> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Mürşide İtiraz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mürşide İtiraz  (Okunma Sayısı 716 defa)
28 Mayıs 2011, 14:25:41
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 28 Mayıs 2011, 14:25:41 »



                     Mürşide İtiraz

Tasavvufî yaşantıda dikkat çekici unsurlardan biri de, müridin mürşidinin isteklerini itirazsız kabullenişidir. Bu konu dinî hassasiyet adına kuşku ve eleştirilere sebep olmakta, bazen de yanlış uygulamalar bu eleştirileri haklı çıkarmaktadır.

   Sahih tasavvufî yaşantıda mürşidin istekleri mürid için ne anlam ifade eder? Mürşide hiç itiraz edilemez mi? Ya da hangi durumlarda itirazlar olabilir? Bu itirazların sonuçları neler olabilir?   
   
   Tasavvufu yaşamadığı için anlayamayanların cevap aradığı sorulardan biri de şu:

   “Mürşidler müridlerinden tam teslimiyet istiyor. Mürşidine itiraz eden kurtuluşa eremez deniliyor. Velilere karşı çıkan, onları eleştiren, verdikleri emrin aksine giden çarpılır diye insanlar tehdit ediliyor.
   İnsanlar Allahu Tealâ’nın emrine uymadığı zaman çarpılıp ağzı burnu felç olmuyor da, bir mürşide karşı çıktığı zaman mı çarpılacak? Ayrıca Ashab-ı Kiram’ın ve özellikle Hz. Ömer’in, zaman zaman Hz. Peygamber A.S.’ın bazı uygulamaları karşısında ‘niçin böyle yapıyoruz, şöyle yapılsa daha iyi olmaz mı?’ tarzında farklı görüş bildirdiği, Efendimiz A.S.’ın da bazen bu görüşleri benimseyip, kendi kararından vazgeçtiği bilinmekte. Mürşidlerin konumu nedir ki, onlara hiç itiraz edilmesin, itiraz edenin yüzü gülmesin?”
   

   Doğru İtiraz mı, Doğrulara İtiraz mı?

   Önce şunu belirtelim ki, gerçek mürşidler kendilerinin peygamberler gibi masum olduğunu, hiç hata yapmayacaklarını söylemezler. Onlar, Hz. Ömer R.A. gibi: “Bana hatalarımı gösteren kimseye Allah rahmetini ulaştırsın” der. Allah için kusurunu söyleyene hayır dua ederler. Bunun için Allah rızasından başka bir dertleri olmayan kâmil mükemmil insanlarla, dünya ve şöhret delisi olan kimseleri muhakkak biririnden ayırmalıdır.

   Şekli mürşide, sıfatı şeytana benzeyen bazı şarlatanlara itiraz eden çarpılmaz, aksine sevap kazanır. Fakat, ilâhi aşk ile parlayan bir velinin gönlü Cenab-ı Hakk’ın aynası gibidir. Onu üzen, Yüce Mevlâ’yı gazaplandırır. Bu durumda bir Allah dostunu haksız yere incitmek ve karalamak, başı demir tokmağa vurmaktan daha tehlikelidir.

   Esasen haklı olduğu bir konuda, düşmanımıza bile itiraz etmek hak değildir. Keyfi ve menfaatı için hakkı inkâr eden, haklıyı tenkitle uğraşan kim olursa olsun, onun hesabını Allahu Tealâ görür.

   Kâmil bir mürşide itiraz edenler birkaç gruptur. Bunların bir kısmı mazur, bir kısmı sorumludur.
   

   İyi Niyet, İyi Sonuç

   Mazur olanlar iyi niyetlidir. Dertleri kusur aramak değil, kusuru kapatmaktır. Mürşidden duydukları veya gördükleri bazı şeyleri akılları almamaktadır. Ona göre bazı sözler ve işler ilme ters gözükmektedir. Bazı uygulamalar dine aykırı gibi durmaktadır. Onun için bu kimse, din gayreti ile yanlış gördüğü şeyi düzeltmeye çalışır, niçinini sorar, izahını ister. Aslında yanlış zannettiği şeylerin çoğunlukla ilme ve hikmete göre bir izahı vardır. Hepsi dinî bir delile dayanmakta, makul bir sebebi bulunmaktadır. Ancak bazı işler sırlı, bazı deliller saklı, bazı akıl ve anlayışlar farklı olduğu için, işin iç yüzü anlaşılmamakta ve itiraz olmaktadır. Aslında bazı işler herkesin kolayca anlayabileceği türden değildir.

   Bunun için kâmil mürşidlerin bazı sözlerini veya hallerini anlamayan kimse cevabı nefsine değil, işin sahibine sormalıdır. Bu onun için daha hayırlı olacaktır. Veli kendisine itiraz edenin niyet ve edebine bakar. Niyeti dini korumak ve hakkı savunmak olanlara hayır dua eder. Kendisini anlamadığı ve karşı çıktığı için ona düşman olmaz.

   Bu durumla ilgili şöyle bir örnek anlatılır:

   Velilerden Hallac-ı Mansur, ilâhi aşk ve cezbe halinde söylediği bir sözden dolayı dinden çıkmakla suçlandı. Kendisi: “Enel Hak (Ben Hakk’ım)” demişti. Bu sözden tevbe etmesi istendi. “Sözüm haktır, ispatı Hak katındadır.” dedi ve vazgeçmedi. Dinden çıktığı düşüncesiyle öldürülmesine karar verildi, idam sehpası kuruldu. Hallac İki rekat namaz kıldı, dua etti. Duasının bir yerinde şöyle diyordu:

   “Allahım! Şu topluluk senin kullarındır. Dinlerine olan bağlılıkları yüzünden ve sana yaklaşmak ümidiyle beni öldürmek için toplanmışlar. Onları affet. İyi biliyorum ki, bana açtığın sırları onlara açsan, yahut onlardan gizlediğin şeyleri benden de gizleseydin bu hal başıma gelmezdi. Yaptığın şeyler için sana hamd, istediğin şeyler için de yine sana hamd olsun!”
   

   Düşmanlıkla İtiraz

   Gerçek mürşide itraz eden bir grubun da bu itirazıyla sorumluluk altına gireceğini söylemiştik. Böylelerinin itirazı inadınadır. Hep kendisini haklı görür, kimseye haklılık payı vermez. Dini kendi bildiğinden ibaret sanır. Farklı görüş ve tarzlara tahammülü yoktur. Önüne geleni karalar ve incitir. Özellikle insanların Allah için etrafında toplandığı ve fayda gördüğü velilere çatar. Nefsini unutur, Allah için sevilen ve sözü dinlenen salih insanlarla uğraşır. Devamlı tenkit edip durur.

   Aslında böylelerinin tespitleri genellikle yanlıştır. Bilgisi noksandır, kanıtları zayıftır. Sözleri hissî, davranışları edep dışıdır. Niyeti düzeltmek değil, bozmaktır. Değerli şahıs ve makamlara karşı gereken edebi göstermekten ısrarla kaçınarak kendine bir yer edinmeye çalışır. Aslında karalayıp durduğu şahısların daha fazla sevilmesinden rahatsız olmaktadır.

   Bu kişilik yapısına sahip kimseler, şu kudsi hadisin muhatabı durumundadır:

   “Kim benim veli kullarımdan birisine düşmanlık ederse, ben o kimseye savaş ilan eder, dostumun intikamını alırım.” (Buharî, İbnu Mace, Tebaranî)

   Şu hadis de çok düşündürücü:

   “Allah’ın hükümlerini ayakta tutan imamı hafife alıp insanların gözünde küçülten kimseyi Allah kıyamet günü rezil eder.” (Tirmizî, Ahmed)

   Bir mümine yakışan en önemli özellik, önce kendi kusurları ile meşgul olmak ve noksanını tamamlamaktır. Sonra, mümin kardeşlerinin gözüken kusurlarını düzeltmek gelir. İnsanlarda kusur arama derdi kadar büyük bir dert yoktur. Ancak, ayan-beyan ortada duran kusurlara göz yummak, bana ne deyip başından savmak da ayrı bir felakettir. Büyük velilerden Rüveym K.S. bu konuda şu mühim tespiti yapıyor:

   “Sufiler, aralarında hakkı çiğneyen ve edebi zayi edenlere kızdıkları sürece hak üzere, hayır içinde kalmaya devam ederler. Fakat herkes diğerinin hatasına göz yumar ve yanlışına razı olursa, helak olurlar.” (Sühreverdi, Avarifu’l-Mearif)

   Hiçbir mürşidin elinde iyilere sevap verme, kötülere ceza kesme yetkisi yoktur. Mürşid, müridlerini Allahu Tealâ’nın iyi kullara vaadettiği müjdelere ulaştırmak ve günahkârlar için hazırladığı azaptan kurtarmak için uğraşır. Bunun tek yolu Yüce Allah’ın emir ve yasaklarına dikkat etmektir. Allah’ın emrini tebliği eden kimseye itiraz eden kimse, aslında Allah’a itiraz etmiş olur. Bu itirazla kendisini ilâhi tehdit altına atmış ve cezalandırmış olmaktadır. Bu tür tenkit ve itirazlar, daha çok mürşidleri reddedenlerden gelmektedir.
   

   Mürşidin İsteklerine Muhalefet

   Önce şunu belirtelim ki, yap veya yapma şeklinde emir ifade eden her söz, her zaman kesin hüküm bildirmez, muhakkak yapılması gerekmez. Kur’an ve Sünnet’te geçen her emir aynı kesinlikte değildir. Bazı emirler farz hükmündedir, muhakkak yapılması gerekir. Bazı emirler tavsiye niteliğindedir. Bazı emirler de teşvik içindir, muhatap serbesttir; yaparsa fayda görür, yapmazsa zararı yoktur.

   Mürşidin emirleri de işte bu son türdendir. Mürşidin tek hedefi, kendi nefsi ve müridi üzerinde dinin emirlerini uygulamaktır. Müridin terbiyesi ve tedavisi için bazı şeylerin yapılmasını ister, bazı işlerden de sakındırır. Bu durumda mürşidin muradını iyi anlamalıdır. Kesin emirle serbest bırakılan işler birbirinden ayrılmalıdır.

   Terbiye işinde hüküm mürşide aittir. Hareket şeklini o belirler. Kalp hastalığına teşhisi o koyar, reçeteyi o yazar. Artık bundan sonra iş hastaya kalır. İyileşmek isteyen hastaya doktoruna muhalefet değil, itaat düşer. Mürşidini dinlemeyip onun verdiği ilacı içmeyen ve kendi bildiğine giden mürid şekil olarak elbette çarpılmaz. Ancak ahlâk olarak çarpık halde kalır, manevi hastalıkları iyileşmez, derdi bitmez. Diğer taraftan İstenen şeyi gücü kadar yapan kimsenin yapamadıkları affedilir, zayıf kaldığı noktada desteklenir, noksanı tamamlanır.
   

   Gereksiz Soru, Gereksiz Sorumluluk

   Müridin mürşidinin emirlerine karşı nasıl davranacağını şu hadis-i şerif çok güzel ifade eder. Hz. Ebu Hureyre R.A. anlatıyor:

   Rasulullah A.S. bize bir hutbe okudu. Buyurdu ki:
   “Ey insanlar! Allahu Tealâ size haccı farz kıldı, haccediniz.” O esnada bir adam:
   “Her sene mi haccedeceğiz, ey Allah’ın Rasulü?” diye sordu. Rasulullah A.S. sustu, bir cevap vermedi. Adam sorusunu üç kez tekrarladı. Rasulullah A.S. adama:
   “Eğer evet deseydim her sene haccetmeniz gerekecekti. Siz ise buna güç yetiremeyecektiniz.” buyurdu ve şöyle devam etti:
   “Beni kendi halime bırakın, beni size bir şey söylemeye zorlamayın. Sizden öncekiler, peygamberlerine çokça soru sorup aldıkları cevabın tersine hareket ettikleri için helak oldular. Ben size bir şey emrettiğim zaman onu gücünüz yettiği kadar yapınız. Size bir şeyi yasakladığım zaman onu tamamen terk ediniz.” (Müslim, Nesaî, İbnu Mace)

   İnsanı helak eden muhalefet kalple olandır. Bir kimse kendisinden istenen şeye içinden itiraz etse de dışından yapıyor gözükse, o ya münafık ya da gösterişçidir.

   Eğer muhalefet gaflet, cehalet veya tembellikten kaynaklanıyorsa, o kimse kalbi zayıf ve hislerine mağlup bir kimsedir. Onun iman noktasında bir şüphesi yoksa, ameldeki kusurlarını düzeltmesi kolaydır. Ancak muhalefet, inat ve ısrara day...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mürşide İtiraz
« Posted on: 20 Nisan 2024, 12:58:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mürşide İtiraz rüya tabiri,Mürşide İtiraz mekke canlı, Mürşide İtiraz kabe canlı yayın, Mürşide İtiraz Üç boyutlu kuran oku Mürşide İtiraz kuran ı kerim, Mürşide İtiraz peygamber kıssaları,Mürşide İtiraz ilitam ders soruları, Mürşide İtiraz önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes