> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Mekke-i Mükerreme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mekke-i Mükerreme  (Okunma Sayısı 1235 defa)
10 Aralık 2009, 23:50:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 10 Aralık 2009, 23:50:44 »



Mekke-i Mükerreme

Arap Yanmadası´nın, ilk peygamberlik vatanı olduğu bilindi ğine göre, Allah´ın dostu Hz. İbrahim´in, Irak ile Kenaniîer arasın da dolaştıktan sonra, Arap beldelerine göç etmiş olduğu da bir gerçektir. Orada Allah´ın beyti olan Kabe´yi inşa etmiş, tevhid çağrısına icabet eden kimseleri görmüştür. "Doğrusu insanlara (mabed olarak) ilk kurulan ev Mekke´de olandır. Alemlere uğur, bereket ve hidayet kaynağı olarak kurulmuştur. Onda açık açık deliller, İbrahim´in makamı vardır. Ona giren güvenlik içinde olur" (Al-i İmran: 96-97)

Mekke-i Mükerreme, Araplar arasında seçkin yeri olan bir şe hirdir. Birçok sebeplerden dolayı Mekke, onların üstünlük kayna ğı, toplantı yeri ve dil merkezleri olmuştur. Bu sebeplerin en önemlileri ve en belirgin olanları şunlardır:

a- Peygamberlerin atası İbrahim (as) Mekke´nin temelini atan ilk insandır. Ondan sonra Mekke büyük bir şehir ve Arapların kuvvetinin çevresinde döndüğü bir eksen olmuştur. Mekke ve yer-´ lileri, ibrahim peygamberin evladıdır. İbrahim peygamberin dua sının kabul nişanesi olduğu için, Mekke, Araplar yanında büyük bir şerefe sahiptir. Çünkü Kur´an-ı Kerinı´de de anlatıldığı gibi, Hz. ibrahim orası için Cenab-ı Allah´a şöyle dua etmiştir:

"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin Beyt-i Ha~ ram´ın yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan bir takım gönülleri, onları sever, (onlara koşar) yap ve onları çeşitli meyvalarla besle ki (sana) şükretsinler. Rabbimiz, sen bizim (içi mizde) gizlediğimizi ve açığa vurduğumuzu/hilirsin. Ne yerde ne de ge ite hiç bir şey Allah´a gizli kalmaz. İhtiyarlık çağımda bana İsmail´i ve İshak´ı lütfeden Allah´a hamdolsun. Şüphesiz rabbim, duayı işiten (kabul buyuran) dır. Rabbim, beni ve zürriyetimden bir kısmını namazı kılan yap; Rabbimiz, duamı kabul buyurî" (ib rahim: 37- 40)

Gerçekten de Hz. İbrahim´in duası Allah tarafından kabul bu-yurulmuştu. Çünkü Araplar çok uzak yerlerden gelip orayı ziya ret ederler. Bu durum, ibrahim peygamberin Kabe-i Muazzamayı inşa ettiği zamandan bu güne kadar böylece devam edegelmektedir. Mekke, insanların ziyaret ve güven yeri olmuştur. Araplar orada bir araya gelip toplanırlar, değişik kabilelere mensup da ol salar, amaçları farklı da olsa, hepsi orada biraraya gelirler.

b- Mekke sakinleri, Kureyşlilerdir. Bunlar düşünce bakımın dan Araplardan en üstünü ve nesep bakımından en şereflisiydi-ler. Bunlar, Araplar arasında, Arapçayı en güzel şekilde konuşan lardı. Parlak bir üslupları vardı. Bu sebepledir ki, Araplar, edebi eserlerini Kureyş dili ile yazmaya gayret gösterirler, şairler şiirle rini Kureyş lehçesiyle yazarlardı. Hepsi de Kureyş lehçesi ile ko nuşmaktan şeref duyardı. Edebiyat tarihçilerinin anlattıklarına göre, şiirde yarışmayı kazanan şairlerin şiirleri, Kabe´nin duvar larına asılırmış. Bu gibi şairlerin şiire ilişkin menkıbeleri Araplar arasında kayda geçermiş. İnsanlar arasında da yüksek bir merte beye ulaşırmış.

c- Mekke-i Mükerreme´nin Araplar arasında şerefli bir yere sa hip olmasındaki sebeplerden biri de , Kabe-i Muazzama´nın orada bulunmasıdır. Ona bu yüceliği kazandıran sebeplerin başında ge len de budur. Çünkü Kabe, Araplar için kutsal bir ev olmuştur. Orayı ziyaret eder ve onunla güvenlik içinde olurlar. Nitekim Ce-nab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Görmediler mi, çevrelerinde in sanlar kapıl (ip öldürülür veya esir edil) irken biz (kendi şehirleri Mekke´yi) güvenli, dokunulmaz bir bölge yaptık? Hala batıla ina nıp Allah´ın nimetine nankörlük mü ediyorlar? " (Ankebut: 67)

Araplar Kabe´nin üstünlüğünü kutsadıklarından dolayı Harem-i Şerif dahilinde adam öldürmekten, ya da savaşmaktan ken dilerini akkorlardı. İntikam almak konusunda çok ileri gitmele rine ve bu yüzden birliklerini, dirliklerini darmadağın etmelerine rağmen, Mekke´nin Haremi dahilinde savaşmayı ve adam öldür meyi kendi nefislerine haram kılmışlardı. Cenab-ı Allah, Ka be´nin şeref ve üstünlüğünü daha da arttırdı. Öyle ki, bir adam kendi oğlunun veya kardeşinin katilini Harem dahilinde görürse, Kabe´ye gösterdiği saygıdan dolayı o katile ilişmezdi. Araplar sa dece Herem-i Şerife hürmet göstermezlerdi. Aynı zamanda insan ların Kabe´yi tavaf edip haccettikleri mevsimde de gayet hürmet kar davranırlardı. Kimseyle savaşmazlardı. Ne hac ve ne de umre mevsiminde, kimseyle savaşmazlardı. Bu mevsimlere "Haram aylar" denilmektedir. Bunlar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Re cep aylarıdır. Recep, Cemaziyel ahir ayı ile Şaban ayı arasındadır. Çünkü Recep ayında Mudarlılar Umre yaparlardı. Bu sebeple Re cep ayına, Mudarlıların Recebi denilmiştir.

İslamiyet gelince, o da Kabe´ye hürmeti öngörmüş ve haram ay larda savaşmayı yasaklamıştır. Ancak bu aylarda müslümanlar tecavüze uğrayacak olurlarsa, düşmanları ile savaşabilirler. Çün kü tecavüze uğrayan kimsenin kendisini savunmaması zulüm karşısında susmak demektir.

d- Arap sahrası, kabilelerin çekişmelerinin odak noktası ol muştu. Kabilelerde bir düzen ve intizam yoktu. Sadece -her ne ka dar devlet niteliği olmasa da- Mekke´de bir düzen ve intizam var dı. Orada halkın birbiriyle yardımlaşıp güç birliği etmelerinden doğan bir otorite bulunuyordu. Bu otorite, hür kavimler arasında doğan, geçerli bir nizamdır. Her ne kadar başlangıçta orada bir devlet bulunmasa da, otoritenin genişleyip yayılması durumun da orası bir devlete dönüşebilirdi. Çünkü orada halktan seçilen bir başkan bulunuyordu. Bu başkan arapların kabileleri arasındaki ortak iradenin ve tabii seçimin neticesinde meydana gelirdi.

e- Mekke-i Mükerreme´deki Kureyş kabilesi, Rumlar ve Fars-larla ticari bağlantılar kurmaktaydı. Mekke tüccarları, Rumlar dan satın aldıkları eşyayı Yemen´e götürür, oradan da eşyalar alıp getirirlerdi. Yemen´den getirdiklerini Fars diyarına, oradan da Şam´a ve Şam´ın ötesindeki Roma´ya götürürlerdi. Mekke, Arap beldeleri içinde Yemen ile Şam arasındaki bir noktada bu lunmasından dolayı, böylesine bir iktisadi özelliğe sahip bulunuyordu. O zamanlar ulaşım, kara yoluyla ve Arap sahrasından te­min edilmekteydi. Ayrıca Kureyşliler, ticari tecrübeye sahiplerdi. Ticareti meslek edinmişlerdi. Geçimlerini bu yolla sağlıyorlardı. Çünkü Mekke´de kendilerine yetecek kadar tarım ürünleri elde edilmiyordu.

Araplar hac mevsiminde kurulan panayırlarda alışveriş ya parlardı. Bunların en büyüğü Ukaz panayırı idi. Bundan başka irili ufaklı bazı panayırlar daha vardı.

Araplar edebiyata düşkün oldukları için şairler bu panayırlar da şiirlerini pazarlarlardı. Bu panayırlarda maddi azıkların yanı-sıra, edebi azıklar da vardı.

Cenab-ı Allah, Kureyşlilerin ticari ruhlarından bahsederken şöyle buyurmuştur: "(Eğer, Allah´ın başka nimetlerinden dolayı O´na kulluk etmiyorlarsa, hiç değilse) Kureyş´in (güvenlik sağla yıp) onları alıştırdığı için, onları kış ve yaz yolculuğuna (kışın Ye-men´e yazın Şam´a gitmeye) alıştırdığı için, bu ev (Kabe´n) ini rabbine kulluk etsinler. O (Rab) ki, onları yedirip açlıktan kurtar dı ve onları korkudan güvene kavuşturdu ." (Kureyş Suresi)

f- Putperestliğin Araplar arasında egemen olduğundan da söz etmek gerekir. Araplar ibrahim´in, Hud´un, Salih´in ve diğer pey-1 gamberlerin dinlerini unutmuşlardı. Necasetin saf ve temiz suyu kirlettiği gibi, putperestlik de Araplara bulaşmış ve aralarına si rayet etmişti. Arap tarihçilerinin anlattığına göre putperestlik, en son olarak Mekke Kureyşlilerine bulaşmıştır. Bunlara da baş kalarından bulaşmıştır. Yoksa kendi aralarından fışkırmış değil dir. Putperestlik o çağda ve o çağdan önceki zamanlarda çoğalan bir şirk dalgasıydı. Öyle ki, bazı kimseler putperestliğin, Araplara sirayet eden dini bir tefekkür dalgası olduğunu zannetmişlerdi. Çevrelerinden ve komşu ülkelerden gelen dini bir düşünce akımı olduğunu düşünmüşlerdi.

Daha önce de işaret ettiğimiz gibi, Araplar, özellikle de Kureyş liler, içlerinden gelen bir imanla putlara inanmış kimseler değil lerdi. Putlara inanmakla birlikte, kainatı yaratanın, noksanlık lardan münezzeh yüce Allah olduğuna da inanıyorlardı. İbrahim peygamberin öğretilerinden bir kısmı, onların kalplerinde hala mevcuttu. Değişiklik ve tahrife uğratmış olsalar da, hac menasi-kini, İbrahim peygamberin dinine göre eda ediyorlardı. O dinden kalan lafızları, putperestliklerine yakın bir şekilde tahrif etme­mekle birlikte, yine de dillerinde tekrar etmekteydiler.

Mekke´de, İbrahim peygamberin dininden kalıntıların mevcut olması, orayı risalete layık bir yer haline getirmişti. Mekke´deki putperestlik Muhammed (sav)´in getirdiği tevhide karşı direnmiş olsa da, bu direnişin tamamı, inançtan doğru bir şey değil aksine, cahili taassuptan kaynaklanan bir şeydi. Aralarındaki şeref ve üstünlük yarışından doğuyordu. Çünkü Kureyş´in kolları ve ba tınları arasında bir nevi onur rekabeti vardı. Çünkü o zamanlar Mekke´deki liderler peygamber efendimize karşı mukavemet gös termişlerdi.

Mekke, Arapların toplantı yeri idi. Orada Darü´n- Nedve vardı. Arap Yarımadası´nm güneyindeki Yemen´den başlayarak, kuze yindeki Gassanlılara kadar bütün kabilelerin büyükleri, Darü´n-Nedve´ye gelip toplantı yaparlardı. Arapların başına Önemli bir iş geldiği ve bir karara varma ihtiyacını duydukları zaman, Mekke-i Mükerreme´deki Darü´n- Nedve "ye gelip toplanmaktan başka ça re bulamazlardı. Bu toplantıların reisliğini de Kureyş kabilesi ve lideri yapardı. Çoğunlukla bu toplantıların başkanlığını peygam ber efendimizin dedeleri yaparlardı. Hayatın ilk safhalarında peygamber efendimizin kendisi de bu toplantılara katılmıştır. Sa kin tabiatlı olmakla birlikte dikkatleri üzerinde toplardı. "Zehr´ül- Adab" adlı kitapta anlatıldığına göre, Darü´n- Nedve´de-ki toplantıya Yeme...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mekke-i Mükerreme
« Posted on: 27 Nisan 2024, 16:05:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mekke-i Mükerreme rüya tabiri,Mekke-i Mükerreme mekke canlı, Mekke-i Mükerreme kabe canlı yayın, Mekke-i Mükerreme Üç boyutlu kuran oku Mekke-i Mükerreme kuran ı kerim, Mekke-i Mükerreme peygamber kıssaları,Mekke-i Mükerreme ilitam ders soruları, Mekke-i Mükerremeönlisans arapça,
Logged
19 Ocak 2021, 17:52:26
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 19 Ocak 2021, 17:52:26 »

Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun Rabbim bizlere Mekke ve Medine ye gitmeyi nasip eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ocak 2021, 03:16:47
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.958


« Yanıtla #2 : 20 Ocak 2021, 03:16:47 »

Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri de o güzel mübarek mekke ve medineye gidebilmeyi nasip etsin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes