> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.)
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.)  (Okunma Sayısı 1232 defa)
11 Aralık 2009, 16:17:02
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 11 Aralık 2009, 16:17:02 »



Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.)

Hz.Muhammed(a.s.) ve Soyu:Peygamber (sav) efendimize risaleti geldikten, daveti yayıldık tan, onun risaleti Romalılar tarafından duyulduktan sonra, Ebu Süfyan bin Harb, Herakliyus ile görüştü. Herakliyus, Peygamber (sav) efendimizin durumuyla ilgili olarak, ona bazı sorular yönelt ti. Bu sorulardan biri de, Peygamber efendimizin soyuyla ilgiliydi. Ebu Süfyan -Peygamber efendimizin en azılı düşmanı olduğu hal de- yalan söylemeksizin bu soruyu şöyle cevapladı: "Muhammed Kureyş içinde en yüksek soya sahip bir kimsedir." Yani onlar ara sında en asil ve en şerefli bir kimsedir. Ebu Süfyan´m bu cevabı karşısında Herakliyus şöyle dedi: "İşte böyle peygamberler, halk içinde en yüksek soydan gelirler.

Kur´an-ı Kerim de, daha önce gelmiş olan peygamberler hak kında haberler verirken, onların, kabileleri içinde ailelerinin yük sek bir soya sahip olduklarını bildirmektedir. Örneğin Şuayb (as)´ı ele alalım. O, şerefli bir aileye mensup soylu bir kimseydi. Cenab-ı Allah, onun kavmiyle olan mücadelesini bize şöyle anlat maktadır: "Dediler ki: ´Ey Şuayb, senin söylediklerinden çoğunu anlamıyoruz, biz seni içimizde zayıf görüyoruz. Kabilen olmasay dı seni mutlaka taşlar (Öldürür) dük! Senin bize karşı hiçbir üs tünlüğün yoktur!. ´Ey Kavmim´dedi, ´sizegöre kabilem, Allah´tan daha mı üstün ki, onu arkanıza at (ip unut) tunuz? Şüphesiz Rab-bim yaptıklarınızı (bilgisiyle) kuşatıcıdır." (Hud: 91- 92)

Bu ayeti kerime, Şuayb peygamberin şerefli, güçlü ve mukte dir bir aileden geldiğini bildirmektedir. O, Medyen´deki aşiretler arasında en yüksek soya sahip bir kimseydi.

Muhammed (sav) de, kavmi içinde yüksek bir soya sahip olup asil bir aileden gelmekteydi. Ibn Abbas´m rivayet ettiğine göre, Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Cenab-ı Allah beni hep temiz bellerden temiz rahimlere, saf ve temiz bir şekilde nakle-degelmiştir. Soyumda iki kola ayrılma meydana geldiğinde mut laka ben o kollar içinde en hayırlı olanında bulunurdum" .

Vaile bin Eska´in rivayet ettiği sahih bir hadiste de Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Doğrusu Cenab-ı Allah, ibra him´in oğullarından ismail´i, ismail´in evladından da Kinane oğullarını seçmiştir. Kinane oğulları arasından ise Kureşlileri seçmiştir. Kureyşlilerden de Haşimoğullarını seçip üstün kılmış tır. Haşimoğullan arasında beni seçip üstün kılmıştır."

Böylece Muhammed (sav)´in, soyca yüksek bir yere sahip oldu ğu kesinlik kazanmaktadır. Soy ve asalet şerefinden maksat, onun aşiretinin zengin olması ve kendisinin de onlardan büyük miktarda servet elde etmiş olması değildir. Çünkü mal, soy ve ne-seble ölçülen bir şey değildir. Örneğin Amcası Ebu Talib, Mek ke´de itibar ve şeref sahibi bir kimseydi.Fakat mal sahibi değildi. Peygamber efendimiz de Araplar arasında soy bakımından yük sek bir yere sahip olduğu halde, yoksul ve yetim bir kimseydi. Da var otlatırdı. Soyluluk ve asalet, zenginliğin, kuvvetliliğin veya otoritenin ayrılmaz bir parçası değildir. Soy ve neseb şerefi, kişi nin içinde bulunduğu aile ocağından elde edilir ki, bu şeref, kendi sine bağlı bireyleri eksikliklerden arındırır ve yüceltir. Bu ocağa bağlı kimseler, rezaletlere düşmekten utanç duyarlar. Örfün ka bul etmediği ve selim akıl sahiplerinin çirkin gördükleri durumla ra düşmekten çekinirler. Bunların ruhen şeref ve üstünlükleri vardır. Peygamber efendimiz araplar arasında şeref ve üstünlü ğünü, mal ve otoriteyle değil, ruh ve aile bakımından üstün ve ha yırlı bir kimse oluşuyla elde ettiğini ifade buyurmuştur: "Cenab-ı Allah beni Araplar arasında aile bakımından ve ruh bakımından en hayırlı bir kimse kılmıştır."

Nitekim Kureyşliler´in soylularından olan Ebu Süfyan, Herak-liyus´un peygamberimiz hakkındaki sorusu üzerine gerçekleri saklayamamış ve hakikati söylemiştir. Bu cevap her ne kadar kendisi aleyhine bir delil ve Peygamber efendimiz lehinde bir ta nıklık olsa bile, yine de O, doğruyu söylemek zorunda kalmıştır. Oysa müşrik bir insan olan Ebu Süfyan´m bu cevabı kendi aleyhinedir. Ebu Süfyan şu ifadeyi kullanmıştır: "Araplar arasında be nim yalan söylediğimin açığa çıkmasından endişe etmiş olmasay dım, mutlaka yalan söylerdim."

Üstünlük, büyüklük taslamaksızm da elde edildiğine ve kişi nin gururlu davranışlarda bulunmadan da saygınlık kazanması mümkün olduğuna göre, acaba peygamberler niçin yalnızca asil ailelerden ve şerefli köklerden gelmişlerdir?

Bunun nedeni, büyük bir davayı üstlenen kişinin bir takım ayıplamalardan uzak olması gerçeğidir. Peygamberler hiçbir ek siklik lekesiyle lekeli olmamalıdır. Çünkü büyük bir dava ile orta ya çıkan kişiler aleyhinde, doğru veya yanlış birçok dedikodular yayılır. Her ne kadar risaletin kendisi ve peygamberin şahsı ka mil olsa da, bu gibi lekeler onu ve davetini gözlerde küçük düşüre bilir, içinde üstünlük ve yücelik bulunmayan bir soy, gelenekler den yoksun olduğu bilinen bir aile, asaletten mahrum olduğu için ilk etapta reddedilir. Nitekim peygamberlerin çoğu asilzadeler den değil de, ayak takımından olmakla suçlanmışlardır. Kendile rine tabi olan kimseler genellikle zayıf ve yoksul halk arasından çıktığı için, peygamberlerin davetleri asilzadeler tarafından red­dedilmiştir. Her ne kadar asilzadeler bu düşüncelerinden dolayı haksız olsalar da, bunu bir kötülüme aracı olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. İnsanlığın ikinci babası olan Nuh peygambe rin kavmi de, kendisine tabi olan kimseler fakir ve fukara oldukla­rından dolayı, onun davetine uymamışlardı. Onların bu karşı çı kışlarım Cenab-ı Allah şöyle haber veriyor: "Kavminin inkarcı ile ri gelenleri: ´Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görü yoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında kimse nin uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz de yok tur. Biz sizi yalancı sanıyoruz" dediler. Nuh: "Ey kavmim! Rabbi-min katından bir delilim bulunsa ve bana yine katından bir rah met vermiş de, bunlar sizden gizlenmiş olsa, söyleyin bana, hoş­lanmadığınız halde zorla sizi bunlara mecbur mu ederiz?´ dedi. ´Ey kavmim! Buna karşılık ben sizden bir mal da istemiyorum. Benim ücretim Allah´a aittir. İnananları da kovacak değilim; çünkü onlar Rableri´yle karşılaşacaklar, fakat ben sizi cahil bir millet olarak görüyorum. Ey kavmim! Ben onları kovarsam, Al lah´a karşı beni kim savunur? Düşünmüyor musunuz? Ben size, Allah´ın hazineleri yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Doğrusu melek olduğumu da söylemiyorum. Küçük gördük lerinize Allah iyilik vermeyecektir diyemem, içlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Yoksa şüphesiz haksızlık edenlerden olurum." (Hud: 27- 31)

İnkarcı kavminin itirazı yoksul kimselerin Nuh peygambere tabi olmalarına karşı idi ki, bu da zalimce bir itirazdı. Ama Cenab-ı Allah kullarına, ailesi belirsiz, kavmi yanında rezil, milletinin idaresi hakkında beceriksiz ve uğursuz bir kimseyi peygamber olarak göndermeyecek kadar merhametlidir. Çünkü bu gibi kim seleri peygamber olarak gönderecek olsaydı, kavimleri onları he men reddeder ve tasdik etmezlerdi. İlk aşamada ona muhalif ol duklarını açıklarlardı. Bu muhalefetlerinde ısrar ederlerdi. Ona karşı aşiretinin durumunu ve adetlerini delil olarak ileri sürerler di. Milletleri, fikirlerinin ve reddetmek istedikleri şeyin aksine nefislerini zorlamaktan tesir altına almak mümkün değildir. Çünkü ilk etapta zihne gelen şey, eğer reddetme doğrultusunda ise, artık o kişinin nefsi, doğru çizgiden sapmaya meyleder. Akıl ların idrak ettiği doğru yolun dışına kayar. Kaydıkça sapıklığı da ha da artar. Bu sapma sonucunda,insanları hakka döndürmek çok zor olabilir. Sapma çizgisi uzadıkça, açı genişler ve artık iki ucu bir araya getirmek zorlaşır. Hz. Ali (ra) şöyle demiştir: "Kalp lerin arzuları, ileriye ve geriye doğru istekleri vardır. Kalp zorla nınca körelir." Peygamberlerin davetleri hidayetedir. Risaletle-rin çağrıları da hidayetedir. Köreltmeye ve körlüğe değildir.

Şüphesiz, peygamberi koruyacak güçlü bir kavminin bulunma sı gereklidir. Çünkü o, davete başlarken ilk etapta insanlara, bil medikleri ve inanmadıkları şeyleri açıklayacaktır. Onların arzu lamadıkları ve hoşlarına gitmeyen şeyleri, beklemedikleri bir an da yaymaya başlayacaktır. İnsanlar da, arzuları hilafına açıkla nan bu şeyleri güzellikle değil, güçlü bir direnişle geri püskürtme ye çalışacaklardır. Eğer peygamberler, kendisim koruyacak güçlü bir aşirete mensup olmazsa, daha başlangıçta yok olacaktır. Aşi reti cılız olursa, daveti de cılız bir aydınlık olarak kalır. Şuayb aleyhisselam kavminin kıssası da bunu gösteriyor. Kavmi, aşire tinden korktukları için Şuayb peygamberi öldürememişti. Kur´an-ı Kerim´de nakledildiği üzere, kavmi Şuayb peygambere hitaben şöyle demiştir: "Kabilen olmasaydı, seni mutlaka taşlar (öldürür) dük"

Peygamber efendimizin de, koruyucu bir aşireti, gücü ve kuv veti olmasaydı, daveti henüz beşiğinde iken ölürdü. Daha uzakla ra gitmeye gerek yok. İşte Peygamber efendimizin hayatı. Rabbi-nin emrini açıkladığı zaman, Kureyşliler kendisine karşı çıkmış lardı. Hem de çok azgın bir şekilde. Bu mukavemetin daha ileri safhalarında şer güçleri onu Öldürmek için etrafım kuşatmışlar dı. Ama ailesi hep onu koruyordu. Kabilesinin şerefi ve Araplar nezdindeki itibarı, onu muhafaza ediyordu. Kabilesinden çekin dikleri için düşmanları Peygamber efendimizi öldürmeye cesaret edemiyorlardı. Nihayet onun getirmiş olduğu hak davet, karan lıkları yarıp, aydınlığa ulaşıncaya kadar yoluna devam etti. Niha yet İslam güneşi büyüyüp güçlendi. İşte o zaman Cenab-ı Allah Peygamber efendimizi koruyan kimselerin ruhlarını teslim aldı. Etrafındaki koruyucu çemberi kaldırıldı. Artık İslam daveti ken di kendini koruma noktasına gelmişti. Tuzak kuranların tuzakla rını başlarına geçirecek güce sahip olmuştu.

Birisi çıkarak şunu söyleyebilir: Her şeye rağmen Peygamber ef...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.)
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:41:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) rüya tabiri,Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) mekke canlı, Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) kabe canlı yayın, Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) Üç boyutlu kuran oku Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) kuran ı kerim, Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) peygamber kıssaları,Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.) ilitam ders soruları, Allah´ın Elçisi Hz.Muhammed(s.a.v.)önlisans arapça,
Logged
27 Ocak 2021, 23:17:20
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 27 Ocak 2021, 23:17:20 »

Esselamu aleyküm.peygamber efendimizin yolunda giden onun sünnetine tabi yaşayan ve rızasına kavuşan kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

28 Ocak 2021, 07:42:53
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #2 : 28 Ocak 2021, 07:42:53 »

Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri canlar cânı gönüllerimizin sultanı Peygamberimizin yolundan hiiç ayırmasın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes