> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Şevk u İştiyak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şevk u İştiyak  (Okunma Sayısı 1101 defa)
01 Şubat 2011, 17:01:45
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 01 Şubat 2011, 17:01:45 »



ŞEVK U İŞTİYAK




Şiddetli arzu, aşırı istek, mârifet kaynaklı neşe, sevinç ve hasret çekme mânâlarını ihtiva eden şevk; sofîyece, tam idrâk ve ihâta edilemeyen veya müşâhede edilip de sonra kaybolan mahbûba (sevgiliye) karşı, kalbin arzu ile coşması şeklinde tarif edilmiştir. Bazıları onu, ma'şûkun cemâlini görmek için âşığın kalbinde tütüp duran neşe, sevinç, heyecan ve hasret; bazıları da, mahbûba meyl ü muhabbetten gayri, âşığın kalbindeki bütün hâtıraları, bütün meyilleri, bütün iştiyakları, bütün arzuları ve bütün dilemeleri yakıp kül eden bir kor şeklinde yorumlamışlardır.

Şevkin menşei muhabbet, muhabbetin neticesi de şevktir. Hasretle yanan bir kalbin şifâsı vuslattır; şevk de bu yolda nurdan bir kanat.. âşık vuslata erince, şevk de zâil olur; ama iştiyak daha da artar ve müştâkın vicdanı her mazhariyetten sonra köpürür ve "Hel min mezîd" (Daha var mı, artırılamaz mı?) der. Onun içindir ki, her an ayrı bir mârifet, ayrı bir muhabbet ve ayrı bir zevk-i rûhânî ile aşkı, şevk ufkunda, şevki, iştiyak kutbunda devredip duran Ufuk İnsan ve Kutup Peygamber (s.a.s.), bir vuslat kuşağı sath-ı mâilinde en birinci dilek olarak: "Allah'ım Sen'den, Sen'in cemâl-i bâ kemâlini müşâhedeye ve Sana vuslata şevk istiyorum."[1] sözleriyle O'na yalvarır ve mezîd ister.

Bazı tefsirciler, وَالَّذِينَ آمَنُوا أَشَدُّ حُبًّا للهِ "İman edenlerin Allah'a olan sevgileri çok daha sağlam ve daha güçlüdür."[2] âyetini tefsir ederken şunları da kaydederler: Şevk, minvechin idrâk olunup, minvechin idrâk olunmayan şeylerde bahis mevzudur. Yoksa, tam idrâk ve ihâta edilebilen şeye karşı şevk olamayacağı gibi, hiçbir zaman bilinip kavranması mümkün olmayan şeylere karşı da o düşünülemez. Evet insan, görmediği, sesini işitmediği, evsâfına muttali olmadığı şeylere iştiyak beslemediği gibi, tamamıyla ihâta ve idrâk edebileceği nesnelere karşı da alâka ve arzu hissetmez.

Şevk u iştiyak iki şekil ve iki surette cereyan eder:

1. Sevgiliyi müşâhede ve vuslattan sonra meydana gelen ayrılık esnasındaki iştiyaktır ki; Mevlânâ'nın "ney"i, Yunus'un "dolab"ı, o ürperten inilti ve gıcırtılarıyla, ezel bezmindeki vuslat ve maiyyete duydukları şevkten birer feryattır ve bu feryat "şeb-i arûs"a kadar da sürüp gidecektir.

2. Müştak olan âşık, sevdiğini perde arkası görür, fakat tam ihâta edemez; hisseder, ama tam duyamaz.. parmağını aşkın balına banar; ne var ki bir adım daha atmasına izin verilmez.. "yandıkça yandım bir su!" der ama, yanması matluptur, çığlıkları nazara alınmaz...

Ruhun böyle zamanüstü "elest bezmi"nde[3] O'nu müşahede edip de sonra beşeriyetin gereği veya teklif sırrı ve gayba imanın öne çıkması sebebiyle, muvakkat bir hasret ve hicrâna atılan insanoğlu, bir ömür boyu O'nu sayıklar durur ve O'na iştiyakla yanar, tutuşur. Bundan daha önemlisi de, nezih ruh, temiz gönül ve selim fıtratlara karşı, istiğnâ-i zâtîsine[4] muvâfık şekilde Zât-ı Akdes'in şevkidir... Kimbilir belki de, sînelerde ocak gibi tütüp duran iştiyakın asıl kaynağı da işte bu şevktir..?

Şevk, zâhir ve bâtın duyguları mahbûba tevcih edip ondan başkasına karşı olan iştihalara bütünüyle kapanma; iştiyak ise, ona karşı arzu ve isteklerle dolup taşmadır.. ve bunların her ikisi de ruhu besleyen önemli kaynaklardandır. Her ikisi de elemli, fakat inşirah verici; sıkıntılı, ama ümit vaad edicidirler.

İnsanlar arasında, aşkla yanıp, şevkle inleyenden daha ızdıraplı fakat aynı zamanda daha mesut kimse yoktur. O, vuslat mülâhazasıyla neşelenip coştuğu zaman o kadar rûhânîleşir ki, o esnada "cennete gir!" deseler, ihtimal ki girmez. Ayrılık hasretiyle de öyle yanar-yakılır ki, Dost'la hemhâl oluncaya kadar, ateşini cennet kevserleri bile söndüremez. Ne var ki, içinde bulunduğu o cehennemden kurtulmayı da hiç mi hiç düşünmez... Düşünmek bir yana, onun şevk u iştiyakına cennet sarayları dahi mâni olsa, cehennem ehlinin ateşten kurtulmak için feryatlar kopardığı gibi, o da çığlıklar atar.

Dünya insanları şevki, şevk ehlini bilmez; şevk ehli de, kendini dünyaya kaptırmış nâdânlara hayret eder ve onların hallerinden ürperir. Bir münasebetle Cenâb-ı Hak, Hz. Dâvud'a şöyle ferman eder: "Ya Dâvud, eğer dünyaya meyl ü muhabbet gösterenler, onları nasıl beklediğimi, onlara olan şefkatimi ve günahlara baş kaldırmalarını nasıl istediğimi bilselerdi, Bana olan şevk u iştiyakla ölürlerdi..."[5]

Şevk, bir alev gibi bütün benliği sarınca, âşık, ızdırap ve haz karışımı duygularla coşar ve çığlık atar:

اَلشَّوْقُ حَيَّرَنِي، اَلشَّوْقُ أَحْرَقَنِي
اَلشَّوْقُ فَرَّقَنِي بَيْنَ الْجَفْنِ وَالْوَسَنِ
اَلشَّوْقُ قَرَّبنِيَ، الشَّوْقُ أَغْرَقَنِي
اَلشَّوْقُ أَقْلَقَنِي، اَلشَّوْقُ أَدْهَشَنِي
"Şevk başımı döndürüp beni hayrete sürükledi; şevk ciğerimi kebâb etti; şevk gözlerimle uykum arasına girdi.. şevk beni O'na yaklaştırdı; şevk beni aştı; şevk beni ızdıraba boğdu; şevk ruhuma dehşetler saldı."

Bazen, ruhtaki bu infiâl bedene akseder, onu raks ve semâa zorlar. İnsan iradesinin "hâl"e yenik düştüğü bu durumlarda âşık mâzur sayılır:

فَقُلْ لِلَّذِي يَنْهَىعَنِ الْوَجْـدِ أَهْلَهُ
إِذَا لَمْ تَذُقْ مَعَنَا شَرَابَ الْهَوَى دَعْنَا!
إِذَا اهْتزَّتِ اْلأَرْوَاحُ شَوْقًا إِلَى اللِّقَاءِ
تَرَقَّصَتِ اْلأَشْبَاحُ يَا جَاهِلَ الْمَعْنَى!
فَيَا حَادِيَ الْعُشَّاقِ قُمْ وَاحْدُ قَائِمًا
وَزَمْزِمْ لَنَا بِاسْـمِ الْحَبِيبِ وَرَوِّحْنَا!

"Vecd ehlini hususî hallerinden vazgeçirmek isteyene: 'Sen bizimle aşk şarabını tatmadın, bırak bizi!' de. 'Behey mânâ bilmez nâdan; ruhlar sevgiliye karşı şevkle köpürünce, cesetler oynamaya başlar. Ey âşıkları coşturup mâşûka sevk eden rehber! Ayağa kalk ve onları şahlandır; kalk sevgilinin adıyla gönüllerimize hayat üfle!"

Acz ü fakr yolu itibarıyla şevk, hizmette fütur getirmeme, ye'se düşmeme; mâruz kalınan en kötü, en çirkin gibi görünen durumlarda bile, Cenâb-ı Hakk'ın bir eser-i rahmeti var olabileceği mülâhazasıyla buruk, hüzünlü fakat ümitli bir bekleyiş ve Allah'a karşı fevkalâde güven içinde bulunma şeklinde yorumlanmıştır ki, günümüz hizmet erlerinin dört buud ve dört derinliklerinden biri sayılır.

اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ شَوْقًا إِلَى لِقَائِكَ وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ سَيِّدِ الْمُشْتَاقِينَ



Sızıntı /Fethullah Gülen
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şevk u İştiyak
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:49:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şevk u İştiyak rüya tabiri,Şevk u İştiyak mekke canlı, Şevk u İştiyak kabe canlı yayın, Şevk u İştiyak Üç boyutlu kuran oku Şevk u İştiyak kuran ı kerim, Şevk u İştiyak peygamber kıssaları,Şevk u İştiyak ilitam ders soruları, Şevk u İştiyakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes