Konu Başlığı: Hz. Peygamberin Onlarla Karşılaşması Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Aralık 2009, 17:02:37 Hz. Peygamberin Onlarla Karşılaşması Kalabalık düşman ordusu, hicretin üçüncü yılı Şevval ayı başlarında Medine´ye ulaştı. Savaş, Şevval ayının ortalarında, başka bir rivayete göre ise, onbirinde başladı. Hz. Peygamber sayı ve teçhizat çokluğuyla değil; iman, hak ve şura kuvvetiyle müşriklere karşı savaşmak için hazırlığa başladı. Müslümanlar arasına yardımlaşma ruhunu yaydı. Şu raya katılmaları için mü´minleri davet etti. Çünkü ihlaslı kim seler arasında şura yapılması halinde, o şuraya katılan herkes, kendini toplumun kopmaz bir parçası olarak hisseder. Namaz dan sonra Hz. Peygamber, müslümanlar arasında durdu ve Mü´minler, işin çok önemli olduğunu hissettiler. Hz. Peygam ber, savaştan önce müslümanlara danışmaya ve fikirlerini al maya başladı. Şura meclisinin görüşü iki noktada toplanmaktaydı. Birinci görüş Hz. Peygamber iman ordusuyla beraber müşriklere karşı çıkıp savaş için en uygun yerde onları karşıla sın. İkinci görüş de, Medine´de kalıp sonucu beklesin şeklindey di. Eğer müşrikler Medine dışında bakleyecek olurlarsa, azıkla rı tükenecek ve binekleri heder olacaktı. Medine´ye girmek iste dikleri takdirde ise, taştan ve tuğladan yapılmış yolları ve bi nalarıyla bu şehir kaleye benzediği için, içeriye nereden gire ceklerini bilemeyeceklerdi. Şura meclisi, her iki görüşün de düşman aleyhine olduğuna inanıyordu. Hz. Peygamber Medine dışına çıkmayı uygun gör müyordu. Rivayete göre şura meclisine hitaben şöyle demişti: "Bekleyin, çoluk çocuğunuzu, sağlam kaleleri andıran evlerini ze bırakın. Eğer düşman Medine´ye girerse sokaklarda onlarla savaşırız. Evlerin üzerlerinden onlara ok atarsınız." Ibn Ishak´m rivayetine göre ise, Hz. Peygamber şura mecli sine hitaben şöyle demiştir: "isterseniz Medine´de kalalım, on ları da konakladıkları yerde bırakalım. Eğer orada kalırlarsa bulundukları yer onlar için çok kötüdür. Eğer yanımıza gelir lerse, burada onlarla savaşırız." Abdullah bin Ubey bin Selül´ün de Hz. Peygamberin görü şünde olması dikkat çekicidir. Belki de o, düşmanla karşılaş maktan korkuyor ve münafıklığının açığa çıkmasından endişe ediyordu. Ya da dostları olan yahudilerin, Medine´deki şehir savaşım fırsat bilerek, müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı boza cakları ihtimalim düşünüyordu. Maksadı ne olursa olsun -Kalblerde olanı ancak Allah bilir- o şöyle demişti: Ey Allah´ın Resulü, Medine´de kal, düşmana karşı çıkma. Andolsun ki biz, her ne zaman düşmanla karşılaşmak üzere Medine dışına çık mışsak mutlaka yenilgiye uğramışızdır. Ne zaman da düşman Medine içine girmişse mutlaka onları yenilgiye uğratmışızdır. Ey Allah´ın Resulü, onları yerlerinde bırak. Eğer orada kalır larsa kaldıkları yer, onlar için çok kötüdür. Eğer Medine´ye gi rerlerse, adamlarımız yüz yüze çarpışırlar. Kadınlar ve çocuk lar da evlerin içinden üzerlerine taş atarlar. Böylece hezimete uğrayarak geri dönerler. Hz. Peygamberin görüşü de bu olmasına rağmen, mücahitle rin çoğu bu görüşe muhalefet ettiler. Mücahitlerin bir kısmı, güçlü, kuvvetli ve savaşçı oldukları için Medine´de kalıp beklemeyi yiğitliklerine sığdıramıyorlar, mutlaka düşmana karşı çı kıp onlarla savaşmayı istiyorlardı. Bunlar arasında Allah´ın arslanı Abdulmuttalip oğlu Hanıza da vardı. Şöyle demişti: "Ey Muhammed ! Sana kitabı indirene yemin olsun ki, biz, müşriklerle mücadele edeceğizi" Ensardan güçlü bir adam da şöyle demişti: "Ey Allah´ın Re sulü! Milletimiz olan Medineliler´in yanındayken onlarla sa vaşmayacağız da, ne zaman savaşacağız?!" Bedir savaşma katılmamış olan ikinci kısım mücahitlerse, bu günü fırsat bilerek cihad şerefine kavuşmayı arzuluyorlar di. "Biz Allah´tan böyle bir şeref bahşetmesini dilerken, o düşman larını ayağımıza gönderdi. Daha ne duruyoruz?" diyerek Medi ne dışında müşriklerle savaşmak arzusunda olduklarını ifade ettiler. Böylece Medine dışına çıkıp düşmanla çarpışma arzu sunda olanların sayısı epey yüksek olduğundan, şura meclisi, Medine dışına çıkıp düşmanla savaşma görüşünde karar kıldı. Zaten Hz. Peygamber de şurayı çoğunluğun hükmüne uymak için toplamıştı. |