> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Bir akademisyen gözüyle tasavvuf
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bir akademisyen gözüyle tasavvuf  (Okunma Sayısı 748 defa)
25 Temmuz 2010, 15:42:20
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 25 Temmuz 2010, 15:42:20 »



Bir akademisyen gözüyle tasavvuf



Tasavvuf geleneğinin içerisinde yetkin bir şahsiyet olarak Es’ad Coşan Hocaefendi’ye göre, tasavvuf dinin özge, farklı bir yaşam şeklidir O’na göre bir dînî hayat vardır bir de dindarâne hayat vardır Dindar insanların içinde de bir meşrep, tarz, özge bir düşünce ve yaşam biçimi vardır ki o tasavvuftur



O’na göre tasavvuf, iki cihan saadetinin anahtarıdır Ancak bu tasavvuf, İslâmî ve Kur’ânî; şerîate tam t----- bağlı olan gerçek tasavvuftur Zira tasavvufun çeşitleri çoktur; yerlisi-yabancısı; İslâm öncesi-İslâm sonrası; sahihi-sakatı; şer’îsi-rafızisi; şerîate uygunu-aykırısı; doğrusu-eğrisi; hakîkîsi-sahtesi; tahkîkîsi-taklîdîsi; tatlısı-acısı; sevimlisi-sevimsizi; nurlusu-nursuzu; gelenekseli-moderni; huşulusu-fantazîsi; takvâlısı-lâubalisi; klasiği-folkloriği; tarihîsi-sosyetiği; ihlâslısı-göstermeliği… vardır



Hocaefendi’ye göre tasavvufun iştigal sahası, Allah’ı sevme ve O’nun sevgisini kazanmadır Bu ölçülerle düşünüldüğünde, İslâm tasavvufu İslâm’ın özü ve ruhudur Menşei, Kur’ân-ı Kerîm, hadîs-i şerîfler ve Hz Peygamber ile ashabının hayat tarzlarıdır



Tasavvufun bir çok tarifinin yapıldığını, her sûfînin kendi kavrayış ve meşrebine göre bir tanımlamaya gittiğini belirttikten sonra Hocaefendi, efrâdını câmî ağyârını mânî şu tarifi yapar: “Tasavvuf Hâlık’a itaat, mahlûka şefkattir” Mahlûka şefkat, Hâlık’a itaatin zorunlu bir sonucudur Tasavvuf diğerbinliktir, merhamettir, muhabbettir, hizmettir, samimiyet, ihlâs ve hikmettir; kalp temizliği, irfan yüceliği ve amel-i sâlih üreticiliğidir; güzel hâldir; taşa karşı gül, zehire karşı panzehirdir



Hocaefendi’ye göre tasavvuf sayesinde insan ahlâkî, sosyal ve estetik olgunluğa ulaşır Ulvî ideallerle yoğrularak hayatı anlamlı yaşar Birlik, beraberlik ve sevgi duygusuyla kucaklaşır O’na göre tasavvuf dünyadan uzak, insanlardan kopuk, münzeviyâne bir yaşantıyı asla kabul etmez İnsanların içerisinde olup verdikleri sıkıntılara tahammülle onlara hizmet etmek ferdî ibadetlerin erdiriciliğinden çok daha etkilidir


Hocaefendi, tasavvufun, iki kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ölçülerine uymayan taraflarının her zaman tenkid gördüğünü, reddedildiğini, böyle bir anlayışı reddedenlerin başında da kendisinin geldiğini her fırsatta vurgulamaktadır Bir aksiyon insanı olarak bizzat kendisinin tasavvufu Allah’ın rızasına uygun hayat tarzı olarak algıladığını, ille mutasavvıf olacağım diye yola çıkmadığını, yola Allah’ın rızasını kazanmak için çıktığını, o yolun nereye götürürse kendisinin o olduğunu belirtmekte ve bu ana ölçüye göre; “Mutasavvıfsam mutasavvıfım; fakihsem fakihim; softaysam softayım; yobazsam yobazım kim ne derse desin Evet, isterse ‘softa’ desinler; isterse ‘yobaz’ desinler; isterse ‘gerici’ desinler, bana ne! Ben Allah’ın rızâsının nerede olduğunu anlayabilirsem, sezebilirsem ona uymaya çalışırım Gerisi vız gelir! Benim çıktığım hedef, vardığım nokta, görüntüm ne? Bilmem, eğer tasavvufsa tasavvuf o işte Ama tasavvuf öyle değil de, başka bir şey ise, o zaman ben de mutasavvıf değilim O zaman ben buyum; o değilim Çünkü bize Allah’ın emrettiği, Kur’ân’a uymaktır Bize Allah’ın emrettiği, Resûlullah’a uymaktır” demekle tam bir melâmet neş’e ve neşvesine sahip olduğunu göstermektedir



Melâmet “kınamak” anl----- gelir Melâmet düşüncesinin iki temel ilkesi vardır Birisi kişinin ibadetlerini kusurlu ve eksik görüp kendisini kınaması; ikincisi insanların onu eleştirmesinden korkmamasıdır “…Ve kınayanın kınamasından korkmazlar” âyeti bu ikinci ilkeye işaret eder



Melamet, bütün tarikatlarca benimsenen bir anlayış, neş’e, meşreb hatta mânevî bir makamdır İslâm âleminde akâid ve hukuk sistemlerinde bir takım mezheplerin zuhur etmesi gibi tasavvufî düşüncede de bazı ekol/mektepler ortaya çıkmıştır Bunlardan biri “Bağdat Tasavvuf Ekolü” diğeri ise “Horasan Melâmet Ekolü”dür Bütün tasavvufî fikirlerini âyet ve hadisle ölçen ona göre kabul veya reddeden, bakâya, farka, isbata, temkine, sahva, huzura, mârifete, istikâmete, elinin emeği ile kazanmaya (kesb) önem veren, telakkilerini çok dikkatli cümleler, ölçülü sözler ve ilmî tavırlarla ortaya koyan, imkan nisbetinde “sekr ve telvin”den kaçınanlar Melametiyye’yi; fenayı, cem’i, mahvı, telvini, cezbeyi, sekri, galebeyi, gaybeti ve kerâmeti ön planda tutan, duygu ve düşüncelerini hiçbir kayda tâbî kılmaksızın tam bir düşünce serbestisi içinde ortaya koyanlar da Bâyezid-i Bistâmî’ye nisbetle “Tayfûrî ve Bağdâdî”leri meydana getirmiştir



İşte bu anlayış içerisinde meşbu bulan Hocaefendi’nin ibadet anlayışını kendinden dinleyelim: “Normal olan ibadetler sevabdır Ama bir insan, ‘Ben ibadet yapıyorum!’ diye kendisine bir emniyet gelirse, bir gurur gelirse, bir bölürlenme gelirse, bir rahatlık ve rehavet gelirse, bir garanti duygusu gelirse, sevab değil günah bile kazanabilir Buna ibadette mağrur olmak diyoruz Mağrur olmak, kibirli olmak manasına değil de; aldanmak demek Arabça’da, mağrûr, aldanmış; gurûr, aldanma demek Yani bizdeki gibi, kibirlenmek burnu büyük olmak manasına gelmiyor İbadetine mağrur olmak, ibadetine aldanmak… Niçin aldanıyor insan? Genel olarak ibadetini sevablı sanıyor da ondan dolayı aldanıyor Mühim olan Allah’ın rızâsını elde etmek, Allah’ın rızâsını elde edemediğin zaman ibadet dahi telef olabiliyor”



Hocaefendi’yi anlatırken ilerleyen sayfalarda genişçe yer vereceğimiz hususiyetlerini ve faaliyetlerini yerli yerinde değerlendirebilmek için melâmet anlayışını ve temellerini iyi kavramak icab eder



Hocaefendi’ye göre, elmanın dışı ve içi olduğu gibi, dinin de bir zâhirî, bir de bâtınî yani iç yapısı vardır Din kitaplarının bir kısmı formeldir, şekilcidir Namazın nasıl kılınacağını, abdestin nasıl alınacağını anlatır Görünüş itibariyle bunlara çok iyi riâyet edilebilir, “zarf çok güzel olabilir ama, mazruf, zarfın içindeki iyi olmayabilir Tasavvuf içe önem veriyor, için güzel olmasına önem veriyor” Dinin özüne, kalbe bakıyor “Dış şekil itibariyle, formel olarak bir şey güzel görünebilir Ama içinden güzel olmayabilir Birisi size çok saygı gösteriyor gibi yapabilir, önünüzde reverans yapar, tebessüm eder; ama azılı düşmanınız olur, arkanızı döndüğünüz zaman sizi çelmeleyecek veya hançerleyecek olabilir Demek ki dışı güzel ama içi güzel değil…” Hocaefendi’ye göre iç güzelliğine önem veren tasavvufun bu iç güzelliği lâik bir iç güzelliği değildir İnanca dayanmayan, pozitivist ve Sokrates’in ahlâkı gibi değildir “İnanca dayalı, Allah’a inanmaya ve Allah’a hesap vermeye yönelik bir samimiyet içindeki bir güzel ahlâk”tır Dinî olduğu için de tasavvufun ilk meselesi Allah’a inanmak, Allah’ı bulmaktır Buna tasavvufun verdiği tabir de ma’rifetullah ve irfandır



Es’ad Coşan Hocaefendi, ecdâdımızın İslâmiyet’i kabûlünün sıradan ve sosyal ve coğrafî şartlar dolayısıyla tesâdüfî bir kabul olmadığı görüşündedir Onlar mevcut bütün inançları tanıyıp, tadıp tercih ederek müslümanlığı seçmişlerdir O’na göre ecdâdımız tasavvufla yoğrulmuştur Milletimiz dindar ve mutasavvıf bir millettir Kültürümüzde, mimarîmizde, konuşmamızda, edebiyatımızda, örfümüzde, âdetimizde tasavvufun tesiri vardır Osmanlı halkıyla, münevveriyle hatta padişahlarıyla mutasavvıftır



Hocaefendi, kim ne derse desin, kim ne tutum takınırsa takınsın tasavvufî anlayışın toplum olarak bizim genlerimize işlediğini vurgularcasına, 1993 senesinde Boğaziçi Üniversitesi’nde verdiği bir konferansta; “Bu, sadece halkın arasında kalmış bir şey de değil… Son zamanlarda bizim devlet idaresi de mutasavvıflaştı, dervişleşti Geçen seneki [1992] kültür yılı, Yunus Emre Yılı oldu Bu sene [1993] Ahmed Yesevî Yılı oldu Bir seneyi bir mutasavvıfın anısına tahsis ediyoruz” dedikten sonra Mevlânâ (ve Hacı Bektaş Velî) ihtifallerine reisicumhurların katıldığını zikretmektedir



Hocaefendi’ye göre, tasavvuf aslı ve esası Kur’ân ve Hz Peygamber’in sünneti olduğu halde bu, ayrıntıda katı ve yeknesak bir tarz da değildir Mutasavvıf olup da, bölgeleri farklı olduğu için farklı görünümler arz eden ülkeler vardır Bu çerçevede Hindistan’daki tasavvuf ile Kuzey Afrika’daki tasavvuf, Tunus’taki, Cezayir’deki, Yemen’deki, Orta Asya’daki tasavvuf hiç aynı değildir Fakat bütün bunların üstünde İslâm tasavvufunun başka tasavvuflardan çok net ve bâriz bir farkı vardır İslâm tasavvufu Batı mistisizmine, Hint mistisizmine, Yunan panteizmine benzemez Çünkü kaynakları çok farklıdır Farklı kaynaklarla farklı müesseseler oluşmuştur Müşterek kullanılan kelimeler bile her yerde aynı değildir Harfler bile farklıdır Bizim “v” harfimizle, Arab’ın “v” harfi farklıdırAncak bütün bu farklı tonlarına rağmen tasavvuf gerçek ihtiyacı karşıladığı için o ihtiyacı duyan herkes, bu müesseseye yanaşmaktadır



Hocaefendi’ye göre, İslâm’ın, hayat dini olduğunu, toplumsal tarafı çok kuvvetli olan bir din olduğunu kaydetmiştik O’na göre gündelik hayat ve İslâm’ın bir özge yaşayış biçimi olan tasavvuf her zaman iç içe olmuştur İslâm’ın üretmiş olduğu değerler sistemi içinde zaten ruhban bir sınıf yoktur Şeriat ile hakikat veya başka bir deyişle zâhir ile bâtın, bir arada ve gönül gönüle yaşamışlardır Bu gönül gönüle oluş toplumsallığın mahiyeti açısından da önemli bir etkendirTasavvuf dün olduğu gibi bugün de hayatla candan ilişkilidir Tasavvuf, toplumun kamu değerlerinin özü ve özeti olan ahlâkın okuludur Öğrenmek zekânın yapmak ahlâkın işidir “Toplum arasındaki münasebetleri düzenleyen konuya ahlâk denildiğini” söyler Hocaefendi ve “ahlâk, toplumun bir kurumudur, insanlar arasındaki münâsebetleri düzenler İşte tasavvuf, o toplum münâsebetlerini en güzel, en fedâkâr, en hasbî, en menfaat duygusundan uzak şekilde düzenleyen bir eğitim verdiğinden, bugün de sevilmektedir” diye devam eder...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bir akademisyen gözüyle tasavvuf
« Posted on: 29 Nisan 2024, 16:43:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bir akademisyen gözüyle tasavvuf rüya tabiri,Bir akademisyen gözüyle tasavvuf mekke canlı, Bir akademisyen gözüyle tasavvuf kabe canlı yayın, Bir akademisyen gözüyle tasavvuf Üç boyutlu kuran oku Bir akademisyen gözüyle tasavvuf kuran ı kerim, Bir akademisyen gözüyle tasavvuf peygamber kıssaları,Bir akademisyen gözüyle tasavvuf ilitam ders soruları, Bir akademisyen gözüyle tasavvufönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes