> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu  (Okunma Sayısı 4635 defa)
19 Aralık 2009, 22:54:03
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Aralık 2009, 22:54:03 »




Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu

Amr bin As´ın İslam´a girişi Halid bin Velid´inkine benze mektedir. Her ne kadar Halid bin Velid´in islam´a girişinde onun vahye ilişkin bazı hakikatleri idrak ettiği ve bu sebeple müslüman olduğu anlaşılmaktaysa da Amr bin As´ın İslam´a gi rişi tamamen bazı maslahatları gözetmesinden dolayı olmuş tur. Halid bin Velid´in İslam´a girerken vahyin bazı manalarını idrak etmiş olduğuna şu olay delalet etmektedir:

Halid, Peygamber efendimizin sahabileriyle birlikte namaz kılmakta olduklarını gördüklerinde onlara baskın yapmak iste mişse de bu baskını gerçekleştirememiş ve Peygamber efendi mizin Allah tarafından korunmakta olduğunu anlamıştı. Pey gamber efendimizin Araplar´la Acemler arasında yüksek bir mevkiye sahip olduğunu, şerefli olduğunu, onun şerefinin aynı zamanda Kureyşliler´in şerefi de sayılacağım anlamıştı. Ama, Amr bin As, tamamen kendisini îslam´a iten bazı zorlayıcı şart lar nedeniyle İslam´a girmiştir. Onun îslam´a nasıl girdiğini bizzat kendi ifadelerine dayanarak Vakıdi şöyle anlatmaktadır:

Amr bin As der ki: "Ben, müslûmanlıktan inatla yüzçevirici bir kimse idim. Bedir savaşında müşriklerle birlikte bulundum ve kurtuldum. Sonra Uhud savaşında bulundum ve kurtul dum. Sonra Hendek savaşında bulundum ve kurtuldum. Kendi kendime; (Allah´a andolsun ki Muhammed Kureyşliler´i yene cektir!) dedim. Halkla düşüp kalkmayı azalttım. Mallarımın başına döndüm onlarla uğraşmaya başladım. Bunun için de ne Hudeybiye´de, ne de yapılan Hudeybiye anlaşmasında bulun dum. Resulullah (s.a.v.) anlaşma yapıp Medine´ye; Kureyşliler de Mekke´ye döndüler. Kendi kendime: (Gelecek yıl Muhammed ashabıyla birlikte gelip Mekke´ye girecektir. Artık ne Mekke ne de Taif benim için oturulacak bir yer olamaz.. Buralardan çı kıp gitmekten daha iyisi yoktur!) dedim. İslamiyet´e büsbütün düşman kesildim. Bütün Kureyşliler müslüman olacak olsalar, ben hiçbir zaman müslüman olmam sanıyordum! O zaman in sanlardan, Resulullah (s.a.v.) kadar kendisine kin ve hınç bes lediğim bir kimse bulunmadığı gibi, bana göre bir fırsatını bu lup onu öldürmemden daha makbulü de yoktu. Hendek sava şından, kabilelerle birlikte döndüğümüz sıralarda idi, Kureyş-ten kavmime mensup bazı adamları topladım. Onlar, benim her husustaki görüşümü benimserler, sözlerimi dinlerlerdi. On lara: "Aranızda benim mevkiim, yerim nasıldır?" diye sordum. Onlar da: "Sen, bizim görüş sahibi, koruyucu, kendisi uğurlu ve işi bereketli bir adamımızsın!" dediler. Onlara: "Bilesiniz ki, vallahi ben Muhammed´in yolaçtığı problemin, bütün sorunları bastıracağını görüyor, bu konuda bir şey düşünmüş bulunuyo rum!*´ dedim. Onlar, nedir o düşündüğün şey" diye sordular. Cevaben dedim ki: ´Düşündüm ki Necaşi´nin yanına gidip onun yanında bulunalım. Eğer biz Necaşi´nin yanında bulunduğu muz sırada, Muhammed, kavmimiz olan Kureyşliler´i yenerse Muhammed´in eli altında bulunmamızdan, Necaşi´nin eli altın da bulunmamız bizim için daha iyi, daha yeğdir. Şayet kavmi miz olan Kureyşliler, Muhammed´i yenecek olurlarsa, hemen yanlarına döneriz. Onlardan da bize ancak hayır ve iyilik ge lir!"

îşte yerinde olan görüş budur, dediler. Onlara: Öyleyse Ne-caşi´ye hediye edilecek şeyi yanımıza alıp toplayalım" dedim.

Necaşi´ye verilecek hediyenin en makbulü ve en sevimlisi yurdumuzdan çıkan meşindi. Pek çok meşin toplayıp yükledik ten sonra yola çıktık. Nihayet Necaşi´nin yanına vardık. Allah´a andolsun ki biz Necaşi´nin yanına vardığımız sırada Amr bin Umeyye ed-Damiri de oraya geldi. Resulullah (s.a.v.) onu, Ca fer ve arkadaşlarının işi ve Ümmü Habibe binti ebi Süfyan´ı, kendisine nikahlaması için yazdığı bir mektupla Necaşi´ye gön dermişti. Amr bin Umeyye, Necaşi´nin yanına girdi, sonra dışa rı çıktı. Arkadaşlarıma: "Bu, Amr bin Ümeyye´dir. Eğer Neca şi´nin yanına girecek olursam, onu kendisinden isterim. Bana teslim ederse öldürürüm. Bunu yaptığımı, Muhammed´in elçisi ni öldürmeyi başardığımı Kureyşliler duyunca sevinirler" dedim. Necaşi´nin yanına girdim. Her zaman yaptığım gibi Önünde yere kapandım. Bana: "Merhaba hoş geldin dostum. Bana memleketinden bir şeyler hediye edecek misin?" diye sor du. Ben de: "Evet ey hükümdar! Sana bir çok meşin hediye ede ceğim!" dedim. Ve sonra da hediye edilecek meşinleri ona tak dim ettim. Meşinler, Necaşi´nin çok hoşuna gitti. Bir kısmını ayırıp devlet adamları ve kumandanları arasında bölüştürdü. Geri kalanının da belli yerine konulmasını, yazılıp saklanması nı emretti. Onun neşelendiğini görünce: "Ey Hükümdar! Ben, yanından birinin çıktığını gördüm ki o bize düşman bir ada mın elçisidir. Onu, bana teslim et de öldüreyim. Çünkü o, eşra fımızdan ve hayırlılarımızdan bazı kişileri öldürmüştür. Ben ona rastlamıştım. Boğazını sıkıp dayak attım!" dedim. Necaşi benden bu sözleri işitince kızdı. Sonra elini uzatıp burnuma öy le bir çarptı ki burnum kırıldı sandım. Burnumun deliklerin den fışkıran kan elbiseme sıçradı. Üzerime zillet ve mahcubiyet çöktü. Eğer o sırada yer yarılsaydı, korkumdan.yerin dibine gi­rerdim. Sonra kendimi toparladım.: "Ey hükümdar! Vallahi bundan hoşlanmayacağını bilseydim onu senden istemezdim!" dedim. Necaşi: "Ey Amr! Demek sen Musa ve Isa peygambere gelmiş olan Namus-u Ekber´in (Cebrail´in) kendisine gelip dur duğu bir zatın elçisini öldürmek üzere sana vermemi istiyorsun ha?! Vallahi eğer onu öldürmüş olsaydın sizden hiç birinizi sağ bırakmazdım. Resulullah´ın elçisi öldürülür mü hiç?!"dedi.

Allah, birden kalbimi ve üzerinde bulunduğum hali değiş tirdi. Gönlümü İslam´a açtı. Araplar da Arap olmayanlar da bu gerçeği tanımakta, sen ise hala muhalefet edip durmakta, ona karşı koymaktasın! diyerek kendi kendimi kınadım, Neca-şi´ye: "Ey hükümdar! O, gerçekten böyle bir peygamber midir? Sen onun böyle Allah elçisi olduğuna şehadet ediyor musun?" diye sordum. Necaşi: "Yazıklar olsun sana ey Amr! Evet ben onun Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğuna şe-hadet ediyorum. Son sözümü dinle de hemen ona tabi ol. Çün kü vallahi o muhakkak hak üzeredir ve kendisine karşı koyan herkesi yenecektir. Musa peygamberin, Firavun´a ve ordusuna galip geldiği gibi o da galip gelecektir!" dedi.

"Öyle ise, sen, benim ona İslamiyet üzerine biatimi alır mı sın?" diye sordum. Necaşi "olur" dedi ve elini uzattı. Ben de Islamiyet üzerine ona biat ettim. Necaşi benim için büyük bir tas getirtti. Burnumdan akan kanı yıkattı, bana yeni bir elbise giy dirdi. Çünkü burnuma dolan kanı silerek elbisemi kirletmiş tim. Bundan sonra Necaşi´nin yanından ayrılıp arkadaşları mın yanına vardım. Arkadaşlarım, Necaşi´nin bana giydirdiği elbiseyi görünce çok sevindiler ve: "Dostun Necaşi´den istediğin şeyi koparabildin mi?" diye sordular. Onlara: "Kendisiyle daha ilk buluşmada dileğimi ifade etmeyi uygun görmedim. Kendisi ne ikinci ziyaretimde dileğimi ifade edeceğim" dedim.

Onlar da: "Bu görüşün yerindedir. Doğru seninkidir" dedi ler. Müslüman olduğumu sakladım. Bir işim için ayrılıyormu-şum gibi arkadaşlarımın yanından ayrıldım. Doğruca gemile rin bulunduğu yere, iskeleye vardım. Orada yüklenmiş bir gemi buldum. Ona bindim. Şuaybe´ye varınca orada yükü boşalttı lar, ben de Şuaybe´den ayrıldım. Yanımda bir miktar harçlığım vardı. Bir deve satın alıp Medine´ye gitmek üzere yola çıktım. Merrüz Zahran´ı geçtim. Hedde´de bulunduğum sıradaydı ki, iki kişinin, benden biraz önce geçip bir konak yeri aradıklarını gördüm. Onlardan birisi çadırın içinde duruyor, diğeri ise ayakta durarak binek hayvanlarını tutuyordu. Dikkatlice bak tım; Halid bin Velid´miş. O´na: "Nereye ve ne için gitmek isti yorsun ey Halid?" diye sordum. O da: "Allah´a andolsun ki tu tulacak yol belli oldu. îş aydınlandı. Bu zat muhakkak ki pey gamberdir. Vallahi ben hemen gidip müslüman olacağım daha ne zamana kadar ve niçin bekleyip duracağım?! Aklı başında olan kimselerden, müslümanlığa girmeyen kalmadı. Allah´a andolsun ki biz böyle oturup duracak olursak, sırtlanların inle rinde yakalandıkları gibi, Muhammed de bizi boyunlarımız dan yakalayacaktır!" dedi.

"Vallahi ben de Muhammed´in yanına gitmek ve müslüman olmak istiyorum!" dedim. O sırada Osman bin Talha çadırdan dışarı çıktı. Bana "merhaba hoşgeldin" dedi. Hepimiz bir yerde konakladık, sonra birlikte yol arkadaşlığı ederek Medine´ye gel dik. Ebu Anbe kuyusunda, bir adamın, bize rastladığı sırada "Ya Rebah, ya Rebah!" diye bağırdığını hala unutmamışımdır. Adamın bu sözünü hayra yorduk ve kazançlı çıkacağımızı an­layarak yolumuza devam ettik. Adam bize tekrar bakıp: "Mek ke, artık şu ikisinden sonra idare ve kumandasını ele vermişti!" dedi. Onun böyle söylediğini kulaklarımla işittim. Sanırım ki o, bu sözüyle beni ve Halid bin Velid´i kasdetmişti. Adam, he men ardına dünüp koşarak mescide kadar gitti. Zannımca bi zim geldiğimizi Resulullah (s.a.v.)e müjdelemeye gitmişti. Zan ve tahminim de doğru çıkmıştı. Harre mevkiinde develerimizi ıhtırdık. Üzerimize temiz elbiselerimizi giydik. Sonra ikindi ezanı okundu. Kalkıp Resulullah´ın yanına vardık. Yüzü parıl parıl parlıyordu. Müslümanlar, çevresini sarmışlardı. Bizim müslüman olmamıza sevinmekteydiler. Resulullah (s.a.v.) efen dimiz bizleri görünce tebessüm buyurdu. Önce Halid bin Velid biat etti, müslüman oldu. Sonra Osman bin Talha biat etti, müslüman oldu. Sonra da ben vardım. Vallahi kendimi birden Resulullah (s.a.v.)in önüne oturmuş buldum. Kendisinden utandığımdan dolayı başımı kaldırıp yüzüne bakamadım. "Ya Resulullah! Sağ elini aç da sana biat edeyim!" dedim. Resulul lah elini açınca ben de biat ettim. Ve: "Geçmişteki günahları mın bağışlanıp affedilmesi için dua et" dedim. Resulullah (s.a.v.) efendimiz de şöyle buyurdu: "Şüphe yok ki İslamiyet da ha önce olanları silip yok eder. Hicret de, daha Önce olanları si lip yok eder."

Vallahi, müslüman oluşumuzdan itibaren mühim işlerde Resulullah (s.a.v.) efendimiz beni ve Halid bin Velid´i ashabı nın hiç birinden ayırmadı."
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu
« Posted on: 24 Nisan 2024, 01:48:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu rüya tabiri,Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu mekke canlı, Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu kabe canlı yayın, Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu Üç boyutlu kuran oku Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu kuran ı kerim, Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu peygamber kıssaları,Amr Bin As´ın Müslüman Oluşu ilitam ders soruları, Amr Bin As´ın Müslüman Oluşuönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes