> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Mücahit olmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mücahit olmak  (Okunma Sayısı 1117 defa)
08 Mayıs 2010, 01:33:33
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 08 Mayıs 2010, 01:33:33 »



Mücahit Olmak

“Zâhir ü bâtında ma’mûr ol budur devlet sana
Ol mücâhid, girmeyesin tâ ki dûzâh nârına.” (Murâdî)


[Mücahit ol ki cehennem ateşine girmeyesin. (Mücahit olmak) hem içini hem dışını imar etmektir ve bu senin için (en büyük) saadettir.]

Bir dönem üç kıtaya adalet ve medeniyet götürerek dünyayı imar eden Osmanlı padişahlarının ilim ve takvaları, tasavvufla irtibatları, âşıkâne manzumeleri gösteriyor ki bâtınları da mamurdur.

“Murâdî” mahlaslı III. Murat böyle padişahlardan biri. 1546 ile 1595 arasında 21 yıl süren saltanatında tasavvufî neşveyle Türkçe ve Farsça şiirler yazıp, bir de divan tertip eylemiş. Osmanlı sultanlarının şiir yazıyor olmalarından ziyade, bu şiirlerde dile getirdikleri temel ölçü ve hassasiyetlerimizin altını çizmeleri önemli.

Nitekim yukarıdaki beyitte ahiret saadetini esas alan bir yaklaşım var. Başka bir şiirinde, “Biz surette padişah görünsek de mana âleminde değersiz bir dilenciyiz” diyecek kadar tevazu sahibi olan Sultan Murat, bu dünyadaki saltanatına, mevkiine, kudret ve ihtişamına rağmen asıl ahiretteki servet, saadet ve devlete talip olmak gerektiğini söyleyerek bunun yolunu gösteriyor: Mücahit olmak!

Mücahit, “cihat eden” demektir. Cihat ise, “Allah ve Rasulü’nün koyduğu ölçüleri hem fert olarak kendi hayatımıza, hem de yakın çevremizden başlayarak bütün insanlık âleminin hayatına hakim kılmak için bütün imkânlarımızı kullanarak, bütün zorluklara katlanarak, takatimizin en son sınırına kadar söz ve fiille gayret etmek”tir.

Aslında dünya hayatımızın ta kendisidir cihat. Kulluk vazifemizin tamamını kapsamına aldığı, son noktasına kadar güç ve gayret sarf etmeyi gerektirdiği için tam bir imtihandır; yani mihnet sebebidir. Fakat Allah Tealâ’ya imanla O’nu dost edinenler için mücahit olmak madem ki hakkıyla kul olmaktır, bu uğurda mihnet de hoştur, külfet de.

Beyitte bu imtihanı geçip ebedî saadete ulaşmamız “hem zahirin, hem de bâtının imarı” şartına bağlanmış. Zahir ve bâtının imarı, yani dinimizin ölçülerine göre tanzim edilip güzelleştirilmesi, cihadın yahut mücahit olmanın başka bir tarifi. Bu tarif, cihadın içeride ve dışarıda çift cepheli oluşuna, aynı anda her iki cephede de yürütülmesi zaruretine vurgu yapıyor.

Böyle mısraların temel ölçülerimize, bu ölçülerin bugün gözden kaçan ayrıntılarına dikkat çekmekle önem taşıdığını söylemiştik. Mesela bu beyitte, ister zahirde ister bâtında olsun, cihadın maksadının vurup kırmak, yakıp yıkmak değil, “imar” olduğu da hatırlatılıyor. Meselenin bu tarafına işaretle yetinip, biz yine cihadın iki cepheli olması hususiyetine dönelim.

Cihat hakkında kapsam genişliği sebebiyle çeşitli tasnifler yapılmıştır kaynaklarımızda. Cihadın sadece müslüman olmayanlarla savaşmak anlamına gelmediği; nefse, şeytana, fasıklara karşı mücahedenin de cihat olduğu anlatılmıştır. Zahirdeki, yani dışarıdaki düşmanla yapılan cihada “küçük cihat”, bâtındaki yani içerdeki düşmanla, nefsle, şeytanla yapılan cihada ise “büyük cihat” denildiği meşhurdur.

Dışarıyı tanzime dönük küçük cihat maddî, insanın iç dünyasını imara matuf büyük cihat manevîdir. Madde sonlu, mana ise sonsuzdur bilindiği üzere. Zahirdeki, sonlu madde âlemindeki cihat da sonlu olduğu için “küçük”; bâtındaki, sonsuz mana âlemindeki cihat ise sonsuz olduğu için “büyük”tür. Nefs gibi, şeytan gibi, görünmeyen, hilesi çok, en azılı düşmanlarla savaşmanın zorluğu da büyük cihadı önemli ve öncelikli kılmaktadır.

Bu sebeplerledir ki tasavvufta daha ziyade “mücahede” kavramıyla karşılanan cihat, “nefs-i emmareyi yenme çabası” olarak anlaşılır. Bu anlayışı Efendimiz s.a.v.’in, “Mücahit, nefsiyle cihat edendir.” tarifi belirlemiştir. Fakat büyük cihadın böylelikle öncelenmesi, küçük cihadın ihmal edileceği, erteleneceği anlamına gelmez. Küçük cihat, küçük görülen, önemsenmeyen bir cihat değildir. Büyük cihada nispetle böyle denilmiştir. Yoksa hangi cephede olursa olsun cihadın küçümsenecek bir tarafı yoktur.

Bir strateji tayini için yapılan büyük-küçük cihat tasnifi, birbirinden tamamen farklı iki cihat çeşidi varmış da, bunlardan sadece birisi için gayret sarf etmek gerekirmiş gibi bir kanaatin oluşmasına yol açıyor çok zaman. Oysa küçük cihat, büyük cihadın neticesidir. Büyük cihat olmadan küçük cihat olmaz. Büyük cihat varsa bunun tabii bir tezahürü olarak küçük cihat da vardır.

Büyük cihat iddiası güden bir insan zahirini tanzimde kusur işliyor, çevresini imar etmiyor, dış dünyayı güzelleştirme gayreti göstermiyorsa, büyük cihadı layıkıyla yapamıyor demektir. Büyük cihadı ihmal ederek küçük cihada yönelmek ise bir riya, kibir veya öfke ifadesi olabilir belki. Böyle çabalar, neticesi ne kadar göz alıcı olursa olsun, imara değil yıkıma vesiledir. Bugün küçük cihat iddiasıyla yürütülen kavga ve çatışmaların, bütün haklılığına rağmen hiçbirimizin içine sinmeyen bazı yöntemlerle malûl olması, büyük cihadın ihmalindendir.       

Şöyle de diyebiliriz: Bir insanın zahirinin mamur olması, onun bâtının da mamur olduğu manasına gelmeyebilir. Amma bâtınını mamur eylemişse, bunun bir yansıması olarak o kişinin zâhiri de mutlaka mamur olur.

Böyle değilse eğer, iç dünyasının tanziminde, gönlünün imarında, nefsiyle mücahedesinde bir zaafiyet var demektir. Bizim medeniyetimizin kurucularının Maveraünnehir’den kopup gelen tasavvuf erleri olduğunu hatırlayalım. Geçmişte zenaatler mutlaka bir pîrin denetim ve terbiyesinde gelişmiş, büyük sanatkârlar hep bir dergâh talimiyle yetişmiştir.

Tasavvuf yoluna girmek kin, nefret, haset, enaniyet, gurur, kibir, tembellik, kabalık.. gibi nefsin bütün kötülüklerine cihat ilan etmektir. Tasavvuf yoluna girmek mücahit olma kararlılığını pratiğe aktarmaktır. Ancak bu mücahedeyi azimle sürdürenlerdir ki bulundukları her yeri kalpleri gibi bir hane-i saadete çevirebilir, hem içlerini hem dışlarını mamur edebilirler.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mücahit olmak
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:17:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mücahit olmak rüya tabiri,Mücahit olmak mekke canlı, Mücahit olmak kabe canlı yayın, Mücahit olmak Üç boyutlu kuran oku Mücahit olmak kuran ı kerim, Mücahit olmak peygamber kıssaları,Mücahit olmak ilitam ders soruları, Mücahit olmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes