> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Gafletten Kurtuluş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gafletten Kurtuluş  (Okunma Sayısı 1938 defa)
01 Temmuz 2009, 14:16:21
imam hatiplim

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 363


« : 01 Temmuz 2009, 14:16:21 »



Cenâb-ı Hak insanı hayra da şerre de istidâtlı olarak halk etmiş ve onu, kulluk mes'uliyetinin emânet edildiği yegâne varlık kılmıştır.
Onun benliğini, hayra ve şerre temâyül tohumları ile donatmış, dünyadaki huzur ve âhiretteki saâdete ulaşmasını, iç âleminin "kalb-i selîm" hâline gelebilmesine bağlamıştır. Bunu gerçekleştirmenin ehemmiyeti ve zorluğu, Şems sûresinin ilk âyetlerinde tam on bir yeminden sonra îlân edilmiştir.
Âyet-i kerimede buyurulur:
"...Nefse ve ona birtakım kâbiliyetler verip de takva (iyilik) ve fücûrunu (kötülüklerini) ilhâm edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran (tezkiye eden) kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyân etmiştir." (eş-Şems, 7-10)
Fucûr, nefsânî arzulara esir olma; takvâ ise kalbi mâsivâdan koruyarak Rabb'e yaklaşabilme gayretidir. Bu iki zıt vasfın malzemeleri ekseriyetle aynıdır: Akıl, zekâ, idrâk; mal, makâm, evlâd… vesâire.
Cenâb-ı Hakk'a yaklaşmak için kullanılması gereken bu vâsıtalar, nefsâniyetin arzularına râm edilir ve ruhânî cevher zehirlenirse, kulun elindeki tek fırsat olan bu hayat nimeti ziyân edilmiş ve iki cihan bedbahtlığına dûçâr kılınmış olur.
İblis, cennetten tard edildikten sonra
Cenâb-ı Hak'tan kıyâmete kadar bâkî kalma ve kulları şerre yönlendirme husûsunda bir dilekte bulundu. Rabbimiz de imtihan olarak getirildiğimiz bu dünya dershanesinde onu bu arzusunda serbest bıraktı. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:
"(İblis:) "Öyleyse, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından onlara sokulacağım. Sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın." dedi." (A'râf, 16-17)
Allâh'a giden sırât-ı müstakîm üzerine oturup insanları şerre sevkeden ve onlara günahları süsleyen şeytanın, ihlâslı kullara hiçbir zarar veremeyeceği
âyet-i kerîmede şu ifade ile beyan edilir:
"(İblis: İnsanların hepsini azdıracağım.) Ancak onlardan ihlâsa erdirilen kulların müstesnâ! (dedi.)" (el-Hicr, 40)
Cenâb-ı Hak da:
"Şüphesiz ki Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin (ve nüfûzun) yoktur! Ancak sana tâbi olan azgınlar müstesnâ." (el-Hicr, 42) buyurdu.
Yüce Rabbimiz, şeytanın kandırmacalarına dûçâr olmamamız için bizi şu şekilde ikâz etmektedir:
"…Sakın o çok aldatıcı şeytan sizi Allâh'ın affına güvendirerek aldatmasın." (Lokmân, 33)
Hazret-i Mevlânâ şeytanın desîse ve aldatmalarına kanarak nefsine râm olup ibâdet ve muâmelatını ziyân eden kişinin hâlini, ibretli bir hikaye ile şöyle anlatır:

* * *
"Şuayb -aleyhisselâm- zamanında bir kişi: "Allâh benim bir çok ayıbımı ve günahımı gördü. Bende bu kadar günah ve cürüm gördüğü hâlde, lûtuf ve keremi ile kusuruma bakmadı." diyordu.
Şuayb -aleyhisselâm-, Hak Teâlâ'nın vahyi ile o kişiye şu îkâz edici nasihatte bulundu:
"-Ben bu kadar günah ettim de Allâh keremi ile beni sorumlu tutmadı ve cezâlandırmadı, diyorsun. Ey aklı kıt adam, ey doğru yolu bırakıp çöllere düşen zavallı! Allâh senin kaç kere cezanı verdi de haberin yok. Baştan ayağa, tepeden tırnağa kadar gaflet içinde olduğun için basiretin kapanmış. Sen duygularının, nefsânî isteklerinin esiri olmuşsun da farkında değilsin.
Ey kararmış tencere misâli kişi! Kat kat isler ve paslar içindesin. Bunlar senin iç dünyanı karartmış. Senin gönlün kat kat paslarla örtülmüş ki basîret gözün görmez olmuş, ilahî sırlara karşı perdelenmiş, kalbin âmâ olmuş gitmiş.
Her şey zıddı ile daha açık görülür ve daha kolay idrak edilir. O kara is, kalaylı tencerenin beyazlığı üstünde, net bir şekilde kendini gösterir. Fakat dumanın tesiri ile tencere kararınca, onun üstündeki kara leke âdeta kaybolur ve onu kimse göremez? Aynı şekilde demirci zenci olursa, duman onun yüzünde bir iz bırakmaz. Fakat beyaz tenli birisi demircilik yaparsa, dumanın tesiri ile onun yüzü kararır.
Kalb sâfiyeti bozulmamış bir mü'min günah işlediğinde onun tesirini çabucak anlar da 'Aman yâ Rabbî!' diye ağlayıp sızlanmaya başlar. Fakat günah işlemekte fütursuzca devam eden kişi, âdetâ kalb gözüne toprak doldurmuş olur; günahını görmez ve vicdan azâbını da hissetmez. Tevbe etmeyi hatırına bile getirmez. Günah onun gönlüne tatlı bir mûsıkî gibi gelir. Farkında olmadan îmânını zâyî eder. O pişmanlık duygusu, o 'Ya Rabbî!' deyiş ondan gider; gönül aynasına kat kat pas çöker. Onun kararıp kaskatı olan kalbini, paslar yemeye koyulur.
Beyaz bir kağıt üzerine yazı yazarsan, o yazı, net olarak okunur. Lâkin yazılı bir kağıt üzerine tekrar yazarsan, yazdığın anlaşılmaz, birbirine karışır. Okunması güçleşir ve yanlış okunabilir. Çünkü mürekkebin siyahlığı üst üste gelince, iki yazı da körleşmiştir, mânâsı kalmamıştır. Eğer o kağıda üçüncü kere yazı yazarsan, onu kâfir kalbi gibi simsiyah edersin.
Öyle ise her çaresizliğin çaresi olan Allâh'a sığınmaktan başka ne yapılabilir ki? O merhamet ve rahmet sâhibi olan Rabb'inizden hidâyet ilticâsında bulunun ki, devâsız dertten, yani kalbinizin kararmasından ve paslanmasından kurtulmuş olasınız."
Şuayb -aleyhisselâm-'ın ilâhî nefha taşıyan ve kalbleri titreten bu sözleri üzerine kendine gelen bu kişi, istiğfar etmek niyetiyle:
"-Benim idrâk edemediğim bu günahlarıma karşılık, ilâhî cezâya mâruz kaldığımın alâmeti nedir?" diye sordu.
Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, Şuayb Peygamber'e şöyle vahyetti:
"Ben suçları, günahları örterim; sırları fâş etmem, fakat onun belâlara uğradığına dâir en bariz alâmet şudur:
O kulluk vazifesini yapıyor, oruç tutuyor, namaz kılıyor, zekat veriyor, daha başka hayır işleri de yapıyor fakat hiç birinde, zerre kadar bile mânevî zevk bulamıyor.
İbâdeti şeklen uygun, kulluğu güzel ama rûhaniyeti za'fa uğramış; Kalbi ile bedeni bir âhenk içinde değil. Cevizler zâhiren sağlam görünüyor ama içleri boş.
Îmânın ve ibâdetlerin bir lezzet hâline gelebilmesi için gönlün mâneviyât ve rûhâniyet kesbetmesi mecburidir. Çekirdeğin fidan vermesi için içli olması gerektir. İçi boş olan çekirdek hiç fidan verebilir mi? Cansız sûret, bir kalıptan ibaret değil midir."
Şuayb -aleyhisselâm- o gâfil kişiyi, bu rûhânî nasihatlerle ikaz etti. Onun gönlünde peygamberin rûhânî nefeslerinden ümit çiçekleri açtı. İstiğfar ederek kalbini Hakka yöneltmeye azmetti…"
* * *
Merhametlilerin en merhametlisi olan Yüce Allâh, kullarına Halîm ve Gafûr sıfatları ile muâmele ediyor, yapılan hataların cezâsını hemen vermiyordu. Onları belli bir zamana kadar tehir ediyordu. O şaşkın kul bu hakikatten gâfildi. Âyet-i kerime bu gerçeği şöyle beyân eder:
"Eğer Allâh insanları işledikleri günahlar yüzünden cezâlandıracak olsaydı, dünyada tek bir insan bile bırakmazdı; ama Allâh onların cezâsını belirlenmiş bir vâdeye kadar erteler. O vâdeleri geldiği vakit hükmünü yerine getirip onları cezâlandırır. Çünkü Allâh kullarını tamamen görmektedir." (Fâtır, 45)
Böyle bir mânevî hastalığa tutulan tâlihsiz kimseler, günahlarının farkında olmadıkları gibi hatta yaptıkları işlerin güzel ve iyi olduğunu ve âhirette hayırlı bir netîce ile karşılaşacaklarını zannedebilirler. Halbuki Cenâb-ı Hak, amellerini bu şekilde gafletle îfâ eden kimselerin fecî âkibetlerini şöyle haber vermektedir:
"De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi? (Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatındaki gayretleri boşa giden kimselerdir." (el-Kehf, 103-104)
Bu bakımdan mü'minler yaptıkları amelleri ihlâsla îfâ etmeye dikkat etmekle birlikte onların boşa çıkmasından son derece korkarlar ve işledikleri en ufak hataları bile gözlerinde büyütürler. Gâfiller ise bunun aksine irtikap ettikleri günahlar ne kadar büyük olursa olsun onu ehemmiyetsiz görürler.
Abdullâh bin Mes'ud -radıyallâhu anh- şöyle demiştir:
"-Mü'min günahını, altında oturduğu ve sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağ gibi görür. Bu koca dağ üzerime düşer mi diye korkar durur. Fâcir ise, günâhını burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür."

İbn-i Mes'ud -radıyallâhu anh- bunu söyledikten sonra eliyle, şöyle diyerek, burnundan sinek kovalar gibi yapmıştır. (Buharî, Deavât, 4; Müslim, Tevbe, 3, 2744)
Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bir defâsında Âişe vâlidemize şöyle buyurmuşlardı:
"Ey Âişe! Küçümsenen işlerden (önemsenmeyen en küçük günahlardan dahi) sakın! Zîrâ Allâh katında onları gözetleyip kaydeden bir (melek) vardır."(İbn-i Mâce, Zühd, 29; Dârimî, Rikâk, 17)
* * *
Günümüzde insanların farkında olmadan düştükleri mühim gafletlerden biri de ibâdullâhı tahkîr, yani Allâh'ın kullarını küçük görerek hafife almaktır. Bu hâlin bir neticesi olan gıybet, gıybet edilen kimseyi alçaltıp, gıybet eden kimseye ucûb (kendini beğenme) hâli verir. Böylece o insan, nefsinin kibir ve arzularına taviz vererek nefsâniyetini palazlandırır. Bu ise cezası kıyâmete kalan bir kul hakkı meydana getirir.
Hâlbuki Cenâb-ı Hak, hiçbir kulunun tahkîr edilmesine râzı olmaz ve bunu büyük cürümler arasında zikrederek şöyle buyurur:
"Arkadan çekiştirmeyi (yani gıybeti), yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay hâline!" (el-Hümeze, 1)
Daha sonraki âyetlerde ise bu bedbahtların, ateşi tâ yüreklerine nüfûz eden "Hutame"ye yani cehenneme atılacakları tehdîdinde bulunur.
* * *
Gönülleri en çok meşgul eden, gaflete düşüren ve ibâdetlerin mânevî feyzinden mahrum eden şeylerden bir tanesi de dünya sevgisi ve mal kazanma hırsıdır. İnsanın bu yöndeki za'fını, Yüce Rabbimiz şöyle beyan buyurmaktadır:
"Rabbi, insanı denemek için ikram ve değer verip, nimetlere garkedince o: "Rabbim bana değer verdi" der. Ama yine denemek için nasibini daraltınca O: "Rabbim beni zelil, perişan etti" der. Hayır! Siz (Allâh'tan hep ikramı devam ettirmesini istersiniz ama,) yetime değer verip ikram etmezsiniz! Muhtaçları doyurmaya teşvikte bulunmazsınız. Mîrasları helâl haram demeden ne gelse yersiniz. Zîrâ mal mülk sev...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gafletten Kurtuluş
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:02:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gafletten Kurtuluş rüya tabiri,Gafletten Kurtuluş mekke canlı, Gafletten Kurtuluş kabe canlı yayın, Gafletten Kurtuluş Üç boyutlu kuran oku Gafletten Kurtuluş kuran ı kerim, Gafletten Kurtuluş peygamber kıssaları,Gafletten Kurtuluş ilitam ders soruları, Gafletten Kurtuluşönlisans arapça,
Logged
10 Ocak 2016, 23:53:26
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 10 Ocak 2016, 23:53:26 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri nefsimizden seytanin serrinden ali koysun.Gafletten kurtulan ve huzura eren,Allahin rizasini kazanan kulalrdan olalim insallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 16 Ocak 2016, 22:18:39 Gönderen: ✿ Rüveyha ✿ »
Kayıtlı

16 Ocak 2016, 22:18:21
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #2 : 16 Ocak 2016, 22:18:21 »

Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..Rabbim razı olsun..Gaflet konusu ,tedavisi çok güzel açıklanmış.Rabbim gaflete daldırmasın,bizleri muhafaza eylesin İnşaAllah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 16 Ocak 2016, 22:19:00 Gönderen: ✿ Rüveyha ✿ »
Kayıtlı

04 Şubat 2016, 19:29:01
Rabia 7
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 2.314


« Yanıtla #3 : 04 Şubat 2016, 19:29:01 »

Selamun aleyküm.
Şeytanın ve nefsimize uyup kötü şeyler yapmayız inşAllah.
Gafletten huzura ereriz inşAllah. (AMİN).
Allah c.c razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

GAZİLERİMİZDEN VE ŞEHİTLERİMİZDEN ALLAH C.C RAZI OLSUN İNŞALLAH.......

                  ❤           ❤❤❤
                  ❤           ❤
                  ❤           ❤❤❤
                  ❤                     ❤
                  ❤           ❤❤❤          TEMMUZ.....
ŞEHİTLERİ  VE GAZİLERİ
04 Şubat 2016, 20:22:23
Edanur

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.445



« Yanıtla #4 : 04 Şubat 2016, 20:22:23 »

Aleykumusselam
Nersimize cazip gelen seylerin tersine hareket edersek onu kontrol edebiliriz. Allah c.c razi olsun Insaallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes