> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kuşeyri Risalesi > Keramet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Keramet  (Okunma Sayısı 2933 defa)
13 Ocak 2010, 17:17:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Ocak 2010, 17:17:31 »



KERAMET

(Keramet bahsini Vrş: Luma, s. 315, 318, 332; Ta´arruf, s. 71; Keşfu´l-mahcûb, s. 276, ;3; Yâfiî, Ravju´r-riyahîn, s. 16; îbn Teymiye, el-Fur-kân, s. 72.)

Üstad Kuşeyrî der ki: Evliyadan kerametin zuhur etmesi Allah Taâlâ´nın kudreti dahilinde bulunduğunu bilmek vacip olunca, vücuda gelmesinin imkânına engel olan hiç bir şeyin bulunmadığı anlaşılmış olur.

Kerametin zuhur etmesi, keramet sahibi şahsın (mânevi) hâllerinde doğruluk üzere bulunduğunun alâmetidir. Hâllerinde sâdık olmayan bir kimseden keramet nevinden olan bir şeyin zuhur etmesi caiz değildir. Hâllerinde sâdık olan ile yalancı olanın arasını istidlal yolu ile ayırdedebilmek için, kadîm olan Hakk Taâlâ´nın kerameti bize tarif etmiş olması tasavvur edilen bir husustur. Bu ise, davasında yalancı olanlarda bulunmayan bazı şeylerin velilerde mevcut olması ile mümkün olur. Bu husus ise biraz önce işaret ettiğimiz kerametten başka bir şey değildir. Kerametin harikulade (tabiat kanunlarının üstünde) bir fiil olması, velayetle muttasıf olan bir kimseden teklif zamanında (dünyada) zuhur etmesi ve onun hâlini tasdik edici mahiyette bulunması şarttır (180).

180. Keramet, âdetullah ve sünnetullah dediğimiz tabiat kanunlarının üstünde ve hatta onlara aykırı olan bir hâdisedir. Mucize ve keramet konusu, tabiat kanunlarının hükmünü aralıksız ve kesintisiz sürdürmesi, hiç istisna kabul edilmemesi mânasına gelen determinizm (muayyeniyet, icabiyye) zihniyeti ile uyuşmaz. Fakat özellikle psikolojik konularda her şeyin determinizm anlayışı ile halledilmesi imkânı da yoktur. Tabiat kanunlarının istisnaları ve bazı hallerde iş görmedikleri, tesirli olamadıkları bazı sahalar mevcuttur. Bu istisnalar fizikten psikolojiye doğru gelindikçe artmaktadır. Maddî sahada çok ender olan istisnalar ruhi olaylar alanında nadir hale gelebilmektedir, İşte bu ender ve nadir haller, mucize ve keramet dediğimiz hadiselerin vücuda gelmesine imkân vermektedir. Fakat ender ve nadir halleri, bu durumdan çıkarıp umumî, şâyî ve şümullü haller durumuna getirmek; aslında fazla önemli olmayan bu gibi hususları çok ehemmiyetli ve birinci derecede değerli hadiseler şeklinde takdim etmek her şeyden evvel dini değerlere ve tasavvufî anlayışa zarar vereceğinden mahzurludur. Ama meselenin bu nevî yanlış yorumlara, istismarlara ve suistimallere elverişli olduğuna bakılarak kökten inkâr edilmesi veya hafife alınması da daha çok sakıncalıdır.

Bugün, parapsikolojide ve metapsişik olaylar üzerinde yapılan araştırmalar, tabiat kanunları ile kâbil-i izah olmayan bazı hadiselerin mevcudiyetini ve bir takım istisnaî hallerin var olduğunu göstermektedir: Teleknezi denilen ve insana, maddeye uzaktan tesir etmek mânasına gelen ilimlerden bahsetmektedirler. Ektoplazmi denilen tecessüd olayına tasavvufta da rastlanmaktadır. Gerisör; dua, okuma ve üfleme ile hastalara şifa veren insanlar tipi tasavvufta mevcuttur.

Keramet bir göz boyama, sihir, büyü, efsun, illüzyon, duyu yanılması ve yanıltılması meselesi değildir. Fakat yukarda saydıklarımızda bu durumlar olabilmektedir. Fevkalâde ve harikulade hadiselerin başlıca nevileri şunlardır:

1. Müslümanlardan zuhur ve sudur eden harikulade haller:

a) Mucize: Tebliğ görevine başladıktan sonra Nebilerden zuhur eder.
b) Irhâs: Tebliğ görevine başlamadan önce Nebilerden sudur eder.
c) Keramet: Velîlerden zuhur ve sudur eder.
c) Meunet: Sıkışık ve dar durumlarda kalan avamdan zuhur eder.

2. Gayr-i müslimlerden zuhur eden fevkalâde ve harikulade haller:

a) İstidrac: Nebileri tekzib, Allah´ı inkâr ve dinî hükümleri reddetmede aşırı giden azgın kâfirlerden zuhur eder. Kendilerinden harikulade hadiselerin zuhur ettiğini gören münkirlerin şımarıklıkları, kibirleri ve azgınlıkları artar. Bu gibi şeyler arttıkça hak edecekleri azap da artar. Merdivenin alt basamaklarından düşmekle üst basamaklarından düşmek arasındaki farka benzer.
b) İhanet: Yalancı peygamberlik iddiasında bulunanların, isteklerinin aksinin olmasıdır. Müseylemetu´l-Kezzab´a, tek gözü kör olan bir kişi getirilir, dua et de gözü iyi olsun, denilir. O da dua eder ama bu sefer adamın öbür gözü de kör olur.
c) Sihir: Büyü ve efsun denilen sihrin gerçek olup olmadığı konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir. Bazılarına göre sihrin aslı vardır, bazılarına göre yoktur. Fakat hepsine göre de sihir yapmak haramdır. Lebid b. Asamm´ıh Hz. Peygamber´e sihir yaptığı, bunun tesirinin Resûlüllah´ta görüldüğü, Felak ve Nas surelerinin sihre karşı bir tedbir olmak üzere nazil olduğu kaynaklarda zikredilmektedir, bk. Buharı, Tıbb, 49; Müslim, Sihir, 17.

Kerametler iki çeşittir:

1. Sûrî ve kevnî keramet: Hissi ve maddî bir keramettir: Tayy-i mekân, su üzerinde yürümek, ihtiyaç zamanında yenecek ve içecek bulmak... gibi.
2. Manevî ve hakiki keramet: Bunlar ilim, irfan, marifet ve ahlâkla ilgili kerametlerdir. Bir kimse kötü bir huyunu atıp yerine iyisini koydu mu, en büyük keramet budur. Onun için, «İstikâmet kerametten üstündür. Çünkü keramet nefsin, istikâmet Rabbın senden istediği şeydin. denilmiştir. Hakiki ve büyük sûfiler ilim, irfan ve ahlâk sahasında yapılan değişiklikleri, ilerlemeleri, gelişmeleri ve yükselmeleri gerçek ve paha biçilmez kerametler olarak görmüşler, sûrî ve kevnî kerametlere fazla önem vermemişler, hatta zaman zaman bu nevi kerametlerin bir mekr-i ilâhî olabileceği, onun için de mahzurlar doğuracağı konusunda etrafındakileri ve mensuplarını aralıksız uyarmışlardır. Bir şeyhin ve velînin gösterebileceği en büyük keramet, bir münkirin mümin olmasına, hidayeti bulmasına vesile olmaktır.

Sufilerin kanaati şudur: «Mucizeler peygamberlerin davalarının hak olduğunu gösteren delilleridir. Peygamberliğin delili olan bir şey ise Peygamberlerden başkasında bulunmaz. Nitekim muhkem bir akıl ve sağlam bir muhakeme, âlim bir adamın ilim sahibi oluşunun delili olduğu için âlim olmayanlarda bulunmaz». Ebu İshak, «Evliyanın duanın kabulü nevinden kerametleri vardır, fakat peygamberlerin mucizeleri cinsinden kerametleri yoktur», derdi.
İmam Ebu Bekir b. Furek (r.a.) in kanaati ise şu idi: «Mucizeler Peygamberlerin doğru söylediklerinin delilleridir, mucize sahibi Peygamber olduğunu iddia ederse, mucize onun doğru söylediğini ispat eder, mucize sahibi veliliğe işaret ederse, mucize onun hâlinde sâdık olduğunu ispat eder ve bu hâl keramet ismini alır, mucize ismini almaz. Her ne kadar bu hâl mucize cinsinden ise de arada fark vardır. (Mucize tahaddi ile, keramet tahaddisiz zuhur eder).

İbn Furek (r.a.) derdi ki: «Mucize ile keramet arasındaki fark şudur: Peygamberler mucizeyi açıklamakla memurdurlar, kerameti saklı ve gizli tutmak ise veliler üzerine vaciptir. Resûlüllah (s.a.) mucize sahibi olduğunu iddia ediyor ve bunu katiyetle ifade ediyordu, velî ise keramet iddiasında bulunmaz, kendisinden zuhur eden hâllerin keramet olduğunu kesinlikle söyleyemez. Zira bu hâllerin bir mekr (oyun, istidrac) olması caiz ve mümkündür».

Zamanının teki Kadı Ebu Bekir (Bakillâni) (r.a.) der ki: «Mucizeler Peygamberlere mahsustur, kerametler velilere aittir. Velîlerin değil, sadece Peygamberlerin mucizeleri vardır, çünkü mucizede şart olan iddia ile bulunmaktır. Bizatihi (li-aynihi) mucize, mucize değildir, mucize birçok vasıflarla birlikte husule geldiği için mucizedir.
Keramet ise bir şahsın ıslahı nefes etmesine vesile ve vasıta olmaktır. Hal bu olduğu halde son zamanlarda manevî kerametten çok sûri keramete ehemmiyet verilmiş, menâkıbnâmeler âdeta efsane ve destan kitapları haline getirilmiş, her şeyin velî ve şeyhin himmeti ve irâdesi ile halledileceğine inanılmıştır. «Baba himmet!» diyen müridine, «Oğul gayret!» diye tavsiyede bulunan mürşitler bu noktayı gayet güzel tesbit etmişlerdir. Mutad sebeplere tevessül yerine, sadece olağanüstü hallerde ve bütün tedbirlerin bittiği ve çarelerin tükendiği zaman başvurulması gereken himmete müracaat edilmesi, îslâm cemiyetinde sebep, illet, gayret, çalışma, tedbir ve kendine güvenme gibi hususların zayıflamasına sebep olmuştur.

Kuşeyrî Risalesinde anlatılan keramet anlayışı, sonraki mutasavvıflarda benimsenen keramet anlayışından çok daha fazla naslara yakındır.

Bunlardan biri nübüvvet davasıdır. Veli nübüvvet davasında bulunmadığı için, ondan zuhur eden şey mucize değildir».

İtimat ettiğimiz görüş, iştirak ettiğimiz kanaat, hatta kendimize din bildiğimiz inanç budur.
Bu bir şart müstesna, mucizelere ait şartların hepsi veya çoğu keramette de bulunur. Şüphe yok ki, keramet hadis bir fiildir. Bu fiil âdeti nakz eder. (Tabiat kanunlarını işlemez hale getirir) ve teklif zamanında (dünyada) husule gelir. Keramet, kendisinden zuhur eden bir kula hususiyet ve fazilet bahşeder. Bazan kulun irâdesi ve duasıyle vücuda gelir, bazan da gelmez. Bazı zamanlarda ise kulun irâdesi dışında zuhur eder. Veli, halkı kendine davet etmekle memur değildir. Fakat ehil olan bir kimse bu neviden bir şey izhar etse caiz olur. (Velînin halkı Hakk´a davet etmesi vacip, kendine davet etmesi ise vacip değildir, sadece caizdir, halbuki Nebi halkı hem Hakk´a hem de kendisine davet eder, Nebi nübüvvetini kabul ettirmekle mükellef olduğu halde, velî veliliğini kabul ettirmekle mükellef değildir).

Hakk ehli olanlar, velinin veli olduğunu bilmesi acaba caiz midir, yoksa değil midir, konusunda ihtilâf etmişlerdir. İmam Ebu Bekir b. Furek (r.a.) derdi ki: «Velînin velî olduğunu bilmesi caiz değildir, çünkü bu kuldan korku hissini izâle eder, yerine emniyet duy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Keramet
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:28:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Keramet rüya tabiri,Keramet mekke canlı, Keramet kabe canlı yayın, Keramet Üç boyutlu kuran oku Keramet kuran ı kerim, Keramet peygamber kıssaları,Keramet ilitam ders soruları, Keramet önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes