Efendimin eşiğinde

Efendimin Eşiğinde

Bütün güzel kelimelere en iyi ve en zarif anlamlarını giydirip onları mana sahnesinde bir defileye çıkarırsak, daha sonra bu en güzel ve en narin kelimelerden cümleler oluşturursak Senden küçücük bir numune elde edebiliriz ancak Efendim. Sana bir rumuz, bir işaret...

Efendim ‘Sen öğrettin taşa konuşmayı, ağaca selam vermeyi, aya yarılmayı, toprağa dürülmeyi, göklere kurulmayı, durmayı zamana, yılana ve deveye sevmeyi, ölmeyi, öldürmeyi, yaşamayı Sen öğrettin insana’ Sen ki herşeyimiz, herşeyimiz, herşeyimizsin Efendim.

Ey güneşin gözlerini ışığıyla kamaştıran, ey keşmekeşin bağrında bir güle can veren Efendim! gecedir, ortalık karanlık ve göz gözü görmüyor. ki zaten ‘gölgendir geceleri aydınlatan eşsiz lamba’. Efendim,“Sana meftun ve hayran, Sana ram olanlara, bir bela tünelinde ağır imtihan düştü”. yenildik Efendim, yıkıldık, tarumar olduk. felaketin bundan büyüğü ise seni kaybettik Efendim. ve Kabe’ne siyahlar yakışmamıştır, bu günkü kadar.

Efendim!...
Sen verdin cazibenin esrarını çiçeğe
Uçmayı Sen öğrettin Efendim, kelebeğe
İlk ismin öğretilir yeni doğan bebeğe
Ahu ceylan utanır huzurunda koşmaya
Efendim!..
Çocuklar Sana ağlar, analar Sana bakar
Balıklar Seni arar, denizler Sana akar
Bülbüller Seni anar, gülüşün ateş yakar
Övenler Seni över, hayranındır kanarya
Efendim!..
Ay yarılmak için Senin işaretini bekler
Karanlıklar önünde iki büklüm emekler
Sana muhtaç taşlara adanmış kız bebekler
Bakışın şeref verir dağa, suya, ovaya

Sırların sırrına ermek için

Sende anahtar varmış Efendim.

Bin kez ey Efendim, Efendim...

Sen gaye insan, Sen ufuk Peygember...

Anladım Efendim Seni aramışım bunca zamandır, Senden bir rumuz taşıyanları sevmişim birini sevmişsem, Seni sormuşum her kimi sormuşsam, her kime sormuşsam. Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Efendim, af dilemeye geldim affa layık olmasam da.

‘Ey tebessümünden cennetler yaratılan’ Efendim, “Seni sevmek ibadettir” desem boynumdan büyük bir laf mı etmiş olurum? “Allah, bir kulun bir kula secde etmesini emretseydi eğer, muhakkak kadına, erkeğine secde etmesini emrederdi” nurlu sözünden cesaretle ve biraz da haddimi aşarak “Allah bir kula secde etmeye izin verseydi, benim secde edeceğim kul, tereddütsüz sen olurdun Efendim” desem seni incitir miyim bilmem? çünkü kuşlar uçar Efendim, Senin gönlünü taklit için, ellerinden devşirir bahar çiçeklerini, deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini, ey gönlümün doğurduğu, büyüttüğü, emzirdiği Efendim, Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim. Sen ki sevgilisin, en sevgilisin. Seni seviyorum ey EN SEVGİLİ...

‘Yarasanın güneşi tarifi gibi’ bir şey, benim, seni anlatmam. yarasa güneşi ne kadar görüyorsa, ben de Seni o kadar tanıyorum. bağışlanmamı diliyorum. eşiğine yüz sürüyorum Efendim.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın