๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Tasavvuf) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 28 Haziran 2010, 18:05:17



Konu Başlığı: Batakliga gül yarasmaz
Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Haziran 2010, 18:05:17
  Batakliga gül yarasmaz
Yüce ALLAH (C.C.) insanı yaratırken çok sevdi... Öyle sevdi ki meleklere “Ben yer yüzünde bir halife yaratacağım” dedi. Melekler ise serzeniş de bulundular : “Yer yüzünde fesat çıkaracak, kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun?” dediler. Kadir-i Mutlak biliyordu onun kan dökeceğini, ama güveniyordu. “Sonunda özüne dönecek” diyordu. Öyle güzel yarattı ki insanoğlunu “Yarattıklarımın en güzeli, eşref-i mahluk” dedi. Onu öyle sevdi ki, insanoğlunun gönlünde kendine yer edindi... 


İnsanoğlunu dünyaya gönderirken bir amacı bir gayesi vardı. Tekamül edecek, her yarattığı gibi o da tekamül edecek, bilgilenecek gayret gösterecek; sınanacak, sınav verecekti... Yarattıklarının içinde bir güldü insanoğlu. Ona en güzel mertebeler verilmişti. Herşey onun emrine sunulmuştu. Binlerce nimetle şereflenirken insanoğlu nelerle imtihan olacaktı? 

Yüce ALLAH (C.C.) insanın ruhunu yaratırken ruhun yanına nefs denen imtihan aracını da koymuştu. Etrafıyla sınanırken içindeki nefsiyle de sınanıyordu. Nefs dünyayı sevdirmişti ona, hep “Ben” diyordu “Biz” demek zor geliyordu; ama öğrenecekti. 

İnsanoğlunun içindeki çatışma, nefsiyle ruhunun karşılıklı mücadelesiydi. İnsan mutlu olamıyordu “Neden olamıyorum?” diye soruyordu kendine. Cevap ondaydı, nefsine kul olup egolarına yeniliyordu. Nefs, insanın gül bahçesi olan gönlünü madde sevgisi ile örtmüştü. Gönlünün güzelliklerini yaşayamayan insan mutlu değildi. 

Madde sevgisi onu sadece oyalıyordu. Yüce Yaradan bunu istememişti. Yarattığı arzı, yarattığı insanı, hep pozitif yükleyerek yaratmıştı. Onu uzaklara atarken en güzel şekilde yarattığı dünyayı emrine veriyor “İnsana hizmet edin!” diyordu. 

Yaradan “Başarman gerek!” diyordu. “Zorları kolay etmek için gönlüne yönel, ben oradayım, aç gönlünün kapısını; sen gülsün gir hazırladığım gönül bahçesine!” 

Peygamberler gönderdi yollarına ışık olsun diye.. kitaplar gönderdi yaşamlarına rehber olsun diye.. “Haydi!” diyordu Yüce Yaradan “Gayret et, gönlünün sesini dinle, nefsinin sesini dinleyip kendini dünyaya bırakma!” 

Öylesine kaptırmıştı ki duymuyordu, hep kolayı seçiyor, hep güzeli yaşamak istiyordu.Oysa olay insan için kayıptı.. 

"Sana kul olacağım" diye söz verirken Rabbine Elestü'de.. dünyayı görünce hepsini unutmuştu bir bir.. 

Zaman geçtikce egolarıyla benlikleriyle, güzelim dünyayı bataklığa çevirmişti. Yüce Yaradan sesleniyordu sevdiği halifesine “Bataklıkta gül yakışmaz, gel bana ulaş, kır nefsinin zincirini; ben sendeyim, gönlündeyim. Seni uzaklara atarken yalnız bırakmadım, seni sevgimle yarattım, merhametimle kucakladım, affımla şereflendirdim. Sevgimle vuslat ol, seni yarattığım gibi gül ol, özündeki gibi tertemiz olarak bana dön!” 

Sesleniyordu Yüce Yaradan sabırla, sevgiyle kullarına her an. İnsanoğlu neden bilmez kendinin kıymetini, Rabbinin yanında ne kadar çok sevildiğini; ya Hakk yoluna girer kendini halife eder ya şer yolunda gider bataklıkda helak olur...kaybolur. 

Yaradan sizleri; yüreğini Beytullah bilip oraya yönelenlerden eylesin... 
AMİN.

ALINTI