> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Düşmanla Karşılaşma
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Düşmanla Karşılaşma  (Okunma Sayısı 1209 defa)
18 Aralık 2009, 23:25:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Aralık 2009, 23:25:50 »



Düşmanla Karşılaşma


Kureyşliler´le beraber Kinane, Tihame ve Habeşli kabileler büyük bir yekun teşkil ederek Medine´ye doğru yol almaya baş ladılar. Cüruf ile Zegabe denilen yerler arasındaki Revme mın tıkasında konakladılar. Gatafanhlar´la beraberindekilerse, Uhud tarafında konakladılar. Kureyşliler´in sayısı dört bini bu luyordu. Kendileriyle müttefik olan diğer gayrı müslimlerin sa yısı ise altı bine ulaşıyordu. Ancak bu gurupların kumandanla rı ayrı ayrıydı. Kureyşliler´e Ebu Süfyan bin Harb kumanda ediyordu. Gatafanlılar ise Uyeyne bin Hısm´ın kumandası al tındaydılar. Mes´ud bin Rahile´nin kumandası altındaki Eşca kabilesi de dörtyüz kişi kadardı. Süleym oğulları ise yediyüz ki şi olup Süfyan bin Abdü Şems´in kumandası altındaydılar.

Bu gelen müşrik ordusunun hepsi için tek bir plan uygulayacak ve herkesin kendisine uyacakları bir tek kumandanları yoktu. Her kavmin başında kendilerinden olan bir kumandan vardı. Bu, kavimler için aslında faydalı bir şeydi. Ama ortada hepsi için ortak taktik belirleyecek olan bir kumandanın bulunması gerekiyordu. Fakat yine de bunlar ihtilafa düşmemişlerdi. Çün kü hepsi birlikte Medine´ye gelmişler, fakat topluca ya da dağı nık bir şekilde medine´ye hücum etme imkanını bulamamışlar dı. Bu da onların hezimete uğramalarına sebeb olmuştu. Çün kü Cenab-ı Allah rüzgar estirerek ve müşriklerin kalblerine korku salarak mü´minlere yardım göndermişti. Bunlar Medi ne´ye saldıracaklarını zannederek gelmişlerdi. Mü´minlerin kö künü kazıyacaklarını, kadınlarını esir alacaklarını tahmin edi yorlardı. Fakat müslümanlar tarafından kazılan hendek, onla rın doğrudan doğruya Medine´ye girmelerini engellemişti. Daha önce böyle bir şeyle karşılaşmamış oldukları için bunun bir Arap planı olmadığını biliyorlardı. Bu sebeple Muhammed ile ashabına saldırmanın pek kolay olmadığını görmüşlerdi. Ye­niden bir plan kurmak ihtiyacında olduklarını anladılar. Medi ne´ye girmek için başka bir yol ve geçit aradılar. Çünkü kendi leri gibi kalabalık bir ordunun bu hendekten Medine´ye geçme sine imkan yoktu.

îşte bu esnada dağınık müşrikleri bir araya getirmiş olan Huyey bin Ahtab harekete geçti. Her ne kadar müşrikler tek bir kişinin kumandası altında olmasalar da Huyey onları bir leştirmek için çalıştı. Kurayza Oğulları´nın kendilerine katıla cağını söylemişti. Böylece onlar mü´minlerin başına bir bela ge tireceklerini zannetmişlerdi. Huyey mü´minleri arkadan kuşat mak ve böylece müşriklerin Medine´ye girmeleri için geçit sağ-´ lamak maksadıyla işe girişti. Müşrikler üstten, Kurayza Oğul ları da alttan vuracaklardı. Fakat kurayza Oğulları öyle savaş çı kimseler değillerdi. Yaşamaya tutkundular ve yahudilere benziyorlardı. Nitekim onlarla ilgili olarak Cenab-ı Allah şöyle buyurmuştur: "Onların hayata diğer insanlardan daha düşkün olduklarını görürsün" (Bakara: 96)
Huyey bin Ahtab, Kuray za Oğulları´nm lideri olan Kab bin Esad El Kurazi´nin yanı na gitti. Kab, Hz. Peygamberle muahede yaparak ona saldırmamaya söz vermişti. Başlangıçta Kab, Huyey bin Ahtab´ı

şiddetle reddetmiş ve: "Sen uğursuz bir adamsın. Ben Mu-hammed´le muahede yaptım. Aramızda yapılan muahedeye riayetsizlik etmeyeceğim. Çünkü ondan vefakarlık ve sadakat ten başka bir şey görmedim." demişti. Huyey, onun yiğit bir adam olduğunu söyledikten sonra kendisine kapıyı açmıştı.

Şimdi de olanların ne şekilde cereyan ettiğini, nefisleri nasıl etkilediğini anlatalım. Huyey şöyle demişti: "Yazıklar olsun sana ey Kab! Ben sana zamanın şeref ve onuruyla, engin bir de nizle geldim. Kureyş´le birlikte geldim. Onların başlarında ku­mandanları ve liderleri vardır. Önde gelen insanlarıyla birlikte Revme´de, sellerin birleştiği yerde konakladılar. Gatafanlılarla birlikte sana geldim. Başlarında kumandanları ve efendileri vardır. Onlar da Uhud´un bir yanıtta konakladılar. Muham-med ile beraberindeki müslümanların kökünü kazımadıkça buradan ayrılmama hususunda bana söz verdiler ve benimle akidleş tiler."

Kab, ona şöyle cevap verdi: "Vallahi sen bana zamanın zilletiyle geldin. Suyu tükenmiş bir bulutla geldin. Oysa ben Muhammed´den, vefakarlık ve sadakatten başka bir şey görme dim."

Huyey onu birtakım sözlerle kandırmaya çalıştı. Sonunda Kab, onun sözlerine kulak vermeye ve isteklerini yerine getir meye başladı. Böylece yahudinin karekteri açığa çıkmış oluyor du. Çünkü yahudiler hiçbir ahde, şeref ve kerametle yaklaş maz, verdikleri sözde durmazlar. Onlar sadece korktuklarında sözlerini yerine getirirler. Huyey, kuvvetin Kureyşlilerde oldu ğu hususunda onu ikna edip geleceğini teminat altına alınca, Kab ona uydu: Huyey şu garantiyi vermişti: "Eğer Kureyşli-lerle Gatafanlılar Muhammed´e bir darbe indirmeden geri dönerlerse, ben de seninle birlikte kalene girerim. Sana gelecek darbelere seninle birlikte göğüs gererim."

Kab, onun bu sözleriyle tatmin olmuş ve ahdi bozmuştu. Za ten sözünde durmamak onun yapısında olan bir şeydi. Daha Önce Hz. Peygamberle yapmış olduğu anlaşmaya riayet etmiş ti, ama bu korkusundan dolayı olan bir şeydi. Düşmanlık onun nefsine uygun bir huy idi. Bunun üzerine Kurayza oğulları Mekke taraflarından gelen düşman gruplarına katıldılar. Bu da Huyey ile Kab arasında yapılan konuşma neticesinde ger­çekleştirilmişti. Huyey, bu katılma haberini kureyşliler ve be-raberindekilere ulaştıracaktı. Fakat bu haber kısa sürede Hz. Peygamber´e ulaştı. O tetikte durduğu için, hep tedbirli davra nıyordu. Bu haberin gerçekliğini araştırdı. Emin olmak istedi. Çünkü haber, gözle görmek gibi değildir. Bunun üzerine Ku rayla Oğullarına Evs ve Hazreç kabilelerinin liderleri olan Sad bin Muaz ile Sad bin Ubade´yi gönderdi. Revaha oğlu Abdul lah´ı da yanlarına verdi. Onlara: "Gidin ve Kurayza Oğulları nın bu durumlarının gerçek olup olmadığına bakın. Eğer ger çek ise bize bir işaret verin ki, bilelim. Eğer gerçekse bunu in sanlar arasında yaymayın. Çünkü duyanları ümitsizliğe düşü rebilir. Eğer bu haber yalansa ve onlar ahde vefa göstermişler-se, bunu da insanlar arasında açıkça ilan edin" demişti.

Bu araştırmacılar Kurayza Oğullan´na gittiler. Onların çok rezil ve kötü bir durumda olduklarını, Hz. Peygambere hıyanet yaptıklarını gördüler. "Muhammed´le aramızda bir söz ve anlaşma yoktur" diyorlardı. Bunun üzerine Sa´d bin Muaz, kendini tutamayıp onlara ağır sözler söyledi. Onlar da kendisi ne cevap verdiler. Sad bin Ubade, Sad bin Muaz´a şöyle de mişti: "Onlarla sövüşmeyi bırak. Bizimle onların arasında meydana gelen şey sövüşmekten daha aşağıdır."

Her iki Sad da, Hz. Peygamberin yanına döndüler. Kurayza-hlar´m hıyanetlerini işaret yoluyla ona bildirdiler.

Müşrikler üst ve yahudiler de alt taraftan geldiler. Müna fıklar ise müslümanların aralarında konuşuyor ve mü´minlerin azimlerini gevşetmeye çalışıyorlardı. Nitekim kalplerine iman tam yerleşmemiş olan yeni müslümanların içlerine birtakım şüpheler düşmüş ve Allah hakkında türlü zanlarda bulunmaya başlamışlardı. Hatta bazı zayıf imanlılar, gayrı müslimlerin şu sözlerini dillerine dolayarak: Muhammed bize, Kisra ile Kay-ser´in hazinelerini elde edeceğimizi va´d ediyordu. Oysa bugün hiçbirimiz dışarıya defi hacete bile gitme hususunda güven gö remiyoruz. Kendi nefsimizi emniyet içinde bulamıyoruz.

Yine bazı zayıf imanlılar cepheden ayrılmak için izin istiyor ve: "Evlerimiz düşmana karşı açıktır. îzin ver de evlerimize dö nelim ya Resulullah" diyorlardı.

Kur´an-ı Kerim o korkulu durumda nefislerin durumunu ve kalplerdeki duyguları şu şekilde tasvir ediyor:

uEy inananlar Allah´ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir zaman size ordular gelmişti de, biz onların üzerine bir rüz gar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptık larınızı görmektedir. Hani onlar üstünüzden ve alt tarafınız dan gelmişlerdi. Gözler kaymış, yürekler hançereye dayanmıştı. Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz. îşte orada mü´minler denenmiş, şiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı. Münafıklar ve kalblerinde hastalık bulunan kimseler; "Allah ve Resulü bize sadece boş vaadlerde bulundu" diyorlardı. Onlar dan bir grup da şöyle demişti: "Ey Yesrip halkı, artık size dura cak yer yok, dönün. Onlardan diğer bir topluluk ise: Evlerimiz açıktır" diyerek peygamberden izin istiyordu. Oysa onlar(ın ev leri) açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı. Eğer (Medi ne´nin) her yanından onların üzerine giril(ip saldırıl)saydı ve kendilerinden karışıklık çıkarmaları istenseydi, bu harekete katılırlardı. Bunu yapmakta fazla gecikmezlerdi. Oysa arkala rına dön(üp kaç)mayacaklarına dair Allah´a söz vermişlerdi. Allah´a verilen sözden sorumlu idiler. De ki: "Eğer ölümden ve ya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size fayda vermez.. Kaçsanız bile pek az bir zaman yaşatılırsınız (sonunda yine ölürsünüz). De ki: ´Allah size bir kötülük dilese veya bir rahmet istese, O´na karşı kim koruyabilir? Allah´tan başka dost ve yar dımcı da bulamazsınız" Allah, içinizden sizi alıkoyanları ve kardeşlerine: "Bize gelini Zorlanmadıkça savaşa gitmeyin" di yenleri bilir. Kalplerine korku gelince, ölüm baygınlığı geçiren kimse gibi gözleri dönerek, sana baktıklarını görürsün. Korku lan gidince iyiliğinize olanı çekemeyip sivri dilleriyle sizi inci tirler. Onlar, (içtenlikle) inanmamışlar, bu yüzden Alah onla rın işlerini boşa çıkarmıştır. Bu, Allah´a göre kolaydır. Onlar düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendilerini çöllerde bedevilerin yanın da bulunup sadece sizin haberlerinizi (başınıza gelecek olayla rı) sormayı dilerlerdi. İçinizde bulunsalar dahi pek az dövüşür lerdi. Ey inananlar! Andolsun ki, sizin için, Allah´a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah´ı çok anan kimseler için Resulullah en güzel örnektir. Mü´minler (düşman) orduları(nı) gördükleri zaman (korkmadılar): "Bu Allah´ın ve Resulünün bi ze uaadettiği şeydir. A...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Düşmanla Karşılaşma
« Posted on: 20 Nisan 2024, 18:59:17 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Düşmanla Karşılaşma rüya tabiri,Düşmanla Karşılaşma mekke canlı, Düşmanla Karşılaşma kabe canlı yayın, Düşmanla Karşılaşma Üç boyutlu kuran oku Düşmanla Karşılaşma kuran ı kerim, Düşmanla Karşılaşma peygamber kıssaları,Düşmanla Karşılaşma ilitam ders soruları, Düşmanla Karşılaşmaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes