> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Kalplerin Huzura Erdiği Yer
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kalplerin Huzura Erdiği Yer  (Okunma Sayısı 1071 defa)
03 Mayıs 2010, 14:19:25
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Mayıs 2010, 14:19:25 »



Kalplerin Huzura Erdiği Yer



Tasavvuf büyüklerinin mezar, makam ve dergâhları etrafında zaman içinde inşa edilen abidevî yapılardan bir kısmı ayet ve hadislerle donatılmıştır. Bu yazılarda ya o dergâhın özellik veya fonksiyonuna, ya orada medfun tasavvuf büyüğünün macerasına bir gönderme vardır.

Medeniyetimizin karakteristik özelliklerinden biridir. Mimarî eserler, çinilerine nakşedilen yahut uygun yerlerine yazılan ayetlerle, hadislerle, güzel ve hikmetli söz anlamına gelen “kelâm-ı kibar”larla bezenir. Medeniyetimizden uzaklaşarak kendimizi kaybetmenin şaşkınlığıyla bugün bir süs unsuru gibi görülüp geçilse de, bu hat örnekleri sadece süs olsun diye yazılmamıştır. Estetik bir gaye de güdülmekle beraber, daha ziyade o yapının fonksiyonu ile yazılan metin arasında irtibat kurulmuş, böylece bir mesaj verilmek istenmiştir. Nitekim bu maksat son zamanlarda ehlince fark edilmiştir. Mesela genç akademisyenlerimizden Murat Sülün’ün, görsel açıdan da mükemmel bir çalışma olan “Sanat Eserine Vurulan Kur’an Mührü” adlı eserinde (Kaynak Yayınları, İstanbul 2006) söz konusu irtibat ve mesajlara büyük bir vukufiyetle işaret edilmiştir.

Tasavvuf büyüklerinin mezar, makam ve dergâhları etrafında zaman içinde inşa edilen abidevî yapılardan bir kısmı da ayet ve hadislerle donatılmıştır. “Sâdâtın Kapısında” üst başlığıyla genellikle külliyenin ana girişindeki kapı üzerine yazılan ayetlerden hareketle, biz de bu mesajları anlamanın peşine düşeceğiz. Zira kim ne zaman yazdırmış olursa olsun, Sâdât-ı Kiram’dan birinin hatırasına bina edilmiş bir yapıya binlerce Kur’an ayeti arasından biri veya birkaçı özellikle seçilip yazılmışsa bir maksat gözetilmiş demektir. Ya o dergâhın özellik veya fonksiyonuna ya orada medfun tasavvuf büyüğünün macerasına bir gönderme vardır. Daha önemlisi, bu ayetler tasavvufun şer’î referanslarıdır; hangi zemine dayandığını ilan eder.

Sözü daha fazla uzatmadan ilk kapıya yönelelim.

Arayana yol gösteren bir ayet

Veliler Başbuğu Şah-ı Nakşîbend Hâce Muhammed Bahaüddin el-Buharî k.s.’un kapısındayız. Miladî 1389 yılında bu dünyadan göçtüğünde Buhara’nın biraz dışında, aynı zamanda doğduğu köy olan Kasr-ı Ârifan’da, kendi dergâhında toprağa verilmiş. Timurlular döneminden itibaren muhtelif zamanlarda yapılan mescit ve kütüphane ile mezarının ve dergâhının etrafında bir külliye oluşmuş. Bu külliyeye geçit veren ana kapının alınlığına da çini üzerine Ra’d suresinin 28. ayeti nakşedilmiş. Ayetin meali şöyle: “(Hakk’a yönelenler o kişilerdir ki) onlar iman etmiş ve kalpleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki kalpler ancak Allah’ın zikri ile yatışır.”

Meallerde “yatışmak” kelimesiyle karşılanan “tatmeinnü” fiili, Türkçeye de geçmiş “tatmin, itminan, mutmain” gibi türevlerinden de anlaşılacağı üzere, “korku, şüphe ve endişeden kurtulmak, muzdarip ve rahatsız iken sakinleşip rahatlamak, sükun, selamet, itimat bulup huzur ve mutluluğu yaşamak” demektir. Ayet-i kerimede mutluluğun başka bir şeyle değil, ancak Allah’ın zikriyle kazanılabileceği özellikle beyan buyurulmuştur.

Bu ayetin dışarıdan okunacak şekilde giriş kapısına yazılmasında birbirine bağlı iki maksat olmalıdır. Birincisi, dergâh dışında kalan bütün insanları Allah’ı zikretmeye ve böylece gerçek mutluluğa davet etmektir. İkincisi, o kapının açıldığı dergâhın bu zikir ve mutluluğu talim ettiren bir yer olduğunu haber vermektir.

Ra’d suresinin bu ayeti, kainat baştan ayağa bir mucize iken, üstelik Rasulullah s.a.v.’in tebliği ve Kur’an’ın haberleri ortada iken inkârcıların inanmak için hâlâ çok çarpıcı bir işaret veya mucize istemelerinin ikinci defa zikredilmesinden hemen sonra gelir. Müfessirler inkârcıların bu isteğini onların samimiyetsizliğine bağlar. Çünkü görmek, biraz da görmeyi istemekle ilgilidir. Görmek istemiyorsanız görmez, gerçekten aramıyorsanız bulamazsınız. Bu sebeple bir önceki ayetin sonunda, hakikate götüren bunca işarete rağmen Allah’ın ancak kendisine “inabe edenler”i hidayete erdireceği beyan buyurulmuştur.

İnabe etmek “samimiyetle yönelmek” demektir. İman, itminana ermiş bir kalp yahut hidayet, bu yönelmenin semeresidir. Samimi bir yöneliş, yöneldiğimiz varlığa ulaşmak için yol ve imkan arayışını gerektirir. Şah’ın kapısındaki ayet, arkasındaki dergâhla, bu yol ve imkanlardan birine işaret etmiş olur böylece. O kadar ki  “inabe” kelimesi sonraki zamanlarda giderek “bir mürşide intisap etme, bir tarikate girme” anlamını da kazanır.

Bir hal olarak zikir


Şâh-ı Nakşibend k.s. Hazretlerinin kapısına yazılan ayet, insanları uyarmak, Allah’a samimiyetle yönelenlere yol göstermek yanında, tasavvufun en temel usulü olan “zikir” vurgusuyla bilhassa tercih edilmiştir şüphesiz. Fakat ayetteki zikir de, bu ayetle verilmek istenen mesaj da ilk anda akla geldiği gibi, sadece bir usül yahut metoda işaretten ibaret değildir. Nitekim Ra’d suresinin söz konusu ayetindeki “zikir” kelimesini hemen hemen bütün müfessirler “Kur’an-ı Kerim” olarak anlamışlardır.

Yaygın olarak “Allah Tealâ’nın isimlerini söylemek, O’nu anmak, hatırlamak, tesbih etmek” anlamında kullandığımız “zikir”, bu anlamı yanında “Levh-i Mahfuz, Kur’an-ı Kerim, namaz, ayet, doğru bilgi, öğüt” gibi kavramları da karşılayan İslâmî bir terimdir. Kalpleri teskin edebilen zikrin hakikati işte ancak bu anlam genişliği hesaba katılarak, bu anlamlar arasındaki ortak zemin bulunarak kavranabilir. Çünkü zikir tam olarak bir “bilinçlilik hâli”dir. Allah Tealâ’nın isimlerini telaffuz etmek, “gaflet”in zıddı bir hâl veya tutum olan “zikr”in sadece bir boyutudur. Hatırlamak ve dil ile söylemek, öncelikle bir “bilgi”yi yahut “marifet”i gerektirir. Allah Tealâ’yı zikir, bir kabulü ve tazimi beyan anlamına da geldiğinden, zikre kaynaklık eden bilginin tasdiki şarttır. Nihayet bilinen, tasdik ve beyan edilen bir hakikatin icapları, tezahürleri, mükellefiyetleri olmalıdır.

Kısaca Allah Tealâ’yı zikir, öncelikle O’nun varlığını, birliğini, yüceliğini ikrardır. Bu ikrarın dayanması gereken marifet ve tasdik ile, gereği olan amellere de “zikir” denmesi tabiidir. Zira kalpleri yatıştıran zikir hali bunların uyumundan hasıl olur, itminan da bu uyumdan hasıl olur. Tarikatların yahut tasavvuf terbiyesinin tesise çalıştığı bu uyum, bir tevhit veya cem halidir; kâmil imana işaret eder. Ayet-i kerimede “kalpleri Allah’ın zikriyle yatışmış olanlar” aynı zamanda “iman etmiş” kimseler olarak nitelenmek suretiyle zikir-iman münasebetine dikkat çekilmiştir.

Allah dostu mürşid-i kâmillerin bu hali talim ettirdiği dergâhlar, bu sebepledir ki birer “hâne-i saadet”, yani mutluluk yurdu, kalplerin itminan bulduğu birer mübarek mekandır. Böyle yerlerde hissedilen gönül dinginliği ve huzur, samimiyetle yönelmenin, dergâhlardaki uhrevî havanın, dizinin dibine oturulan kâmil mürşidin hem suret ve hali hem de talimiyle Allah’ın zikrine vesile olmasının eseridir. Fakat öte yandan, demek ki kalp de tasavvuf terbiyesinin kazandırmaya çalıştığı bir iman ve zikir hali ile itminan bulacak mahiyette yaratılmıştır.

Dünya kalbi teskin edemez


Kalp, ruhumuzun merkezidir. Ruhumuz ise Elest Meclisi’nde Cenab-ı Hakk’la mülaki olmanın tadını almış, Ruhlar Âlemi’nde ilahî aşkın sefasını sürmüştür. Bütün insanların kalplerinin derinliklerinde bu tat ve sefanın verdiği saadet hissi vardır. Onun için kim olursa olsun insanın kalbi hiçbir dünyevî hazla sükûnet ve ferahlık bulamaz. Çünkü hiçbir şey kalbin ezelde tattığı ebedî saadetin neşvesini veremez. Hatta tam aksine, insanın mutluluğu bulmak adına, tatmin olmak adına yöneldiği bütün arayışlar, kalbin varlık ve yaradılış maksadına uymadığı için kalbi sakatlar, daha da huzursuz ve tatminsiz yapar. Susayanın, harareti geçsin diye tuzlu su içip daha da yanması gibidir bu.

Çağdaş refah toplumlarında her türlü zenginliğe, konfora, zevk ve eğlence imkanlarına rağmen türlü ahlâksızlıkların, içkinin, uyuşturucunun, intiharların yaygınlaşması, artan bir tatminsizliğin göstergesidir. Dünya, üzerinden geçilip gidilmesi gereken çok tuzlu bir denizdir; suyu içilmez. Ancak ötelere, ebedi âleme ait ilahî kaynakların arı suları kandırır insan kalbini.     

Daha fazla dünyalık, daha fazla tatminsizlik demek. Ya bu huzursuzluğu bastırmak için kalbi öldürecek, ya çırpındıkça batacaksınız. Her ikisi de insanın mutlak manada helâkidir. Bu fasit daireden çıkıp doğru bir istikameti, sırat-ı müstakimi aramak gerekiyor. Gerçekten arıyor, içtenlikle yöneliyorsak eğer, “müfettihu’l ebvâb” (kapıları açan) olan Cenab-ı Hak, üzerinde böyle ayetler olan açık kapılar çıkaracaktır karşımıza.

Şâh-ı Nakşibend’in kapısındaki ayet, içi yananları tertemiz bir kaynak suyunun kana kana içileceği tükenmez bir pınara davet ediyor. İlahî vahiyden, Sünnet-i Seniyyeden kaynaklanan öyle bir pınar ki bu, reşahatından nasibi olanlar Kasr-ı Hinduvân’ı bir çırpıda Kasr-ı Ârifân’a çeviriyor. Kasr-ı Ârifân’ın ârifleri bütün fakr u zaruretlerine rağmen Buhara’nın köşklerinde, saraylarında lüks ve ihtişam içinde yaşayan meliklerin korku, endişe ve huzursuzluklarından âzade, kıtalara, çağlara hükmediyorlar hâlâ.

Ve Şâh’ın kapısındaki ayet, tasavvufun maksadını, dergâhların varlık sebebini, oralarda ne ile meşgul olunduğunu anlatıyor soranlara.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kalplerin Huzura Erdiği Yer
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:59:22 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kalplerin Huzura Erdiği Yer rüya tabiri,Kalplerin Huzura Erdiği Yer mekke canlı, Kalplerin Huzura Erdiği Yer kabe canlı yayın, Kalplerin Huzura Erdiği Yer Üç boyutlu kuran oku Kalplerin Huzura Erdiği Yer kuran ı kerim, Kalplerin Huzura Erdiği Yer peygamber kıssaları,Kalplerin Huzura Erdiği Yer ilitam ders soruları, Kalplerin Huzura Erdiği Yerönlisans arapça,
Logged
26 Mayıs 2017, 21:29:34
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 26 Mayıs 2017, 21:29:34 »

Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Mayıs 2017, 21:53:43
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #2 : 26 Mayıs 2017, 21:53:43 »

Ve aleykümselam kalpler her zaman ibadetten zevk alır ve ancak kalpler ibadethanelerde huzur bulur inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Mayıs 2017, 22:21:56
Sevde38

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 280


« Yanıtla #3 : 26 Mayıs 2017, 22:21:56 »

Birazdan teravihe duracağız ve bu yazı çok iyi geldi. Ellerinize , emeklerinize sağlık.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mayıs 2017, 23:36:43
Haki
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 155


« Yanıtla #4 : 26 Mayıs 2017, 23:36:43 »

ALEYKÜMSELAM...RABBİM RAZI OLSUN TEŞEKKÜRLER... RAMAZANIMIZIN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI TEMENNİ EDERİZ
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

Bugün Allah (c.c) için Hizmet Ettin mi ? İlim Dünyası Ailesi
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes