> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Mârifetullah ve ihlâs
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mârifetullah ve ihlâs  (Okunma Sayısı 954 defa)
25 Temmuz 2010, 15:11:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Temmuz 2010, 15:11:52 »



MÂRİFETULLAH VE İHLÂS


“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât/56) “Onlar ancak tevhid üzere dini Allah’a has kılarak kulluk etmekle emrolundular” (Beyyine/5) “Dikkat edin Allah’a ait olan sadece ihlasla yaşanan dindir” (Zümer/3) âyetleri, kullardan mârifet ve ihlas istemektedir Hz İbn-i Abbas, ilk âyette geçen: “kulluk etsinler” ifadesini, “beni tanısınlar” şeklinde tefsir etmiştir

İlimlerin en üstünü mârifetullahtır Mârifetullah, âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ’yı zâtı, sıfatları tecellileriyle beşer ölçüsünde tanımaktır Bu ilme irfan, sahibine de ârif denir İrfan, Allahu Teâlâ’nın sevdiği kullarına bir lütfudur Onu temiz kalblere ve güzel fıtratlara hediye eder

Mârifetullahın sonu muhabbetullahtır Herkesin bu ilimdeki nasibi farklıdır Kulun kalbindeki imanı ve Allah sevgisi mârifetullahtan nasibi kadardır Kul, Yüce Rabbini ne kadar tanırsa o nisbette sever ve o derece imanı kuvvetli olurRasûlullah Efendimiz (AS): “İçinizde Allah’ı en iyi tanıyanınız benim ve O’ndan en çok korkanınız da benim” (Buharî) hadisiyle, takvânın ve edebin Allahu Teâlâ’yı tanımaktan kaynaklandığını bildirmiştir Elbette âlemlerin Rabbini tanıyan sever, seven itaat eder, takvâ dairesine girer Takvâ, Allah’tan korkmak diye târif edilir Ancak bu korku sevgiliyi üzme korkusudur Allah’tan en çok korkanlar, O’nu en fazla seven ve O’nun tarafından sevilen kimselerdir

Takvâ ve edebin kaynağı mârifetullahtır Mârifetullah, bütün ilimlerin yerine geçer Ona sahip olan kimse, her ilmin özünü ve hedefini elde etmiş olur Diğer ilimler ise mârifetullahın yerine geçemez Zengin-fakir, erkek-kadın, âmir-memur, evli-bekar bütün mükellefler mârifetullah ilmine muhtaçtır Çünkü, Rabbini tanımayan kimse O’nu sevemez, Sevemeyen temiz kulluk edemez Mârifeti az olanın imanı zayıf olur İmanı zayıf olanın, ibâdeti gevşek olur Hz Lokman’ı (AS) dinleyelim:

“Yavrum! Güzel bir amel yapmak ancak yakinî iman ile mümkündür İnsan, ancak yakîni ölçüsünde hayır amel yapabilirKişi, yakîni noksanlaşmadıkça amelinde noksanlık yapmaz Bazen insanın yakîn ile yaptığı az amel, yakîni zayıfken yaptığı çok amelden daha faziletlidir Kimin yakîni zayıflarsa, önemsiz gördüğü günahlar kendisine hâkim ve gâlib olur” (El-Mekkî, Kûtu’l-Kulûb)

Bu iman ve irfanın sonu ihlastır Kulluğun temeli de bunlardır; meyveleri edebtir Edeb, Allah’ın razı olduğu şekilde hareket etmektir Bunun yolu da Hz Rasûlullah’ın (AS) izinden gitmektir

İhlas, kulun her ibâdetini ilme ve edebe uygun olarak sırf Allah rızâsı için yapmasıdır Allah katında bir amelin makbul olması için iki şart vardır:

* Amel ilme, yani Kur’an ve sünnete uygun olacak
* Amel, sırf Allah rızâsı için yapılacak; içine şirk ve riyâ karıştırılmayacak Kısaca, makbul bir amel yapmak istiyorsak, niyetimizde samimi olacağız, amelimizde Allah Rasûlüne (AS) uyacağız

İhlas ilâhî bir nurdur Kalbi ve ruhu saran bir şuurdur Rabbânî bir sırdır Allahu Teâlâ’nın sevdiği kullarına en güzel hediyesidir Her hayrı ihlas çeker Kalpteki şirk, riyâ, kibir ve kendini beğenme gibi hastalıkları ihlas temizler Şeytanın içine giremediği tek kale ihlastır Gerçek ihlas sahiplerine şeytan musallat olamaz Bunu kendisi şöyle itiraf etmiştir: “Yâ Rabbi! Senin yüceliğine yemin olsun ki kullarının hepsini azdıracağım, ancak ihlaslı kulların hariç Ben onlara bir şey yapamam!” (Sâd/82-83)

Kalpte Allah rızâsı olunca, az amel fayda verir Efendimiz (AS): “İbâdetini ihlasla yap, amelin az da olsa sana yeter” (Hâkim) hadisiyle, ihlasın fazilet ve kerâmetini beyan etmiştir Allah rızâsı olmadan yapılan amelin miktarı ne olursa olsun sevap yoktur; sonuç hüsrandır

Her namazda Fâtiha’da: “Yâ Rabbi! Ancak sana kulluk eder ve sadece senden yardım dileriz” diyen mü’minler, şekil olarak aynı ibâdeti yapmakla birlikte, ihlas konusunda dört gruba ayrılırlar

Mü’minlerin bir kısmı, bu âyetin hakikatine ulaşmış gerçek ihlas sahipleridir Onların Allah’a karşı ihlasları tam, HzRasûlullah’a (AS) ittibaları mükemmeldir Onların bütün amelleri sadece Allah rızâsı içindir Konuşunca Allah için konuşurlar, birisine bir şey verdiklerinde Allah rızâsı için verirler Bir şeyi vermeseler, Allah rızâsı için vermezler Sevdiklerini Allah için severler Kızsalar, Allah rızâsı için kızarlar Gizli ve açık ne yapsalar bütün işleri sadece Allah rızâsı içindir Onlar, yaptıkları amellerine karşılık olarak insanlardan bir ücret istemezler İnsanlardan bir teşekkür, övgü ve sevgi beklemezlerKınanmaktan korkmazlar Onlar, bütün insanları zararı ve faydası olmayan ölü gibi görürler

Gönüllerini sadece Rabbülâlemine verirler Her ne isterlerse O’ndan beklerler Ona tam itimad ederler Hallerini sâdece O’nun bilmesiyle yetinirler Ve O’nun sevgisi onlara yeter

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mârifetullah ve ihlâs
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:10:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mârifetullah ve ihlâs rüya tabiri,Mârifetullah ve ihlâs mekke canlı, Mârifetullah ve ihlâs kabe canlı yayın, Mârifetullah ve ihlâs Üç boyutlu kuran oku Mârifetullah ve ihlâs kuran ı kerim, Mârifetullah ve ihlâs peygamber kıssaları,Mârifetullah ve ihlâs ilitam ders soruları, Mârifetullah ve ihlâsönlisans arapça,
Logged
25 Temmuz 2010, 15:12:12
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #1 : 25 Temmuz 2010, 15:12:12 »

Bu sınıfa girenlerde öyle güzel haller mevcuttur ki insanı hayrette bırakır Bir iki örnek verelim:


Hz Hüseyin’in (RA) oğlu Ali Zeynelâbidin (RhA) öyle gizli hayır yapardı ki, hayra ulaşan kimseler kime teşekkür edeceğini bilemezdi Medine’de yüz civarında fakire uzun süre gıda yardımı yapmış, fakat kimse farkına varamamıştır Tâ vefat edene kadar Vefat edince gıdalar kesilmiş, durum anlaşılmıştır

Öyle ihlas sâhipleri vardır ki, gece boyunca Allah muhabbetinden akıttığı göz yaşlarını aynı yastığı paylaştığı hanımı fark edememiştir

Bazı muhlisler de, sabaha kadar ibâdet ve taatla meşgul olur, geceyi göz yaşıyla geçirir; fakat halkın arasına çıkarken hâli anlaşılmasın diye gözüne sürme çeker, herkese tebessüm eder Her muhlisin Allahu Teâlâ’nın hoşuna gidecek özel ve güzel bir hâli mevcuttur

Diğer bir grubun niyeti Allah rızâsıdır, gerçekten ihlaslıdır ancak ameli ilme, hâli Sünnete uymamaktadır Bu duruma daha çok câhil kimseler düşmektedir Bu gruptakiler, bozuk işleri iyi niyetle yapmaya kalkarlar, bid’atlara Sünnet diye sarılırlar, bazen farzı ihmal eder nafile ile uğraşırlar Eğer bu kimseler, kendi başlarına kalsalar, şeytanın maskarası, müslümanların yüz karası olurlar Bu kimseler için en emniyetlisi kâmil bir mürşid ve Rabbânî bir âlime tâbi olmaktır Bütün amel ve edebine uyarlarsa büyük bir tehlikeden kurtulmuş olurlar

Bir grup müslüman da vardır ki, ameli zâhiren dinin edebine uyar, ancak niyeti Allah rızâsı değildir Bir kimsenin ameli var, ihlası yoksa Allah’tan alacağı bir sevap da yoktur Fakat, Allah için yapılacak bir ameli basit hevâ ve dünya için yaptığından büyük bir vebâli ve ağır bir hesâbı vardır

Bir başka grup daha var ki, onların ne ihlası ne de dine uygun bir ameli vardır Onlar dindar gözükürler, fakat her halleriyle dini zedeler, dindarları üzerler Bu hâl, bütünüyle hüsrandır Bu durumda ne yapılsa zarardır Dini bozan, insanları haktan sapıtan bu gruptur Böyle bir gidişattan tevbe etmek farzdır

Söylenecek tek şey şudur: Allah Teâla hiç kimsenin övgüsüne, sevgisine ve ameline muhtaç değildir Her amel, sahibine döner Niyeti Allah rızâsı olanlar, bunu isbat etmek için Allah’ın râzı olduğu amellere sarılmak zorundadır Niyeti Allah rızâsı olmayan kimse, ne yapsa zarardadır Tâ tevbe edene kadar Kalbiyle doğru söyleyeni Allahu Teâlâ tasdik eder Şu örnek herkes için bir ölçü ve uyarıdır:

Şeddâd b el-Hâd (RA) anlatıyor:

A’râbîlerden bir adam Rasûlullah’a (AS) geldi İman edip ona tâbî oldu Sonra Rasûlullah’a (AS): “Sizinle hicret etmek istiyorum!” dedi Efendimiz de (AS) onu Ashabdan birisine havâle ve emânet etti Daha sonraları bir savaş oldu Rasûlullah (AS) bu savaşta bir miktar ganîmet ele geçirdi ve onu savaşa katılanlar arasında taksim etti Bir miktar da ona ayırdı ve payını kendisine vermesi için Ashabdan birisine teslim etti Çünkü o, askerin gerisinden geliyor, yolda düşen ve kalanları gözetiyordu Orduya yetişince ganîmet payını kendisine verdiler
“Bu nedir?” diye sordu Oradakiler:
“Ganîmet payı, Rasûlullah (AS) senin için ayırdı!” dediler Adam payını eline alarak Rasûlullah’a (AS) geldi ve:
“Bu nedir, yâ Rasûlallah?” diye sordu Efendimiz (AS):
“Senin için ayırdım!” buyurdu Adam:
“Ben sana böyle dünya malı için imân edip tâbî olmadım Fakat ben sadece seninle cihâd ederken şu boğazıma bir ok atılıp saplansın ve öylece ölüp Cennet’e gideyim diye tâbî oldum!” dedi Rasûlullah (AS) da:
“Eğer Allah’a karşı (bu niyetinde) sâdıksan, O seni tasdîk eder, yalancı çıkarmaz” buyurdu Biraz sonra, düşmanla tekrar savaşa girildi Savaştan sonra adam elde taşınarak Rasûlullah’a (AS) getirildi Hakîkaten tam işâret ettiği yerinden boğazına bir ok saplanmış ve şehîd düşmüştü Rasûlullah (AS) onu görünce:
“Bu o adam mıdır?” diye sordu:
“Evet” dediler Efendimiz (AS):
“Allah’a karşı sâdık oldu, Allah da onu doğru çıkardı!” buyurdu Sonra onu kendi cübbesiyle kefenledi, ön tarafa koydu, üzerine namaz kıldı Namaz kılarken duâ esnasında şu niyâzı işitiliyordu:
“Allahım! Bu senin kulundur Senin yolunda hicret edip, şehid oldu Ben de bunun şâhidiyim” (Nesâî)

Ârifler, ihlasın kerâmetini kısaca şöyle açıklıyorlar: “Sen kalbinde Allah rızâsını tut, Allah senin her işini güzel eder ve her şeyde sana yeter”



Nurullah Toprak
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes