๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 28 Mayıs 2011, 14:18:07



Konu Başlığı: Tasavvufu Anlamanın Yolu
Gönderen: Ekvan üzerinde 28 Mayıs 2011, 14:18:07
                        Tasavvufu Anlamanın Yolu

Bir şey asırlardır insanlığın gündeminde kalabilmişse, onun insan fıtratı ve toplum hayatıyla ciddi bir irtibatı mevcut demektir. Ortaya çıktığı günden itibaren gönüllerden ve gündemden hiç düşmeyen kavramların birisi de tasavvuf. Onu birileri tenkid ederek, diğerleri de tatbik ederek hep gündemde tuttular.

Tasavvufu dışarıdan tenkid edenler, onu insanın dünya ile ilişkilerini koparan bir miskinlik ve tembellik merkezi olarak görürken, içine girip yaşayarak tadanlar, insanı Kur'an ve
Sünnet dairesinde terbiye eden ve ilahî edeple süsleyen bir okul olarak tanıtı-yorlar.

Bu konuda kime kulak verilmelidir. Yolunca gidene ve bilene mi, hiç tatmadığı şeyi inkâr edene mi? Tasavvufu değerlendirirken yapılan temel yanlışlardan biri, ehil kaynaklara başvurmamak... Oysa, özellikle dini konularda ehil kaynaklara başvurmak şarttır. Ayrıca dini anlamak için başvurulan kişinin ehil olmanın yanında, ârif ve zikir ehli olması da gerekiyor.

Allah Teâlâ,
“sabah akşam Rabbinizin rızasını isteyerek ona yalvaran kimselerden ayrılma ve onlardan gözünü ayırma. Kalbini zikrimizden gafil kıldığımız kimseye de tabi olma” (Kehf/28)
buyuruyor. Ayrıca:

“bilmiyorsanız zikir ehline sorun” (Nahl/43) ayeti diğer ilahî emirler gibi tasavvufu öğrenme konusunda da izlenecek yolu belirlemiş oluyor.

Dolayısıyla, tasavvufu anlamanın yolu, ilim ve zikir ehli kişilere başvurmaktır.

Özellikle İslamî yaşantısı ve takvasıyla temayüz etmemiş kişiler, hele de müslümanların gücünü zayıflatmak i çin İslâm üzerine araştırma yapan gayri müslimler (Oryantalistler)
dini öğrenme noktasında asla referans olamazlar.

Tasavvuf deyince Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat çizgisinde giden bir terbiye yolunun anlaşılması gerekiyor. Bu tezkiyenin başındaki “takva imanı” ve ona Allah için tabi olan “sûfi cemaati” de bu kapsamda mütalaa edilmelidir. Hemen şunu ekleyelim ki psikiyatristlerin alanına giren mistik hezeyanlar, kendisi terbiyeye muhtaç olan sahte şeyhler ve tasavvufun adını kullanarak Kur'an ve Sünnet'e aykırı yapılan yanlışlıklar ölçü olamaz ve asla savunulamaz.

Asıl hedefi takva olan tasavvuf, her zaman geçerli ve herkes için gereklidir

“Bizim mesleğimizin tek hedefi hakiki imanı elde etmek ve rıza makamı için gerekli olan ihlası tahsildir. Ulaşmak istediğimiz en son mertebe, halis kulluk mertebesidir. Bunu bize te'min edecek tek yolumuz da Kur'an-ı Hakim'in ve sünnet-i seniyyenin emirlerine harfiyyen uymaktır.” diyen bir müceddid arifin, İmam Rabbâni'nin (K.S.) başını çektiği tasavvuf terbiyesi için; “bunun bu zamanda gereği yoktur, gerçerliliği kalmamıştır.” denilebilir mi?

Elbette denilemez. Ancak, şu söylenebilir: “Anlatıldığı gibi bir tasavvuf ve İmam Rabbâni gibi bir mürşid bu devirde var mıdır? Kendisini tasavvuf ehli olarak tanıtıp bir sürü sakıncalı işlere bulaşanlara ne demelidir?”

Bu şikayette haklılık payı vardır. Aynı kanaati, bütün ilim dalları için söylemek de mümkündür. Ancak, Hz. Rasûlullah'ın (A.S.) müjdesine göre, bu ümmetin içinden bir grup insan -Allah'ın izniyle kıyâmete kadar hak üzere gitmeye, dini hakkıyla temsil ve tatbik etmeye muvaffak olacaklardır.

“O Kur'an'ı biz indirdik, hiç şüphesiz (kıyamete kadar) onu muhafaza edecek de biziz.” (Hicr/9)

ayetinin verdiği garanti muhakkak tahakkuk edecektir. Yani her devirde bu dinin gerçek temsilcileri bulunacaktır.

Evet bu gün müslümanlar dine ancak dilleriyle sahip çıkmaktadırlar. Kâmil mürşidler ve rabbâni âlimler hak yolunda yalnız gitmektedirler. Onların tek dertleri, yanlarında gerçek hak yolcularını bulamamaktır. Bu dert çok önceleri başlamıştır. Hicrî üçüncü asırda yaşayan ve tasavvuf kollarının piri sayılan Cüneyd el-Bağdadî (K.S.): “Hakikat ilmi sergisini topladı, iş lafa kaldı. Biz tasavvufun ancak kıyısından köşesinden bahsedebiliyoruz!” diyerek bu işin ehlini bulamamanın üzüntüsünü dile getirmiştir.

İmam Şa'rânî (K.S.) de aynı dertten muzdariptir. Der ki:
“Allah'a hamdolsun, ben yetmiş civarında mürşide yetiştim; ancak hepsi de Allah yolunda hoşlarına gidecek gerçek bir müridi bulamamanın sıkıntısıyla vefat edip gittiler.”

Tasavvuf, yüksek seviyede takvâyı tahsil için kurulmuş bir terbiye okuludur. Ancak, günümüzdeki insanların birinci derdi takvâ noksanlığı değil, iman eksikliğidir. İmansız din başlamaz ki, takvâ tahsil edilsin. Onun için kâmil mürşidler, bugün işe iman noktasından başlamaktadırlar ve imandan sonra, namazı muhafaza ettirmeye, büyük günahlardan el çektirmeye, adım adım diğer farzları yerine getirt-meye ve özellikle Allah u Teâlâ'yı zikrettirmeye çalışmaktadırlar. Muhammed  î sevgiyle herkese kucak açan veliler, bu yolla nice dinsiz ve ibâdetsiz insanları dine ısındırmışlar ve kulluğa başlatmışlardır.

Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa, hepsini de elden bırakmamalıdır

Dinimiz, takvâya ulaşma ve kemâle erme yolu olarak en güzel gidişâtın, Allah için cemaat olmak ve böylece birbirini tamamlamak olduğunu belirtmiş; kurtuluş için sâlihlere tâbi olmamızı emretmiştir.

“Takvâya ve iyiliğe ulaşmak için birbirinizle yardımlaşın.” (Mâide/2)

“Hep berâber Allah'ın ipine sarılın, dağılıp parçalanmayın.” (Âl-i İmran/103)

“Ey mü'minler! Hep beraber Allah'a tevbe edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Nûr/31)

âyetleri bizden, hak yolunda birlik içinde olmamızı istemektedir.

Takvâda imam ve örnek yapılan bir ârifin nezâretinde cemaat halinde İslâm'ı yaşamanın, büyük bir fazileti, hiç bitmeyen bir bereketi vardır.

DR. DİLAVER SELVİ


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufu Anlamanın Yolu
Gönderen: Ceren üzerinde 03 Kasım 2016, 14:48:11
Esselamu aleykum.Kur ani kerimi okuyan ve anlayan peygamber efendimizin sunnetine tabi yasayip imanin hakikatlerine erip nefsini terbiye eden ve tasavvuf ehli olan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Tasavvufu Anlamanın Yolu
Gönderen: Ramazan. üzerinde 03 Kasım 2016, 19:01:55
Ve Aleyküm Selam . Ehil , arif , zikir ehli  yani alim kimselere danışarak tasavvufu anlamaya çalışmalıyız.  İçine hiç girmeden birşey hakkında yorum yapan boş konuşuyor demektir .

ALLAH cc razı olsun