> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > İki Ordunun Karşılaşması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İki Ordunun Karşılaşması  (Okunma Sayısı 1142 defa)
17 Aralık 2009, 23:01:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Aralık 2009, 23:01:07 »



İki Ordunun Karşılaşması


Resulullah (sav) Kureyş kervanım yakalamak için Bedir´e gitti, ama kervanı ele geçiremedi. Savaş haberini aldı, artık sa vaşmak mecburiyeti doğmuştu. Kureyşliler gurur ve alayişle Bedir´e yönelmişlerdi. Peygamber efendimiz düşmanını biliyor du. Onların dokuzyüz ile bin civarında olduğunu talimin etmiş ti. Bunu da onların yemek için kestikleri develerin sayısından anlamıştı. Sahabilerden birine, Kureyş ordusunun kaç kişi ol duğunu sorduğunda, o, sayılamayacak derecede çok olduklarını söylemişti. Bunun üzerine Peygamber efendimiz onların yemek için kaç deve kestiklerini sorunca, adam: "Bir gün dokuz diğer gün on deve kesiyorlar" demiştir. Bunun üzerine Peygamber efendimiz, Kureyş ordusunun dokuzyüz ile bin kişi arasında ol duğunu söylemişti. Hatta tam tamına dokuzyüzelli kişi olduk larını söylemişti. Kureyş ordusundaki eşrafı sorunca da adam, aralarında Utbe bin Rebia ile kardeşi Şeybe ve diğer bazı önde gelen simaların bulunduğunu ifade etmişti. Bunun üzerine Peygamber efendimiz savaşa teşvik etmek için beraberindeki müslüman askerlere şöyle demişti: "İşte Kureyşliler, size ciğer parelerini sunuyorlar!"

Kureyş müşrikleri ilerleyerek Bedir´de bir kum tepesinin ar kasındaki vadinin en uzak kıyısına indiler. Müslümanlar da vadinin en yakın tarafına karargah kurdular. Bununla ilgili olarak yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Kulumuz (Muhammed)e indirdiğimiz (ayetler)e inanmışsa-nız, bilin ki, ganimet aldığınız şeylerin beşte biri, Allah´a, Re sulüne ve (Allah´ın Resulü ile) akrabalığı bulunan(lar)a, yetim lere, yoksullara ve yolcu(lar)a aittir. Allah her şeye kadirdir. O gün siz, vadinin yakın kenarında idiniz. O (düşman)lar(ınız) da uzak kenarında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte Öyle bulu-samazdınız. Fakat Allah, zaten yapılması kararlaştırılan bir işi yerine getirmek için (sizi böyle buluşturdu) ki helak olan, açık delille helak olsun; yaşayan da açık delille yaşasın." (Enfal.41-42)

Karargah için yer seçimi herhangi bir kimsenin iradesiyle değil, yüce Allah´ın uygun görmesiyle olmuştu. Eğer bir şahsın emir ve iradesiyle karargah yeri seçilmiş olsaydı, müslümanlar yer ve zaman hususunda görüş ayrılığına düşerlerdi. Noksan lıklardan münezzeh olan yüce Allah karargah yerini takdir etti ve zamanını belirledi. Mü´minlerin karargah kurdukları yer kumluk olup yürümeye engel teşkil ediyordu. Bu yüzden Cenab-ı Allah, yeri sertleştirmek için hafif bir yağmur yağdırdı. Orasını yürümeye elverişli bir zemin haline getirdi. Kureyşlile-re de bol miktarda yağmur yağdırarak yürüyüşlerini engelledi.

Nesei, Mücahid´in şöyle dediğini rivayet eder:

"Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah üzerlerine yağ mur yağdırdı, toz sakinleşti, yer sertleşti, gönülleri hoş oldu. Resulullah (sav) iman ordusuyla gelerek Bedir suyuna yakın bir yere karargah kurdu. Durumu sahabilere arzettiğinde Hab-bab bin Münzir bin Cemuh gelerek şöyle dedi: "Ey Allah´ın Re sulü sen bu karargah yerini Allah´ın sana verdiği emre dayana rak mı tesbit ettin? Eğer onun emrine dayanarak tesbit etmiş isen biz burayı, ne geçebilir, ne de buranın gerisinde kalabiliriz. Yoksa sen kendi görüşüne ve savaş taktiğine uyarak mı tesbit ettin?"

Resulullah (sav) efendimiz ben burayı kendi görüşüme ve sa vaş taktiğime uygun olduğu için tesbit ettim, dedi. Bunun üze rine Habbab: "Ya Resulullah burası karargaha müsait bir yer değildir. Milleti biraz ileriye götür ki, suyun yakınına varalım. Oraya konaklarız. Sonra da Bedir suyunun etrafına bir duvar örüp havuz yapar, içini su ile doldururuz ve düşmanla savaşı rız. O sudan biz içeriz, ama onlar içemezler." dedi.

Peygamber efendimiz Habbab´m görüşüne uyarak oraya git ti. Bedir kuyusunun yanında havuz yaptı, içini su ile doldurdu. Müşriklerin kapadıkları bütün kuyuların suyu oraya aktı, böy lece onlar da kendilerini sudan yoksun bırakacak tuzağı anladı­lar.

îki taraf karşı karşıya geldi. îki hasım yüz yüze karşılaştı. Peygamberlerin seyyidi, alemlerin rabbinden imdat diledi. Ta raflar birbirlerine fazla girmeden karşılıklı ok atışmaları başla dı. Mazlum oğullarından şerli bir adam su tuzağını hissetti ve mü´minlerin yaptığı havuzu yıkabileceğini zannetti: "Ben ya bu havuzdan su içerim, ya da onu yıkarım; olmazsa bu uğurda Ölü rüm!" diyerek mü´minlerin tarafına geldi. Onu, Allah´ın aslanı Abdülmuttalib oğlu Hamza karşıladı ve kılıcıyla o müşrikin bacağını kesti. Fakat o müşrik yeminini yerine getirmeye azimli olduğundan dolayı havuza doğru sürünerek ilerlemeye başladı. Nihayet Hamza bir darbe daha vurarak onu öldürdü.

Resulullah (sav) ordusu içinde diğer neferler gibi bulunuyor du. Ancak ordunun harekatını kontrol etmek için yüksek bir yere çıkmayı uygun gördü. Yüksekçe bir yere bir gölgelik yap mayı düşündü ve gölgelik yaptırdı. Rivayete göre, ona bunu öneren Muaz bin Cebel olmuştu, tbn İshak´m rivayetine göre, Sad bin Muaz, Peygamber efendimize şöyle demişti: "Ey Al lah´ın Peygamberi! Senin için bir gölgelik yapalım da süvarile rin yanında bulunsunlar, sonra biz gidip düşmanımızla karşıla şalım. Eğer Cenab-ı Allah bizi güçlendirip düşmanı-mıza karşı galip kılarsa, bu zaten bizim sevdiğimiz bir şeydir. Ama diğer durum, yani hezimet hali meydana gelirse, sen de süvarilerinle birlikte azmedip arkamızdan bize gelip katılırsın. Çünkü, bazı kimseler bu seferden geri kaldılar. Onlar da seni en azından bi zim kadar severlerdi. Eğer senin savaşa mutlaka katılacağını bilselerdi, senden geri kalmaz ve seninle birlikte bu sefere katı lırlardı. Allah seni onların yüzü suyu hürmetine koruyacak, on lar seninle birlikte cihad edecek ve sana hayır tavsiyesinde bu lunacaklardır." Sa´d´m bu sözleri üzerine Peygamber efendimiz onu övdü ve ona hayır duada bulundu. Neticede Peygamber efendimize bir gölgelik hazırlandı. Bunda çok faydalar vardı. Çünkü buraya oturunca ordunun harekatını kontrol edecekti. Onların neler yaptıklarını görecek ve ona göre kararlar vere cekti. Şüphesiz ki, Peygamber efendimiz, kendi vicdanı, şefkat ve merhamet duygusu ile ordusunu esirgiyordu. Onlara acıyor du. Kureyşliler´in kalabalık ordusunu gördüğünde rabbine ta zarru ve niyazda bulunarak şöyle demişti:

"Allah´ım! İşte Kureyşliler bütün gurur ve alayişleriyle üzeri mize yöneldiler. Onlar sana meydan okuyor, senin Resulünü yalanlıyorlar. Allah´ım! Kureyşli müşrikleri yarına varmadan helak et!

Resulullah´la birlikte Ebu Bekir de karargah çadırında bu lunmaktaydı. Muaz bin Cebel birkaç Ensar´la birlikte koruyucu olarak çevresinde dolaşıyordu. Resulullah (sav) rabbine sürekli bir şekilde yalvarıyordu. Ayrıca Hz. Ali´nin de rivayet ettiğine göre, Peygamber efendimiz rabbine sürekli dua edip tazarru ve niyazda bulunuyor, dua ederken şöyle diyordu:

"Allah´ım! Eğer şu bir avuç topluluğu helak edersen, artık bunlardan sonra yeryüzünde sana ibadet edilmez?1

Rabbinden imdat isteyerek şöyle diyordu:

"Allah´ım bana vadettiğini gerçekleştir. Allah´ım zaferini ver!" Böyle dua ederken, ellerini omuzundaki abası yere dü şünceye kadar semaya yükseltiyordu. Ebu Bekir de arkadan onu koruyor ve abasını yine omuzuna koyuyordu. Fazlaca yal varıp yakardığmdan dolayı Ebu Bekir ona acıyıp şefkat ederek şöyle diyordu; "Ey Allah´ın Resulü! Bu kadar yalvarıp yakar-dıktan sonra mutlaka rabbin, sana vadettiklerini gerçekleştire cektir!"

Evet bu doğru yolu gösteren hikmet sahibi kumandan, ordu sunu ve adamlarından herbirini ayrı ayrı fazlaca sevdiğinden ve cihada sebebiyet veren tevhid inancını korumaya da tutkun olduğundan, putperestliği yıkmaya arzulu olduğundan dolayı, yüce Rabbine fazlaca yalvarıp yakarıyor ve O´ndan imdat isti yordu. Bunun yanı sıra savaşmaları için sevgili askerlerinin kalplerine azim ve sebat ruhunu aşılıyor, savaşa hazırlıklı ol maları için askerlerine moral veriyor, zafer için gayret sarfedi-yordu. Sonra da tevekkül edip yardımını dileyerek rabbine yal varıp yakarıyordu. O´nun emri olmadan hiçbir şeyin değişmeye ceğini -yüce rabbinden kendilerine dayanma gücünü gayret ve sebatı ihsan etmesini istiyordu. Rabbinin şu buyruğuna icabet ederek askerlerini savaşa teşvik etmeye başladı: "Ey Peygam ber! Müzminleri savaşa teşvik etf Bu buyruk üzerine Peygam ber efendimiz şu cevabı vermişti:

"Muhammed´in canı kudret elinde bulunan Allah´a andolsun ki, bugün bir müslüman müşriklerle savaşır da sabrederek se vabını rabbinden bekleyerek ve cepheden kaçmayarak Öldürü-lürse, mutlaka cennete girer!"

îşte bu söz, Peygamber efendimizin askerleri savaşa teşvik ederken söylediği sözlerden biri idi. Cenab-ı Allah´ın teşvikleri de, sakındırma bakımından cepheden kaçmayı önleme cihetin den çok kuvvetli bir etki meydana getirmişti. Yüce Allah şöyle buyurmuştu:

"Ey inananlar, inkar edenlerle toplu halde karşılaşırsanız, onlara arkalar(ınız)ı döndür(üp kaç)mayın. Kim o gün -savaş mak için bir tarafa çekilmek ya da başka bir birliğe katılmak dışında- arkasını döner (kaçar)sa o, Allah´tan bir gazaba uğrar. Onun yeri cehennemdir. O, ne kötü varılacak bir yerdir!" (Enfal: 15-16)

Peygamber efendimizin teşvikleri müjde anlamı taşıyordu. Cenab-ı Allah´ın teşvikleri ise, savaştan kaçma hususunda mü´minleri sakındırma anlamına geliyordu. Birinci teşvik, eğer savaş cephesine doğru ilerlerlerse, akibetlerinin hayır olacağını mü´minlere açıklıyordu. İkinci teşvik, yani Cenab-ı Allah´ın teş viki ise savaştan kaçtıkları veya geri durdukları takdirde aki betlerinin fena olacağını bildiriyordu.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İki Ordunun Karşılaşması
« Posted on: 25 Nisan 2024, 13:51:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İki Ordunun Karşılaşması rüya tabiri,İki Ordunun Karşılaşması mekke canlı, İki Ordunun Karşılaşması kabe canlı yayın, İki Ordunun Karşılaşması Üç boyutlu kuran oku İki Ordunun Karşılaşması kuran ı kerim, İki Ordunun Karşılaşması peygamber kıssaları,İki Ordunun Karşılaşması ilitam ders soruları, İki Ordunun Karşılaşmasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes