> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Sizden Gelenler > Okuyucu mektupları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Okuyucu mektupları  (Okunma Sayısı 594 defa)
16 Ağustos 2011, 15:31:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Ağustos 2011, 15:31:26 »



OKUYUCU MEKTUPLARI

Aralık 2010 63.SAYI

BAM TELİME DOKUNDUNUZ

Sayın Özlem Hanım; Aile Dergisi’nin Ekim 2010 sayısındaki çocuğum yok başlıklı yazınız için size teşekkür etmek istedim. Yaşadığım duyguları bu kadar güzel anlatan biri ile daha önce karşılaşmamıştım. Sizin yazınızı okudum ve oturdum ağladım. Gerçekten muhteşem bir üslupla anlatmışsınız. Hani derler ya bam telime dokundunuz diye aynen öyle oldu. Ayrıca bana bir kez daha imtihan içinde olduğumu anlatmanız, beni biraz da kendime getirmeniz beni daha iyi etti. Size bu konuda tekrar tekrar teşekkür eder başarılarınızın devamını dilerim… Bu yazıyı kimler okuduysa benim gibi düşünmüştür eminim. Hayırlı günler… Allah’ın rahmeti hep üzerinizde olsun. / SEVİL ULUDAĞ

BİR RİCAM OLACAK!

Selamun aleyküm;
Aile dergisinde kadının aile içindeki görevleri ve hizmet hakkında bir konu yayınlayabilir misiniz? Aile saadeti kitabındaki gibi bazı kişiler hizmet olayını yanlış anlıyorlar ve hizmeti sadece vakıfta yapılanlar olarak görüyorlar. Bu da aile içi huzursuzluğa sebep oluyor. Sizden ricam; Allah için bu konuların dergide ya da mahalli sohbetlerde tekrar işlenmesi konusunda yardımcı olmanız… / KENAN GÜLER / KOCAELİ

GÖNÜL DOSTU

Bir iş için şehir dışındasınız ve canınız çok sıkılıyor. Konuşacak dertleşecek gönül dostu arıyorsunuz. Öğle namazını kılmak için camiye girdiniz. Peki, o dostu nasıl bulursunuz? Çok kolay. Önce camide takkeli olanları gözünle uzaktan süz. Yaklaş... Başı sol tarafa hafif eğik olan varsa ona doğru git. Bakıyorsunuz elinde misvak... Çünkü onlar misvaksız gezmezler. Tamam, aradığınız odur. Hiç vakit kaybetmeden selam veriyorsunuz. Ve muhabbetle selamınızı alıyor. İçiniz bir hoş oluyor. Cami çıkışı hemen bir çay ocağı... Ve sohbete dalıyorsunuz. Öyle bir muhabbet oluyor ki sanki köyündesin o derece samimi bir ortam… Devrin padişahından açılıyor konu. Ah kelimeler bir yetse onu anlatmaya, kelimeler yetse bile düzgün cümle kuramazsınız. Veda vakti geliyor. Hiç tanımadığınız ama gönül dostu olduğunu bildiğiniz kişiye bu kadar bağlı olmak acaba nerden kaynaklanıyordu? İstanbul’a geri dönmek için arabaya bindiniz. E5’te ilerliyorsunuz, radyonuz açık “İki Kapı” programını dinliyorsunuz Mehmet Zeyd Yıldız’dan... “HOŞGELDİN” ilahisi çalıyor radyodan, bir hoş oluyor içiniz… İstanbul’da bir değişiklik var sanki. Bunu hissediyorsunuz, acaba ne oldu, bu şehre kim geldi? / ENES ALBAYRAK / İSTANBUL

NE İÇİN?

İnsan bazen nasıl olduğunu, ne yapacağını bilemez vaziyette dolaşır… Kafasında bir takım kurguları vardır ve eğer o kurgular gerçekleşmezse mutlu olamayacağına inanır. Halbuki kaderi düşünmek gerekir. İşte bunun farkına varamaz insan… İllaki kendi isteği gerçekleşsin ister. Arkasındaki hayır mı şer mi düşünmez, düşünemez ya da düşünmek istemez.

Üniversite sınavlarına hazırlandığım yıl tek düşüncem kesinlikle bir yeri kazanmak ve şimdiye kadar yaşadığım memleketten gitmekti. Gitmek; neresi olursa; doğu, batı fark etmez yeter ki kazanayım derdindeydim. Ve sınav günü geldi çattı. Son anda benim için çok çok önemli olan iki şık arasında kaldığım dört neti doğru yaptım ve girdiğim ilk yıl kazandım. Benden mutlusu yoktu sanki… Hem güzel bir bölüm hem de güzel bir üniversite… Daha ne isteyebilirdim ki… Herkesin mezun olur olmaz atanırsın sözleri daha da mutlu ediyordu beni.
Ve yıllar… İlk iki yıl her şey çok güzeldi. Sonuçta istediğim olmuştu ve o mutlu yılarımı yaşıyordum. Ama Rabbim o yıllarda bir hastalık verdi bana. Ne kimsenin yanına çıkmak ne de kimsenin beni öyle görmesini istiyordum. Okula bile gitmek istemiyordum… Düşünün artık; yıllar boyu hayalini kurduğum okula bile gitmek istemiyordum. Tek derdim biran evvel iyileşmek ve eskisi gibi dışarıda rahat rahat dolaşmaktı. Ve elhamdülillah Allah (c.c) her derdin devasını verdiği gibi benim şifamı da verdi. Okul biteceği yıl ben de yavaş yavaş daha iyi olmuştum. Tabi bunun altında ne hikmetler var bilinmez…

Okul bitti… Tabi insanoğlunun hayalleri biter mi? Şu işimi de yapayım Rabbime yöneleceğim, okulu kazanayım, atanayım, yuva kurayım, çocuklarım olsun… Ve bir bakmışız bize verilen kıymetli ömrü boş şeylerle geçirmişiz. Evet, benim de o an için tek derdim atanmak ve hayırlı bir öğretmen olmaktı. Ne kadar çalıştım, ne kadar emek verdim. Ne içindi bu ilim? Dünyalık için mi yoksa ebedi hayat için mi? Belki gece kalk iki rekat namaz kıl deseler nefsine çok ağır geliyor ama öğretmen olmak için günde 8 saat ders çalışmak, gecenin bir yarısı kalkıp ders çalışmak, başka her şeyden elini ayağını çekip yalnızca kitapların içinde kaybolmak… Ve herkesin de dediği gibi kolay olmadı atanmak… Çünkü bir zamanlar rağbet gören meslek birkaç yıl sonra çok da rağbet görmeyebiliyordu. Yalan dünya işte…

Hayat işte… Nasıl bir psikoloji içinde olduğumu siz tahmin edin artık… Aslında şunu idrak edebilmek lazım: Biz dünyalık peşinde koştukça dünya bizden kaçıyordu. Evet, ben bunu o kadar iyi idrak edebiliyordum ki… Ama gelin görün ki uygulamaya gelince… İşte böyle…

Sözlerimi Şerif Benekçi’nin Şimdi Ağlamak Vakti kitabından aldığım cümlelerle bitirmek istiyorum: “Bu işler istemekle olmuyor, hangi kapı açılırsa, o kapıdan gireceksin. İnsan bazen kader gerçeğini unutuveriyor ya da elinden bir şey geleceğini sanıyor. Ne büyük ahmaklık değil mi?”

AMATÖR KALEMLER

EMANET DEFTER


İnsanoğlu dünyaya gözlerini açtığı anda bomboş bir defter verilir eline… İnsan her yaptığı amel ile her söylediği söz ile bu defteri süsler, deftere silinmez yazılar yazar… Defterini hiç bitmeyecekmiş gibi görür, defterin kalınlığı onu aldatır. Halbuki defterin hangi sayfada, hangi satırda elinden alınacağını bilmez, bilemez…

Kimileri deftere yazdığı yazıların silinebileceğini zanneder, ya da defterin bir müsvedde olduğu yanılgısına kapılır, karaladıkça karalar bembeyaz defteri… Halbuki tek bir harfin bile silinmesi mümkün değildir!

İnsan her yeni yaşında yeni bir sayfaya başlar belki de… Bembeyaz bir sayfaya “Merhaba” der… Karalamaları, yanlışları tekrar etmemek gerektiğinin farkına varır kimi zaman… İşte bu yeni sayfalar yapılan yanlışların telafisi için kullanılmalıdır aslında… Dedik ya silinmez hiçbir yazı diye… Silinmez evet ama düzeltmek mümkündür her şeyi. Nasıl mı? Mucize; “Pişmanlık, Tövbe, Gözyaşı ve Dua!” ile başlar, “Amel” ile devam eder…

Gün gelir ve defter insanın elinden alınır… Sınav bitmiştir… Artık ne tek bir harf eklemek, ne de önceki sayfaları düzeltmek mümkündür. İnsan doldurduğu defterin her sayfasındaki, her satırındaki yazı ile karşı karşıya kalır… Tümünün hesabını verecektir. Çünkü bu defter ona emanettir…

Dilerim çoğu zaman ne yazdığımızın farkında bile olmadığımız defter bize sonsuz güzelliklerin kapılarını aralamada vesile olur… / EMREHAN İNAN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Okuyucu mektupları
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:00:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Okuyucu mektupları rüya tabiri,Okuyucu mektupları mekke canlı, Okuyucu mektupları kabe canlı yayın, Okuyucu mektupları Üç boyutlu kuran oku Okuyucu mektupları kuran ı kerim, Okuyucu mektupları peygamber kıssaları,Okuyucu mektupları ilitam ders soruları, Okuyucu mektuplarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes