๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 28 Haziran 2010, 18:10:44



Konu Başlığı: Tasavvuf ehline bir soru
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Haziran 2010, 18:10:44
  Tasavvuf ehline bir soru

 Günlük hayatta anlatila anlatila kaniksadigimiz, bu sebeple de farkli düsünme biçimleri tikanmis bir takim yaklasimlar söz konusudur Bu görüs ve durus sahiplerinin toplumdaki essizlestirilmis konumlari, onlarin söylediklerini de; ayni sekilde essiz hatta saygi duyma noktasinda kutsallastiran bir seviyeye çikarir Eger bu anlayislara bir elestiri ortaya koyacak olsaniz hemen bir refleksle çesitli tevil yöntemlerine basvurarak konu saptirilir

Halbuki topluma mal olmus ifadelerin ne kadar siirsel bir anlatimi ve bu anlatimlarin tevile müsait yönleri olsa da içinde bulundugu fikir kulvarinin genel kabulleri çerçevesinde degerlendirilmesi gerekir Özellikle felsefi ve sanal konularda, dayanilan bir sifir noktasi bulunmadan serdedilen askin ifadelerin ifade sahibini baglamasi en tabii kabuldür

Bu durum tasavvufî anlayista karsimiza siklikla çikmaktadir

Yazimizda konuyu dagitmadan toplumumuzda hemen herkesin bildigi tasavvuf çizgisinin, “Allah (CC) ile olma” ve “cennet” konusunda genel kabulü olan birkaç örnegi, kaynaklari ile asagida belirttikten sonra Adem (AS)’nin cennetten kovulus gerekçesini açiklayan ayetlere yer verip, ardindan da sualimizi soracagiz



“Cennet cennet dedikleri,

Birkaç köskle birkaç huri,

Isteyene ver onlari,

Bana seni gerek seni”

Yunus Emre’nin meshur siiri



“ Ibrahim Hakki Erzurumi der ki;



Zahid ahireti ister, Ârif [1] Mevla’yi ister ([2])

Zahid nefsi iledir, Ârif Allah iledir ([3])

Zahidin zikri dili ile, Ârifin ki kalbi ve cani iledir

Zahidin kalbi sebeplerledir, Ârifin ruhu Allah iledir ([4])

Müminin bakisi Allah’in nuru ile, Ârifin bakisi Allah iledir ([5])

Mümin Allah’in ipine tutunur, Ârif Allah’a tutunur ([6])

Mümin Allah’in zikriyle mutmain olur Ârif Allah’la mutmain olur…” ([7])

Yukaridaki pasaj “Altinoluk Sohbetleri - 1”; Sadik Dana ; Erkam Yayinlari; Arifin tarifi Marifetullah bölümü; sh 46-47 ‘den alinmistir (Not: 2-3-4-5-6-7 no’lu dipnotlar metnin orijinalinde yoktur)

“Bir gün Zünnun Misri aglardi, yaranlari sebebini sordular Dedi ki: Bu gece düsümde Tanriyi gördüm

-Ya Zünnun halki yarattim, on bölük oldular Dünyayi bunlara gösterdim Dokuz bölügü dünyayi istediler Bir bölügü daha on bölük oldular, cenneti bunlara arzeyledim dokuz bölügü cenneti istediler ve bununla müteselli oldular Onlar dahi on bölük oldu Bunlara cehennemi gösterdim korkdular dagildilar Bir bölük kaldi Bu bir bölük ne dünyaya ne de cennete aldandilar, ne de cehennemden sakindilar

Ben dedim, ey kullarim ne dilersiniz?

Cümlesi bizim diledigimizi sen bilirsin dediler Yani Cenab-i Hakk’in rizasini istediler

……

Yahya Bin Muaz müsahedesini söyle anlatiyor:

“Beyazid Bestamî yatsi namazindan sonra fecrin dogusuna kadar ayaklari üzerinde basi gögsüne dayali olarak ubûdiyet makaminda duruyordu Seher zamani secdeye vardi Sonra basini kaldirdi Allah Teâlâ ve tekaddes hazretlerine karsi söyle niyazda bulunmaya basladi:

Ilahî! Bir kavim Senden dilediler Su üzerinde ve havada yürümeyi verdin Buna razi oldular Ben bundan Sana siginirim Bir kavim Senden az bir zaman içinde çok büyük mesâfelerin asilmasini istediler (Tayy-i mekân olmagi) verdin, razi oldular Ben bundan gene Sana siginirim Ve bir kavim yerin hazinelerini istediler, verdin Ben yine Sana siginirim, Bir kavim Hizir’i istediler verdin, deyerek evliyanin kerametlerinden yirmisekizini saydi Sonra döndü beni gördü Yahya! deyince “Buyurun”dedim, “Ne zamandan beri buradasin?” dedi “Deminden beri” dedim Sükut etti “Bir sey söylemez misiniz?” dedim“Sana yarayacak bir sey söyleyeyim” dedi, ve sunlari anlatti:

“Allah Teâlâ beni asagi aleme indirdi Asagi melekût içinde beni dolastirdi Yerin tabakalarini ve bunlarin altini gösterdiSonra beni yüksek âleme geçirdi ve semâvâti gezdirdi Cennetlerde olani arsa kadar gösterdi Sonra beni önünde durdurdu Asagi ve yukari âlemlerde ne gördün ise söyle bunlari sana bagislayayim” dedi

“Hosuma gidecek bir sey görmedim ki Senden dileyeyim,” dedim

-Sen Benim hakkiyla kulumsun, dogrulukla bana taparsin, dedi

Yukaridaki pasaj “Altinoluk Sohbetleri - 1”; Sadik Dana ; Erkam Yayinlari; Teslimiyet bölümü; sh 80-82 ‘den alinmistir



Yukarida tasavvuf ehlinin hemen herkesçe bilinen görüslerini okudunuz Kaynaklari ile okudunuz Bu konulari çok sayida kaynaktan da teyit edebilirsiniz Ayrica tasavvuf sohbetlerinde bulunanlar bu anlatilanlardan çok daha ileri yaklasimlari sözlü olarak duymuslardir Anlatana ve anlatilan insanlara duyulan hürmet çogunlukla bu yaklasimlari sorgulama gücünü muhatabin elinden almaktadir Ancak Allah (CC) hakkinda anlatilan bu ve benzeri isnatlar inançli bir müslüman’in yol göstericisi olan Kuran’a ters düsmemek durumundadir

Yukaridaki ifadeler insanoglunun yaraticiya olan askin bir anlatim biçimidir Bu konuyu ve Allah ile beraber olma kavramini asagidaki ayetleri okuduktan sonra bir kez daha düsünmenizi tavsiye ederim Çünkü bir müslümanin ölçüsü Kuran ve Muhammed (SAV)'in uygulamasidir

Allah (CC) Kur’ani Kerim'inde söyle buyuruyor

"Ey Adem! Esin ve sen cennette kal, orada olandan istediginiz yerde bol bol yiyin, yalniz su agaca yaklasmayin; yoksa zalimlerden olursunuz" dedik" (Bakara 35)

"Seytan, ayip yerlerini kendilerine göstermek için onlara fisildadi: "Rabbinizin sizi bu agaçtan menetmesi melik olmaniz veya burada temelli kalmanizi önlemek içindir"

"Dogrusu ben size ögüt verenlerdenim" diye ikisine yemin etti" (Araf 20-22)

"Ey Adem! Dogrusu bu, senin ve esinin düsmanidir Sakin sizi cennetten çikarmasin, yoksa bedbaht olursun Dogrusu cennette ne acikirsin, ne de çiplak kalirsin; orada ne susarsin de ne de günesin sicaginda kalirsin" dedik

Ama seytan ona vesvese verip: "Ey Adem! Sana sonsuzluk agacini ve çökmesi olmayan bir saltanati göstereyim mi? dedi

Bunun üzerine ikisi de o agacin meyvasindan yedi, ayip yerleri görünüverdi Cennet yapraklariyla örtünmeye koyuldularAdem, Rabbine bas kaldirdi ve yolunu sasirdi" ( Taha 117 – 121)



Lütfen dikkat edin!

Yukaridaki ayetlerde olayin meydana geldigi mekan cennettir

Cennetteki bir varliga, her nimet elinin altindayken sonsuzluktan, melik olmaktan ve tanriyla birlikte olmaktan öte ne vaadedilebilir ki?

Seytan’da öyle yapmis ve Adem’e yasak agaci; “sonsuzluk agaci ve çökmesi olmayan saltanat” olarak tarif etmistir

Halbuki “sonsuzluk” Allah (CC)’a ait bir vasiftir Adem (AS) ise süphesiz ki tanri olmak istememistir Ancak seytan kendisine bu durumu süslü göstererek Âdem’i ve esini kandirmistir Dikkat edilirse, “sonsuzluk agaci” kendisine tirmanilmayi, kabiliyetine göre belli bir dalinda konuslanmayi hatirlatir ki bu durum “fena fillah”, “Allah (CC)’la olmak” veya “Allah (CC)’da yok olmak” kavramlariyla tipatip aynidir

Seytanin süslü göstererek “sonsuzluk agaci ve çökmesi olmayan saltanat agacinin” meyvesinden Adem’e ve esine yedirmesi, hepsinin cennetten kovulmalarina sebep olmustur Adem (AS)’in tevbesi de cennetden kovulmalarina engel olamamistir

Allah (CC), Kur’ani Kerim’inde Dünyadaki Ademogullarina cennet’i açik ve net bir hedef olarak belirleyip ve birçok ayetle o’nu övmüsken[8] ve onca sarih ayetle büyük kurtulus [9] olarak bildirilmisken, yukaridaki siir ve kissalarda Ârif, Cennet’le tatmin olmuyor, daha fazlasini istiyor…

Simdi soruyoruz; “Fena fillah” veya “Allah’la beraber olma” hali, sakin seytanin cennetteyken Adem’e ve esine süslü gösterdigi “sonsuzluk agaci ve çökmesi olmayan saltanat”in dünyada ki versiyonu olmasin?!…

Sonuç olarak sunu herkesin bilmesi gerekir Askin ifadeler bir anlik siirsel anlatimdan çikip bir ekole dönüsüyorsa ve tevil gibi kaygan bir zeminde dahi ayakta duramiyorsa ve analitik düsünen yaklasimlara “SEN ANLAMAZSIN!” denilerek bir duygusal savunma mekanizmasi gelistiriliyorsa orada din, heva ve hevesten öteye gidemez Bu tür fikirlerin sahiplerinin kendi ifadeleri veya yolun yolcularinin büyüksemesi ile de Allah (CC) katinda deger kazanilmaz Unutulmamalidir ki hiç kimse Allah (CC) den daha merhametli degildir ve hiç kimse yaratildigi insan formatinin disinda bir kavrayisa soyunmamalidirHele bir çok aktarimdaki “Allah bana söyle gösterdi” gibi ifadelerle baslayan yaratilmislarin Kuran gerçegine uymayan masallari büyük bir iftiranin ta kendisidir




"O gün, zalim kimse ellerini isirip: "Keske Peygamberle beraber bir yol tutsaydim, vay basima gelene; keske falancayi velî edinmeseydim And olsun ki beni, bana gelen Kuran'dan o saptirdi Seytan insani yalniz ve yardimcisiz birakiyor" der" (Furkan 27-29)

"Ey Insanogullari! Seytan, ayip yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak ananizi babanizi cennetten çikardigi gibi sizi de sasirtmasin Sizin onlari görmediginiz yerlerden o ve taraftarlari sizi görürler Biz seytanlari, ayetlerimizi arkaya atanlara dost kilariz / Onlar bir fenalik yaptiklari zaman, "Babalarimizi bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti" derlerDe ki: "Allah fenaligi emretmez Bilmediginiz seyi Allah'a karsi mi söylüyorsunuz?" (Araf 27-28)

"Allah hakkinda bilmeden tartisan ve her azili seytana uyan insanlar vardir / Onun hakkinda söyle yazilmistir: O kendisini velî edinen kimseyi saptirir ve alevli azaba götürür" (Hacc 3-4)

"Senden önce gönderdigimiz hiçbir elçi ve nebi yoktur ki, bir seyi arzuladigi zaman, seytan onun arzusuna vesvese karistirmamis olsun / Allah seytanin karistirdigini, kalplerinde hastalik bulunan ve kalpleri kaskati olan kimseleri sinamayi vesile kilar Zalimler süphesiz derin bir ayrilik içindedirler" (Hacc 52-53)


Hasan Mustafa Arslan



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ârif: Manevi tecrübeyle marifet ve hakikat mertebesine ulasan sûfî “Taniyan, bilen, vâkif ve asina olan, halden anlayan” gibi manalara gelen ârif, daha çok tasavvufta kullanilan bir terimdir Ârif’in bilgisine mârifet denir Mârifet, kelam ve felsefe ilminde es anlamli olarak umumiyetle bilgi manasina kullanildigi gibi mârifetullah seklinde ve Allah hakkindaki bilgi içinde kullanilmistir Tasavvufta ise Allah’a dair olan bilgi basta olmak üzere bütün varlik ve olaylarin mahiyeti hakkindaki bilgiye mârifet denilmis ve ârif (ehl-I mârifet) ile âlim arasinda açik bir ayrim yapilmistir (TDV Islam Ansiklopedisi “ÂRIF” maddesi c 3 - s361)

[2] “Rabbiniz'in magfiretine, ve Allah'a karsi gelmekten sakinanlar için hazirlanmis eni gökler ve yer kadar olan cennete kosusun” (Âli Imran 133)

[3] “Ey Inananlar! Siz kendinize bakin; dogru yolda iseniz sapitan kimse size zarar veremez Hepinizin dönüsü Allah'adir, islemekte olduklarinizi size haber verecektir” (Maide 105)

[4] “Bedevilerden, Allah'a ve ahiret gününe inanan, sarf ettigini, Allah katinda ibadet ve peygamberin dualarina nail olmaga vesile sayanlar da vardir Bilin ki, verdikleri onlar için ibadettir Allah, onlara rahmet edecektir Allah süphesiz bagislar ve merhamet eder” (Tevbe 99)

[5] Hz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, “Mü’minin fe rasetin den çekinin, çünkü o Al lah’in nuruyla gö rür” buyur mustur(Tirmizî, Hicr suresinin tefsiri, 6 cilt)

[6] “Toptan Allah'in ipine sarilin, ayrilmayin Allah'in size olan nimetini anin: Düsmandiniz, kalplerinizin arasini uzlastirdi da onun nimeti sayesinde kardes oldunuz Bir ates çukurunun kenarinda idiniz, sizi oradan kurtardi Allah, dogru yola erisesiniz diye size böylece ayetlerini açiklar” (Âli Imran 103)

[7] “Onlar o kimselerdir ki inanmislar ve kalpleri Allah’in zikri ile yatisip mutmain olmaktadir Bilin ki kalplerin yatisip mutmain olmasi Al lah’in zikri iledir” (Ra’d 28)

[8] Inanip yararli isler yapan kimseler cennetlik olanlardir, onlar da orada temellidirler (Bakara 82)

[9] Bunlar Allah'in yasalaridir Allah'a ve Peygamberine kim itaat ederse onu içlerinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir, orada temellidirler, büyük kurtulus budur (Nisa 13)