๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2010, 16:22:40



Konu Başlığı: Haceganın nasihatleri
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 29 Mayıs 2010, 16:22:40
Hâcegân'ın Nasihatleri

Eğer tamam ahvâl ve vecidleri bize verseler, fakat bizim hakîkatımızı Ehl-i Sünnet ve'lcemâat akâidiyle müzeyyen ve mütehallî kılmasalar, bu hali harablıktan gayri bir şey bilmem. Ve eğer tamam harablıkları bizde cem' eyleseler ve hakîkatımızı da akâid-i Ehl-i Sünnet ve'l-cemâat akâidiyle taltîf eyleseler, bu halimizden de hiç havf ve kederimiz yoktur, buyurmuşlardır.

İnsâf eylemek gerektir ki, nübüvvet hitam bulmuş ve vahy zamanı münkatı' olmuş ve Din kemâl bulmuş ve ni'met tamam olmuştur.

Binaenaleyh, hangi huccet ve senet ile bu Din-i mübîn'i ve tarîk-i müstakîm'i peygamberân-ı izâm'ın vahy-i ilâhî ile müsbet ve müteyakkan olan kelime-i tevhîd-i müttefekasını kendi hâb ü hayallariyle i'tikâdât-ı batılalariyle tebdîl ve tahvîle çalışmak küstahlığında bulunalar!..

Bu gibi düşünce ve i'tikâdlar sebîl-i şeyâtin'dir. Ondan uzak olalar. Ve Sırât-ı müstakîm olan Sünnet-i Seniyye'yi terk etmeyeler. Enbiyâya ittiba' elbette sebeb-i necât ve müsmir berekâttır. Ve ondan gayrısı cümleten hatardır ve hatardır ve hatardır. Elhazer sümme'l-hazer...

Necât-ı kat'i yolunu terk edip te hatar yoluna kademnihâde ve dem-i şeytân-ı laîn'e fütâde ve helâk-i sermedî'ye dûçar eylemek akıl ve irfân tavrından ziyâdesiyle uzakdır.

"De ki (Habîbim): İşte benim yolum budur! Ben (insanları) Allah'a (körü körüne değil) bir basîret üzre da'vet ediyorum. Ben de bana tabi olanlar da böyleyiz." (Yusuf Sûresi: 108)

"Habîbim de ki! Eğer Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyun ki, Allah ta sizi sevsin..." (Al-i İmran: 31) Ayet-i Kerimeleri buna delîldir.

"Her bid'at dalâlettir." Hadîs-i Şerîfi dahî meşhûr ve ma'lûmdur.

Kemâlât-ı velâyet, sûret-i Şerîat'ın netîcesidir. Ve kemâlât-ı Nübüvvet ve hakîkat dahî Şerîat'ın semeresidir.

Velâyet ve nübüvvet'in kemâlâtından bir kemâl yoktur ki, dâire-i Şerîat'ın hâriç ola, ve şerîattan istiğnâ hâsıl ola. Şeriat asıl ve bünyâd'dır. Hiç bir gûnâ ondan istiğnâ hâsıl olamaz.

Ey birâder! Çünki vakit Ahir Zamandır. Ve Dîn'de za'f peyda olmuştur. Ve Sünnet metrûk kalmıştır. Ve bid'atlar şuyu' bulmuştur. Bu tavr üzre olan vakt-i zulmâni'de ehemm-i mühimmâttan olan ulûm ve akâid'in tahsîline gayret eylemek a'zam-ı makâsıd'dır.

Kemer-i himmeti, ulûm-i Şer'iyyenin kesbinde ve neşrinde ve ihyâyı Sünnet-i Mustafaviyye'de çâbuk-bend olup bu sûretle rızâ-yı İlâhî'yi tahsîle gayret eylemek gerektir. Bu dâr, dâr-ı ameldir. Edâ-yı tâatta merdâne olalar ve inzivâ'yı kûşe-i uzleti ganîmet bileler. Bu sebebten evveliyyatta şunlara dikkat etmek lâzımdır:

Kitab ve Sünnet'in muktezâsı üzere evvelâ akâid'in tashîhi lâzımdır.

Sâniyen; Helâl ve haram, farz ve vâcib'ten ahkâm-ı şer'iyyeyi bilmek lâzımdır.

Sâlisen; Bu ilmin muktezâsı üzere amel lâzımdır.

Râbian; Tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalb lâzımdır.

Birinci şart olan tashîh-i akâid olmadıkça ahkâm-ı şer'iyye ile amel fayda vermez. Ve bu iki şart tahakkuk etmedikçe amel nâfi' değildir. Ve bu üçü müyesser olmadıkça tezkiye ve tasfiyenin husûlü ve muhaldir.

Kendini hâlî eylemek cihetine gelince:

Mülâkattan maksûd, ya ifâde, ya istifâdedir. Bu tâifenin önüne hâlî olmuş gelmek lâzımdır ki, dolu avdet oluna... Ve kendi iflâsını izhâr eylemek gerektir ki, onlar'da şefkat edip râh-ı ifâzayı kûşâde edeler.

Nitekim Hak Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri:

"Kim Resûl'e itaat ederse, muhakkak Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa Sûresi; 80) buyurmuştur.

Hak subhânehû ve Teâlâ: Râsul'e itâatı kendi itâatının ayni kıldı. Ve bu iki itâatı birbirinden ayrı görmemek lâzımdır.

Bu iki itâatın meyânında tefrika gösteren cemâatin hâlinden Hak Sübhânehû ve Teâlâ Hazretleri şikâyet buyurdular ki:

"Allah ve Peygamberlerini inkâr ederek kâfir olan, bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyen Allah'a inanıp, peygamberlerine inanmayan (bunlardan) kimisine inanırız, kimini inkâr ederiz diyen ve böylece küfr ile îmân arasında bir yol tutmağa yeltenen kimseler (yok mu)? İşte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere hor ve hakir edici bir azâb hazırlamışızdır." (Nisâ Sûresi; 150 - 151)

Hak Sübhânehû ve Teâlâ'nın tâatını Rasûlünün tâatında bilmek gerektir. Rasûlünden gayri itâat, ayn-i dalâldir.

Alıntı


Konu Başlığı: Ynt: Haceganın nasihatleri
Gönderen: Ceren üzerinde 24 Haziran 2017, 18:48:48
Esselamu aleykum. Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...