> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Mürşid Adabı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mürşid Adabı  (Okunma Sayısı 1310 defa)
11 Ocak 2012, 14:54:32
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 11 Ocak 2012, 14:54:32 »



                       Mürşid Adabı

Peygamber Efendimizle Sahabe-i Güzin Efendilerimizin arasında cereyan eden münasebetin mürşid ile mürid arasındaki edeplerde birinci derecede örneklik etmesi kaçınılmazdır.

Peygamber Efendimizle Sahabe-i Güzin Efendilerimizin arasında cereyan eden münasebetin mürşid ile mürid arasındaki edeplerde birinci derecede örneklik etmesi kaçınılmazdır. Bazı özel durumların istisna edilmesine mahremiyet dairesi içine girenlerin de dahil edilmesi gerekir. Müridin mürşidin huzurunda ve gıyabında riayet etmesi gereken edepleri arasında fazla bir fark bulunmaz. Ölü ve diri olması da saygı ve sevgide kusursuz olmayı icap ettiren bir durumdur. Uyku ile uyanıklık hali de böyledir, sıhhat ve hastalık hali de böyledir. Zira bağlılık ruhaniyetedir. Cismaniyet için vaki olan bazı şeyler ruhaniyet için hiçbir zaman söz konusu olmaz. Yaşlılık, unutkanlık, takatsizlik vs. gibi şeyler de buna dahildir.
 
GAFLETE DÜŞMEYİNİZ
Mürşidin huzurunda, yanında ve yakınında edeplere uymak nispeten kolay ve sorunsuzdur. Lakin gıyabında uymak ise daha çok dikkat ve itina istediğinden zor sayılabilir. Gaflete düşmeden ve yanlış yapmadan bunu başarmak için biz daha ziyade bu yaşımızda gıyabındaki edepleri hatırlatmak ve üzerinde durmak istiyoruz.
 
ÜSTADIMIZ UYARIYOR
Merhum ve mağfur Üstadımız Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s.) sohbetleri esnasında dinleyicilerine zaman zaman şunları söylerlerdi: “Bakınız burada ne kadar düzenli, tertipli, edepli, güzel ve huzurlu duruyorsunuz. Kimse lüzumsuz bir söz söylemiyor, yaramaz bir iş yapmıyor. Adeta melek gibisiniz. Buradan çıkıp gittikten sonra da devamlı bu yaşayabilseniz ne kadar hoş ve tatlı olursunuz. Elbette yaşayanlarınız var ama yaşayamayanlarınız da var. Edep kelimesi eline, diline ve beline sahip olmak şeklinde de yorumlanmıştır.”
 
PEYGAMBERİMİZİN HUZURUNDAYIZ
Sevgili Peygamberimizin huzuru ile ondan ayrı olunduğu halin aynı olmadığını Sahabe Efendilerimiz de dile getirmişlerdir. Peygamberimiz bunu doğal karşılamıştır. Durum böyle olmakla birlikte Sahabelerin tüm hayatlarında Peygamberi örnek alış ve onun talimatlarına uygun yaşayış her zaman ve her yerde vaki olmuştur. Huzurundaymış gibi gıyabında da O’na (s.a.v.) aynı saygı ve sevgi gösterilmiştir. Buna dair birçok rivayetler vardır. Yeri geldikçe bazı örnekleri vereceğiz.
 
DİZİMİZİN DİBİNDE AMA YEMEN KADAR UZAKTA
Gıyabî titizlik ve güzel neticeleri bakımından Veysel Karani örneğine ve tasavvuftaki yerine bir kere daha işaret etmek mecburiyetindeyiz. Zira huzurdakileri imrendirecek kadar gıyabında O’na uyma ve O’na yakın olma başarısına imza atmıştır. Nice tasavvuf büyükleri bundan dolayıdır ki şunu söylemişlerdir: Dizimizin dininde olup da bize Yemen’de kadar uzak olanlar da var. Yemen’de olup da dizimizin dibinde gibi olanlar da var. Şu şekilde de söylemişlerdir: Bize yakın olanlar yanı başımızda olanlar değil, bizim yolumuz üzere olanlardır. Veya şu şekil de ifadeleri de olmuştur: Bizim yakınlarımız soy olarak değil gönül olarak bize yakın olanlardır.
 
DOST DOSTUNU SAVUNUR
“Dostluğun en başta gelen alametlerinden biri de dostunu, kendisinin olmadığı yerde müdafaa etmek ve aleyhinde konuşturmamaktır”, derdi merhum Üstadım. Buna misal olarak Mekke’nin Fethi günü Ebu Süfyan’ın Hz. Abbas’a, “Kardeşinin oğlunun mülk ve saltanatı ne kadar büyümüş”, demesi üzerine Hz. Abbas’ın hemen ona; “Sus, bu saltanat ve mülk değildir. İlahi risalet ve nübüvvettir”, demesi gıyabi bir kayırma ve savunmadır.
 
Allah DA KISKANIR, MÜ’MİN DE
Mürid mürşidini öyle takdir etmeli ki yeryüzünde beni ancak O, Allah’a vasıl eder, diyebilmelidir. Peygamberimizi (s.a.v): “Şüphesiz ki Allah da kıskanır, mü’min de kıskanır. Allahü Teâlâ’nın kıskanması (gayretullah) mü’min kulun üzerine haram kılınan şeyleri işlemesinden ileri gelir”(Buhari), buyurur.
 
GÖNLÜ BAŞKA ŞEYHE KAYARSA
Meşayih de kıskanır, müridinin gözünün ve gönlünün başkasına meyletmesini istemez. İzin ve müsaade almadan kendi başına karar vererek hareket etmemelidir. Zira şayet gözü ve gönlü başka bir şeyhe kayarsa kendi şeyhinden istifade edemez, mahrum kalır ve feyzin önü kesilir. Mürid ibadetleri de dahil tüm yaşantısında şeyhinin huzurunda gibi olmalıdır. Üstadına ters düşecek söz, fiil ve hali olmamalıdır. Adeta onu gören şeyhini görmüş gibi olmalıdır. Şeyhinin aynası mesabesinde olduğu inancı içinde işini ciddi ve özenle yapmalı, şeyhine kendi yüzünden söz söyletmemelidir.
 
SÖZDE DEĞİL ÖZDE MÜRİD
Büyüklerimizin ifadesine göre Allah’ın izniyle yeryüzü, mürşid-i kâmilin önünde bir tepsi gibidir. Gören ona gösterir de uykuda bile olsa müridinin halinden haberdar edilir ve haberdar olur. “Şeyhim beni ve halimi nereden nasıl bilecek ve görecek” diyen bir müridin müridliği sadece sözde olur, özde ve gerçekte ise asla olamaz. Sevgili Peygamberimiz Medine’de oldukları halde Mute Savaşı’nı ashabına anlattı. Hz. Ömer bir Cuma hutbesinde Medine’de olduğu halde Nihavend’de bulunan kumandanına: “Ya Sariye, dağa çık dağa” diye seslendi. Hem cemaat hem Sariye işitmiş ve savaşı da kazanmıştır. Bir kimsenin kalp ve  basiret gözünü Allah açarsa bunlar o kimse için hiç de zor olmaz.
 
ÜSTADIN BEĞENDİKLERİNİ BEĞENMEK
Üstadın beğendiği şeyleri beğenmek ve beğenmediği şeyleri de beğenmemek müridliğinden şartlarından sayılmıştır. Kendi hoşlandıklarından vazgeçip Üstadınınkini tercih ederse kemale erer, yoksa nefsinin esir ve kölesi olup gider. Ona olan sadakatini her vesile ile her yerde ve her zaman gösterecektir. Hudeybiye olayından Mekke’ye giden Hz. Osman’a: “Sen Kabe’yi tavaf edebilirsin” denilmiş ve fakat Hz. Osman, “Rasulullah (s.a.v.) ziyaret etmedikçe ben asla ziyaret etmem” demiştir. Tam bu esnada Rasulullah da Hudeybiye’de “Biz olmadıkça Osman Kabe’yi ziyaret edip tavaf etmez” buyurmuşlardır. Dönüp geldiğinde sordular. “Hayır, tavaf etmedim” dedi.
 
ŞEYHİN SELAMINI ALIRKEN
Şeyhin uzakta veya yakında olması fark etmediği gibi ölü veya diri olması da mürid için fark etmemelidir. Ona hürmet ve hizmette kusur etmediği gibi onun yakınlarına ve dostlarına da saygılı davranmalıdır. Hatta her türlü şeyhi ile ilgili eşya ve hatıralarını teberrüken değerli ve önemli tutmalıdır. Üstadından gelen mektubu ve selamı ayakta almalı ve “baş üstüne” diyerek habercilere sevgi ve hediye ile iltifatta da bulunmalıdır. Üstadı gelmiş gibi sevinmeli ve bu sevgiyi onun dostları ile de paylaşmalıdır. İfrat ve tefride kaçmadan bütün bunları içtenlikle yapmalıdır. Bidat ve gösterişe asla mahal bırakmamalıdır.
 
TEPSİDE ONUN İÇİN BİR BARDAK
Yemeğini yerken birlikte yiyormuş gibi sofraya onun için de bir fazla kaşık koymak, tepsiye çayı onunla içiyormuş gibi bir fazla bardak koymak, vasıtaya o da biniyormuş gibi manen onu buyur edip sonradan binmek gibi bazı şeyler gaflete düşmekten müridi korur. Ev yaptırırken odanın birini ona tahsis etme niyeti taşımak, iş yerine sanki ortak veya sahibi imiş gibi bir gözle bakmak da nezaket bakımından gıyabi yapılabilecek şeyler arasına dahil edilebilir. “Her şeyim sana feda olsun ya Rasulallah” diyen sahabenin o halini yaşamak isteğini halisane günümüze taşımak isteyenler için bunlar garip karşılanmamalıdır.
 
YANINIZDA OLSAM YAPAR MIYDINIZ?
Merhum Üstadımız Yahyalılı Hacı Hasan Efendi(k.s.) hazretlerini bir otomobille ziyarete gelenlere içlerinden birinin Yahyalı’ya yaklaşırken biraz serbest ve usulsüzce sözleri ve davranışlarını hemen içeri girer girmez söylemiş ve “Ben yanınızda olsa idim böyle söyler ve yapar mıydınız?” demiştir.
 
BÜYÜKLERE HÜRMET KÜÇÜKLERE ŞEFKAT
Kısa ve öz olarak ifade edecek olursak yüce ve mukaddes dinimizde büyüklere hürmet ve küçüklere şefkat en temel ahlâkî meziyetlerdendir. Ayrıca hocaya ve üstada saygı da ilmin ve feyzin bereketlenmesine vesiledir. Rabbimiz Teâlâ Hazretleri bizleri kendilerine nimet verilenlerin yolundan ayırmasın.
(Âmin)


alıntıdır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mürşid Adabı
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:37:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mürşid Adabı rüya tabiri,Mürşid Adabı mekke canlı, Mürşid Adabı kabe canlı yayın, Mürşid Adabı Üç boyutlu kuran oku Mürşid Adabı kuran ı kerim, Mürşid Adabı peygamber kıssaları,Mürşid Adabı ilitam ders soruları, Mürşid Adabı önlisans arapça,
Logged
11 Ocak 2012, 16:38:48
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 11 Ocak 2012, 16:38:48 »



      Ayrıca hocaya ve üstada saygı da ilmin ve feyzin bereketlenmesine vesiledir. Rabbimiz Teâlâ Hazretleri bizleri kendilerine nimet verilenlerin yolundan ayırmasın.

     AMİN..İnşaallah.. Emeğinize sağlık..Rabbim razı olsun..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes