> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Virdi olmayanın vâridi olmaz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Virdi olmayanın vâridi olmaz  (Okunma Sayısı 1754 defa)
30 Kasım 2010, 21:36:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 30 Kasım 2010, 21:36:07 »



Virdi Olmayanın Vâridi Olmaz


Söze başlarken, on yedinci asrın ilk yarısında Kütahya ve civarında irşat faaliyetlerinde bulunmuş tasavvuf ulularından Sunullah Gaybî Hazretlerinin “pak bir gönül”ü silah olarak nitelemesine açıklık getirelim


“Ehl-i imâna dâim pâk gönüldür silâh
Zâhiri savm u salât, bâtını vird-i salâh.” (Sunullah Gaybî)

[İman sahipleri her zaman temiz bir kalple korunurlar. (Temiz bir kalbin varlığı) dışta oruç ve namazla, içte (ise istikâmet üzere tutan) devamlı zikirle (belli olur).]


Söze başlarken, on yedinci asrın ilk yarısında Kütahya ve civarında irşat faaliyetlerinde bulunmuş tasavvuf ulularından Sunullah Gaybî Hazretlerinin “pak bir gönül”ü silah olarak nitelemesine açıklık getirelim:

Arapça bir kelime olan “silah”, bugünkü çağrışımlarının aksine savunma veya korunma maksatlı bir donanımı anlatır. Eskiler, abdest almaya “silahlanmak” der mesela. Kökünde “ilaçla tedavi olmak, hastalıklara karşı tedbir almak” gibi manaları da barındıran silah kelimesiyle daha ziyade “zırh” kastedilir. Şu halde yukarıya aldığımız beytin ilk mısraını “Müminler için en tesirli ve devamlı korunma, ancak pak bir gönülle, tasfiye ve tezkiye edilmiş bir kalple mümkün olur.” şeklinde anlamak gerekir.

Peki, iman sahipleri neyi, nelerden koruyacaktır? “Ehl-i iman” söz konusu edildiğine göre, korunması istenen şey mümin kimliği ve bunu mümkün kılan iman nimetidir. İman, iki cihan saadetimizin yegâne imkânıdır. Ahde vefanın, emaneti muhafazanın, nimete şükrün ifadesidir. Cenab-ı Hakk’a kulluk şeref ve izzeti ancak imanla kâim olur. İnsanoğlu için imandan daha büyük, daha kıymetli bir mazhariyet yoktur. Öyleyse ehl-i iman bu nailiyetin kadrini bilmeli, imanına sahip çıkmayı ve onu korumayı birinci vazife addetmelidir.

İmanı korumak, aslında kalbi korumaktır. Çünkü iman kalpte olur. İmanın şartı olan marifet ve tasdik kalbin fiilidir. Kalbi yahut gönlü korumak ise onu temiz tutmakla, kirletmemekle, tezkiye etmekle mümkündür.

Kalp, ilâhi sıfatların tecelligâhıdır. Mümin, bu sıfatları müşahede ile Allah Tealâ’nın varlığına ve birliğine şahadet eden, kalp ile tasdikini böylece gerçekleştiren kişidir. Fakat nasıl üzeri tozlanmış, paslanmış, kararmış bir ayna kendisine yönelen görüntüleri yansıtamazsa, temiz olmayan bir kalp de ilâhi tecellileri yansıtamaz; bu sebeple de kâmil bir imanı barındıramaz.

Günahlar, dünya sevgisi, nefsin hevasına kapılmak, kalbi karartıp kirletir, onu iş göremez, ölü yahut hasta bir kalp haline getirir. Görüntü vermeyen bir aynanın ayna olmaktan çıkması gibi, ilâhi tecellileri alamayan imansız bir kalp de kalp değildir; Mehmet Akif’in dediği gibi “sinede yüktür”.

Şu halde temiz bir kalp, pak bir gönül, içinde Allah’a imandan başka bir şey olmayan, sadece sahibine tahsis edilmiş gönüldür. Allah Tealâ’ya böyle bir kalple iman edenler artık emniyettedir. Hiçbir şey onları korkutamaz, onlara zarar veremez. Çünkü Rabbü’l-Âlemîn’in dostluğuna ve korumasına nail olmuşlardır. Hülasa, mümini her türlü tehlikeden muhafaza eden silah, temizlenerek beytullah kılınmış bir kalp ve böyle bir kalple mümkün olan “kâmil iman”dır.

Fakat kalp sürekli değişir, halden hale girer. Bu onun tabiatıdır. İnkılâb ettiği içindir ki kalbe “kalp” denilmiştir. Yani bir kere temizlenen, tasfiye edilen kalp hep öyle kalmaz. Tasfiye ve tezkiyenin devamlı olması gerekir.

Müslümanlık iddiasında iken kalbimize mâsivânın girmesi elbette gaflet eseridir. Aynı gaflet, kirlenmişliğine rağmen hâlâ gönlümüzün pak olduğunu düşündürebilir bize. Böyle bir yanlış kanaate kapılmamamız için Sunullah Gaybî Hazretleri iki tane kıstas koyuyor önümüze. Birincisi, eğer gönlümüz temizse bunun zahirdeki belirtisi namaz ve oruçtur. Namaz ve oruç aslında bütün farz ibadetleri sembolize eder. Dolayısıyla kalb-i selim sahibi bir mümin mükellefiyetlerini aksatmadan yerine getirir, istikamet sahibi olur. Demek ki ibadetlerini aksatan bazı kişilerin, “Siz benim kalbime bakın, benim gönlüm temiz” iddiası geçersiz bir iddiadır.

Temiz bir kalbin bâtındaki şartı “vird-i salâh”, yani mümini Allah’tan gafil olmaktan alıkoyan, onu istikamete ve kurtuluşa sevk eden devamlı bir zikirdir. Bir mürşidin denetiminde ve onun talimatı doğrultusunda ders yahut vazife olarak her gün yapılan; zamanı, usûlü, sayısı, şekli belirli özel zikirlere “vird” denir. Bu tarifi de kastedilmekle beraber beyit, “vird”in diğer manalarının çağrışım zenginliği üzerine kurulmuştur. Nitekim en genel manasıyla vird “devamlı bir zikir”dir. Böylece kalbin temizliği zikrin devamlılığına bağlanmıştır.

İkincisi “vird-i salâh” denilmekle kelime-i tevhid kastedilmiş, kalbin ancak “lâ ilâhe illallah” zikriyle tehlikelerden korunabileceği anlatılmak istenmiştir. Çünkü kelime-i tevhitte önce “lâ” diyerek bütün sahte ilâhlar, nefsin hevaları, dünyalık düşkünlükleri kalpten silinir, “illallah” diyerek de oraya sadece sahibi buyur edilir. Bu şekilde tasfiye etmekle, kişi bütün sahte mabutları kalbinden çıkarır ve en büyük tehlikeden, şirk tehlikesinden korunarak salâh bulur, gerçek manada mümin olur.

“Vird” kelimesinin kökünde “canlılığı yahut diriliği sağlayan bir şeyin akıp gelmesi” manası vardır. Nitekim Arapçada su yoluna ve toplardamara aynı kökten türeyen isimler verilir. “Varidât” işte bu akıp gelen şeyin kazandırdığı yahut ihya ettiğidir. Mesela bir ağaca su verilmesi “vird”, o ağacın çiçek açıp meyve vermesi “varidat”tır. İnsanların devamlılığı olan bir çalışmayla elde ettikleri gelirlerine de “varidat” veya Türkçesiyle “akar” denildiği malumdur. Tasavvufta devamlı zikrin semeresi olarak kalbe doğan ilâhi ilhamlar, manevi keşif ve güzellikler yine “varidat” kelimesiyle karşılanır; bu manası kastedilerek “Virdi olmayanın varidi olmaz.” denir.

Şu halde vird veya sürekli zikir kalbi diri kılan hayatî bir mayî gibidir. Diri bir kalp zaten temiz bir kalptir, kalb-i selimdir. Canlılığını, ağacın çiçek açması gibi, ibadetlerle, amel-i salihle dışa vurur.

Mümin, güzel amellerle çiçek açmıyorsa zikirle kalbini yeterince besleyip kandırmıyor demektir. Elbette virdi olmayanın varidi olmaz. Çünkü virdi olmayanın kalbi olmaz.

T. Ziya ERGUNEL

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Virdi olmayanın vâridi olmaz
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:55:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Virdi olmayanın vâridi olmaz rüya tabiri,Virdi olmayanın vâridi olmaz mekke canlı, Virdi olmayanın vâridi olmaz kabe canlı yayın, Virdi olmayanın vâridi olmaz Üç boyutlu kuran oku Virdi olmayanın vâridi olmaz kuran ı kerim, Virdi olmayanın vâridi olmaz peygamber kıssaları,Virdi olmayanın vâridi olmaz ilitam ders soruları, Virdi olmayanın vâridi olmazönlisans arapça,
Logged
30 Kasım 2010, 21:57:50
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 30 Kasım 2010, 21:57:50 »



        “Vird” kelimesinin kökünde “canlılığı yahut diriliği sağlayan bir şeyin akıp gelmesi” manası vardır.

         “Varidât” işte bu akıp gelen şeyin kazandırdığı yahut ihya ettiğidir. Mesela bir ağaca su verilmesi “vird”, o ağacın çiçek açıp meyve vermesi “varidat”tır.

          Şu halde vird veya sürekli zikir kalbi diri kılan hayatî bir mayî gibidir. Diri bir kalp zaten temiz bir kalptir, kalb-i selimdir. Canlılığını, ağacın çiçek açması gibi, ibadetlerle, amel-i salihle dışa vurur.

             Rabbim..Bize de kalb-i selim nasib et..

         
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes