> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > İslam Büyüklerinin Halleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslam Büyüklerinin Halleri  (Okunma Sayısı 1300 defa)
20 Kasım 2014, 21:36:23
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« : 20 Kasım 2014, 21:36:23 »



İslam Büyüklerinin Halleri


Her işleri sünnete uygundu


İslam büyükleri, her işlerinde Resulullah efendimizi ve Eshabını örnek aldılar. Ehli sünnet yolu denilen bu yoldan ayrılmada hiç taviz vermediler. Çünkü bu yoldan ayrılmanın bid’at olduğunu, bid’atın da ne kadar tehlikili bir yol olduğunu biliyorlardı. Bid’atın tehlikesini Resulullah efendimiz şöyle haber vermişti.35menzil
“Sünnetler bid’at telâkki edilmedikçe kıyamet kopmıyacaktır. Zamanla bid’atlara öyle yayılacak ki, bir bid’at terkedildiği vakit, insanlar: Sünnet terkedildi, diyecekler.”
Bid’atler öyle yayılacak ki, nesilden nesile intikal edecek birkaç nesil devam edecek, böylece bid’atlarla amel etmek birkaç nesil uzayınca, insanlar bid’atları, Peygamber efendimiz’in sünnetlerinden zannedecekler.
Bunun için İslam büyükleri Resulullahın sünnetine sarılmayı ve bid’atlardan kaçınmayı önemle tavsiye ve teşvik etmişlerdir. Bu konu üzerinde hassasiyetle durmuşlardır.
Bunun örnekleri çoktur. Hazreti Ömer, bazen bir şey yapmayı düşündüğü zaman birisinin: “Yâ Emir’el-Mü’minin, Resûlüllah böyle bir şey yapmış veya yapılmasını emretmiş değildir.” demesi üzerine, hemen o şeyi yapmaktan vazgeçerdi.
Bir gün, herkesin giymeyi adet edindiği elbiselerin boyanırken necis madde kullanıldığı şüphesi üzerine, bu elbiselerin giyilmesini yasak etmek istedi. Birisi ona dedi ki: “Ya Ömer, Resûlullah bizzat kendileri ve O’nun sağlığında başkaları bu elbiseden giymişlerdir.”
Bunun üzerine Hazreti Ömer, kararından vazgeçip Allaha tevbe ve istiğfarda bulundu. Kendi kendine şöyle söyleniyordu: “Eğer, bu elbiseyi giymemek, hakikaten takvadan sayılsaydı, herhalde Resûlüllah Efendimiz onu giymezdi..”
Zeynel-Abidîn hazretleri, bir gün oğluna diyor ki: “Oğlum bana bir elbise yaptır. Onu helada giyip, namaz kılacağım vakit çıkaracağım. Görüyorum ki pislik üzerine konan sinekler, sonra gelip elbisem üzerine konuyor.” Oğlu dedi ki: “Babacığım, Hazreti Peygamberin namaz için ayrı, halâya gitmek için ayrı elbisesi yoktu. Sırf halâda giyilmek üzere kendisi bir elbise yaptırmış veya başkalarına emretmiş değildir.” Bunun üzerine İmam, fikrinden vazgeçmiştir.

İşlerini Cenab-ı Hakka bırakırlardı


İslam büyükleri, gerek kendileri, gerek evlâd ve talebeleri hakkında işlerini Allahü teâlâya ısmarlarlardı. Daima hidayet üzereydiler. Yollarını şaşırmamak için dayanakları Allahü teâlâ idi. O’na güvenip dayanmaktan gâfil olmazlar, kendiliklerinden bir şey talebinde bulunmazlardı.
İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki: Büyük istek ve arzuma rağmen oğlum Abdurrahman’ı, bir türlü okumaya ısındıramamıştım. Ne yapacağımı düşünürken Cenab-ı Hak, kalbime şu ilhamı verdi: “Onu Allah’a ısmarlamalıyım..” Evet içime böyle doğdu ve sebeplere yapışıp böyle yaptım. Aynı gecenin sabahında bir de ne göreyim, Abdurrahman kendiliğinden derse çalışıyor. O günden itibaren ilmin zevk ve tadını tatmıya başladı. Anlayışı da öylesine gelişti ki, kendisinden senelerce evvel ilim tahsiline başlıyanlardan
üstünlük göstermiye başladı. İşini Allaha ısmarlamam sebebiyle Allah da beni ızdırabdan kurtardı.
Bu hususta Aliyyül-Havvâs hazretleri de şöyyle buyurdu: “İlmiyle âmil âlimlerin çocukları hakkında yapacakları en faydalı şey, işlerini Allaha ısmarlamak ve onlar için dua etmektir. Çünkü âlimlerin çocukları analarından büyük müsamaha gördükleri gibi, babalarına karşı da çok nazlı olarak büyürler.
Çocuk, bir din âlimi olarak insanlardan hürmet ve itibar gören babasının sayesinde kendisine de hürmet edildiğini görünce, bununla yetinir. Çalışıp fazilet sahibi olmak için artık bir sebeb görmez. İlme emek vermek, takva ve perhizkârlıkla kazanacağım şöhret ve itibar, babamın sayesinde hâsıl olmaktadır. Bunca sıkıntı çekmeye ne lüzum var? diye düşünür.
Fakat, halkın bilhassa sıkıntı içinde olanların çocukları böyle düşünmezler. Çünkü onlar hayata gözlerini açtıkları zaman şiddetli sıkıntılar ile karşılaşırlar. Halk arasında dövülenleri, hapse atılanları, ihanete uğruyanları ve haraca bağlananları gördükçe bu durumlardan kurtulmanın çarelerini düşünürler.
Cenab-ı Hak da onlara Kur’an-ı kerim ve ilim tahsili ile meşgul olmayı ilham eder. Böylece kendilerini ilme ve Kur’an-ı kerime verirler. İnsanların kendilerine hürmet ettiklerini gördükçe de ilim ve mücahede hakkındaki şevk ve gayretleri kat kat artar. Sonunda yüksek makamlara yükselirler.
Ahmed Zâhid, her yalnızlığa çekilişinde, çocuğunu kırk gün yanında bırakırdı. Yine de ona manevî sırlar açılmazdı. O derdi ki: “Ey yavrum, iş benim elimde olsa, kimseyi senin önüne geçirmezdim.”

Gayeleri sadece Allah rızası idi


İslam büyükleri tam bir ihlâs sahibi idiler. İlim ve amellerine riya karıştırmaktan son derece korkarlar idi. Onların bu güzel ve örnek ahlâkına, herkesin çok ihtiyacı vardır. Resulullah efendimiz riyakarmların halini şöyle bildirdi:
“Allahü teâlâ, Adn cennetini yarattığı zaman, orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir beşer gönlünün hatırlamadığı nimetler yarattı. Ona Konuş!, diye emretti. O da üç defa: Şüphesiz mü’minler felâh bulmuştur. Dedi. Sonra şöyle konuştu: “Ben cimrilerin ve mürailerin hepsine haram kılınmışımdır.”
Vehb bin Münebbih şöyle buyurdu: “Uhrevî bir amelle dünyalığını temine çalışan bir kimsenin kalbini Cenâb-ı Hak tersine çevirir ve onu, cehennemlikler defterine yazar.”
Hasan-ı Basrî buyurdu ki: “İsâ aleyhisselâm buyurmuş ki: “Kim bildiği ile amel ederse, Allahın gerçek dostu olur.”
Süfyan-ı Sevrî buyurdu ki: “Validem bana derdi ki: Ey oğlum, ancak öğrendiğin ile amel etmeye niyetli olduğun zaman ilim edinmeye çalış. Aksi halde ilim, kıyamet günü senin üzerinde bir vebaldir.”
Hasan-ı Basrî çok kere kendisini hesaba çekerek: “Demek sen, Allahın âbid, zâhid ve sâlih kulları gibi konuşur, fasık, münafık ve müraîlerin işi gibi iş yaparsın ha. Vallahi ihlâslı kulların sıfatı bu değildir.” derdi.
Fudayl bin İyaz diyor ki: “İşlerinde son derece titiz, tel üzerinde oynayan bir cambaz gibi dikkatli olmıyan bir kimse, riya çukuruna düşmekten kendini koruyamaz.”
Zünnûn Mısrî’ye, “Kulun ihlâs sahibi kimselerden olduğu nasıl belli olur? diye sormuşlar. O demiş ki: “Kendisini tam manası ile tâate verip, insanların nazarında mertebe ve itibarının silinmesini severek kabul ettiği zaman.”
Yahya bin Muaz’a, “Kul ne vakit ihlâs sahibi olabilir?” diye sormuşlar. O şu cevabı vermiştir: “Ahlâkı süt emer çocuğun ahlâkı gibi olduğu zaman. Yani kendisini öven ve yerenlere hiç aldırış etmediği vakit.”

Kimin için yaptın isen git ondan iste!


Muhammed bin Mürkedir hazretleri buyurdu ki: “Talebe kardeşlerimizin güzel himmet ve çalışmalarını, geceleri yapmaları daha sevimli ve daha şerefli olur. Gündüzleri insanlar onu görebilir. Geceleri ise ancak Allah görür ve O’nun için yapılmış olur.”
Bir gün, Yunus bin Ubeyd’e, “Amel bakımından Hasan-ı Basrî hazretlerinin yerini tutmuş bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlar. O da şu cevabı vermiş: “Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutmuş bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nerden göreceğim? O’nun va’z ve nasihatları gönülleri ağlatıyordu. Başkalarının va’zları ise gözleri bile ağlatamıyor.”
Ebu’s-Sâib, Kur’an-ı kerim veya hadîs dinlerken kendisine ağlamak geldiğinde, riya olur korkusu ile kendisini tutar, onu tebessüm haline çevirirdi.
Ebu Abdullah el-Antakî şöyle derdi: “Allah kıyamet gününde ikiyüzlü kimseye: “Kime gösteriş yaptınsa amelinin sevabını ondan al! Dünyada iken ilim ve amelinden dolayı insanlar sana meclislerinde yer vermediler mi? Sen onlara reis olmadın mı? Alış-verişinde kolaylık göstermediler mi? Sana çeşitli ikramlarla bulunmadılar mı?” buyuracak. Böylece dünyada gördüğü mükâfatları bir bir sayacak ve âhirette riyakârlara verilecek bir mükâfat olmadığını bildirecektir.”
Fudayl bin İyad hazretleri buyurdu ki: “Kişi insanlar ile ünsiyet ettiği müddetçe, tam manasiyle riyadan salim olamaz.”
Antâkî diyor ki:
“Kendilerine süs verenler üç kısımdır: 1- İlimle süslenenler. 2- Amelle süslenenler. 3- Süslenmeyi terketmek suretiyle süslenenler. En gizlisi ve şeytanın en sevdiği üçüncüsüdür. “Kişi zahirî amellerinde, gönlünde halkı mülâhaze ettiği halde ihlâslı olmak isterse, bu imkânsızdır. Zirâ ihlâs kalbin hayat suyudur. Riya ise kalbi öldürür.”
İyas bin Muaviye, İbrahim Temimî’nin kardeşi idi. Bunlar biribirini arkasından övmezdi. Bu hususta derlerdi ki: “Kişiyi övmek bir nev’i mükâfattır. Ben kardeşimi insanlar arasında övmek suretiyle sevabının noksanlaşmasını istemem.”
Yusuf bin Esbat diyor ki: “Nefsimi ne zaman derin ve ciddi bir muhasebeye çektimse, onu halis bir müraî olarak buldum.”
Hasan-ı Basrî hazretleri de şöyle buyurdu: “İnsanlar arasında kendisini zemmeden, kötüleyen kimse, hakikatta kendisini övmüş olur. Bu ise riya alâmetlerindendir.”

“Biz öyle insanlara yetiştik ki…”


İslam büyükleri, riyadan, gösterişten çok korkarlardı. İbrahim bin Edhem hazretleri bununla ilgili buyurdu ki: “Ramazan dışında din kardeşine “Oruçlu musun?” diye sorma. Çünkü “Oruçluyum!” dese, nefsi bununla hoşlanacak, “Hayır!” dese üzülecek. Halbuki bunların ikisi de riya alâmetlerindendir. Ayni zamanda böyle bir soru ile onu mahçup etmek ve eksiğine muttali’ olmak gibi mahzurlar da vardır.”
Abdullah bin Mübarek hazretleri buyurdu ki: “Öyle kul vardır ki Kâbe’yi tavaf ederken bile riya yapabilir. Meselâ Horasan halkından birinin kendisini görmesini ve o ülke halkının kendisi hakkında “Falanca zat, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 20 Kasım 2014, 21:38:57 Gönderen: Rüveyha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslam Büyüklerinin Halleri
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:21:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslam Büyüklerinin Halleri rüya tabiri,İslam Büyüklerinin Halleri mekke canlı, İslam Büyüklerinin Halleri kabe canlı yayın, İslam Büyüklerinin Halleri Üç boyutlu kuran oku İslam Büyüklerinin Halleri kuran ı kerim, İslam Büyüklerinin Halleri peygamber kıssaları,İslam Büyüklerinin Halleri ilitam ders soruları, İslam Büyüklerinin Halleriönlisans arapça,
Logged
05 Şubat 2016, 18:46:44
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 05 Şubat 2016, 18:46:44 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri Islam alimlerinin yolunda giden ve onlari ornek alarak yasayan kullardan eylesin insallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes