๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 19 Eylül 2011, 12:38:55



Konu Başlığı: İnayet
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Eylül 2011, 12:38:55
                       İnayet  

Ben sizlerin çoğunu, şer gördüğünde onu etrâfına yayıyor, hayır gördüğünde ise onu gizliyor görüyorum; böyle yapmayın. Siz insanların vekili değilsiniz. Bırakın İnsanlar Allâh'ın "setri" (gizlemesi) altında kalsın. İnsanları ellerinizden serbest bırakın. Onların hesâbı Rabblerine âittir.

Eğer Allâh'ı bilseydiniz halka merhamet eder, ayıplannı örterdiniz. Eğer O'nu bilseydiniz başkalarını inkâr eder, sonra da O'nun gayrısını O'nun vasıtasıyla bilirdiniz. Eğer O'nunla muâmelede bulunsaydınız başkasıyla muâmelede bulunmaktan tiksinirdiniz. Eğer kalbiniz O'nun kapısını bilseydi, başkasının kapısından dönerdi. Nîmeti O'ndan bilseydiniz, O'na teşekkür eder, başkasına teşekkür etmeyi unuturdunuz. O'ndan isteyin. Başkasından istemeyin. O'nu "tevhîd edin" (birleyin) ki, birlenesiniz. Birleyen birlenir. Talep eden ve cehdeden bulur. Teslim olan ve teslîmiyet isteyen selâmet bulur. Muvâfakat eden muvâfakat bulur. Kaderle münâzaaya giren kırılır, ölür.

Firavun kaderle münâzaa edip Allâhü Teâlâ'nm İlmini (hükmünü) değiştirmek isteyince, onu kırdı geçirdi. Onu denizde boğdu. Mûsâ ve Hârûn'u (a.s.) ona vâris kıldı. Mûsâ'nın annesi, Firavun'un her doğan çocuğu Öldürmekle görevlendirdiği cellatlardan korkunca, Allâhü Teâlâ ona çocuğunu denize bırakmasını ilham etti. Annesi Mûsâ için çok korkuyordu. Ona şöyle hitap edildi:

"Üzülme, mahzun olma; biz onu sana tekrar döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız."(1) Korkma, kalbin güvensin, sırın sükûnet bulsun. Boğulacak ve ölecek diye korkma. Biz onu sana iâde edeceğiz. Onunla senin fakirliğini zenginliğe çevireceğiz.

Bu iş için bir sandık buldu, onun içine çocuğunu koydu, suya bıraktı. Sandık suyun üzerinde, Firavun'un evine ulaşıncaya kadar gitti. Oraya ulaşınca onu Firavun'un cariyeleri ve kızı buldular. Sandığı açtılar, içinde küçük bir çocuk olduğunu gördüler. Ondan hepsi de hoşlandılar; onların kalplerine ona karşı merhamet duygusu konuldu. Başına güzel kokular sürdüler, giysilerini değiştirdiler. O câriyeler ve Firavun'un kızı için insanların en sevimlisi oldu. Firavun'un yakınlanndan onu kim gördüyse sevdi. Bu Allâhü Teâlâ'nın "Onun üzerine benden bir muhabbet ilkâ ettim (bağışladım)"(2) buyruğunun mânâsıdır. Denir ki: Mûsâ'nın gözüne kim baksa ona muhabbet duyardı. Sonra Allâhü Teâlâ onu annesine iâde etti. Mûsâ'yı Firavun'un evinde ona rağmen yetiştirdi. Firavun'un onu öldürmeye gücü yetmedi.

Rabbin kendisi için seçtiğini kim kesebilir? Kim öldürebilir? O'nun koruması altında ve O'nun muhâtabt olan kimseyi kim boğabilir ki? Cenâb-ı Hakk'ın muhabbet ettiği kimseye kim buğzedebilir? Hakk'ın yardım ettiği kimseyi bozguna uğratmaya kimin gücü yetebilir? O'nun yücelttiğini yere çalmaya kimin kudreti vardır? Allâhü Teâlâ'nın tâyin ettiğini azletmeye kim güç yetirebilir? O'nun kurbiyetine aldığı kimseyi oradan kim uzaklaştırabilir?

Allâh'ım! Kurb kapını bize aç. Bizi "mukarrebler"den (sana yakınlaşmışlardan) eyie. Bizi sana itâat ve çokça ibâdet eden kimselerden eyle. Bizi senin askerlerinden eyle. Bizi fazîlet sofrana oturt. Ünsiyet şarâbından bize içir. "Bize dünyâda da, âhirette de güzellik ver ve cehennem azâbından bizi koru."(3)




1) Kasas Suresi, 28/7.
2) Tâ-Hâ Suresi, 20/39.
3) Bakara Suresi, 2/201.


Abdülkadir Geylani Hz. ks.
Cilau'l Hatır (Yolun Esasları), s.90,91