> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2  (Okunma Sayısı 2619 defa)
23 Temmuz 2010, 11:57:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Temmuz 2010, 11:57:34 »



Tasavvuf Dönemi ve İlk Mutasavvıflar 2


Başlangıçta tasavvufa tepki gibi ortaya çıkan melâmet hareketi, daha sonraları tasavvufî sistem içinde, bir yandan bir meşrebin adı olma özelliği kazanırken, diğer yandan bir tarîkatın adı olmuştur Bununla birlikte târih boyunca melâmet fikri ve melâmîlik mensubu kişiler, genellikle ihtiyatla karşılanmış ve zaman zaman da takibata uğramıştır
b Mısır Mektebi, Mârifet ve Muhabbet
Mısır'da sistem bâzında tasavvufun temelleri Zünnûn Mısrî (ö245/859) tarafından atılmıştır Zünnûn, Ma'ruf Kerhî'den sonra mârifet ve muhabbet konusunda söz söyleyen ve bu konuda nazariye geliştiren sûfîlerdendir Ona göre mârifet üç türlüdür: Birincisi genel anlamda mü'minlerin, ikincisi kelâmcıların ve hikmet ehli kişilerin, üçüncüsü de Allâh'ı kalbleriyle tanıyan evliyânın mârifetidir Bu üçüncüsü mârifet derecelerinin en üstünü olup yakîn ile dopdoludur Allâh'ı vahdet sıfatıyla tanımaktır Bu tür bir mârifet, istidlal ve nazar yoluyla değil, ilham yoluyla gönle doğan, Allâh tarafından kalbe ifâza olunan bir mârifet türüdür Keşf ve ilham ile hâsıl olan bu mârifetin dışındaki yollarla Zât-ı kibriyâ'yı tanımak, ancak selbî sıfatlarla olur Zünnûn yakînî mârifetin Hakk'ın bir ikrâmı olduğunu şu lâfızlarla anlatır: "Ben Rabbımı Rabbımla tamdım Eğer O olmasaydı asla O'nu tanıyamazdım"
Zünnûn'un mârifetle ilgili gördüğü muhabbet, insanı Allâh ile ittisale erdirecek mâhiyettedir İnsan bu sevgi ve ittihad sayesinde kendisinin Hakk'ta müstağrak olduğunu hisseder Ancak böylesine ulvî ve rûhî sevgiye eren kimse, durumunu başkasına arzetmekten sakınmalı, sır saklamasını bilmelidir
Zünnûn Mısrî, Mısırlı bir sûfî olmakla birlikte, onun tesir ve nüfûzu, Mısır dışında Sehl b Abdullah Tüsterî, Ebû Türâb Nahşebî, Ebû Abdullah b Cellâ ve Ebû Saîd Harrâz gibi mutasavvıflara kadar uzanmıştır2

c Şam Mektebi, Açlık ve Gece İbâdeti
Şam tasavvufu, genellikle açlıkla eğitimi ve gece ibâdetini öne çıkaran ve bu yüzden "Cûıyye ve ehlü'1-leyl" adıyla anılan sûfîlerce temsil edilmiştir Bunların başında Ebû Süleyman Dârânî (ö215/830) ve talebeleri Ahmed b Ebi'l-Havârî ile Ahmed b Âsım Antâkî gelmektedir Ebû Abdullah b Cellâ ile Feth Mevsılî bu dönemde Şam bölgesinde yetişen ünlü mutasavvıflar arasında yer alır
Şam mektebinin önderlerinden sayılan Dârânî, tasavvuf târihinde "ehlü'1-leyl" tâbirini ilk kullanandır Ona göre ehlü'1-leyl olan kimselerin gece ibâdetinden aldığı tad ve haz, eğlence düşkünlerinin eğlenceden aldıkları taddan daha fazladır Dârânî, ehlü'l-leyli üç derece olarak tasnif eder: Birinci derece, düşünerek okuyan ve ağlayan, ikinci derece düşününce cezbelenip sayha eden ve bununla rahatlayan, üçüncü derece ise okuduğunu düşünen ve bunun sonucu şaşkınlık ve hayrete düşerek sayha etmeye mecali kalmayanlardır Yine o, "takvâ ehli kimselerin ölümünü ebedî hayâta açılan bir kapı olarak görmekte, diri oldukları hâlde nice ölmüş kimselerin bulunduğuna" dikkat çekmektedir Allâh ile kul arasındaki sevginin "dil dudak deprenmeden" anlaşılması gereken bir keyfiyet olduğuna işâretle der ki: "Ârifin basîret gözü açılınca dünyâ gözü kapanır Artık Allâh'tan başka birşeyi görmez olur" Ebû Süleyman'a göre kalbe dünyâ yerleşince orada âhırete yer kalmaz
Dârânî'nin talebesi ve Cüneyd'in arkadaşı bulunan Ahmed b Ebi'l-Havârî, Cüneyd tarafından "Reyhânetü'ş-Şâm" lakabıyla anılırdı Ahmed, dünyâ sevgisinin Hakk'a nasıl perde olduğunu şöyle anlatır: "Kim dünyâya istek ve sevgiyle bakarsa, onun gönlünden yakîn nuru ve zühd çıkarılır Allâh Rasûlü'ne ittibâ etmeden yapılan amel boşunadır"
Ebû Abdullah b Cellâ, ana-babası tarafından Allâh yoluna vakfedilmiş bir gönül eriydi Âbid, zâhid ve muvahhid kavramlarını şöyle açıklardı: "Övgü ile yergiyi eşit gören zâhid, farz ibâdetleri tam ve zamanında yapmaya çalışan âbid, bütün fiilleri Allâh'a âit gören, Vâhid'den başkasını görmeyen muvahhîddir" Bu söz bile daha o devirlerde sûfîlerin vücûdî tevhîd konusuyla ilgilendiğini göstermektedir
Bunlardan başka Şam bölgesinde bu yıllarda yetişmiş bulunan Ahmed b Âsım Antâkî ile Feth Mevsılî ve benzerleri bu mektebin özelliklerine yeni ve farklı bir şey ilâve etmemişlerdir

d Bağdad Mektebi, Tevhîd ve Aşk
Asırlar boyu İslâm devletinin pâyitahtı olan Bağdad, aynı zamanda ilim ve kültür merkezi olma özelliğine sâhip bulunduğundan, tasavvufun en büyük temsilcileri ve eser sâhibi müellifleri burada yetişmiştir Bağdad tasavvuf mektebi Basra mektebinin izlerini taşımaktadır Bağdad sûfîleri arasında ilk defa "sûfî" adıyla anılan Ebû Hâşim Sûfî ile ilk tasavvuf târifi yapan Ma'rûf Kerhî'nin önemli bir yeri vardır
Ma'rûf Kerhî ma'rifet ile muhabbet arasında ilgi kurmasıyla ünlüdür Sevginin bir Hakk vergisi (vehbî) olduğunu, insanlardan öğrenilecek (kesbî) bir konu olmadığını, dolayısıyla makam değil hâl olduğunu ifâde etmiştir
Hicrî III asırda Bağdad'da yetişen sûfîlerden biri Mansûr b Ammâr'dır (ö225/840) Âteşin bir vâiz ve iyi bir hatib olan Mansûr, "nefs, kalb ve takvâ" gibi gönül âlemine âit kavramlardan ilk bahsedendir Bağdad'daki Mu'tezile mensuplarının "halkı-l Kur'ân" görüşüne karşı ehl-i sünnet görüşünün savunucusu oldu Ahmed b Hanbel ve arkadaşlarının yanında yer aldı
Bağdad'ın "yalın ayak" anlamına gelen "Hâfî" lakabıyla ünlü sûfîsi Bişr b Haris (ö227/841), zühd ve verâ ile tanınmış bir şahsiyetti Hattâ devrin Abbasî hâlifesi Me'mûn, onun hakkında: "Bu beldede (Bağdad) ondan başka kendisinden çekinilip utanılacak bir kimse kalmadı" derdi Zengin bir âilenin çocuğu olmasına, çocukluğu bolluk ve refah içinde geçmiş olmasına rağmen, tasavvuf yoluna girince son derece zâhidâne bir hayât yaşamıştır
Eserleri ve tesiri bugünlere uzanan Bağdad sûfîlerinden biri de Haris b Esed Muhâsibî (ö243/857)'dir O, bir sûfînin eğitim içinde geçireceği gelişmeleri, bu gelişmeler sırasında inkişaf edecek hakîkatleri ve tecellî edebilecek mârifet ve bilgilerle mânevîyat yolunun sıkıntılarını en iyi şekilde anlatmıştır Daha sonraki tasavvuf müellifleri Kuşeyrî ve Gazzâlî'nin eserlerinde atıflarda bulunduğu Muhâsibî, ilim, takvâ ve hâl açısından eşsiz bir sûfîdir Ona göre "bâtınını murâkabe ve ihlâsla doğrultan kimsenin Allâh Teâlâ zâhirini mücâhede ve sünnete uymakla süsler"
Muhâsibî kendisinden sonraki mutasavvıflar üzerinde etkili olmuş, eserleriyle tasavvuf târihimizde derin izler bırakmıştır Otuzu aşkın eseri günümüze ulaşmıştır Muhâsibî'nin tasavvuftaki metodu, rûhî hayâtın gelişmesine etki eden tesirlerin sebep ve sonuçlarını inceleyen "tahlilci" bir metoddur Nitekim onun "İbâdetin esâsı verâ, verânın esâsı takvâ, takvânın esâsı nefs muhasebesi, muhasebenin esâsı havf ve recâdır" sözü bu anlamda bir ölçüsüdür "Muhâsibî" tasavvuf yolunda "nefs muhâsebesi"ni esas aldığı için bu adla meşhur olmuştur
Muhâsibî ile çağdaş ve arkadaş olan ve Cüneyd Bağdâdî'nin dayısı ve üstadı bulunan Seriy Sakatî, tevhîd ve takvâ ilimlerinden bahseden sûfîlerin ilklerindendir Önceleri ticâretle meşgul olan bu gönül adamı, daha sonra ticareti bırakarak kendini ibâdet ve zühde vermiştir Onun tasavvuftaki en önemli özelliği, hakîkat ve tevhîdden ahvâl ve makâmâttan3 bahseden sûfîlerin ilklerinden olmasıdır Kuşeyrî, Seriyy'i ilim ve hakîkati cem'eden beş kişiden biri olarak saymaktadır
Ebû Hamza Bağdadî (ö269/882) özel anlamda Bağdad tasavvufunda, genel olarak tasavvufta zikir safâsı, cem'-i himmet, muhabbet, aşk, kurb ve üns gibi kavramlardan ilk bahsedendir
Ebu'l-Huseyn Nûrî (ö295/907) tevhîd konusunu tenzih ve ittisal arası bir ifâde ile anlatan sûfîdir Cüneyd ile çağdaş ve arkadaştır Tevhîd konusundaki ince düşüncesi sebebiyle, zaman zaman sıkıntılı ithamlara da maruz kalmış olmakla birlikte, Nûrû'nin fikirleri, Hallaç ve benzerleri için bir ön hazırlık niteliği taşır Sûfîlerin yanlış anlaşılabilecek bu tür bâzı sözlerini değerlendiren Ebû Nasr Serrâc, el-Luma' adlı eserinde onun fikirlerine özel bir bölüm ayırmıştır4
Cüneyd Bağdadî (ö297/909) Tasavvuf ve tarîkatlarda "ser-halka" kabul edilen müstesna sûfîlerden biridir Daha önce temas ettiğimiz Nişabur mektebi mensubu "sekr ve mânevî sarhoşluğu" önde tutan Bâyezid-i Bistâmî'ye mukabil Cüneyd, "sahv ve temkin"in mümessili sayılır Onun anlayışına göre insan ayıklık hâlinde nefsinin içinde neler olduğunu fark eder Halbuki sekr hâli arttığında mes'ûliyetin kalkacağı bir konuma düşer Sekr, kulun kalbine gelen ve aklını başından alan bir hâl ile olur Sahv ise sekrden sonra gelen bir hâl olup, insanın elem veren şeyi ayırd etmesine, Hakk yolda elem vereni tercîh etmesine imkân veren bir durumdur

 
ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:42:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 rüya tabiri,Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 mekke canlı, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 kabe canlı yayın, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 Üç boyutlu kuran oku Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 kuran ı kerim, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 peygamber kıssaları,Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2 ilitam ders soruları, Tasavvuf dönemi ve ilk mutasavvıflar 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes