> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Zühd ve çile
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zühd ve çile  (Okunma Sayısı 1757 defa)
16 Mayıs 2010, 16:50:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Mayıs 2010, 16:50:59 »



Zühd ve çile




Mürîd tevbesinin gölgesinde, murâd ise Rabbinin (CC) inâyetinin gölgesinde kâimdir. Mürîd yürüyerek gider, murâd ise uçarak gider. Mürîd kapının önündedir; murâd ise kapının ötesinde, Rabbine (CC) yakınlık mahzenindedir. Mürîd ameline gayretle devam ederse murâd olur. Kurbiyet, öyle hayâlî, boş amellerle olmaz. Biz meseleyi genel durum üzerine açıkladık, istisnâlardan bahsetmedik. Mûsâ (AS) ne zaman kurbiyete ulaştı? Şiddetli acılara, mücâhedelere katlandıktan sonra değil mi? Firavun’un ülkesinden kaçtı, sıkıntılara katlandı, senelerce koyun güttü… bunlardan sonra gördüğünü gördü… Nice nice sonra Cenâb-ı Hakk’ın (CC) kurbiyetine mazhar oldu.

Açlığa, susuzluğa ve gurbete katlanınca cevheri ortaya çıktı ve Şuayb (AS)’ın kızlarına karşı onun içindeki merhamet bilinince hayır ona “eş” oldu; Şuayb (AS)’ın kızıyla evlendi. Oysa Mûsâ (AS) onların koyunlarının hizmetinde idi, çünkü aç idi. Onların koyunlarını suladıktan sonra utanarak ağacın altına gitti. Utancı onu yaptığı işe karşılık bir ücret istemekten alıkoydu. Kader onun önüne set çekti, utancı onun gözünü açtı. Hakk’ın (CC) nazarı onu sapasağlam yaptı da, hâlini Rabbine (CC) şu şekilde açmasına vesîle oldu: “Rabbim (CC)! Ben üzerime indireceğin hayrın her zerresine muhtâcım.”[1] İşte o bu hal içinde iken Şuayb (AS)’ın kızı O’nun (AS) yanına geldi. Onu babasına götürdü. O (AS), Mûsâ’nın (AS) hâlini hatırını sordu. O da (AS) hikâyesini, başından geçenleri bir bir anlattı. Şuayb (AS) dedi ki: “Korkma, zâlim bir topluluktan kurtuldun.”[2] Sonra kızını onunla evlendirdi. Koyunlarını gütmesi için onu çoban tuttu. Hz. Musa (AS), Firavun’un mülkünü de, onun yanındaki şımarık hâlini de unuttu gitti; çobanlık hırkasını giydi. Gece gündüz koyunlarla berâber oldu. Kıraç topraklarda otlayıp, konuşmayan hayvanlarla birlikte oturdu! Zühdü ve halktan halvet içinde olmayı öğrendi. Kalbini onlardan temizledi. İşini, hâlini böylece senelerce sağlamlaştırdı. Kalbinden Firavun’un mülkü gitti. Dünyâ her şeyiyle onun “sırrından” (iç dünyâsından) çekilip kayboldu.

Zamânı gelince verdiği ahidden zâhiren serbest kaldı; geriye sâdece, Allah’a (CC) verilen ahid ve onun Mûsâ (AS)’ın kalbi ve sırrı üzerindeki hakkı kaldı. Şuayb (AS) ile vedâlaştıktan sonra eşini yanına aldı. Şehirden üç fersah uzaklaşmıştı ki, akşam oldu. Eşi hâmile idi. Doğum sancısı tuttu. Mûsâ (AS)’dan aydınlanabileceği, ışık veren bir şey istedi. Mûsâ (AS) çakmak taşını çakmaya başladı, sonuç alamadı. Gecenin karanlığı iyice bastırdı. Hiçbir yönü göremez oldu. Koca dünya ona dar geldi. Yolda tek başına, garip kaldı, ne tarafa gideceğini bilemedi. Eşi de o acı ve ızdırap içerisinde idi. Yüksek bir yere çıktı, çaresizce, sağa sola, öne arkaya bakmaya başladı. Tûr Dağı tarafından bir ses duydu ve bir ateş gördü. Eşine, “Sen burada dur; ben bir ateş gördüm. Belki ondan bir parça getiririm ve oradakilerden doğru yolu öğrenirim” dedi. Oraya geldiğinde ona nidâ edildi; iyice yaklaşıp o ateşten bir parça almak isteyince, iş değişti! Âdet gitti, hakîkat geldi. Ailesini ve onların durumunu unuttu. Eşine geldiğinde ona ikramla birlikte, sıkıntısına çâre bulmuş olarak geldi. Bir münâdî ona seslendi; bir muhâtap ona hitap etti; onunla birisi konuştu; o Hakk (CC) idi. Bu iş vâsıtasız, vâdinin sağ tarafında, mübârek bir mevkide ve ağaçtan gerçekleşti. Ağaç O’nun (AS) kıblesi oldu. O’na (AS) dedi ki: “Ey Mûsâ (AS)! “Ben Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım (CC)!”[3] Yâni, ne bir meleğim, ne bir insanım, ne bir cinim, bilakis âlemlerin Rabbiyim (CC). Yâni, Firavun “Ben sizin en büyük rabbinizim”[4] sözünde ve dolayısıyla benden başka ilah olduğu iddiâsında yalancıdır. Allah (CC) sâdece benim. İster Firavun, isterse insan, cin, melek veya arştan yerin dibine kadar hangi mahluk olursa olsun, hiç kimse ilah olamaz! Ben senin şu ânını da, sonrasını da, kıyâmete kadar her şeyini bilirim…”

Yazık sana, ey bidatçi! Allah’tan (CC) başka hiçbir varlık “Ben Allah’ım (CC)” diyemez. Rabbimiz (CC) konuşandır; O (CC) ahras ve dilsiz değildir. Bundan dolayıdır ki, Mûsâ (AS)’a yaptığı konuşmada bu noktayı tekit ederek şöyle buyurmuştur: “Allah (CC), Mûsâ ile konuşmuştur!”[5] O (CC) işitilen ve anlaşılan söz sâhibidir! Mûsâ (AS) Allah-ü Teâlâ’nın (CC) kelâmını işitince canı çıkacakmış gibi oldu. O’nun (CC) heybetinden dolayı yüzükoyun düştü. Öyle bir kelam işitmişti ki, önceden hiç benzerini işitmemişti. Beşerin aczi üzerine gelen ve onun elini ayağını tutmaz bırakan bir kelam… Allah-ü Teâlâ (CC) bir melek gönderdi. O melek Mûsâ (AS)’ı oturttu. Elinin birini onun göğsüne, diğerini sırtına koydu. Böylece, Mûsâ (AS) ayağa kalkabildi, kalbi sâkinleşti, aklı yerine geldi ve Allah-ü Teâlâ’nın (CC) kelâmını düşünebildi, anlayabildi. Bu ancak, onun kıyâmeti koptuktan sonra, bütün genişliğine rağmen dünya başına dar geldikten sonra gerçekleşebilmiştir.

Allah-ü Teâlâ (CC), Musâ (AS)’a elçisi olarak Firavun’a ve kavmine gitmesini emretti. O (AS) şöyle duâ etti: “Yâ Rabbi (CC)! Dilimdeki kekemeliği gider ki, onlar benim konuşmamı anlayabilsinler ve beni kardeşim ile kuvvetlendir.” Onun konuşmasında kekemelik vardı. Çocukluğunda Firavun ile aralarında geçen bir olaydan dolayı fasih bir şekilde konuşamaz idi. Bir kelimeyi söylemek istediğinde dura dura konuşur, kelimenin bir harfini söylemeye çalışır ve ancak sonra kelimenin diğer harfini çıkarabilirdi. Buna sebep olan hâdise şu idi: O küçükken ve Firavun’un evinde iken, Firavun’un karısı Mûsâ’yı (AS) onun kucağına verdi: “Bu bizim gözümüzün aydınlığı, onu öldürme” dedi. Firavun öpmek için onu kendisine doğru yaklaştırdığında Mûsâ onun sakalını tuttu ve çekiştirdi. Firavun: “Bu, benim saltanatımı yıkacak olan çocuk! Onu öldürmeliyim” dedi. Bunun üzerine Âsiye şöyle dedi: “Bu daha bir çocuk, ne yaptığını bilmiyor.” Hizmetçilere, biri ateş koru, diğeri de inci ile dolu olan iki kap getirmeleri emredildi. Âsiye: “Bu iki kabı çocuğun önüne koyalım, eğer o, ikisinin arasındaki farkı anlar, elini inciye uzatır ve ateşten sakınırsa onu öldür; fakat onlar arasındaki farkı anlamaz, elini ateşe uzatırsa o zaman onu öldürme” dedi. Bu şekilde anlaştılar. Mûsâ’nın (AS) önüne kapları koydular. O (AS) elini ateşe uzattı, bir parça kor aldı, ağzına götürdü. Ağzı yanınca, ağlamaya başladı. Âsiye dedi ki: “Sana demedim mi, o senin sakalını bilerek çekmemiştir diye?” Firavun onu öldürmekten vazgeçti. Allah-ü Teâlâ (CC) Mûsâ’yı (AS) onun evinde büyüttü. Onun dilini çözen, ona her türlü dert, gam ve sıkıntıdan bir kurtuluş yolu gösteren Allah (CC) ne yücedir! Allah-ü Teâlâ (CC) şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a (CC) karşı takvâ sâhibi olursa, O (CC) ona bir kurtuluş yolu gösterir, onu ummadığı yerden rızıklandırır. Allah’a (CC) tevekkül edene O (CC) yeter.”[6]

Bu kalp safâ ve sıhhat bulursa altı cihetten de Hakk’ın (CC) sesini işitir. Her nebînin, her resûlün, her velînin, her sıddîkın sesini de işitir. O zaman Hakk’a (CC) yakınlaşır. Hakk’a (CC) kurbiyet onun için hayat, O’ndan (CC) uzaklık ise onun için ölüm olur. O’na (CC) münâcâtında O’nun (CC) rızâsı olur. Böylece her şeye kanaatkâr olur. Dünyânın elinden gitmesine aldırmaz. Açlıkla, susuzlukla ilgilenmez. Bir şeylere iltifat, bir şeylerden yüzçevirme onu ilgilendirmez.

Hâkim’in (hüküm ve hikmet sâhibi olna Allah’ın CC.) hükümlerine sabredin. “İlim” (kader) üzerindeki örtü sizin için kalkmıştır. Hakk (CC) size sabretmenizi emretmiştir; o halde sabredin. O (CC) husûsî olarak Nebîsine, umûmî olarak da hepinize sabrı emretmiştir: “Ulü’l-azm peygamberler nasıl sabrettiyse sen de öylece sabret!”[7] Ey Muhammed (SAV)! Aile, evlat, mal, halkın eziyeti sıkıntılarından, kazâ ve kader olarak, onların başına getirdiğim şeylere, onlar nasıl benim için sabrettilerse sen de öylece sabret!

Bütün bunlara onlar tahammül gösterdiler. Sizin tahammülünüz ne kadar az! Bakıyorum da, içinizden bir kimse bile, arkadaşının bir kelimesine dahi tahammül edemiyor. Onun bir özrünü dahi çekemiyor. Resûlullah’tan (SAV) ahlak ve davranış öğrenin. O’na (SAV) uyun, onun ayak izini tâkip edin. Başlangıcın zorluğuna sabredin ki, nihâyetin rahatına ulaşabilesiniz. Başlangıç sıkıntıdır, nihâyet ise sükûn. Peygamber (SAV) Efendimiz başlangıçta halktan uzaklaşmayı tercih etti, sevdi. O (SAV), bâzı günler birisinin kendisine “Ey Muhammed (SAV)!” diye seslendiğini işitir de, bu sesten korkup kaçardı. O senin mâhiyetini bilemedi. Bu hal bir müddet böyle devam etti. Sonra onun ne olduğunu anladı da, ondan kaçmadı. Daha sonra bu ses gelmez oldu; o, sıkıntıladı, rûhu daraldı ve dağlara çıktı. Neredeyse kendini dağlardan atacak duruma geldi. Önceleri kaçıyordu; sonra onu ister oldu. Başlangıçta sıkıntı, sonrasında sükûn…

Mürîd “tâlip”tir; murâd “matlup”tur. Mûsâ (AS) mürîd, Hz. Peygamber (SAV) murâd idi. Mûsâ (AS) Tûr-i Sinâ’da rü’yetullah husûsunda varlığının ve talebinin gölgesinde idi; Hz. Peygamber (SAV) ise murâd olduğu için O’na (SAV) rü’yet talep olmaksızın ihsan edildi. O (SAV) her hangi bir iştiyak ve istek olmaksızın yakınlaştı. O (SAV) “mülâkat”[8] talebi olmadığı halde çokça mülâkî oldu. Başkasına gösterilmeyen O’na (SAV) gösterildi. Mûsâ (AS)’ın talebi kendisine verilmedi. Dünyâda nasîbi olmadığı şeyi talep etmiş olarak vefat etti. Peygamber (SAV) Efendimiz ise edebini güzelleştirdi, gücünü kuvvetini (acziyetini) bildi, mücâhede etti, tevâzu gösterdi; gevşemedi. Hakk’tan (CC) gayrısını unuttuğu ve Hakk’ın (CC) takdîrine muvâfakat gösterdiği için, başkasına verilmeyen şey O’na (SAV) bahşedildi.

Açgözlülük ve hırs kötüdür. Allah-ü Teâlâ’nın (CC) size taksim ettiğine kanaatkâr ve râzı olun. Sabreden erer. Sabredenin kalbi zenginleşir, fakirliği kaybolur. Halktan halvet et, uzaklaş. Allah (CC) seni böylesi bir ibâdete ve onda ihlaslı olmaya muktedir kılsın. Yalnızlık kötü arkadaşlardan iyidir.

Sâlihlerden birinin yanında köpek gördüler. Ona, “Bunu niçin yanında gezdiriyorsun?” denince, “O...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zühd ve çile
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:18:29 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zühd ve çile rüya tabiri,Zühd ve çile mekke canlı, Zühd ve çile kabe canlı yayın, Zühd ve çile Üç boyutlu kuran oku Zühd ve çile kuran ı kerim, Zühd ve çile peygamber kıssaları,Zühd ve çile ilitam ders soruları, Zühd ve çileönlisans arapça,
Logged
18 Mayıs 2018, 16:27:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 18 Mayıs 2018, 16:27:50 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Mayıs 2018, 17:31:25
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 18 Mayıs 2018, 17:31:25 »

Ve aleykümüsselam Yanmadan" olmak" olmaz Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Mayıs 2018, 18:36:00
sedanurr

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 534



« Yanıtla #3 : 18 Mayıs 2018, 18:36:00 »

Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
19 Mayıs 2018, 00:52:22
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #4 : 19 Mayıs 2018, 00:52:22 »

Aleykümüsselam çile çekmeden hiçbir yere varılmaz herkesin imtihanı değişiktir
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes