> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Yolculugun selameti için
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yolculugun selameti için  (Okunma Sayısı 677 defa)
24 Temmuz 2010, 16:43:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 24 Temmuz 2010, 16:43:10 »



YolculuĞun Selametİ İÇİn...


Bu alemde bütün varlıklar bir “seyr” içindedirler Yani bir halden başka bir hale geçip durmaktalar Kainat bütünüyle bir akış içerisindedir
İnsanoğlu da bu ilâhi nizamın dışında bırakılmamıştır Yaşadığı her an, onu hem bedenini hem de iç dünyasını değiştirmekte, sürekli bir seyr halinde tutmaktadır
İç dünyamızda yaşadığımız bu sürekli seyr halinin “iyi”ye doğru olabilmesi, bir “savrulma”ya dönüşmemesi için bir hedef seçilmesi, bir “yol” edinilmesi gerekir Tasavvufî ifadeyle kişinin “süluk”unun olması gerekir
Yaşadığı seyr halinin kişiyi kemalâta götürecek bir yol, bir çizgi üzerinde, bir rehberin kılavuzluğunda gerçekleşmesi haline seyr u süluk diyoruz Daha açık bir ifadeyle seyr u süluk, kulun Rabbi'nin muradı ve rızası doğrultusunda, O'na ermek için kâmil bir rehberin öncülüğünde ve denetiminde çıkılan manevi yolculuktur
Bu yolculukta rehber önemlidir, çünkü karşılaşılan engeller ve tuzaklar, yolu bilen bir kılavuzla aşılabilir Onun teşvik, yönlendirme ve manevi tasarrufu ile yolculuk şevk ve muhabbetle gerçekleşir, hedef yakınlaşır
Seyr u sülukun hedefi “insan-ı kâmil” sıfatını elde etmektir İnsan-ı kâmil, iradesini Rabbi'nin iradesinde yok eden, tasavvufî ifadeyle “fenafillâh” derecesine eren kimsedir
“Nefsini bilen Rabbi'ni bilir” kaidesince marifetullahın yolu, nefsin noksanlıklarını görerek acziyetini itiraf ile yokluğa atılıp, nefsini Rabbi'nin esma ve sıfatlarında yok etmekten geçer
Manevi hastalıklarla, günah perdeleriyle körleşmiş bir nefs elbette özünü tanıma, hakikati görme kabiliyetine sahip olamaz
İnsanlığın atası Hz Adem as, ilk insan olmanın yanı sıra bir peygamber olarak da ihtiyaçlarının giderilebilmesi hususunda vahiyle bilgi alıyordu O'nun rehberi Cebrail as marifetiyle doğrudan Cenab-ı Hak idi Ancak her insan peygamber olamayacağından, diğer insanların rehberi peygamberlerdir Peygamberlerin bulunmadığı zamanlarda ise onların vârisleri mesabesinde olan Allah dostları, rabbanî alimler, aynı hizmeti, rehberlik hizmetini yerine getirmeyi üstlenirler Böylece insanlık, hiçbir dönemde ilâhi rehberlikten uzak kalmamış olur Hiçbir ilkeye dayanmadan yola çıkan bir aklın, kendiliğinden varabileceği hiçbir gerçeklik bulunamaz
Mürşid-i Kâmil, kendi rehberliğine baş vuran, manevi terbiyeyi gönülden arzu eden insanları eğiten, bu anlamda da peygamber vârisi olan zattır Mürşid-mürid ilişkisi tamamen kalbî bir bağdır, içeriği de manevi eğitimle olgunlaşmadır Bu eğitim sürecine tasavvuf diyoruz
Tasavvuf islâmî bir mekteptir Bu mektepte gerçekleşen terbiye İslâm'ın hüküm ve ilkeleri çerçevesindedir Mücellâ Dinimiz bu mektebin temel taşı, belirleyici unsuru, olmazsa olmazıdır Yani tasavvufun bünyesinde İslâm'dan başka değerlerle eğitim söz konusu olamaz Aksi durum, tasavvufun doğuş sebebinin ihlâl edilmesi anl----- gelir
İnsan, kendi kendini yetiştirerek veya birçok talebenin bulunduğu sınıf ortamında bir hoca nezaretinde eğitim görebilir Fakat tasavvuf mektebindeki eğitim, herhangi bir eğitimden farklıdır Hakk'ı, hakikati talep eden sufi, öğreten, aşılayan, yol gösteren mürşidiyle bire bir irtibata geçerek yol alır Bu irtibat çoğunlukla manevidir Yaşantısı toplum içerisinde sürerken, iç dünyasında mürşidiyle birlikte olmaya devam eder
Kendimize yakın hissettiğimiz, iyi veya kötü insanların ahlâkından etkileniriz Alimler, ahlâkın bulaşıcı olduğunu söylerler; tecrübe de bunu ispatlar Durum böyle iken, kendisi Fahr-i Alem sav'den gelen ahlâk ile ahlâklanmış bir mürşide yakın olmaktan daha hayırlı bir etkilenme olabilir mi?
Habib-i Kibriya sav'i örnek alan, O'nun boyasına boyanan, ahlâkıyla ahlâklanan, islâmî ölçüleri bilen ve insan ruhunu tanıyan rabbanî alimler, İslâm'ın alfabesinden başlayarak kişiliğini yeniden dokumak isteyen insanlara yol gösterir, kılavuzluk ederler Onların Mevlâ'ya giden yolları üzerinde karşılaşacakları engelleri, zorlukları bildirir, bu zorlukları aşmalarına yardımcı olurlar Allah'ı gerçekten sevmeyi ve Allah'ın sevdiği bir kul olmayı hedefleyen bir seyr u sülukta isteklilerin ellerinden tutarlar
Dinimizin, namaz, oruç, hac, zekât gibi emirlerinin yanı sıra, şükreden bir kalbe sahip olmak, kibirlenmemek, ihlâs ve tevazu ehli olmak gibi iç dünyamızı ilgilendiren emirleri de vardır
Namazın nasıl kılınacağı, zekâtın nasıl verileceği gibi konulara ait hükümler fıkhın konusuna girer Namazı huşu ve ihlâs ile kılmak veya zekâtı huzurla, riyasız vermek ise ancak selim bir kalbe sahip olmakla mümkündür Huşu ve ihlâsın, namazın diğer rükünlerinden daha önemsiz olduğu söylenemez Zira Rabbimiz: “Namazlarında huşu içinde olan müminler kurtuluşa ermişlerdir” (Müminun, l-2) buyurmuştur Huşu ve ihlâs ibadetlerin batınî şartlarından olduğuna göre, bunları elde etmek de şarttır
Diğer taraftan Rabbimiz: “Nefsini kötülüklerden arındıran kişi kurtuluşa ermiştir” (Şems, 9) buyurarak kalbimizi kötü huylardan arındırmamızı istemektedir Kibir, haset, kin, riya gibi huylardan temizlenmek; merhamet, tevazu, hilm gibi güzel huylarla bezenip, ihlâs ve zühd üzere yaşamak her müslümanın vazifesidir Bunların emir ve murad-ı ilâhi olduğunu ifade eden ayet-i celile ve hadis-i şerifler vardır
Takva mücahedesinde kişiye hatalarını söyleyip, istikamet yolunu gösterecek bir mürşid olmaksızın, insan çoğu zaman kendi hatalarını göremez, kimi zaman da görmek istemez Kalbî hastalıkları ve nefsin hilelerini çok az insan bilmektedir Bu hastalıklar teşhis edildiği ve noksanlıklar anlaşıldığı zaman da bunların tedavi yollarını ve ıslah çarelerini yine çok az insan bilir Tedavi usullerinin bilinip, ıslah çarelerinin anlaşıldığı durumlarda ise, işin ucunda nefsle mücahede olduğu için, bu iş çok zor gelecektir
İşte bunun içindir ki bir rabbanî alime, mürşid-i kâmiIe ihtiyaç vardır Zira kâmil mürşidler, bütün zorluklarını yaşayıp mürşidlerinin yardımıyla aştıkları; iyice öğrenip derinliğine nüfuz ettikleri bu yolda yapılması gerekenleri müride bildirmeye en ehil zatlardır Onlar, hastalıkların teşhisini yaptıktan sonra gerekli reçeteyi yazar ve tedavi çarelerini haber verirler
Eğer sadece ilim kişinin Allah katında yücelmesine, halkın ıslahına, iç dünyasının kemale ermesine yeterli olsaydı, sonraki devirde gelmiş nice büyük alime nazaran en yüksek mertebe sahabe-i kiramın olmazdı
Bütün ömrünü Allah'a hakiki kullukla tavizsiz bir şekilde geçiren biri bile, Habib-i Edip sav ile birkaç dakika sohbet eden sahabinin derecesine ulaşamıyor Demek ki bu buluşmada bir ayrıcalık, farklılık, bir özellik vardır İşte bu da manevi feyzdir
Nebevî feyz kesilmiş değildir Kıyamete kadar da kesilmeyecektir Peygamberlerin manevi vârisleri olan rabbanî alimlerle irtibatta, onların sohbetlerinde, meclislerinde bu feyzin bir numunesi devam etmektedir Kişiyi maneviyat bakımından olgunlaştıran unsurların en başta geleni işte bu feyzdir
Bir meyve ağacı kendiliğinden yerden biter, hiç kimse onunla ilgilenmez, aşılamaz, bakımını yapmazsa, o ağaçtan tatlı meyve beklemek abes olur İnsan da böyledir Elinden tutup ona hakikat yolunu gösterecek bir manevi rehber olmazsa kemalât sahibi olma ihtimali imkansıza yakın derecede zorlaşır Bu sebeple olsa gerek, “Allah'a ulaşmaya vesile arayın” (Maide, 35) ayet-i celilesinin tefsirinde, müfessirler, anılan vesilenin mürşid-i kâmiller olduğu üzerinde durmuşlardır
Osmanlı'nın en ihtişamlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim Han'ın şu beyti mürşid-i kâmile olan ihtiyacı güzel bir şekilde dile getirir:
“Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş,
Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş”



ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yolculugun selameti için
« Posted on: 24 Nisan 2024, 10:22:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yolculugun selameti için rüya tabiri,Yolculugun selameti için mekke canlı, Yolculugun selameti için kabe canlı yayın, Yolculugun selameti için Üç boyutlu kuran oku Yolculugun selameti için kuran ı kerim, Yolculugun selameti için peygamber kıssaları,Yolculugun selameti için ilitam ders soruları, Yolculugun selameti içinönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes