> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf  (Okunma Sayısı 4065 defa)
27 Ağustos 2010, 13:39:23
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Ağustos 2010, 13:39:23 »



Kasım Yağcıoğlu Efendi İle Tasavvuf ve Halvetilik Hakkında Mülakat


- Öncelikle, Pir Şaban-ı Veli'den bahseder misiniz?

    Kasım Yağcıoğlu Efendi:  Pir Şaban-ı Veli hazretleri Anadolu'da en son yetişen mürşidlerdendir ve Halvetiye'nin de Şabaniye Kolu'nun devamıdır. Halvetiye Tarikatının Şabaniye Kolu'nun kurucusu olan Şeyh Şaban-ı Veli'nin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Muhtemelen 15. asrın sonunda veya başında Taşköprü ilçesi merkezinde dünyaya gelmiş, anne ve babasını henüz çocukluk çağında iken kaybetmşi ve yetim olarak kalmıştır. Akrabasından bir kadın kendisini evlatlığa almış, evvela Kur'an-ı Kerim öğrendikten sonra ilk mektep bulunmadığı için medreseye girmiştir. Bir müddet medresede okuduktan sonra ilmini genişletmek ve bilgilerini artırmak üzere Kastamonu'ya gelmiş ve şehrimiz ulemasından da bir müddet tahsilini yaptıktan sonra karayolu ile İstanbul'a gitmiştir.

     Şaban Efendi İstanbul Fatih civarındaki Medreselerinden ilmini tamamlamıştır. İslam Dini'ne ait ilimleri ikmal ettiği için hocasından ilim neşrine ait icazeti almıştır.
Bu sırada Bolu'da Hayrettin Tokadi namında alim ve kamil bir zatın bulunduğunu duymuş ve bir gece rüyasında "Memleketinize sıla yapınız" hitabı ile karşılaştırmıştır. Uykudan uyandıktan sonra Kastamonu'ya gelmek hususunda içinde şiddetli bir arzu uyanmış ve bir iki yol arkadaşı bularak İstanbul'dan bu arkadaşları ile beraber yaya olarak yola çıkmışlar ve nihayet bir akşam üstü Bolu'ya gelerek Hayrettin Tokadi'nin tekkesi yanında bir hana inmişlerdir. Zikir seslerini duyan Şaban Efendi arkadaşlarından ayrıldıktan sonra Hayrettin Efendi'nin yanına gitmişler ve dervişlik elbisesini giyerek tam 12 sene Hayrettin efendinin Tekkesi'nde kalmışlar, bu suretle nefislerini dünya sevgisinden uzaklaştırmışlar kendileri güzel ahlakın bir timsali olarak yetişmişlerdir.

    Hayrettin Efendinin yanında bulunurken birçok dervişlerle görüşerek onlara İslam Dini'nin ve tasavvufun inceliklerinden bahsederek tenvir ve irşatta bulunmuşlardır.
Şeyh Hayrettin Tokadi, Şaban Efendi'de gördüğü büyük kabiliyet ve istidattan dolayı Kastamonu halkını tenvir ve irşat için kendisine icazet vermiştir.

    -Halvetileri diğerlerinden ayıran özellik nedir?

    Kasım Yağcıoğlu Efendi: Kelime olarak halvet; örtünme, aklanma ve bilinmeyen hazine manalarına gelir. İnsan bazen tanıyamaz ve kendini zor keşfeder. Burada bir halveti müntesibi kendini tanımasına görmesine kendindeki hazineleri keşf etmesine yardımcı olur. Bunun içinde bizim yolumuzda teslimiyet öncelikle önemlidir. Teslimiyet, bize Peygamber Efendimizin dedesi İbrahim (as.) dan gelmiştir. Bu teslimiyet öyle bir teslimiyettir ki ben sana çok güveniyorum demektir. Teslim olak, teslim olduğuna çok güvenmektir. Allah'a teslim oldum dedikten sonra bütün dünya sana düşman olsa sen hiç korkma. Onun varlığının içerisinde başka bir güçten korkma! İnsan yaratıcının yanında bir beşer ve fanidir ve öyle durması gerekir. Biz o faniliği yaşayamıyoruz. Tevhid de bir usul vardır. La maksude İllallah, La mevcude illallah, La faine…illallah. Sen Allah'ın varlığında fani olabildin mi bir kere? Öyle lafla değil, özüyle sözüyle fani oldun mu? Başından yağmur gibi atom bombaları yağsa yine sana bir şey olmaz, Çünkü O var. Onun gücüne ve kuvvetini her an hissediyorsun. Onun gücünün yanında dünyadaki bütün insanların gücü hiçbir şeye yaramaz.

     Kur'anı Kerim'de Allah, Nemrut'u misal göstermiş. Nemrut'un ateşinin ne değeri olur Cenab-ı Hakk'ın yanında?.. Orda gerçek olan İbrahim (as)'ın teslimiyeti vardı ve bu teslimiyet günümüze kadar geliyor, Halvetilik yolundan bize geliyor elhamdülillah.

     Bu teslimiyet bizde yoksa da içimizde bir kişide vardır. Bir kişi inşallah birçoğumuzun kurtulmasına da vesile olur.

     Halvetiye'de de bu teslimiyet aranır. Bunun karşısında birincisi enaniyet ve benlik vardır. İkincisi ucub vardır. Bunlardan uzak durmak lazımdır. Sen kendini bir yerde görme ve göstermede, bana bunu desinler, şunu desinler dersen olmaz. Şöyle şöhret olayım, böyle şöhret olayım diye yaşarsan bu da olmaz. Çekil bir kenara ayrı bir hal içinde ol. Ve o hal içinde de ayrı bir hale bürün. Halin içerisinde hal olarak yaşamak lazımdır. Halvetilik de işte budur. Halvetilikte Allah'la beraber olma sanatıdır.

     - İslam'daki meşrepleri ve takip ettiği yolları nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Kasım Yağcıoğlu Efendi: Öncelikle şunu söylemek isterim: İnşallah Feyz kanalıyla bunu bütün Müslüman kardeşlerimize duyururuz. Öncelikle Halvetilik başka, öbürü başka diye isimlendirmeyelim. Çünkü Halveti'nin Ramazan iye kolu var, Ramazaniyeli; Halveti'nin Cerrahi kolu var, Cerrahiler; Halvetiye'nin Uşşakiyekolu, Uşşakiler.

     Yani bugün adlarından bahsedilen mesela Seyyid Abdülkadir Geylani'nin yetişme tarzıda aslında Halveti'dir. Seyyid Abdülkadir Geylani yetişe yetişe büyümüştür. Bulunduğu yer Geylan'dır. Kendi adı Abdülkadir'dir. Talebeyi çok yetiştirdiği için, talebeleri "biz seyyid A.Geylani'nin talebesiyiz" diye diye Kadiri tarikatı oluşmuştur.

     Aslında hepsi Halvetten gelmedir. Çile haneden yetişmedir. Herkes bir imtihandan geçmiştir. Hazretin Şeyhinin adı Hayrettin-i Tokadi'dir. Üzerinde yazıyor mu, Halveti tarikatı diye? Ondan öncekiler de öyle, tarikatı yazmaya lüzum görmüyorlardı. Mesela Şeyh Edebali hazretlerinin herhangi bir tarikatı var mı?

     Bu son 100-200 sene içerisinde böyle tarikatla anılmaya başlandı. Bunu da hoş görmek lazım. Mesela Cumhuriyet kurulduğundan bu yana kaç tane böyle şeyh geldi. Mesela Allah Rahmet eylesin Said Nursi. Binlerce talebesi var. Biz Nurani'yiz diyorlar. Mesela yine Allah rahmet eylesin, Süleyman efendi hazretleri alim, fadıl mürşit bir insandır. O dedi mi ki size "Süleymancılık tarikatı kuruyorum" diye?. Ama kimin talebesi bu.. Süleymancılığı çıkardılar. Belki o talebelerinin de kendine göre meşrebleri vardır. Ama halk onları Süleymancı biliyor.

     Aslında yol birdir bir! Niye ad koyuyorsunuz? Ne gerek var? Cenab-ı Allah "tefrikaya düşmeyin" dediği halde böyle şeyhler kanalıyla niye tefrikaya düşülüyor? Binlerce yol var Türkiye'de.. Bu bilmem şunun kolu, falanca bilmem şunu kolu diye. Tarikatlar din haline getirmeyelim. Bu kollarla uğraşacağımıza ağacın gövdesiyle uğraşsak olmaz mı? Bu kesinlikle yanlış… Şahsen benim hiç iddiam yok, ben acizim. Yarın emri hak vaki olduğunda, ölüm geldiğinde, mezarımın başında toplandığınızda yaptığım işleri görevleri anlatın, "molla kasım derseniz eyvallah, derviş kasım derseniz eyvallah, şayet mürşit derseniz ona da eyvallah" İşte benim adım odur. Ben herkese böyle öğütlüyorum. Bana "bazı sapıklar gibi falanca tarikatın falanca kolunun falanca şeyhi demeyin" diye öğütlüyorum. Bu adlandırmayı halk yapıyor. O mübarek zatlar sağlığında da böyle söylemiyorlar. Bir hakiki mürşit sağlığında der mi ki; "ben şu makama geldim" diye? Sanki bu bu makam Diyarbakır karpuzuna mı benziyor da herkes tutup tutum alıyor, makam sahibi oluyor? Yok öyle yağma. Önce "La ilahe İllallah, Muhammeden Resulullah" Önce ümmet olma şerefine nail olalım da ondan sonra bakalım sen hangi göreve tayin ediliyorsun.Verilen görevede razı ol. Halvetilik aslında gizli bir yoldur. Ama biz ne yapıyoruz? Biz açık zikir yapıyoruz. Bunu zamanında böyle uygun görmüşler. Bunu bizden öncekiler yapmış biz yapmadık! Niye böyle yapmışlar? Halk duysun da gelsin diye... Halk gelince de anne babasına, vatanına faydalı olsun diye…Toplumda zararlı şeylerden korunsun. En önemliside hayat tecrübesini, öğrensin diye yapmışlar.

     Ama sonradan duyuyoruz ki; İslam'dan habersizin birileri, eline bir bayrak alan cihada çıkıyor, uygunsuz hallere giriyor. Bunu kabul etmiyorum. Çünkü bu meclisler ilmin irfanın ve ahlakın öğretildiği yerlerdir.

      -Efendim biz Pir Şabanı Veli hazretlerinin türbesinin bulunduğu yerde kıymetli bir gece geçirdik biraz da bundan bahseder misiniz?

    Kasım Yağcıoğlu Efendi: Tabi velilerin türbeleri Allahın dostları oldukları için kıymetlidir. Peygamber Efendimiz "Kabir ehlinden yardım isteyiniz" buyuruyor. Bu isteme dünyalık menfaat değildir. Bizde böyle buradaki zat gibi İslam'ı yaşayalım, anlayalım ve anlatalım şeklinde olmalıdır. Kur'an okunur dua edilir ve ölüm tefekkür edilirse böyle ziyaretler istifadeli olur. Bizde elhamdulillah Piri Şabanı veli Hz. Türbesinde güzel bir ziyaret gerçekleştirdik.

     Şabanı Veli Hz. bildiğiyle amel etmiş, insanları birinden ne yüksek, ne aşağı görmüş. "Bunların yaratıcısı Allah'tır, benim de vazifem bu insanlara hizmet etmektir" diyerek devam etmiştir. Bu Allah'ın lütfüdür, Onlardaki Allah sevgisinden dolayı Rabbim onları bizlere hala unutturmuyor. Bundan dolayı onların türbesine gelenler de bundan etkileniyor. Buraya gelenlerden suçlu olan suçunu itiraf ediyor, kimisi "ya rabbi beni de bu mübarek gibi yap" diye dua ediyor.. Yalnız "bana evlat, koca ver" gibi istemek bize yakışmıyor.. Ne yapmak lazım? Ya rabbi bu mübarek zata bahşettiğin gibi bana da bahşet ki ben de böyle islamı yaşayayım,' diyerek dua etmemiz lazım.

    -Tasavvufta büyük bir ekol olan Hz. Mevlana'nın "Tövbenizi yetmiş kere bozsanız da yine gel" diye bir sözü ağızlarda dolaşıyor. Bu sözü nasıl değerlendirirsiniz?

    Kasım Yağcıoğlu Efendi :Bu da çok suiistimal edilmiş bir sözdür. Mevlana diyor ki "ya gel de, daha önceden inanmayarak tövbe etmişsin, bu gün ise inanarak tövbe et." Bugün de görüyoruz bazıları "tövbe aldım" diyor akşama kadar durmadan içiyor. Böyle Tövbe olmaz. Şimdiye kadar ettiğin tövbeyi inanarak yapmadın, gerçek Hakk'a Hak demedin. Gerçek "Hakka Hak" de, "gerçek kul ol da gel." Diyor Hz. Mevlana.. Yoksa "bilmem ne olursan olda da gel, ister ananı, kız kardeşini bilmem ne pazarına çektinse de gel.." demiyor ya. Böyle bir şeyi söyleme, gücünü nerden...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf
« Posted on: 18 Nisan 2024, 03:53:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf rüya tabiri,Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf mekke canlı, Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf kabe canlı yayın, Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf Üç boyutlu kuran oku Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf kuran ı kerim, Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf peygamber kıssaları,Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf ilitam ders soruları, Kasım Yağcıoğlu Efendi ile tasavvuf önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes