๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 25 Temmuz 2010, 15:19:28



Konu Başlığı: Bilgisiyle gururlananlar helâk oldular
Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Temmuz 2010, 15:19:28
BİLGİSİYLE GURURLANANLAR HELAK OLDULAR


Peygamberler, Allahu Tealâ’nın insanlara hakkı, hakikati öğreten elçileridir İnsanlık tarihi boyunca onlar bir taraftan Allah’ı tanıtırken, diğer taraftan dünya huzurunun ve ebedî mutluluğun hangi ölçülere göre yaşanmış bir hayatla elde edileceğinin yollarını gösterdiler Sadece anlatarak değil, bizzat yaşayıp, “en güzel örnek” olarak

Tarih boyunca peygamberlerin öğrettiği bu ilâhî bilgiyi baş tacı eden toplumlar, insanlık adına şerefli izler, hatıralar bırakarak vazifelerini tamamladılar Onların yaşadıkları yer ve zamanlarda, insanlık adına nice güzellikler serpilip boy verdi

O ilâhî bilgiye sırt çeviren, küçümseyip hafife alan, nefislerine esir, şeytana râm olanlara gelince: Şatafatlı medeniyetlerine rağmen insanlık tarihinde birer kara leke olarak yerlerini aldılar Çünkü insanın köleleştiği, hakkın değil, güç ve zenginliğin yüceltildiği, her türden zulmün ve adaletsizliğin kol gezdiği o sözde medeniyetlerin insanlığa vereceği hangi güzellik olabilir?

Mukaddes Kitabımız’da, kendi bilgisine ve gücüne güvenip böbürlenerek kibre kapılan ve ilâhî davete kulak tıkayan bu kavimlerin hikayeleri anlatılır Yüce Rabbimiz, bu kıssaları tarih bilgisi olsun diye değil, kıyamete kadar bütün insanlığa bir örnek, bir ayna olsun diye nakleder

Âd Milleti işte bu kavimlerden biriydi Muhteşem saraylar yapmışlar, bağlarla bahçelerle memleketlerini süslemişlerdi Meşhur İrem Bağları’nın başka memleketlerde bir benzeri yoktu Yonttukları kayaları vadilere taşımışlardı (Fecr/7-9) İhtimal ki, bütün bunları sadece kol gücü ile değil, üstün teknikler yardımıyla yapıyorlardı Bu maddi varlıklarının kibri, onlara yeryüzünde kul olarak bulundukları gerçeğini unutturmuş, sahte bir güven hissine sevketmişti Neticede bu yüzden;

“Âd milleti doğru olan her şeye karşı çıkarak yeryüzünde küstahça dolaştılar ve ‘bizden daha güçlü kim varmış?’ diye böbürlendiler” (Fussılet/15)


Oysa aralarında Allah’ın rahmet nebisi Hûd (AS) vardı ve onları hakikate davet ediyordu:

“(Ey kavmim) artık Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşımıyacak mısınız?”

“Bakın, ben size Allah’ın gönderdiği güvenilir bir elçiyim”

“Öyleyse Allah’a kaşı sorumluluk bilinci taşıyın ve bana itaat edin!”

“Hem ben sizden bunun için bir karşılık da beklemiyorum Benim hak ettiğim karşılığı vermek Rabbim’den başkasına düşmez”

“Siz, her tepeye gönül eğlendireceğiniz anıtlar mı dikeceksiniz?”

“Ve sonsuza kadar yaşayacağınız kuruntusuyla sapasağlam malikaneler mi edineceksiniz?”

“Ve başkalarının hukukuna el uzattığınız zaman, hiçbir sınır tanımadan hep böyle zorbalık mı yapacaksınız?”

“Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin!”

“Size bildiğiniz nimetlerle yardım eden, size davarlar, oğullar, bağlar, ırmaklar ihsan eden Allah’a karşı duyarlı olun!”

“Doğrusu ben, sizin için o büyük ve zorlu günün azabından korkuyorum”

“Dediler ki: Sen bize öğüt versen de, vermesen de bizim için farketmez” (Şuara/124-136)

“Hem biz, halimiz yüzünden azaba filan da uğratılacak değiliz” (Şuara/138)

“İşte O’nu böyle yalanladılar ve bunun üzerine biz de onları yok ettik Bu kıssada da insanlar için mutlaka bir ders varOnlardan çoğu buna inanmasalar da” (Şuara/139)


Bir rehber, bir ibret olarak Cenab-ı Rabbü’l-Alemin’in insanlığa lutfettiği Yüce Kitabımız’da, Semud Kavmi anlatılırken, Salih (AS)’ın şu uyarıları yalnızca kendi kavmi için olabilir mi:

“Bu bulunduğunuz hal üzere hep böyle güvenlik içinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz?” (Şuara/146)

“Artık Allah’tan korkun ve O’na itaat edin!”

“Ölçüyü aşanların sözlerine uymayın O ölçüyü aşanlar, yeryüzünde düzen ve uyum sağlayacaklarına, bozgunculuk yaparlar” (Şuara/150-152)

Âd ve Semud kavminin, hangi teknolojiyle o piramitleri yaptıkları halâ anlaşılamayan Firavun kavminin ve hikayeleri anlatılmayan, bugün izleri tamamen silinmiş milletlerin hallerinde, bugün ulaştığı bilgi çeşitliliğine güvenen, bilimini ve teknolojisini putlaştıran insanlık için büyük dersler var O kavimlerin hikayelerine bakıldığında, bugün insanlığın yaşadığı paranoyanın hiç de yeni olmadığını göreceksiniz

Evet; tarih gerçekten tekerrürden ibaret Bir yanda ebediyyetin sesine kulaklarını kapatmış, bilgisiyle tekniğiyle mağrur insanlık; diğer tarafta onları hakka, hakikate, huzur ve barışa, kısaca insan olmaya davet eden kutlu elçiler

Bugün insanlığın kendine mal ettiği ve gururlandığı bilginin kaynağı bizzat Yüce Allah’tır İlk insan bir peygamberdi ve Cenab-ı Allah tarafından varlıkların bilgisiyle mücehhez kılınmıştı Ayrıca O’nun bahşettiği zekâ, akıl, deneme, icat etme gibi nimetler sayesinde bugünkü teknoloji elde edilebildi

Bilginin gerçek sahibini; teknolojiyi ürettiren vasıtaların yaratıcısını unutarak, O’nun koyduğu ölçüleri görmezden gelerek insanlık nereye gidecek?

Öyle görünüyor ki, eski kavimleri helâk eden semavî afetlere de artık gerek yok Ötelerin sesine ve manevî rehberlerin ahlâkına sırtını dönen insanlık, kendini ve üzerinde yaşadığı güzelim dünyayı tahrip etme yolunda

Bilgi, bilim, teknoloji elbette gerekli Ama insana hizmet için İnsanlık ailesini yüceltmek için İnsanı özünden uzaklaştırmak ve zulmetmek için değil


Konu Başlığı: Ynt: Bilgisiyle gururlananlar helâk oldular
Gönderen: Ceren üzerinde 07 Ağustos 2017, 17:53:22
Esselamu aleyküm.Her konuda kibir den böbürlenmek den uzak yaşayan ve allahın rahmetine kavuşan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...