๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 15:52:56



Konu Başlığı: Varlıklara can olan canan
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Aralık 2010, 15:52:56
Varlıklara Can Olan Canan


Cevn’in kızı Hind anlatıyor:
‘‘ SULTAN sallalahu aleyhi ve selem, Ümmü Mabed’in çadırında dinlenmiş, uyanınca elini yüzünü yıkamış, (eski dönem bir ibrik ve sahan, teşt ortasında kapak olup, kenarlarından içine haznesine atık sular alan kab.) mübarek ağzını çalkalayıp, bu kaba boşaltmıştı. Sonra çadırın kenarındaki ufak, cılız kadirsiz bir ağacın dibine boşaltmıştı. İşte bu ağaç ogün sonrası görülesi ağaç olmuştu.
    
Ümmü Mabed, aslında bundan öncede Sultan’ın yol güzergâhında oturduklarından, hicret yolunda Hz. Ebu Bekir ve Umeyr ile (yol gösterici) yanlarına uğramış ve yiyecek istemişlerdi.
 
Eşi evde olmayan Ümmü Mabed El Huzai ‘‘ Evde bir şey olmadığını’’ söylemiş, Sultan ise, O’nun cılız, süt vermeyen keçisine bakarak ‘‘ Bunu sağmama izin verir misin? ’’ demişti. İşte Ümmü Mabed’in, eşi ile çocuğunun İslamla müşerref olmalarının nedeni; bu sütsüz keçinin, Fahri Alem’in ellerinin ona dokunuşuyla, orada bulunan herkesi sütüyle doyurması ve bir daha süt vererek, ailenin geri kalanlarına da süt vermesi… Ondan sonrada aynı keçinin Hazreti Ömer’in hilafetine kadar geceli gündüzlü süt vermesi mucizesi ile tanışmış olmasıydı.
  
Bu ağaç öylesine büyümüş ve meyveler vermişti ki; şaşırtıcı olanı, O meyveler amber gibi güzel kokulu idi. Tadı petek balından daha hoştu. Her kimse bu meyveden yerse doyar, herhangi bir susuz o ağacın meyvesini tadarsa susuzluğu giderdi. Ağaçtan yiyen, şayet hasta ise şifaya kavuşurdu. O ağacın yaprağından yiyen bir deve ya da keçinin sütü artardı. Biz o ağacı mübarek ağaç anlamında «Elmübâreke» diye isimlendirmiştik. Köylerden şifa umudu ile ağacı ziyarete gelenler olurdu. Bunlar köylerine dönerken bu ağaçtan yanlarında götürürlerdi. Ağacın bereketi bu şekilde devam ederken bir gün onun meyvelerinin döküldüğünü, yapraklarının sarardığını gördük. Bu durum bize korku vermişti. Sonunda duyduk ki Fahri Âlem Hazreti Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem vefat etmiş!
    
Sonra bu ağaç, Efendimizin vefatından otuz yıl geçince baştan aşağıya dikenlerle doldu, bütün meyveleri döküldü, güzelliği ve meyvelerinin tazeliği bozuldu. Duyduk ki; Mü’minlerin Emiri Ali (r.a.) şehit edilmiş!
 
 Bundan sonra bu ağaç hiç meyve vermedi. Yaprağından faydalanıyorduk. Bir gün bir de ne görelim! Ağacın kökünden taze bir kan sızıyordu. Yaprakları da lor lop olmuştu! Çok üzüldük ve büyük bir korkuya kapıldık. Yine ne olmuştu? Duyduk ki; Resulün torunu Hüseyin şehit edilmiş. işte bu günden sonra «Elmübâreke» boynunu büktü ve iflah olmadı. Yıkıldı, kısa sürede yok oldu.’’
 
Kaynak: Zemahşerî, Rabîülebrâr