> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Tasavvuf ve ilmi ledünnî
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvuf ve ilmi ledünnî  (Okunma Sayısı 1163 defa)
29 Ekim 2010, 14:36:03
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Ekim 2010, 14:36:03 »



Tasavvuf ve İlm-i Ledünnî


Rasûlullah (s.a.), Cenab-ı Hakk'dan üç türlü ilim telakkî etmiştir. Birincisi, kendisi ile Allah (c.c.) arasında mahfuzdur. Bu ilim, beşer idrakinin üzerinde olduğundan nâsa fâş olunmamıştır. Yalnız Allah Rasûlü'ne mahsus kalmıştır. Cebrail (a.s.):

"Ya Rasûlallah! Ben senin hakîkatini idrak edebilsem, yanına gelemezdim." buyurmuştur.

İkinci ilim, umuma âiddir. Bu, insanların idrak ve iktidarları ile kavranabilir bir seviyededir. Bütün insanlık alemi, bu kategorideki bilgilere îman ve amel ile mükelleftir. Bunun bir diğer adı da şerîattır.

Üçüncü ilim, bir kısım ehil zevata mahsusdur ki, o da tasavvuftur, zühddür, ihsan duygusuna vasıl olabilmektir. Yani bu ilim, kalbî hayatla ilgilidir. Bununla birlikte kişinin bu babda istîdâd ve kabiliyyeti kadar mes'ûliyyeti vardır. Kul, kendi selameti için bu istidadı inkişaf ettirmeğe mecburdur. Bu da, nefsin tezkiyesi ve kalbin tasfıyesi ile mümkündür.

A'la ve Şems sûresinde:

"Şüphesiz nefsini tezkiye edenler kurtuluşa erdi." (14), (9)

Furkan 43:

"(Ey Peygamber!) Heva ve hevesini ilah edineni gördün mü? Artık sen onlara vekil değilsin" buyuruluyor.

Taberânî'nin naklettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

"Yeryüzünde tapılan tanrılardan Allah'ın en çok buğz ettiği, heva ve hevestir."

Ledünnî ilim ise, tasavvuf içinde manevi eğitim sonucu ulaşılan Hakk vergisi (vehbî) bir ilimdir. Kur'an-ı Kerîm'in pek çok ayet-i kerimesinde bu ilimden bahsedilmiş olması, bu hükmün delilidir. Musa (a.s.) ile ilgili olarak vâkî olan ilk vahiylerde bu gerçeğin işaretleri başlamıştır.

Hz. Musa (a.s.), ailesiyle birlikte Medyen'den Mısır'a gidiyordu. Yolda, soğuk, yağmurlu, karanlık bir gecede çocukları oldu. Ateşe ve ışığa ihtiyaçları vardı. Uzakta bir ateş gördü. Aslında O'nun gördüğü bu ateş, kendisini peygamberliğe hazırlamak için bir işaret idi. Oradan bir kıvılcım alıp ateş yakmak ve bu suretle ailesini ve yeni doğan bebeğini ısıtmak istedi. Oraya vardığında kendisine Allah (c.c.) tarafından:

"Ey Musa! Muhakkak ki; ben, evet ben, senin Rabbinim! Hemen nalinlerini çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuva vadîsindesin!.." (Taha, 11-12) buyuruldu.

Müfessirler, "Nalinlerini çıkar!" ifadesine farklı îzâhlar getirip işari manalar vermişlerdir. Bunlar ez-cümle Kuşeyri, Letaifü'l-İşarat ve Rûhu'l-Beyan'da şu şekilde açıklanır:

"İki nalin", dünya ve ahiret'i temsil etmektedir:

"Kalbi, dünya ve ahiret ile ilgili meşguliyetlerden boşalt! Hakk için her şeyden tecerrüd edip sıyrıl ve Allah'ın marifet ve müşahedesinde yok olmağa bak!" Diğer bir ifadede:

"Sen tabiat ve nefsden sıyrıl! Nefsini ve ona bağlı şeyleri düşünmeği bırak, gel!"

"Delilin tefekküründen vazgeç! Çünkü müşahede ve ıyândan, yani göz ile gördükten sonra bunların faydası yoktur."

Bu sebeple Şeyh Şibiî, Allah'a vasıl olduktan sonra bütün kitaplarını yakmıştır.

Hz. Musa (a.s.), Firavun ve ordusunun Kızıldeniz'de Benî İsrail kavminin gözü önünde boğulmasından sonra kavmini topladı. Onlara çok fasih, beliğ, heyecanlı vaazlar verdi. Kavmi, Hz. Musa'nın ilim ve marifetteki derinliğine hayran kaldı. Mest oldu. İçlerinden biri:

"Ey Allah'ın peygamberi, şu yeryüzünde senden daha alim bir kimse var mı?" dedi. Hz. Musa:

"- Böyle bir kimse bilmiyorum." dedi. O esnada kendisine vahiy gelerek:

"İki denizin birleştiği yerde bir kulum var ki, ona has bir ilim (ledünnî ilim) vermişimdir. Ümmetinin seçkinlerinden biri ile ona git!" diye buyuruldu.

Musa (a.s.) arkadaşı Yûşa bin Nûn (a.s.) ile acele olarak sefere çıktı.

Musa (a.s.), kendisine vahy ile işaret edilen zatı, bir kayanın üzerinde hırkasına bürünmüş olarak gördü ve selam verdi:

"- Ben Musa'yım" dedi. Hızır da:

"- Demek ki Benî İsrail peygamberi olan Musa sensin!" dedi.

Musa (a.s.):

"- Bana Allah (c.c.) tarafından bildirilen insanların en çok bileni sen misin?" diye sordu. Hızır cevaben:

"- Ya Musa, Allah (c.c.) bana bir ilim vermişdir, o sende yoktur. Sana bir ilim vermiştir, o da bende yoktur." dedi.

Musa (a.s.), Hızır aleyhisselam'dan bu ilmi telakkî etme arzusunu bildirdi. Zahiren anlaşılması mümkün olmayan, kendisine acaib ve garâibden görülen bazı hakîkatlerin hikmetini ondan öğrenecekti. O meşhur yolculuğa çıktılar...

Mevlana (k.s.), bu hadisenin ibret ve hikmet dolu noktalarına dikkat çekerek şu şekilde anlatır:

"Ey kerîm olan kimse! Bu manevî iştiyakı, "kelîmullah" olan Hz. Musa'da gör! Bak kelîm olan Musa (a.s.) ne diyor;

"Bunca makama sahib olduğum halde kendimde varlık hissetmiyorum. Daha öteler için rühuma ışık tutacak Hızır'ı arıyorum."

Hz. Musa'nın Hızır'ı aramaya kalkması üzerine kavmi dediler ki:

"Ey Musa, sen kavmini bırakmışsın, senden daha aşağı mertebede bir zatın izine düşmüşsün!"

"Sen ise "havf" ve "reca"dan kurtulmuş bir peygambersin. Daha ne dolaşacak, ne kadar, ne zamana kadar arayacaksın?"

"Aradığın sende... Bunu sen de bilirsin. Ey sema kadar yüksek peygamber! Zemînde daha ne kadar dolaşacaksın?.."

"Musa (a.s.) kavmine:

"Ne olur Güneş ile Ay'ın yolunu kesmeyiniz! Ben peygamberlik hilaliyim, Hızır ise velîlik güneşidir. Yani benden üstün peygamberler var. Hızır ise, velîlerin en üst makamındadır." dedi."

"Hz. Musa devamla:

"Ben zamanın sultanı bir velî ile sohbet için iki denizin birleştiği yere gidiyorum."

"Hakîkat ve marifete ulaşmak için Hızır'ı vesîle kılacağım. Bunun için de uzun müddet sefer edeceğim. Ta ki; ona kavuşayım.."

"Himmet ve azîmet kanatları ile yıllarca uçacağım. Yıllar ne demek, binlerce yıl gitsem, yine O'nu arayıp bulacağım. Bu yolculuk, o cevheri bulmağa değmez mi?" dedi.

Hz. Musa'nın sıfatı kelîmullah, yani Allah (c.c.) ile konuşandır. Allah Teâlâ, Hz. Musa ile konuştuğu zaman ezel-deki sıfatı olan "kelam" ile konuştu. O'nun sıfatlarından hiçbiri yaratılanların sıfatlarına benzemez. O bilir; bu biliş, bizim bilişimiz gibi değildir. Kudret sahibidir, o da bizim kudretimiz gibi değildir. O konuşur, bizim konuşmamız gibi değil!.. Biz, dil gibi bir alet ve harflerle konuşuruz. Allah (c.c.) bundan münezzehtir. Harfler mahluktur. Allah'ın kelamı ise, mahluk değildir. Harfsiz ve haletsizdir. Musa (a.s.), Allah (c.c.) ile konuşurken yanındaki 70 kişi ve Cebrail (a.s.) bu konuşmayı fark ve idrak etmediler.

Mevlana (k.s.), ledünnî ilmin ilahî bir nasîb olduğunu, bunun ancak kaibî istidadı olanlara lütfedildiğini şu şekilde ifade eder:

"Ya'kub'un, Yusuf'un yüzünde gördüğü fevkaladelik, kendine mahsus idi. O nuru görmek Yusuf'un biraderlerine nasîb olmamıştı. Kardeşlerinin gönül alemi Yusuf'u görmekten ve anlamaktan uzak idi."

"Ruhun gıdası aşktır. Canlarınki ise açlıktır."

"Yakub'da Yusufun bir cazibesi vardır. Bundan dolayı Yusuf'un gömleğinin kokuşu O'na çok uzak bir yerden dahî ulaştı. Gömleği taşıyan kardeşi ise, o kokuyu duymaktan mahrum idi."

"Çünkü Yusuf'un gömleği kardeşinin elinde iğreti idi. Kardeşi, gömleği götürüp Hz. Ya'kûb'a teslîm ile mükellefti. Yani o gömlek, kardeşinin elinde, esirci elinde bulunan bir mutena cariye gibiydi. Esircinin nefsi için değildi. Satıcıdan başkasına aiddi.

"Çok alim vardır ki, irfandan nasîbi yoktur. İlim hafızıdır da, Allah'ın habîbi olamamıştır."

İmam-ı Gazalî ve Abülkadir-i Geylanî gibi zatlar, önce zahirî ilmin zirvesine ulaştılar. Lakin gaybî inceliklere ve Allah'a giden hassas, ince, nazenin yola kaibî derinliklerinin içinden ve çok sonra ulaşabildiler. Hakk dostu oldular. Allah (c.c.), kendi zatî hususiyetlerini ve sırlarını onlara ve onlar gibi olan bazı müstesna yaratılıştaki insanlara faş etti. Onlar da kendisi ile meşgul olmaya mani olan bütün engelleri yok etti. Cesedleri zikir, mücahede, musahabe ve murakabe ile nûra inkılâb etti. Müşahedeye ve esrara nail oldular. Allah Teâlâ, bu gibi şeyleri, ezelde kendisi için seçtiği kimselerden ve dost edindiği kullardan başkasına ihsan etmez.

Hadîs-i şerîfde buyurulur:

"Ebûbekir çok namaz kıldığı ve çok oruç tuttuğu için sizden üstün değildir. O'nun size üstünlüğü, kalbindeki ta'zîm hissindendir."

Bu neviden bir çok ayette, velî kulların kalplerinde buldukları ihsan duygusu ile mahzun olmayacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere nail olacakları bildirilir.

Ebû Hureyre'den rivayet olunan bir hadîs-i şerîfde:

"İlimlerden bazı gizli olanlar vardır ki, onları ancak "arif-i billah" olanlar anlar. Bu ilimden bahsettikleri vakit onları, ancak kendilerini beğenen, mağrur güruh techîl eyler (cahil görür). Sakın, Hakk Teâlâ'nın kendi fazlından ilim verdiği alimleri küçük görmeyin! Çünkü Hakk Teâlâ, onlara, o ilmi verirken onları küçük görmedi." Buyurulur.

Gazalî (k.s. ), batın ulemasının zahirî alimlerle ilişkisini şu misallerle anlatır:

İmam-ı Şafî (r. a.), Şeybanî Raî'nin (k.s. ) önünde talebe gibi diz çökerdi. Kendisine:

"Ey imam, sen nerde, Şeybanî nerde? Bu hürmetin sebebi nedir?" denilince İmam-ı Şafî (rh a.):

"Bu zat, bizim bilmediğimizi bilir " cevabını vermistir.

Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Muaz, bazı meseleleri Ma'rûf-i Kerhî'ye baş vurup ondan sorarlardı. Bunun sebebi kendilerine sorulunca, ashâbın:

"...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvuf ve ilmi ledünnî
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:02:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf ve ilmi ledünnî rüya tabiri,Tasavvuf ve ilmi ledünnî mekke canlı, Tasavvuf ve ilmi ledünnî kabe canlı yayın, Tasavvuf ve ilmi ledünnî Üç boyutlu kuran oku Tasavvuf ve ilmi ledünnî kuran ı kerim, Tasavvuf ve ilmi ledünnî peygamber kıssaları,Tasavvuf ve ilmi ledünnî ilitam ders soruları, Tasavvuf ve ilmi ledünnîönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes