Zulmedenlere meyl etmeyin yoksa

"Zulmedenlere meyl etmeyin, yoksa..."

“…ZULMEDENLERE MEYL ETMEYİN YOKSA SİZE ATEŞ DOKUNUR.” HUD SURESİ 113

Hz. Ali (r.a.) kendi hilafeti zamanında hem Cemel Ashabıyla, hem Sıffin’de Muaviye ve taraftarlarıyla ve hem de Nehrevan’da Haricilerle savaşmış ve birçok insanın öldüğü savaşlara taraf olmuştur.
Bütün bu olayları gören bir Müslüman, Hz. Ali’nin yanına vararak kendisine şöyle der:
- “Ey Ali sen Cemel savaşında Aişe, Talha ve Zübeyr ile savaştın bir şey demedik. Sonra Sıffın’de Muaviye ve taraftarlarıyla savaştın yine bir şey demedik. Şimdi de Nehrevan’da Haricilerle savaşıyorsun. Yahu bütün bunlar haksız da sen mi haklısın?”
Hz. Ali bu soruya şu cevabı veriyor:
- “Ey Müslüman! sen önce Hakk’ı tanı, sonra haklıyı tanırsın”
Burada şu akla gelebilir Hz. Aişe (ra) ve diğer sahabeler Hakk’ı tanımıyorlarmıydı? Bu insanlar Peygamberimizin (sav) en yakınındaki insanlardı üstelik Hz. Aişe (ra) müştehit idi. Peygamberlerin bile hata yaptığı (ki bunların bir kısmı ayet ve hadislerde bildirilmiştir) bu dünyada, müştehitlerin, sahabelerin ve alimlerin hata yapmasıda normal karşılanmalıdır.
Günümüzde yaptığımız en büyük yanlışlıklardan biri de; şahıslara bakarak hakkı tanımaya çalışmaktır. “Koskoca âlim yahu, o bilmeyecek de kim bilecek.” veya “koca profesör canım, yanlış mı söyleyecek” türünden yaklaşımlarla doğruya karar kılıyoruz. Sonra bu kişiler olumsuz davranışlar ortaya koyunca da yine bir hikmet aramaya kalkışıyoruz. Hakkı (Allah’a göre doğruyu) Hakk’da değil kişilerde arıyoruz. Eğer Hakkı kişilerde aramak gerekirse örnek alınacak tek şahsiyet sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav) olmalıdır.

“Yemin ederim ki, muhakkak ki size, Allah'a ve son güne ümit besleyip de Allah'ı çokça ananlar iç Allah'ın Resulünde pek güzel bir örnek vardır.” Ahzab suresi 21

“Bir de peygamber size her ne emir verirse onu tutun, yasakladığından da sakının ve Allah'tan korkun; çünkü Allah, cezalandırması çetin olandır.” Haşr suresi 7

Peygamberlerde ismet sıfatı bulunduğundan hata yada yanlışa düştüklerinde Allah (cc) tarafından derhal uyarılırlardı.

“İçinizde Allah’dan en çok korkanınız benim. Kim benim gittiğim yoldan gitmezse benden değildir.” (Buhari)

O halde, biz haklıyı haksızı, doğruyu yanlışı, ayırt edebilmek için öncelikle Hakkı tanımak zorundayız. Hakkı ise ancak Hakkın kitabını (Kuran) okuyup anlayarak ve Hakkın peygamberine tabii olarak tanıyabiliriz ve karşılaştığımız konuların ve kişilerin Allah’ın doğrularına uyup uymadığını kontrol edebiliriz.
Bilmeden, tanımadan bir kişinin yada bir konunun ardından gitmek, onay vermek, desteklemek o kişiyi vebal altına sokacaktır.
“Sevdiğin şey, seni (onun kusurlarını, hatalarını görmekten) kör ve sağır eder.” (Ebu Davud)

“Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların her biri ondan sorumludur.” İsra suresi 36

Peşinden gidilen kişi yada konu Hakk’a ve Resulüne uyuyorsa sorun yoktur. Ancak peşinden gidilen insan yada konu Allah’ın kitabına ve Resulünün sünnetine uymuyorsa işte o zaman büyük bir günah ve vebal vardır. Peşinden gidilen insan Hakk’ın yolundan ayrıldığı için insanlara ve kendine zulmetmiş olur. Peşinden gelenlerde bu zulme ister istemez ortak olurlar.

“Ve zulmedenlere meyl etmeyin; yoksa size ateş dokunur. Allah'tan başka kayıranlarınız da yoktur;sonra kurtulamazsınız." Hud suresi 113

Hele birde insan, peşinden gittiği insanın yanlış yolda ve insanlara zulmettiğini bildiği halde bile bile destekleyip, peşinden gidip ortak olursa o zaman daha da büyük bir vebal vardır.

“Hayra vesile olan hayrı yapmış, şerre vesile olanda şerri yapmış gibidir.” Hadis-i şerif

Peşinden gidilen insan, ister kişinin çok sevdiği bir siyasetçi olsun, ister tarikat lideri olsun, ister hoca olsun isterse de kişinin bir yakını, babası kardeşi vb. olsun yanlış yolda iseler ahirette hesap günü hiç birinin birbirlerini kurtarma imkanı yoktur.

“Yine derler ki: "Ey Rabbimiz, doğrusu biz, beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler.
Ey Rabbimiz, onlara azabın iki katını ver ve kendilerini büyük bir lanetle lanetle!"
Ahzab suresi 67,68

“Ümmetim hakkında, yoldan saptırıcı liderlerden endişe etmekteyim.” (Ebu Davud, Ahmed Bin Hanbel)

“Ey insanlar, Rabbinizden korkun ve öyle bir günü sayın (ürperti duyun) ki, baba çocuğun dan (taraf) birşey ödeyemez, evlat da babasından taraf birşey ödeyecek değildir.
Lokman suresi 33

“O gün yarın yara, dostun dosta hiçbir faydası olmaz." Duhan suresi 41

“Kıyamet gününde ne yakınlarınız nede evlatlarınız size fayda vermezler.” Mümtehine 3

“Doğrusu Biz sana gerçeğin ta kendisi olan kitab (Kur'an)'ı indirdik ki insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma.” Nisa suresi 105

“Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.” Tevbe suresi 119

“Bir de bu Benim dosdoğru yolumdur; hep onu takip edin, sizi onun yolundan saptırıp parçalayacak başka yolları takip etmeyin! Duydunuz ya, O, korunup takva sahibi olasınız diye bunları size emretti.” Enam suresi 153

“Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?
Nisa suresi 87

Selam olsun, Hakk’ı tanıyıp her zaman Hakk’dan yana olanlara.

alıntı
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın