๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Aralık 2009, 16:59:04



Konu Başlığı: Müslümanların Tebük´ten Dönüşleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Aralık 2009, 16:59:04
Müslümanların Tebük´ten Dönüşleri


Tebük gazvesi mübarek bir gazve olmuştu. Bu gazvenin özü, gayesi ve neticesi islam daveti idi. Bu gazve sayesinde arap bel delerinin kuzeyinde islam daveti yayılmıştı. Bu iklimlerdeki araplar islamiyetle tanışmışlardı. Bundan böyle tslamiyetin nuru Şam´da yayılacaktı. Böylelikle İslam ordusunun fütuhatı na zemin hazırlanmıştı. Böylece îslam ordusuyla Romalılar ve araplar arasında muharebeler olacaktı. Bu arapların bir kısmı da Şam araplarıydıki bunlar İslam adına gaza etmişlerdi.

Nihayet Peygamber efendimiz Medine´i Münevvereye dön dü. Tebük´te 20 gece ikamet etmiş, sonra da dönüş için yola çık mıştı, îbn İshak´ın sözlerinden anlaşıldığına göre Tebük´teki ikameti 20 geceyi aşmamıştı. Ancak Medine´den geliş ve Medi ne´ye dönüş süresi buna dahil değildi. Bu süre zarfında çeşitli kabilelerle zimmilik akdi yapmış, Romalıların hegemonyasını yıkmış, insanlara lüks ve refah içinde eğlenerek, avlanarak hükmeden kimselerin tahakkümüne nihayet vermişti. îslam daveti Bizans´a mücavir arazilere ulaşmıştı. Artık Bizanslıların hakimiyeti silinip yok olma aşamasına gelmişti. Arabistan´da müslümanlar fitneye düşürülemiyecek ve onlara eziyet edilemiyecekti.

Medineye dönüşü esnasında peygamber efendimizden hari kulade durumlar zuhur etmişti. Gerçi bu harikulade haller onun hayatında çok görülmüştü. Bunlar da onun peygamberli ğinin birer delili idiler. Her nereye giderse bu mucizeleri izhar ediyordu. Medine´ye dönüş yolunda Sahabiler şiddetli denecek kadar susamışlardı. Kum çölünde su çok nadir bulunuyordu. Yolda bir vadide su sızıntısına rastladılar. Su adeta damlıyarak akıyordu. Peygamber efendimiz, o suya yaklaştıklarında kendi sinden Önce hiç kimsenin su başına gitmemesini emir buyurdu. Ama bazı münafıklar kendisinden önce suya vardılar. Oradan ancak bir ya da iki, ya da üç süvari istifade edebilir, sonra da su kururdu. Peygamber efendimiz su başına vardığında su bu­lamadı. Kendisinden önce su başına varıp suyu kurutanlara beddua etti. Sonra elini, suyun sızmakta olduğu yüksekçe yerin altına koydu.Dilediği şekilde Rabbine tazarru ve niyazda bulu narak dua etti. Su sızıntısının görüldüğü yerden adeta yıldırımı andıran bir ses duyuldu. Ve sular gürül gürül akmaya başladı. Hem peygamber efendimiz hem de beraberindeki insanlar ka-nmcaya kadar içtiler ve suya olan ihtiyaçlarını karşıladılar. Peygamber efendimiz yanında olanlara şöyle dedi: "Eğer siz ve ya sizden biriniz sağ kalacak olursa, vadinin Önünden, sonun dan, sulu, bol otlu ve bol nimetli olduğunu muhakkak işitecek-sinizdir."

Bu durum tıpkı kavmi kendisinden su istediklerinde taşa vurarak, taştan on iki gözelik su fışkırtan Musa Peygamberin izhar ettiği durum gibidir. Bu hususta Cenab-ı Allah şöyle bu yurmuştur:

"Bir zamanda Musa kavmi için su istemişti; "Asanla taşa vür" demiştik. Bunun üzerine taştan on iki göze fışkırmıştı. Her bölük, kendi içecekleri pınarı bilmişti. "Allah´ın rızkından ye-yin, için ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak (şuna buna) sal dırmayın" (demiştik)" (Bakara; 60)

Musa´nın kendi asası ile bulup çıkardığı pınar peygamberlik pınarıydı. Muhammed (sav)´in kendi eliyle sıvazlayıp bulduğu pınar, peygamberlik pınarıydı. Kaynak isyan etmiş, azıcık su damlatmaya başlamıştı. Muhammed (sav) dua etmiş, kaynak yarılmış ve yıldırım sesini andıran ses vererek gürül gürül su akıtmıştı.