๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Kasım 2010, 18:18:21



Konu Başlığı: Hak dostlarında nezâket
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Kasım 2010, 18:18:21
HAK DOSTLARINDA NEZÂKET


Mûsâ Efendi -kuddise sirruh- anlatır:
   "Bir hac mevsiminde idi. Muhterem Üstâz Sâmî Efendi Hazretleri ve evlâdları Mekke-i Mükerreme'de Beytullâh Mescidine yakın, Türkistanlı Abdüssettâr Efendi'nin, Ciyâd semtindeki evinde idik. Efendi Hazretleri'nin odası, sokağa karşı, refikleri olan bizlerin ise içe doğru idi.
   Bir öğle vakti, bulunduğumuz odanın kapısına teşrîf ettiler ve:
   "- Dışarıda birisinin gâlibâ yemeğe ihtiyacı var!" buyurdular.
   Fakir, hemen verilecek yemekleri hazırlayıp kapıya çıktığımda kimseyi göremedim. Beklemeyip gittiğini tahmin ederek geri döndüm. Sekiz on dakika geçmişti ki, Efendi Hazretleri tekrar kapıda göründüler:
   "- O muhtaç tekrar geldi; içeriye bakıyor!" buyurdular.
   Tekrar yemekleri alıp kapının önünde çıktığımda, dilini dışarıya çıkarıp içeriye bakan hayvancağızı, yâni acıkmış köpeği gördüm. Hemen yemekleri olduğu gibi önüne boşalttım. Çok acıkmış olacaktı ki, hepsini yeyiverdi."

   KISSADAN HİSSE:

   İşte büyüklerin nezâket ve tevâzuu böyle olur. Sâmi Efendi Hazretleri, kelbi, yâni köpeği cins ismiyle çağırmamış, kişi tâbirini kullanmıştı. Hattâ çok zaman hayvanlara bile "yaratık" yerine, "Allâh'ın kulu" tabirini kullanırlardı.
   Çünkü yaratandan ötürü yaratılanlara gösterilen ahlâk güzelliği, hakîkatte yaratana arz edilmiş, O'na candan bağlı bir gönül güzelliği, yâni kalb-i selîmdir.
   Kalb-i selîme erişen ise, dostluğun bitmez tükenmez kaynağına erişmiştir. Artık o, ilâhî bir lezzet hâlindedir. Çünkü selîm kalbler, Hakk'ın tecellî ettiği mekânlardır. Öyle kalbler, cömertliğin ve merhametin şâheseridir.



ALINTI


Konu Başlığı: Ynt: Hak dostlarında nezâket
Gönderen: Ekvan üzerinde 05 Kasım 2010, 01:07:53
Ne guzel bır edep ne hoş bır nezaket.. Rabbim bizleri Hak dostlarından nasiplenenlerden eylesin..