๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 18 Temmuz 2011, 09:58:17



Konu Başlığı: Mürşidin Rızası
Gönderen: Ekvan üzerinde 18 Temmuz 2011, 09:58:17
                  Mürşidin Rızası

Hâce Alâeddin Attâr (k.s) hazretleri şöyle buyuruyor:

- Sâdât-ı kirâm efendilerimiz, "Bu yolda muvaffakiyet çalışmakla, gayretle olur" buyurdular. Sâlikin mürşidinden feyiz isteği, mürşidin emri yolunda çalışması sayesinde elde edilir. Çalışmadan elde edilen manalar kalıcı değildir. Mürşidin müride yönelişi, eğer mürid tarafından çalışılıp derinleştirilmeyecek olursa, mürşidin bu yönelişi sadece birkaç gün sürer. Mürşid, alaka göstermeyen sâlike ne verebilir?

 Hâce Alâeddin Attâr (k.s) hazretleri bir defasında şöyle buyurdular:

 - Mürşidin himmetiyle sâlik kendi varlığını unutabilir mi, diye biri bizi imtihan etti. Bunu gerçekleşmiş görünce de onu manevi bir heybet kapladı. Sonra bu halden kurtulması için yalvardı.

 İnsan, bu taifeyi (sâdât-ı kirâmı) imtihan etmekten çekinmelidir. Mürid, mürşidinin teveccühüne engel olacak şeylerden kendi içini temizlemeye gayret etmelidir. Ancak ondan sonra ilâhî feyze layık olur. İlâhî feyizde eksiklik ve kusur yoktur; eksiklik ve kusur müridin kendindedir. Mürid, kendi âcizliğini ve biçareliğini daima mürşid huzurunda korumalıdır. Ve mürid şunu asla unutmamalıdır:
 
Hedefe erişmek, ancak mürşidin rızasını tahsil etmekle olur. Rıza yolundan başka yol yoktur. Mürid, mürşidinin teveccühünü muhafaza etmedikçe kendi şahsî eser ve kıymetinin hiç olduğunu bilinç altında bulundurmalıdır.

Eğer sâlik daima kendi fiillerinin kusurunu görür, noksanını bilir ve kendi âcizliğini idrak ederse, lütuf ve kerem sebebini de kabul etmiş olur. Şah-ı Nakşibend (k.s) hazretleri hep bu sıfatı emreder ve şöyle derdi:

- Beni her zaman bu sıfatta iken hizmetlerinde kullanırlar!

 Bâtında Allah ile zâhirde Allah'ın emirleriyle olmak lazımdır. Bu iki sıfatı toplayabilmek kemaldir. Reşahât sahibi Ali b. Hüseyin Safî (k.s) şöyle diyor:

 - Hâce Alâeddin Attâr (k.s) hazretlerinin bâtında Allah ile olmak ifadesindeki sözün manası şudur: Mürid, bâtın kıblesi olarak Allah'ın zatına bağlanacak ve gönül gözünü mutlak yüzden, Hak Teâlâ'dan ayırmayacaktır. İki cihanda Hak'tan gayrı muradı olmayacaktır. Ve bütün mevcudiyeti Cenâb-ı Hakk'a  feda edecektir.  Yine Hâce hazretlerinin "Zahirde Allah'ın emirleriyle olmak" şeklindeki ifadelerinden murat şudur; Mürid, Kitap ve Sünnet'le amel etmeli ve zâhirinde onlara aykırı en küçük bir tavır içinde bulunmamalıdır. Zira sadık mürid, artık bedenen/ ibadetleriyle şeriata, ruhuyla tarikata, sırrıyla da vuslata bağlanmıştır.




Dr. Ahmet Çağıl