> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > İnsanı Kâmil
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsanı Kâmil  (Okunma Sayısı 457 defa)
26 Temmuz 2012, 12:45:13
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 26 Temmuz 2012, 12:45:13 »



İnsan-ı Kâmil

Hz. Muhammed bir insandı ve her insan gibi etten ve kemikten müteşekkildi. Fakat o her mânâda en mükemmel insandı; sözleri ve fiilleri ile insanlık tarihinde emsalsiz bir hayat sistemi oluşturdu. Bu sistem bütün insanların hayatının her cephesini kapsayan bir rehber olmaya ebediyen devam edecektir. Hz. Mu­hammed bütün diğer fikirlere ve hayat fel­sefelerine üstün gelen bir hayat tarzı bırak­mıştır ve insanlığa her konuda dengeli bir görüş sunmuştur. Bu hayat tarzı insanı arzulan ve zaaflanyla normal bir insan olarak telâkki etmiş; ona zaaflarının üstesinden gelmesi, ar­zularını tatmin etmesi ve yeryüzünde Rabb'inin bir kulu olarak mütevazi bir hayat sürerken manevî sahada meleklerden daha üs­tün bir seviyeye çıkması için de bir yol gös­termiştir. Hz. Muhammed'i insan-ı kâmil yapan ve diğer insanlara üstün kılan şey bu­dur. O, insanlara hayattan el-etek çekerek ma­nastırlarda veya dağlarda inzivaya çekilmele­rini ya da riyaziyatı emretmediği gibi bütün vakitlerini dünyanın maddî zevk ve sefası pe­şinde koşarak geçirmelerini de tavsiye etme­miştir. Hz. Muhammed insanlığa baştan başa yeni bir hayat anlayışı kazandırdı: İnsan, Allah'ın ulûhiyetine ve mutlak hükümran­lığına iman etmeli, O'nun emir ve yasaklarına tâbi olarak hayatını sürdürmelidir. Her zaman ve her yerde -evde, işyerinde, çarşıda, okulda, büroda vs.- Allah'a kulluğunun şuurunda ola­rak O'nun emirlerine uyması gerektiğini ak­lında tutmalıdır. Evde, ailesi ile yaşarken Allah'ın emrine muhalif hiçbir şeyin yapılmadı­ğını görmelidir; işinde gayri-meşrû tasarruflar ve uygulamalar ile Allah'ın rızasını kazana­mayacağını görmelidir; bir devlet işinde Allah'ın ve Rasûlü'nün açık emirlerine uygun tatbikatı görmelidir. Böylece hayatın her sa­hasında, Allah ve Rasûlü'nün yolunun bir bü­tün olarak tesis edildiğini görmelidir. Bu ha­yat şekli bütün yuvalara huzur, mutluluk, ha­yır ve adalet getirecek, bütün önemsiz ihtilaf­lar kaybolacaktır. Çünkü herkes Allah'ın ve Rasûlü'nün hükümlerine uyacaktır. Rasûlullah, "Herşeyin en iyisi mutedil olanıdır" buyurmuştur. Bu hayat felsefesine göre meşru yoldan nafaka temini için çalışmak; hanımını ve çocuklarını doyurmak kişi için sadakadır. İşinde ve evindeki münasebetleri kişi için sa­dakadır; hatta cinsî arzularını hanımıyla tat­min etmesi kişi için sadakadır (Müslim).

Böylece, eğer Allah'ın ve Rasûlü'nün emirle­rine tâbi olarak yapılması hâlinde insanın her fiili ve hatta nefsî arzularını tatmini dahi bir takva ve sevap kabul edilmektedir. İnsan Al-lahu Teâlâ'ya karşı kulluğunu ihlas ve sami­miyetle yaparsa, bir yandan eşi ve çocuklarıy­la mutlu bir hayat sürerken diğer yandan ma­nen ve ruhen en üst mükemmellik mertebesi­ne erişir.

Hz. Muhammed'in üstünlüğü ve fazileti şu noktada yatmaktadır: O sıradan insanlara sı­radan hayatlarını yaşarken ahlaken ve ruhen en mükemmele erişme fırsatını vermiştir. Hz. Muhammed bu duruma önce kendisi erişti ve sonra da diğer insanları bu ulvî sona davet etti. Kur'ân üzerinde yapılacak bir inceleme­de, Allah'ın, bütün elçilerine isimleriyle hitap ettiği ve yine onlardan kendi isimleriyle bah­settiği görülür: "Ey Nuh", "Ey Salih", "Ey Şuayb", "Ey İbrahim" vs. "Onlara kendilerin­den öncekilerin Nûh, Âd, Semûd kavminin, İbrahim »kavminin, Medyen halkının ve..." (9:70). "Ey Nuh, denildi, sana ve seninle be­raber olanlardan (türeyecek) ümmetlere biz­den esenlik ve bereketlerle (gemiden) in." (11:48). "Âd (kavmin)e de kardeşleri Hud'u (gönderdik)..." (11:50). "Semûd (kavmin)e de kardeşleri Salih'i (gönderdik)..." (11:61). "Elçilerimiz İbrahim'e müjde getirdikleri za­man..." (11:69). "(Melekler) dediler ki: 'Ey Lût, biz senin Rabb'inin elçileriyiz..." (11:81). "Medyen'e de kardeşleri Şuayb'i (gönderdik}..." (11:84).

Bu şekilde, Kur'ân'da bütün rasûllerden dai­ma isimleriyle bahsedilirken Hz. Muhammed'e, birkaç İstisna dışında, değişik isimlerle hitap edilmektedir: Yasin, en-Nebi, er-Rasûl, Müzemmİl, Müddessir vs. Ve onun lakapları­nın en üstünü aşağıdaki ayette kullanılmıştır: "Eksiklikten uzaktır o (Allah) ki geceleyin kulunu Mescid-i Haram'dan çevresini bere­ketli kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya yürüttü. O'na âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (böyle yaptık). Şüphesiz ki O, işitendir, görendir." (17:1). O'nun için kul (abd) keli­mesi kullanılmıştır. Aynı hitap Cin, Furkan, Necm ve Hadîd sûrelerinde de geçmektedir: "Allah'ın kulu kalkıp O'na yalvar(ıp ibadet etmek için kalk)ınca (hayretten, hepsi) onun üzerine üşüşüp neredeyse keçe gibi birbirleri­ne geçeceklerdi." (72:19). "O Allah'a hamdolsun ki kuluna Kitâb'ı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı." (18:1). "Âlemlere uyarıcı olması için kuluna furkanı (hakkı bâtıldan ayırma ölçüsünü) indiren (Allah) ne yücedir." (25:1). "Kuluna vahyettiğini vahyetti." (53:10). "Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkar­mak için kuluna açık açık âyetler indiren O'dur..."(57:9).

Allahu Teâlâ, vahyettiği Kİtâb'ı Kur'ân'da, Rasûl'üne ismini kullanmaksızm Abd (kul) lakabı ile hitab etmektedir. Bu lakab diğer rasûller için de kullanılmış olsa da isimleri ile beraber zikredilmiştir; meselâ Meryem ve Sad sûresinde yer alan âyette görülebileceği gibi: "Bu, Rabb'inin, kulu Zekeriyâ'ya rahme­tini anıştır." (19:2), "...güçlü kulumuz Davud'u da..." (38:17), "Kulumuz Eyyûb'u da an..." (38:41).

Öyle görünmektedir ki bu mümtaz ve hususî lakabı kullanarak Allah, kullukta Hz. Muhammed'in en yüksek zirveye vardığını; bunun insan-ı kâmilliğin en son safhası oldu­ğunu ve hiçbir kulun bu abd-i kâmil t eş ve rakip olamayacağını göstermek istemiştir. İş­te bu sebeple hiçbir ilave olmaksızın sade abd (kul) lakabını kullanmak Hz. Muhammed'in statü ve önderliğinin emsalsizliğini yansıtmaktadır.

Rasûlullah'ın hayat tarzı, söz ve fiilleri in­sanlık için her yönüyle ebedî örnek teşkil et­mektedir. Fert hayatında olduğu kadar toplum hayatında da en son ve mükemmel numune­dir. İnsanlık, bu havat tarzına ulaşmaya ve onu izlemeye gayret göstermelidir. Topluca veya terden hayatlarını son yolculuklarına doğru huzurlu ve başarılı bir şekilde yönlendirebilmeleri için tek yol budur. Allah, bu mübarek insanı öylesine şereflendirmiştir ki O'nun sokaklarında yürüdüğü ve ömrünün bir kısmını geçirdiği şehri, statüsünü yücelterek mübarek kılmıştır. "Yoo, and içerim bu şehre ki, sen bu şehire girmekte (burada yaşamak­tasın." (90: 1-2). Yine bu sebeple ashabı da kimi diğer insanlara üstün kılınmıştır: "Siz in­sanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldu­nuz..." (3:110). Ve yine onun tebliği ve hayat tarzı da yüceltilmiştir. "...Bugün, size dinini­zi kemâle erdİrdim, üzerinizdeki nimetimi ta­mamladım..." (5:3).

Son olarak meali verilen âyette Allah, nimet­lerini ve rahmetini abd-i kâmil olan Hz. Muhammed'in şahsmda tamamladığını, sırat-ı müstakimim ve ona götüren yolu Hz. Muhammed vasıtası ile mükemmelleştirdiğini vazıh bir şekilde beyan etmektedir. Dolayı­sıyla ebedî hayatta olduğu kadar, geçici ha­yatta da başarıya ve mükemmele ulaştıracak tek vasıta Rasûlullah'ın hayat tarzını takip etmektir. O, tam ve mükemmel bir düşünce, amel ve medeniyet bırakmış; insanlığın mese­lelerini çözüme kavuşturacak ayrıntılı pren­sipler vazetmiştir. Bu sebeple O'nun rehberli­ği tek güvenilir rehberlik; hayat tarzı da gü­nümüz insanının karmaşık ferdî ve toplumsal problemlerini çözmek için geçerli tek hayat tarzıdır, işte bu yüzden Rasûlullah; "Şayet Musa yaşasaydı beni takip etmekten başka çâresi olmayacaktı" buyurmuştur.

Son uyan İslâm Peygamberi'nin getirdiği ha­yat tarzına inanmayı ve onu takip etmeyi red­deden kişilere yapılmıştır: Eğer onlar bunu reddeder ve kendi heva ve hevesleri doğrultu­sunda yaşayacak olurlarsa, Hesap Gününde Hz. Muhammed'in son ve kâmil yoluna karşı takındıkları yanlış ve hasmâne tavırla­rından dolayı kazandıkları günahlar yüzlerine vurulunca ne yapacaklardır? "Her ümmetten (inanç ve davranışlarının doğru olup olmadı­ğına tanıklık edecek) bir şahit, seni de bunlara şahit getirdiğimiz zaman (halleri) nice olur? İnkâr edip, (Allah'ın) Elçisine karşı gelenler, o gün yerin dibine geçirilmeyi isterler ve Al­lah'tan hiçbir söz gizleyemezler." (4: 41-42).



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsanı Kâmil
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:55:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsanı Kâmil rüya tabiri,İnsanı Kâmil mekke canlı, İnsanı Kâmil kabe canlı yayın, İnsanı Kâmil Üç boyutlu kuran oku İnsanı Kâmil kuran ı kerim, İnsanı Kâmil peygamber kıssaları,İnsanı Kâmil ilitam ders soruları, İnsanı Kâmilönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes