendi şahsına ait bilgisi yoktu. Ne söylüyorsa, hepsi kudreti yüce olan Allah katından gönderilen şeylerdi. On lara : "Bu sorularınızın cevabını size yarın bildiririm" demiş, fakat "Inşaallah" demeyi unutmuştu. Müşrikler yanından ayrı lıp gittiler, Resulullah (sav) onbeş gece bekledi. Bu onbeş gece zarfında kendisine ne vahiy indi, ne de Cebrail geldi. Artık Mekke adeta sarsılmak üzereydi. Mekkeliler şöyle diyorlardı: "Muhammed yarın bize cevap vereceğini söylemişti, ama bakı nız aradan onbeş gün geçtiği halde sorularımızın cevabını vere-medi!" Peygamber efendimiz üzülmeye başlamıştı. Vahyin geli şini bekliyordu. Mekkelilerin dedikodularından rahatsız olmuş tu. Nihayet Cebrail geldi.

Vahiy neden bu kadar gecikmişti? Bu soruya verilecek iki cevabımız vardır:

1- Peygamber efendimiz, müşriklere yarın size cevap verece ğim derken "inşaallah"dememişti.

"Hiç birşey için ´bunu yarın yapacağım´ deme. Ancak ´Allah dilerse (yapacağım)´ (de)" {Kehf-. 23-24)

2- Bu kadar bekledikten sonra cevabın gelmesi ve müşrikle rin bu cevaba yönelmeleri, halk arasında Muhammed (sav)in cevap vermekten aciz kaldığını yaymış olmaları, geciken ve ni hayet gelen cevabın faydasını tesirli kılmıştır. Çünkü cevap, tam ihtiyaç duyulduğu bir zamanda gelmişti. Böylece insanla rın kalplerine fazlasıyla tesir etmişti. Peygamber efendimizin inançsızlara meydan okuması, kalpleri daha çok etkilemişti. Onların yalanlamalarından daha güçlü bir cevap vermişti. Tu zaklarını başlarına geçirmişti. Çünkü bu hususta ileri geri epey konuşmuşlardı. Muhammed (sav)in cevap vermekten aciz kaldığını duyurdukları herkesin gözü önünde kendilerine cevap verilmişti. Bunun sonucunda da, Peygamber (sav) efendimizin daveti tasdik görmüştü.

Bunlardan ayrı olarak cevabın gecikmesi, Peygamber efendi mizin Kur´an´ı Kerim´i kendi kafasından uydurmadığını isbat-lamıştı. Kur´an-ı Kerim´in; gayıpları bilen, yarattığı şeyler hak kında bilgi sahibi olan herşeyi gören ve her sözü işiten Allah katından geldiğini kanıtlamıştı.

Müşrikler sordukları üç sorunun da cevabını Peygamber efendimizden almışlardı. Birinci soruda sordukları genç guru bun Ashab-ı Kehf oldukları açıklanmıştı. Bunlar, kendi adlarıy la anılan bir sürede zikredilmektedirler. Bu surenin bir kısmını buraya aktarmayı uygun gördüm. Kelimeleri yüce olan Allah şöyle buyurmuştur:

"Yoksa sen, Kehf ve Rakim sahiplerini, şaşılacak ayetleri mizden mi sandın? O gençler mağaraya sığındılar: "Rabbimiz! Katından bize rahmet ver ve bize şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla!" dediler. Bunun üzerine mağarada nice yıllar onları uyuttuk. Sonra, iki taraftan hangisinin bekledikleri sonucu iyi hesaplamış olduğunu belirtmek için, onları uyandırdık. Biz sa na onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rabb-lerine inanmış gençlerdi. Biz de onların hidayetlerini arttırmış tık. Kalplerini (sabır ve metanetle) bağla (yıp kuvvetlendir) mistik. (Kralın önünde) kalktılar, dediler ki: "Rabbimiz, gökle rin ve yerin Rabbidir. Biz ondan başkasına tanrı demeyiz. Yok sa andolsun ki batıl söz söylemiş oluruz. Şu bizim milletimiz, Allah´ı bırakıp O´ndan başka tanrılar edindiler. Onların tanrı olduğuna açık bir delil getirmeleri gerekmez miydi? Allah´a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?" (İçlerinden biri şöyle dedi): "Madem ki siz onlardan ve Allah´tan başka taptıkları şeylerden ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz size rahmetinden yaysın (rızkınızı açıp bollaştırsın) ve (şu) işinizden size yararlı bir şey hazırlasın" Güneşi görür sün, doğduğu zaman mağaralarından sağa doğru eğiliyor, bat tığı zaman da, sola doğru onları makaslayıp geçiyor (hiç bir halde onların üzerine ışık kendilerini rahatsız etmiyor) ve on lar, mağara (dehlizin)den geniş bir açıklık içindedirler. Bu (du rum), Allah´ın ayetlerindendir. Allah kimi doğru yola iletirse o, yolu bulmuştur. Kimi de sapıklığında bırakırsa artık onun için yol gösteren bir dost bulamazsın "(Kehf: 9-17)

Bu Suredeki Ashab-ı Kehf kıssası şu ayet-i kerime ile ni hayete ermektedir:

"Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku, O´nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur." (Kehf: 27)

Bu, birinci sorunun cevabıydı. Kehf suresinin bir kısmında bu sorunun cevabı verilmişti. Bu sorunun cevabı kendilerine verilirken, aynı zamanda Kur´an-ı Kerimi de dinlemiş oldular. Kur´an-ı Kerim´in okunup dinletilmesi, aslında hakka ve dos doğru yola davettir. Kur´an-ı Kerim´in okunmasıyla insanlar, ondaki icazı idrak ederler.

Peygamber efendimize ikinci olarak gezgin bir adamı sor muşlardı. Kehf suresinin son kısmında bu sorunun da cevabı verilmektedir. Şanı ve kelimeleri yüce olan Allah şöyle buyuru yor:

"(Ey Muhammed), sana Zülkarneyn´den soruyorlar. "Onu si ze anlatacağım" de! Biz yeryüzünde onun için sağlam bir me kan ve orada istediği gibi hareket edeceği yönetim hürriyeti ha zırladık ve kendisine (muhtaç olduğu) herşeyden bir sebep ver­dik, (ulaşmak istediği herşeye ulaşmanın yolunun, aracını ver dik). O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu. Nihayet güneşin battığı yere ulaşınca, onu, kara balçıklı bir gö zede batar buldu. Onun yanında da bir kavim buldu. Dedik ki: "Ey Zülkarneyn, (onlara) ya azap edersin veya kendilerine gü zel davranırsın (onları güzellikle yola getirirsin. Nasıl istersen öyle yaparsın). "Kim haksızlık ederse, ona azap edeceğiz, sonra Rabbine döndürülür, onu görülmemiş bir azaba uğratır. Fakat inanıp iyi iş yapan kimseye, en güzel mükafatlar vardır. Ona buyruğumuzdan kolay olanı söyleriz (Kolay işler yapmasını emrederiz. Zor işlere onu koşmayız)" dedi. Sonra yine bir yol tuttu. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca onu, öyle bir ka vim üzerine doğar buldu ki onlara güneşin önünden (koruna cak) bir siper yapmamıştık. îşte (Zülkarneyn) böyle idi. Onun yanında (daha) nice (hükümranlık) bilgisi (tecrübesi ve vasıta sı) bulunduğunu biz biliyorduk. Sonra yine bir yol tuttu. Niha yet iki set arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anla mayan bir kavim buldu..."(Kehf:83-93)

Bu kıssa ayet-i kerime ile nihayete ermektedir: "Biz o gün onları (Yecüc ve Mecüc´ü) bırakırız, dalgalar ha linde birbirlerine girerler. Sura üflenince hepsini bir araya

toplam. (Kehf:99)

Peygamber efendimize sorulan sorunun üçüncü cevabı da, îsra suresinde Cenab-ı Allah tarafından şöyle verilmiştir:

"Sana ruhtan sorarlar. De ki: "Ruh, rabbimin emrindedir, size ilimden pek az birşey verilmiştir."( isra:85)

Peygamber efendimize müşrikler tarafından sorulan sorula rın cevapları peşpeşe ayetler halinde geliyor ve bu ayetler ora daki insanlar tarafından duyulup dinleniyordu. Muhammed (sav)in kendi sorularına cevap vermekten aciz kaldığı konusun da müşriklerin Mekke-i Mükkerreme´de yaymış oldukları ifti ralar da böylece asılsız çıkıyordu. Şüphesiz bu cevaplar, onların kalplerinde güçlü tesirler icra ediyorlardı.Onlarla Peygamber efendimiz arasında cereyan eden tartışmalar hakkında bilgi sa hibi olanların da kalplerinde tesir meydana geliyordu. Kur´an-ı Kerim´in maneviyatından ve icaz delillerinden haberdar olan kimseler imanlarını elbetteki daha da arttırmışlardı.


Konu Başlığı: Ynt: Müşriklerin Kitap Ehlinin Yardımına Müracaatı
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Şubat 2021, 01:49:40
Esselamu aleyküm.kur anın rehberliğinde tüm soruların cevabı verilmiştir.rabbim bizleri kur anı Kerim'i okuyan anlayan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Müşriklerin Kitap Ehlinin Yardımına Müracaatı
Gönderen: Mehmed. üzerinde 16 Şubat 2021, 21:11:29
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizleri ilim öğrenen kullarından eylesin


Konu Başlığı: Ynt: Müşriklerin Kitap Ehlinin Yardımına Müracaatı
Gönderen: Sevgi. üzerinde 17 Şubat 2021, 00:22:25
Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri Kur'an'ı okuyup anlayan ve kendine rehber edinenlerden eylesin inşaAllah