> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI?  (Okunma Sayısı 1387 defa)
27 Kasım 2009, 15:12:21
zehraveyn
Ziyaretçi
« : 27 Kasım 2009, 15:12:21 »



Tasavvuf, dinin zahir ve batın ilimleri dışında bir ilim öğretmez. Tasavvuf özellikle dinin manevi boyutuna ve takvaya yönelmiş bir kurumdur. Bu durumuyla dinî hayatın bir parçasıdır, hizmetçisidir. Diğer taraftan dinin öğrettiği zahir ve batın ilmine uygun olmayan bütün ilim ve fikirler, adı ne olursa olsun, din dışıdır. Allah katında geçerli değildir. İnsanı gerçek mutluluğa erdirmez, ahirette azap sebebidir.

Din, insanın zahirine ve batınına bir bütün olarak hitap eder. İlâhî hükümler iki türlüdür. Birisi zahirimizi, diğeri iç alemimizi ilgilendirir, insanın kâmil olması her iki ilimden pay sahibi olmasına ve zahiri gibi batınını da güzelleştirmesine bağlıdır. Çünkü insan, kalbi ve kalıbıyla, fikir ve fiili ile, içi ve dışıyla birlikte insandır.

Her ibadetin bir zahir bir de batınî yönü vardır. Yani bir görünür yüzü, bir de iç yüzü. Zahiri yönü bedeni, batınî yönü kalbi ilgilendirir. Mesela, namazda başlangıç tekbiri farzdır, bu dilin vazifesidir. Aynı şekilde namaza gösteriş katmadan onu sadece Allah için kılmaya niyet etmek de farzdır. Bu niyet ve ihlâs kalbin amelidir. Diğer bütün ibadetlerde de durum aynıdır. Ayrıca sadece kalple yapılan farz ibadetler de vardır. İhlâs, huşu, tefekkür, teslimiyet, tevekkül, rıza, sabır, muhabbet gibi. Bunları öğreten ilme de batın ilmi denir

Şimdi hangi akıllı mümin: ‘Ben dinin öğrettiği ilim ve amellerden zahirle ilgili olanları kabul ederim, fakat batınla ilgili olanları dikkate almam’ diyebilir? Bu konuda fakihle sufinin, muhaddisle müfessirin, halk ile yöneticilerin ne farkı vardır?

Büyük veli Ahmed er-Rufaî K.S., kâmil sufi ile geçek fakihin hiçbir farkı yoktur der ve şunu sorar: “Hangi kâmil sufi talebelerine: ‘Namaz kılmayın, oruç tutmayın, haramlara dikkat etmeyin, siz sadece zikirle meşgul olun yeter!’ diyebilir. Ve hangi gerçek fakih talebelerine: ‘Allah’ı çok zikretmeyin, nefsinizle mücadele etmeyin, ihlâsla amel etmek için uğraşmayın, siz namazı kılın, orucu tutun yeter!’ diyebilir?”

Elbette her müslümanm zahirini ve batınını ilgilendiren ilâhî emirler aynı derecede önem arz eder. Onları bilmek ve gereğini yerine getirmek farzdır. Zahir ve batın ilminden bu kadarı herkesi ilgilendirir. Bu kısmın ihmali insanı sorumlu eder.

Zahir ve batın ilminin bu kısmına kimsenin itiraz hakkı yoktur. İtiraz eden sadece cehaletini ispat etmiş olur. Burada zor olan, zahir ve batınla ilgili hükümleri bilmek değil, ilmin gereğini yapmaktır. İmam Gazalî Rh.A.’in belirttiği gibi, bazı insanlar ilimde İlerlemiş fakat amel ve güzel ahlâkta geri kalmıştır. Sadece bilmekle yetinen ve kalbini ihmal eden böyle kimseler, şeytan tarafından ilimle aldatılmış kimselerdir. Allahu Tealâ: “Hiç şüphesiz nefsini günah kirlerinden temizleyen kurtuldu.” (Şems/9) ayetinde, kurtuluşu kalbin günahlardan nasıl temizleneceğini bilmeye; bu bilgiyi kitaplara yazmaya ve insanlara öğretmeye değil, kalbi bizzat temizlemeye bağlamıştır. İşte tasavvuf terbiyesinin hedefi, ilmi amele çevirmek, ameli ihlâs ve muhabbetle yerine getirmek ve sonuçta marifetullaha erişmektir



Tartışmaların Merkezi: LEDÜN İLMİ



Hz. Peygamber A.S.’dan ümmetine iki türlü ilim miras kalmıştır. Birisi zahirî ibadet ve hükümlerle ilgili, diğeri ahlâk ve manevi hallerle ilgili ilimdir. Hükümler aktarma yoluyla ve akılla öğrenilir. Güzel ahlâk ve manevi haller ise kalp ve ilâhî aşkla elde edilir. Gerçek alim ise her iki ilimden yeteri derecede pay sahibi olan kimsedir. Ona rabbanî alim, arif, muhakkik ve kâmil mümin denir. O, Allah’ın yeryüzünde canlı şahidi ve seçilmiş bir dostudur. Tasavvuf büyükleri veli ve sufi deyince bu kimseyi kasdederler.

Allahu Tealâ, gerçek takvaya ulaşmış dostlarına yüksek manevi haller, herkesten ayrı özel ilimler, Kur’an ve Sünnet’e farklı bakışlar ve derin anlayışlar ikram etmiştir. Bu haller ve ilimler, zahirî ilimlere sıkıca bağlı olmanın sonucu oluşan ilâhî aşk ve takvanın hediyesidir. Arifler, takva olmadan kalpte manevi ilim kapılarının açılmayacağını belirtmişlerdir.

Allah dostlarına verilen bu özel ilimlere de batın ilmi denir. Bu kısım, herkese farz olan ilme girmez. O özeldir, ilâhî hediyedir, fazilettir, ayrı bir şereftir. Bu batın ilmine irfan ilmi, sır ilmi, ledün ilmi, feraset ilmi, gayb ilmi, vehbî ilim, keşif ilmi, hikmet ilmi, hakikat ilmi, ilham, yakîn ilmi gibi isimler de verilmiştir. Hepsi Yüce Allah’ın sevdiği kuluna bir rahmeti, ikramı ve özel tecellisidir.

Bu özel ilmin muhtelif ayet ve hadislerde övüldüğünü ve teşvik edildiğini görüyoruz. Mesela Kur’an, uyanık kalp sahiplerinin özel bir tespit gücüne sahip olduğunu belirtir (Hicr/75). Tirmizî ve başka birçok kaynakta yer alan hadisler, bu ferasetin ilâhî nurla olduğunu beyan eder. Yine birçok muteber kaynakta bulunan “Kur’an’ın her ayetinin bir zahirî bir de batınî manası vardır.” hadis-i şerifi, ehli olan kimseler için gizli ilim yollarının açık olduğunu gösterir.

Genelde fakihlerle sufilerin tartışması işte bu batın ilminde olmuştur. Halbuki sufiler, fakihin, müfessirin ve muhaddisin ayet ve hadisten anladığı ilk manayı kabul etmektedir. Ondan sonra bir adım daha ileri giderek ayet ve hadislerin ruhuna aykırı olmayan yeni manalar, farklı ilimler ve değişik hikmetler ortaya koymaktadır.

Velilerin hiç bahsetmedikleri, Allah ile kendi aralarında kalan özel ilimler de vardır. Herkes onları bilmekle mükellef değildir. Bu tür ilimler bizde yok diye onları inkâr etmek, Yüce Allah’ın rahmetini sınırlamak olur. Oysa Allahu Tealâ: “Her bilenin üzerinde daha iyisini bilen bir başkası vardır.” (Yusuf/76) ayetiyle, bizlere edep ve tavazu öğretmektedir. Çünkü ilmin bir sonu yoktur. Kur’an, Yüce Allah’ın ilim ve tecellilerini tespit etmeye denizler mürekkep olsa yetmez diyor. (Kehf/109)

Büyük veliler, manevi keşif ve kalple ilgili ilimlerdeki yanılmaları ve ayak kaymalarını önlemek için çok sıkı tedbirler almışlar ve sağlam kaideler koymuşlardır.



KEŞİF, İLHAM ve ÖLÇÜLER



Gerçek sufiler, zahir ve batın, bütün işlerinde Kur’an ve Sünnet’i vazgeçilmez bir ölçü ve hakem yapmışlardır. Kur’an ve Sünnet’in hükmüne ters düşen keşif, ilham, varidat türü şeyleri ihtiyatla karşılamışlar ve onlarla amel etmemişlerdir. Allah’a ulaşmanın tek yolu olarak Hz. Peygamber A.S.’ın sünnetine uymayı görmüşlerdir. Ebu’l-Hasen Şazelî K.S. der ki:

“Eğer doğru zannettiğin bir keşfin Kur’an ve Sünnet’e ters düşerse, Kur’an ve Sünnet’in dediğini yap, keşfini terk et ve nefsine, ‘hiç şüphesiz Yüce Allah benim için emniyeti Kur’an ve Sünnet’te sağladı, keşif ve ilhamda sağlamadı’ de.”

Büyük Arif İmam Rabbanî K.S. de bu konuda şu uyarıları yapar:

“Tasavvuf terbiyesine giren kimseye önce Ehl-i Sünnet inancına göre itikadını düzeltmesi gerekir. Sonra, Kur’an ve hadisi ancak Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat alimlerinin anladığı ve kabul ettiği manalara uygun tevil ve tefsir etmelidir.

Eğer keşif ve ilham yoluyla kalpte Kur’an’a ve Sünnet’e ters gelen bir şey zuhur ederse, onları terk etmeli ve bu tür şeylerden Allah’a sığınmalıdır. Yüce Allah’ın zat ve sıfatları hakkında kalbe ve akla gelen bütün manalar, dinin zahiri ilimlerine uygun olmalıdır. Allah’a yaklaşma, ulaşma, kavuşma gibi durumlar ve haller, zahir ilmin kabul ettiği mananın dışında düşünülmemelidir.

Bazı alimlerin amelde kusuru varsa da onların dinin asıllarına dayalı görüşlerini toptan red etmemelidir. Bazı veliler manevi sarhoşluk halinde zahir ilme ters düşen sözler sarf etmişlerdir. Bunlara ‘şatahat’ denir. Onlar bu durumda mazurdurlar. Hem bu durumda söylenen sözler ile amel edilmez. Cezbe ve manevi sarhoşluk içindeki veliler irşad yapamazlar. Onları sevdikleri Yüce Allah’a havale etmeli, haklarında ileri-geri konuşmamalıdır.

Asıl mesele, ilâhî emirleri yerine getirip, yasaklanan amelleri terk etmektir. Ne kadar dinin emirleri tutulursa, o nispette nefse muhalefet ve Allah’a muhabbet edilmiş olur. Hangi tarikatta nefse muhalefet fazla ise, o Allah’a giden yolların en yakınıdır.” (Mektubat, 286. Mektup)



Dr. Dilaver SELVİ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI?
« Posted on: 27 Nisan 2024, 05:01:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? rüya tabiri,TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? mekke canlı, TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? kabe canlı yayın, TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? Üç boyutlu kuran oku TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? kuran ı kerim, TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? peygamber kıssaları,TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI? ilitam ders soruları, TASAVVUF ZAHİRDEN KOPMAK MI?önlisans arapça,
Logged
27 Kasım 2009, 21:53:55
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 27 Kasım 2009, 21:53:55 »

Seyh Mustafa Ismet Garibullah (k.s) Risale-i Kudsiyye´sinde buyuruyor


Ledun deryasinin sultani oldur
Hakikat sirrinin burhani oldur
Cemi evliyanin hani oldur
Cemi enbiyanin cani oldur
Futurlardan gecup Hakka gidelim
Cemal-i ba kemale seyr idelim

Anlami

Iste bu koca ledunni ilmin deryasinin Sultani,Hocasi Efendimiz (S.A.V) dir.
Hakikat sirrinin delili,rehberi O´dur
Butun Peygamberlerin Padisahi O´dur
Butun Evliyanin cani O´´dur
Gevsekliklerden gecip Hakka Gidelim
Kemal usere olan ,kemalin ta kendisi olan Mevla´nin Cemalini (guzelligini)gormeye seyr edelim


Guzel konular icin tesekkur ederim zehraveyn kardesim,Rabbim sana ledun ilmi versin insallah...baki muhabbetlerimle...
Sevgi ve Dua ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Aralık 2009, 00:04:12
akmina

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 477


« Yanıtla #2 : 24 Aralık 2009, 00:04:12 »

Allahım faydasız ilimden sana sığınırım.Paylaşımın için teşekkürler
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes