> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Tasavvuf hayattır
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvuf hayattır  (Okunma Sayısı 1001 defa)
09 Temmuz 2012, 12:51:14
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 09 Temmuz 2012, 12:51:14 »



           Tasavvuf hayattır

Tasavvuf, güzel ahlaktan ibarettir. “Kim güzel ahlâkta ileri ise, en güzel sufi odur” diyen arife Allah rahmet etsin.
 
Tasavvuf güzel ahlâktan ibaretse, bu güzellik görünmek ister, sevilmek ister. Güzel olan kalpler, güzel olan şeyleri isterler ve severler. Öyleyse bu güzelliğin tanınması ve yayılması gerekir. Çünkü bu güzellik hayallerimizi değil, hayatımızı süslemek içindir. Öyleyse ona dil değil, el uzatmalıyız. Onu dışımıza değil, içimize atmalı, yaşayarak tatmalı ve tanımalıyız.
 
Tatmayan bilemez, bilmeyen sevemez demişler. Bir şeyi yutacak da olsak, kaldırıp atacak da olsak, önce ağzımıza alıp dilimize koymalı, damağımızla kontrol ettikten sonra bir karar vermeliyiz.
 
Tasavvuf, mürşid, zikir, rabıta, hatme, murakebe, müşahede, nazar, tevüccüh gibi kelimeleri, sadece işitmekle veya kitaplardan araştırmakla tam anlamak mümkün değildir. Sırat-ı müstakim çizgisinde terbiye veren bir mürşidi tanımak isteyen kimse, ona bizzat talebe olmalı, gösterdiği usülde davranmalı ve tavsiyelerine uymalıdır. Allah için onu sevip kalbinde yer ayırmalı, ondaki edeb ve güzel ahlâkı gönlüne yerleştirip gündemine almalıdır. Buna rabıta denir. Mürid, mürşidine rabıta yapmalıdır. Bir işe başlayan kimsenin önünde delili, gönlünde sevgisi, hayalinde bir hedefi yoksa, bu gidişten ve o işten bir hayır gelmez, biline!
 
Ey hakkı ayakta tutmak isteyenler! Hak, edeb ve adalet istiyor. Bir yerde edeb ve adalet çiğnenmiş ise, bilin ki orada cinayet işleniyor. Şimdi tasavvufa girenlere de, onu dışarıdan tenkid edenlere de şunu hatırlatırız:
 
Tasavvuf, bütünüyle edebtir. Edeb olmaz ise, ne tasavvufa adım atan, ne de ona taş atan muradına erebilir. Sadece birisi eleştirir, diğeri onu yıkar. Tavuğun önüne atılan inciye yazık olur. Çünkü onu ne yer, ne de değerlendirir. Sadece kirletir.
 
Hak adamlarının ve hakkı arayanların derdi nefislerinin çıkarı değildir. Onların kulluktan ve mertlikten başka bir dert ve davaları yoktur. Güzele güzel, kötüye kötü derler.
 
Tasavvuf büyüklerinin itikadı şöyledir:
 
Peygamberlerin dışındaki herkesin hata yapma, yanılma, yanlış karar verme payı vardır. Ancak, arifler hatada ısrar etmezler.
 
Kur’an ve sünnetin açıkça veya işaret yollu tasdik etmediği hiçbir ilim, amel, hal ve cezbe muteber değildir.
 
Hiç bir müctehid ve mürşid: “Ben masumum, ne söylersem muhkem ayet gibidir. Sözlerimde yanılma, işlerimde yanlışlık yoktur. Bana herhangi bir itiraz olamaz!” deme hakkına sahip değildir.
 
Zaten, Hz. Peygamber’in gerçek varisi olan hiç bir müctehid ve mürşid, böyle bir iddiada bulunmamıştır.
 
Hz. Peygamber’in (A.S.) halifelerinin ilki ve bütün tarikatların piri Hz. Ebu Bekir Sıddik (R.A.), halife seçildiği gün Ashab-ı Kiram’a şöyle seslenmiştir:
 
“Ben Allah’a ve Rasulüne itaat ettiğim sürece bana itaat ediniz. Ben hak çizgiden ayrılınca, artık kimsenin bana itaat etmesi gerekmez!” (İbnu Kesir)
 
Bu ümmetin ikinci halifesi ve bir çok cehrî tarikatın meşrebte piri Hz. Ömer (R.A.) de: “Bana ayıp ve kusurlarımı gösteren kimseye Allah rahmet etsin” demiştir. (Mekki, Sühreverdi) Yine O, Bişr b. Sa’d (Rh.A.) kendisine: “Ya Ömer! Eğer önümüzde yanlış yapar veya işlerinde ihmalkâr davranırsan seni (gerekirse kılıçlarımızla) düzeltiriz!” dediğinde: “Sizler, evet sizler ancak böyle davrandığınızda hak üzere kalabilirsiniz” (Bkz: Sühreverdi) diyerek, hem kendisini kontrol eden samimi mü’minlerin bulunmasına sevinmiş, hem de hak üzere kalmak için takip ve eleştiriyi gerekli görmüştür. Mutlak teslimiyet ve hiç itiraz etmemek, ancak hak olan emirlerde olur.
 
Tasavvuf büyüklerinin ortak sözü şudur: “Bizim bir kusurumuzu gördüğü halde gelip bize söylemeyen kimse, dostumuz değildir, hasmımızdır. Kıyamet günü ondan davacı olacağız.”

Haklı olan ve hak üzere yaşayan bir insanın dokunulmazlık zırhına bürünmesine ne gerek var?
 
Kâmil Müminlerin İçleri Dışlarından Daha Güzeldir
 
Allah dostlarının ilahi boya ile cilalanmış kalplerinin içi açılıp halka gösterilse, onlar içlerinde gizledikleri bir kusurdan değil, sırlarında sakladıkları güzelliklerin ortaya çıkmasından utanırlar.
 
Hiç endişe edilmesin. Bu yolun büyükleri, kendilerine tabi olanları Allahu Tealâ’nın bir emaneti görürler. Onları severler, fakat yolun hakkını da herkesten çok düşünürler. Kur’an ve sünnet aydınlığında terbiye veren temiz tasavvuf yoluna bid’at sokanları, onu kötü halleriyle karalayanları ve dünya için kullananları en fazla gerçek mürşidler tenkid etmişlerdir. Öyle ki, zahir uleması, işin zahirdeki sapmalarını ve görünürdeki bozuklukları tenkid ederken, kâmil mürşidler, kalbin içindeki bozuk niyetlere ve kibir, hased, ucub, riya gibi kalbî illetlere varıncaya kadar bütün hastalıkları takibe alıp tenkid ve tedavi yapmışlardır. Çünkü bu büyükler talebelerinin sadece dışına değil, Allahu Tealâ’nın kendilerine verdiği feraset nuru ile kalbin ta derinliklerine nazar ve nezaret etmektedirler. Malumdur ki, din kalpten başlamaktadır.
 
Büyük ariflerden Rüveym (K.S.), sufilerin biribirini eleştirmesini, hayır üzere kalmanın şartı görmüş ve mühim tespiti yapmıştır:
 
“Sufiler, aralarında hakkı çiğneyenlere ve edebi zayi edenlere buğzettikleri sürece hayır üzere kalırlar. Fakat, herkes diğerinin hatasına göz yumar ve yanlışına rıza gösterirse helak olurlar.” (Sühreverdi)
 
Düşmanı olmayan dostluğun bir değeri yoktur. Veliler, kendilerini inkar eden ve şahıslarına eziyet yapan kimseleri yarattığı için Cenab-ı Hakk’a şükrederler. Çünkü, düşmanı olmayan kimse tam terakki edemez ve kâmil veli olamaz. Allahu Tealâ, dostlarının güzel ahlâklarını ortaya çıkarmak için, edebi bozuk insanları kendilerine musallat eder. Habibi Hz. Muhammed  (A.S.) Efendimize yaptığı gibi.
 
Veliler, taş ile ezildikçe güzel kokusu ortaya çıkan gül ağacına benzerler.
 
Kimse tarafından hiç tenkid edilmeyip her haliyle sevilen bir kimsenin ya işleri yapmacıktır, ya çevresi yağcıdır.
 
Tasavvufu tenkid edenler, eğer bunu Allah rızası için yapıyorlar ve tenkidleri de haklı ise, sevap alırlar; tasavvuf ve veliler hakkında söz etti diye çarpılmazlar. Ancak hem niyetleri bozuk, hem de tenkidleri delilsiz ve edebsiz olan kimseler tevbe etmez iseler, Cenab-ı Hakk’ın: “Kim benim velilerimden herhangi birisine düşmanlık ederse, ben ona harp açar, dostumun intikamını alırım.” (Buhari, İbnu Mace, Beğavi) tehdidinin altına girer, Allah dostlarına eziyet etmenin cezasını çekerler.
 
Şunu da itiraf etmeliyiz: Tarihte ve günümüzde, gerçekten bir takım batıl anlayış ve hurafeler, tasavvuf adı altında dine mal edilmeye çalışılmıştır. İçiyle tam bir şeytan iken, dışıyla iyi bir şeyh kılığına girenler ve etrafındaki cahilleri ifsat edenler çıkmıştır. Şeyhini, peygamberden üstün gören ve Allah ile bütünleştiğini söyleyen zavallılar da vardır. Yine sahte şeyhe secde eden, onu ziyaret etmekle gerçek haccı yaptığını ve hac farziyetinin kendisinden düştüğünü düşünenler de mevcuttur.
 
Kendisini şeyh diye tanıtan bazıları da, kendisine tabi olanların namazlarını kendisinin kıldığını, dinin zikir ve sevgiden ibaret olduğunu, belli bir marifete ulaşanlardan ibadetlerin düştüğünü, kulluğun avama has olduğunu söyleyecek kadar kendilerini serbest görmektedirler. Bu şahısların habbe kadar insafı, zerre kadar imanı olsaydı, bunların hiçbirisini yapamazlardı. Onların bir kısmı cehalet, bir çoğu da ihanet içerisindedirler ve esasen konumuz olan tasavvufla hiç bir alakaları yoktur.
 
Arifler demişler: Bir kimsenin havada uçtuğunu, suda yürüdüğünü, kızgın demirde uyuduğunu, başında timsahın nöbet tuttuğunu, ateşi yuttuğunu görseniz, aldanmayın. Önce onun dinin emir ve edeblerine uyup uymadığına bakın. Edebi güzelse onu Allah için sevin ve onu tanıdığınıza şükredin. Eğer edebi bozuksa onu Allah için terkedin ve sizi onun hile ve tuzağından kurtarması için Allah’a dua edin.
 



Dilaver SELVİ – Semerkand Dergisi
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvuf hayattır
« Posted on: 24 Nisan 2024, 10:43:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf hayattır rüya tabiri,Tasavvuf hayattır mekke canlı, Tasavvuf hayattır kabe canlı yayın, Tasavvuf hayattır Üç boyutlu kuran oku Tasavvuf hayattır kuran ı kerim, Tasavvuf hayattır peygamber kıssaları,Tasavvuf hayattır ilitam ders soruları, Tasavvuf hayattırönlisans arapça,
Logged
09 Haziran 2015, 16:18:49
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 09 Haziran 2015, 16:18:49 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Rabbim tasavvuf ilmini alan ve ruhunu bununla besleyen,kendine rehber alan kullarından eylesin bizleri inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

09 Haziran 2015, 17:07:51
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #2 : 09 Haziran 2015, 17:07:51 »

Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..

Kim güzel ahlâkta ileri ise, en güzel sufi odur..Güzel ahlah tasavvuf yolun da ,Allah katında decelerimiz artırmaya vesile İnşaAllah.Rabbim ahlakımızı güzel kılsın İnşaAllah.Rabbim razı olsun kardeşim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

09 Haziran 2015, 17:21:31
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #3 : 09 Haziran 2015, 17:21:31 »

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh , tasavvufun açıklaması ne güzel yapılmış. Zaten hak yolundan Ayrılan gerçek mürşid olamaz. Gerçek mürşid ve Alim zat bu ayrımı bizlere Açıkça gösterendir. Allah c.c razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes