๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 16:28:38



Konu Başlığı: Vuslat gecelerinin sultanı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 16:28:38
Vuslat Gecelerinin Sultanı


Aşk ve muhabbetten dolayı ağlayıp gözyaşı döken âşık…
Muhabbetin O’ndan. Akan gözyaşlarının, tutuşup alevlenen kalp arasında gizli kalacağını mı zannederler?
Ey on sekiz bin âlemin sultanı nerdesin, nerde? Aradım bütün geceleri bulamadım seni… Bütün yollara baktım yoktun… Sen gördün mü yoksa seni aradığımı? Gördün de neden gelmedin ya Resulullah? Bilmez miydin sana hasret şu gönlümün gözyaşı dökmeye bile mecali kalmadı. Şu aşkınla ayakta duran günahkâr dilenciye bir tebessüm etmez misin? Muhammed’im, seni yaratana kurban olsun kâinat. Söyle nasıl geleyim yanına, ne tarafa gideyim, nerede arayayım seni?
Bekliyorum gözlerimin nuru, bekliyorum. Şafağın güneşi beklediği gibi…
Biliyorum Gönlümün Sultanı az kaldı, gel¬eceksin. Ya sabır! Diyorum ey Sevgili… Ya sabır… Dilim aşkının namelerini çalıyor, gön¬lüm bu aşktan sarhoş. Gözlerim her yerde seni arar, gözyaşlarım diyor; ‘‘nerde yar? ’’
Ey canımın cananı bilirim canımın içinde¬sin, şu yanan yürektesin. Canlar kurban olsun ayak izlerine, affımızı dileriz ayak izlerinin hür¬metine… Takati kalmadı gönlümün. Gel de sefalar getir uykusuz gecelerime. Gel de su serp aşkının tutuşturduğu şu gönlüme. Sinem çatlayacak yar, gel… Gel… Seni Yaratanın hakkı için gel…
Sultanların Sultanı, sana öyle hasret ki gön¬lüm, aklım da kavuşacağımız günün hayali… Kalbimde kavuşamamanın azabı… Derdim de Sen dermanım da Sen… Gözlerim olmuş kan çanağı, vurmuş aklıma yine sevdan, kalbimde ince bir sızı, yar diye, diye alev aldı yüreğim yandı kavruldu yoluna. Bir görsem seni lüt¬feder mi Rabbim. Lütfedip gelir misin bir gün? Bekliyorum seni ya-Resulullah… Senin Dos¬tuna kavuşmayı beklediğin gibi…
Ey gönül! İki gözüne ne oldu ki, onlara ‘‘ kendinizi tutun, ağlamayın’’ dedikçe o iki göz daha çok kanlı yaş akıtıyorlar. Ve kalbine de ne oldu ki ‘‘ sakin ol, kendine gel’’ desen de, o aldırmayıp ölçüsüz sevgisi, hayranlığı ve deli¬cesine aşkını artıyor.
Gel de gül koksun şu yer gök, gel de can bulsun hayat... Ey Habib! Bir lütfet de sevdana doymayan yüreklerimiz kavuşsun Sana... Bağrımızdaki şu gaflet taşı kalksın. Ya Resulullah gel… Gel… Gel…
Annem diye sarılıp ağladım sana, bazen babamın kanadıydı yokluğun… Bazen kardeştin bana, bazen yar… Ey nazlı Sultan! Sen olmasan nasıl geçerdi bunca yıl. ‘‘Resulullah’’ dedikçe kanayan şu içim olmasa ne değerli kılardı insanı. Seni sevmek olmasaydı… Ne bu satırları okuyan olurdu ne de ben… Ya Resulullah! Allah aşkına bırakma beni, bırakma bizileri… Bırakacak mısın bir gün dermanı kalmayan gönlümü? Hâlbuki yüreğim seni çağırmaktan, bu aşkın ateşinden böyle bitap düşmüş. Bırakacak mısın elimi bir gün ya Resulullah? Gözlerimden damla, damla akan aşkını bırakacak mısın karanlığa. Ne olur sımsıkı tut elimi…
Ey benim Yüceler Yücesi Allah’ım! Bütün yaratılanların hayırlısı olan Sevgili Habib’inin üzerine sen salât ve selâm eyle. Çünkü onun yüce katındaki sevgisini ve derecesini hakkıyla bilen ve selamlayarak O’nun hakkını hakkıyla verecek olan ancak Sensin.


M. M. ÖZDEMİR