๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 21 Kasım 2010, 13:04:54



Konu Başlığı: Vurmayın Resulullahtır O
Gönderen: Hadice üzerinde 21 Kasım 2010, 13:04:54

    "Vurmayın Resulullahtır O!"


    Kendilerine cenab-ı Hakkın son dinini tebliğ için gelen onları sonsuz Cehennem ateşinden kurtarmaya çalışan Kainatın efendisini baş tacı edecekleri yerde Taifliler taşa tuttular. Atılan taşlara hazret-i Zeyd vücudunu siper ederek Peygamberimize bir zarar gelmesini önlemeye çalışıyordu.
    Zeyd hazretleri sevgili Peygamberimizin etrafında dört dönüyor taşların O'na değmemesi için çırpınıyordu. O'nun mübarek vücuduna bir zarar gelmesin diye kendisine gelen taşlara aldırmıyordu. Canını böyle günlerde feda etmek için fırsat beklemiyor muydu? İşte alemlerin efendisini taşlıyorlar eziyet işkence yaparak yurtlarından çıkarmaya çalışıyorlardı.
    Hazret-i Zeyd Peygamber efendimizi korumak için sağa-sola koşturdukça taşlar; başına vücuduna ayaklarına birbiri peşine değiyordu. Bu sebeple hazret-i Zeyd'in her tarafı kanlar içinde kalmıştı... Sevgili Peygamberini korumak için varını yoğunu harcıyor taş atan zalimlere karşı avazı çıktığı kadar;
    -Yapmayın!.. Vurmayın!.. O alemlerin efendisidir! Resulullah'tır O!.. Benim vücudumu parça parça yapın fakat Peygamberime bir zarar gelmesin!.. diye bağırıyordu.
    Zeyd bin Harise'yi aşarak Resulullah efendimize gelen taşlar Efendimizin mübarek ayaklarını kanlar içinde bırakmıştı.
    Sevgili Peygamberimiz üzüntülü yorgun ve yaralı bir halde Utbe ve Şeybe ismindeki iki kardeşin bağına yaklaştılar... Orada bütün mü'minlerin canlarını feda etmek istediği Resulullah efendimiz mübarek ayaklarından akan kanları sildiler. Abdest alıp ağacın altında iki rek'at namaz kıldılar. Sonra mübarek ellerini kaldırıp münacatta bulundular.
    Bu hali bağ sahipleri seyrediyordu... Resulullah efendimizin başına gelenleri görmüşler garipliğine şahid olmuşlardı. Merhamet damarları harekete geldi. Addas ismindeki köleleri ile üzüm gönderdiler. Sevgili Peygamberimiz üzümü yerken Besmele çekti. Üzümü getiren köle Hıristiyan idi. Besmeleyi işitince şaşırıp sordu:
    -Yıllardır buralardayım kimseden böyle bir söz duymadım. Bu nasıl kelamdır?
    - Sen neredensin?"
    - Nineveliyim.
    - Yunus'un (aleyhisselam) memleketinden imişsin.
    - Sen Yunus'u nerden tanıyorsun? Onu buralarda kimse bilmez.
    - O benim kardeşimdir. O da benim gibi peygamber idi.
    - Bu güzel yüzün bu tatlı sözlerin sahibi yalancı olamaz. Ben inandım ki sen ALLAH'ın Resulüsün diyerek hemen Kelime-i şehadet getirip Müslüman oldu. Sonra da:
    - Ya ResulALLAH! Yıllardır bu zalimlere bu yalancılara kölelik ettim. Herkesin hakkını yiyorlar. Herkesi aldatıyorlar. Hiç iyi tarafları yok. Dünyalık toplamak ve şehvetlerini tatmin için her alçaklığı göze alıyorlar. Onlardan nefret ediyorum. Sizinle birlikte gitmek size hizmetle şereflenmek cahillerin ahmakların size yapacağı saygısızlıklara hedef olmak mübarek vücudunuzu korumak için feda olmak istiyorum dedi.Resulullah efendimiz tebessüm ederek;
    - Şimdi efendilerinin yanında kal! Az zaman sonra adımı her yerde işitirsin. O zaman bana gel! buyurdu.



alıntı


Konu Başlığı: Ynt: Vurmayın Resulullahtır O
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Şubat 2011, 19:39:35


     Rabbim dileseydi Efendimiz'e (s.a.v.) kalkan elleri, kıpırdamaz olurdu..Taş kesilirdi..Ama o zaman Efendimiz (s.a.v.) e vazifeli melek gelip;
    ''istersen şu iki dağı başlarına geçireyim Ya RASULALLAH''dediğinde ve Efendimiz (s.a.v.);

     ''eğer onların nesillerinden Allah'ı tanıyıp itaat edecek birileri gelecekse,istemem..''diye cevap verdiğinde..

    RAUF ve RAHİM isimleri O'nda tecelli ettiğinde..Kalplerimizde oluşan enginmuhabbeti başka türlü bilmem ki yakalayabilir miydik?