๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 14 Aralık 2009, 16:07:33



Konu Başlığı: Davetin Mertebeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 14 Aralık 2009, 16:07:33
Davetin Mertebeleri


"Zadü´l Mead" adlı eserinde İbn Kayyım, davetin beş merte besi bulunduğunu söylemiştir:

1- Peygamberlik: Allah katından inen hakka, ancak peygam berler davet ederler. îbn Kayyım bunu, davetin ilk mertebesi olarak kabul etmiştir. Ama biz bu görüşte değiliz. Biz bunu da vetin mahiyeti olarak kabul ediyoruz. Çünkü risalete iman et me çağrısında bulunan kişi, ancak nebi ve mürsel olmalıdır. Çünkü bu, davetin esasıdır. Yoksa davete başlamak için girişi len ilk mertebe değildir. Aksine bu, davetin aslı ve özüdür.

2- Yakın akrabayı uyarmak: Zaten bu iş için Cenab-ı Allah Peygamber efendimize şu emri vermişti:

"(Önce) en yakın akrabanı uyar ve müminlerden sana uyan lara kanadını indir. (Onlara karşı mütevazi ve şefkatli dav ran)." (Şuara- 214-215)

Peygamber (sav) efendimiz, işe ilk olarak en yakın akraba ve aşiretini davet etmekle başlamıştı. Bunun için de Abdü Menaf oğullarını çağırmış ve onlara şöyle demişti: "Şu vadide atlıla rın bulunduğunu ve size saldırmak üzere olduklarını söylersem beni doğrular mısınız?" Orada bulunanlar: "Senin yalan söyle diğini görmedik" diye cevap verince, Peygamber efendimiz şöy le devam etti: "Şüphesiz ben, Allah´ın size gönderdiği elçisiyim. Şiddetli bir azaptan önce gelip size haber veriyorum. Bu ceza ya temelli cennete, ya da temelli cehennemde kalmaktır!"

3- Davetçinin kendi kavmini uyarması: Muhammed (sav) efendimiz bu yöntemi uygulamıştı. Dar çerçevelerden çıkıp ge niş bir alana geçmişti.Sonra da daha genel ve kapsamlı bir ala na intikal etmişti. Yakın akrabalarını uyardıktan sonra, kavmi Kureyşi uyarmaya başlamıştı.Bu mertebede Peygamber efendi miz, Mekke ve çevresindeki insanları uyarmaya başlamıştı.

4- Bu mertebeyi de îbn Kayyım şu sözleriyle açıklamaktadır: "Daha Önce, kendilerine uyarıcı gelen ve buna inanan kavimleri uyarmak"

Bunlar arap yarımadasında yaşayan araplardı. Çöl ve kent ahalisiydi. Böylece Peygamber efendimizin daveti, arapça ko nuşan herkese yayılmıştı.Yakm uzak demeden, insanlar ara sında ayırım yapmadan bütün araplara hak davetini ulaştır­mıştı."

5- Araplardan başka Romalılara, İranlılara, Şamlılara, Mı sırlılara, Habeşlilere elçiler ve mektuplar aracılığıyla daveti tebliğ etmek, sonra da onlara davetçiler göndermek: Müslümanlara hücum eden, ya da hücuma kalkışan düşmanları bertaraf etmek için ordular hazırlamak. îslama davet etmek is teyen davetçilere engel çıkaran milletlerin İslamı öğrenmeleri ne engel olan kimseleri saf dışı bırakmak için ordular hazırla mak, işte bu, davetin beşinci mertebesini teşkil eder. Sapıklıkla doğruluğun, hidayetle dalaletin birbirinden ayrılması ve hida yetle hakkın sebat bulması, bundan sonra da insanların delil ve hüccete dayanarak hakkı seçmeleri için, davet engellerini orta dan kaldırmak gerekir. Bu hususta yüce Allah şöyle buyurmuş tur:

"Dinde zorlama yoktur. Artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Kim tağut (Şeytan)ı inkar edip Allah´a inanırsa, muhakkakki o, kopmayan, sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah işitendir, bi lendir. " (Bakara: 256)

Her ne kadar ikinci ve üçüncü mertebeler arasında ayırım yapmak çok zor olsa da Peygamber (sav) efendimiz bu mertebe lerin hepsini de uygulamıştır. Gerçekten ikinci ve üçüncü mer tebeler, hemen hemen birbirinden ayrılamıyacak kadar iç içe-dirler. Zaten birincisi, davet için mertebe sayılmaz. Aksine o davete hazırlık mertebesidir. Belki de bu mertebeden şu kasde-dilmiştir: aYaratan Rabbinin adıyla oku..."

Bu ayetler Peygamber efendimizin Cebrail ile ilk buluşması esnasında nazil olmuşlardır. Davetin ilk mertebesi, davetçinin okumasını ve kendini yetiştirmesini gerekli kılmaktadır. Bu ayetlerin nüzulünden sonra vahiy altı ay kadar kesilmiş ve bundan sonra da şu ayet-i kerimeler nazil olmuştur:

"Ey elbisesine bürünen, kalk, uyar. Rabbini tekbir et. Elbise ni temizle." (Müdessir: 1-4)

Bundan sonra Peygamber efendimiz davetini gizli yaptı Dostlarıyla, yakın arkadaşlarıyla, seçkin tanıdıklarıyla buluşu yor, onlara İslamiyet´i tebliğ ediyordu. îşte bu, tebliğin ikinci mertebesiydi. islam´ın ilk nüvesini oluşturmak için, başlangıçta daveti gizli yaptı. Bu nüvelerden çekirdekler oluşacaktı. Bunu da gizlice yapmak gerekiyordu. Çünkü daha ilk aşamada daveti açıklamak, ekilen tohumu çürütebilirdi.

Her yeni düşüncenin etrafında imanlı gönüllerin bulunması ve bu düşüncenin ilanından sonra da bu dostların onu destekle mesi gerekir. Böylece o düşünce açığa vurulur. Sonra da bu fîkrin propagandasını yapacak kimseleri bulmak gerekir. Gizli davetin durumu, ana karnındaki ceninin durumu gibidir. Ce nin, kendi başına hayatta kalabilecek duruma gelmeden ana karnından çıkmaz. Beka unsurlarını ve kuvvet sebepleriyle beslenmeyi elde ettikten sonra dünyaya gelir. îşte fikir davetle ri de böyledirler. Önce gizlice tedbirlerin alınması, sonra açığa vurulmaları gerekir. Bu nedenle islam daveti, ilk mertebede gizlice yapılmış, sonra diğer mertebelere geçilerek ilan edilmiş ti. Kavilerin anlattıklarına göre, İslam davetinin gizlilik aşa ması üç yıl sürmüştü. Müslümanlar bu süre içinde ibadet ve müzakerelerini Erkam bin Ebi Erkam´ın evinde gizlice yapar-larmış. Fakat şunu bilmemiz gerekir ki, bu süre içindeki gizli lik, davetin gizlenmesi değildi. Peygamber (sav) efendimiz, ge tirdiği ilahi hakikatleri ilan ediyordu. Bazı hususlarda insanla rı uyarıyor, bazı hususlarda da onlara müjde veriyordu. Yalnız gizlenen şey, alemlerin rabbinin davet ettiği ibadetin edasıydı. Bu nedenle de Hz. Ömer ile Hz. Hamza´nın müslüman olmala rından önce bazı güçsüz müminler, müşriklerin eziyetlerine uğ ramışlardı. Ancak Hz. Hamza ile Hz. Ömer´in müslüman olma larından sonra müslümanlar, saf halinde ortaya çıkmış, müslü-manlıklarını ilan etmiş, birlik ve beraberlik içinde müşriklere karşı cephe oluşturmuşlardı. Allah´ın kuvveti ve hakkın gücüy le, kendisi acı da olsa, tatlı sonuçlar getiren sabırlarıyla müş riklere karşı meydan okumuşlardı.

Bundan sonra müşriklerin saflarını yaran tam bir açıklıkla, hakkın nurunu ve İhlasın aydınlığını ortaya koymuşlardı. Çün kü Cenab-ı Allah, Peygamber efendimize kesin ifadelerle şu emri vermişti:

"Sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve ortak koşanlara al dırma. " {Hicr 94)

Bu ayetin nüzulünden sonra Peygamber efendimiz müşrikle re açıkça îslamı duyurmaya başladı. Kur´an-ı Kerim´le onlara meydan okudu ve mücadele verdi. Hakka inanan bir kimsenin gönül rahatlığıyla onlara karşı direndi. Kur´an ayetlerim oku yarak onlarla tartıştı. Kur´an´ın bir benzerini getirmeleri husu sunda onlara meydan okudu. Onlarsa kendisini tehdit ediyor, aile ve aşiretini uyarıyorlardı.


Konu Başlığı: Ynt: Davetin Mertebeleri
Gönderen: Ceren üzerinde 22 Şubat 2021, 00:35:11
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bizlere bu güzel bilgileri sunan kardesimizden...