> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten?  (Okunma Sayısı 724 defa)
12 Ekim 2010, 11:51:09
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Ekim 2010, 11:51:09 »



“Tamam” demek o kadar kolay mı gerçekten?


Nisan ayı için belirlenen görev paylaşımında üzerime düşeni naçizane yapabilme gayretiyle başladım çalışmama. Yazıma hazırlık olması için hatırlama babından elime aldığım kitabı incelerken gördüm ismini. Daha önce aynı kitabı defalarca okumama rağmen bu bölümü ilk defa gördüğümü fark ettim.

 

 Bakmakla görmek arasındaki ince çizgide gözden kaçırdığım önemli bir isim… Konuya ne derece uygun olduğunu tam olarak hesaplayamasam da, parmaklarımın sayfalar arasındaki gezintisine son vermek istediğini fark ederek tekrar tekrar okumaya başladım gözüme değil, gönlüme takılan paragrafları. Yaşantısına dair genel bir araştırma yapmaya çalıştıysam da, hayatına dair okuduğum kesit dışında fazla bir şeye rastlamadım. Kaldı ki, sergilediği tek bir davranış hayatını düşünce dünyamda şekillendirmem noktasında beni bir hayli zorlamış olmalı ki, bundan öte bir bilgi ihtiyacı hissetmedim sizlerle paylaşmak için.Peygamberimizin (asm) Sahabeleriyle geçen bir hatırasında dile getirdiği çok önemli bir kısım vardır. Onun dile getirdiği bütün ifadeler altın değerindedir, hiç tartışmasız tabii; ancak bu hatıra çoğu zaman kendisini dev aynasında görme gafletine düşen biri olarak beni, her okuyuşumda derinden sarsmıştır. Sahabelerin etrafında hâlelendiği bir sohbet esnasında Resul-u Zîşan buyurur:  “Beni anne ve babanızdan, evlâtlarınızdan, ailenizden, canınızdan daha çok sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmazsınız.” Tüm Sahabeler pür dikkat Allah Resulünün dilinden dökülen mübarek sözleri dinlemekte. Bir ara bir Sahabe ayağa kalkarak, “Ey Allah’ın Resulü,” der, “seni canımdan başka her şeyden daha çok seviyorum.” Efendimizin ifadesi gayet açık ve nettir. Bunu söyleyen Sahabeye dönerek, “Hayır, canından da…” der.Bir anlık tereddüt bekliyorum, bir anlık bekleyiş ya da bir anlık bir düşünme payı. İnsanın paha biçemediği en değerli varlığı olan hayatından vazgeçmesi için kısa bir sessizlik bekliyorum. Ancak Sahabe tereddütsüz cevap veriyor, Asr-ı Saadet penceresinden bize duyururcasına:  “Tamam ya Resulullah, canımdan da çok seviyorum.” Ve kâinatın efendisinin yüzünde bir tebessüm.Dilimizden bir çırpıda dökülen bu cümleleri tekrarlamak ne de kolay! Ana-babadan, yardan, candan geçmek. Söylemesi ne kadar kolay.Ruh dünyamda bu hatıra her seferinde son cümleyle yankılanır ve ben her defasında o teslimiyet boyutuna yakınlaşma duasıyla terennüm eder dururum: “Tamam ya Resulallah, canımdan da…”Bu hatırayı, eminim hepiniz bir şekilde okumuş ya da duymuşsunuzdur. Ben de uzun yıllardır derin bir iç çekişle okuduğum bu paragrafı, yaşadığımız zamanda o muazzam muhabbetle aramıza giren engellerin ya da olması gereken muhabbeti gölgeleyen sebeplerin kıskacında kendimce anlama çabasındaydım. Ne garip bir durum ki, bu yazıyı kaleme alana kadar da anladığımı sanıyordum ve elimde sıkı sıkı tuttuğum kitabın sayfaları arasında bunu gerçekten yaşamış Sümeyra Bint-i Kays Hazretleriyle karşılaştım. Bu hatırayı etrafımdaki insanlara anlatabilme gayretiyle uğraş verirken, bu Hanım Sahabenin davranışı bende -tabiri caizse- soğuk duş etkisi yaptı.Uhud Savaşında eşini, babasını ve oğlunu kaybediyor. Mağlûbiyet haberini duyduğunda Uhud’a varıyor. Eşini aramasını bekliyorum, ancak eşinin paramparça olmuş cesedini görmesine rağmen aldırış etmeden gözleriyle etrafı aramaya devam ediyor. Babasını ya da oğlunu aradığını düşünüyorum, yaşadığı acıyı tasavvur etmeye çalışarak; ancak babası ve oğlunun tanınmaz hale gelen cesetlerini gördüğünde huzursuzluğu daha da çok artıyor. Kaybedeceği başka bir yakınının olmadığını bilmenin verdiği merakla satırlar arasında peşi sıra koşturuyorum, kimi bulmaya çalıştığını öğrenebilmek için. Etrafını saran Sahabeler başsağlığı dileyerek teselli etmeye çalışıyorlar, ancak derdi çok başka gibi. Kendisine sabır tavsiyesinde bulunan Sahabelere dönerek o huzur verici cevabı duymak istercesine titreyen sesiyle soruyor:  “Resulallah iyi mi?” Etrafındakilerin teselli etmeye çalışarak verdiği, “Resulallah iyidir” cevabı da teskin etmiyor endişesini. Sahabelerin, Allah Resulünün yerini bildirmelerinden sonra soluğu Efendimizin yanında alıyor. Kâinatın Efendisini gördüğünde ne derdi kalıyor, ne tasası. Sanki Uhud’da en yakınını kaybeden bir başkası gibi, büyük bir huzurla dile getiriyor okurken bile anlamakta zorlandığım can alıcı ifadeleri:“Anam, babam sana feda olsun ya Resulallah. Siz iyi olduktan sonra her musibet hiç gelir bana…”Okurken dahi tasavvur etmekte bir hayli zorlandığım bu bölüm, sohbet meclisindeki Sahabenin verdiği cevabı hatırlattı birden: “Tamam ya Resulallah, seni canımdan da çok seviyorum.” Yüreğimden kopan  “ah”; Resulullahı her şeyinden daha çok seven bu mübarek Sahabe Hanımın yaşadığı acıya değil, kendi yaşadığım belirsizliğe sitemkârdı.Bediüzzaman Hazretlerinin günümüz insanının mazeretlerini istihfaf ederek dile getirdiği, “zaman değişmiş, asır başkalaşmış” kelimelerinden başka bir bahane bulamıyorum yaşadığımız zamandaki değişimi izah etmek için. Kaldı ki, bu muhabbeti ispatlayabilmek için yakınlarımızı gerçekten feda edebileceğimiz zamanı çoktan geride bırakmışız ve belirsizlikler içerisinde bu muhabbetin boyutunun nasıl olacağını anlamaya çalışırken Bediüzzaman yol göstermiş cadde-i kübra-i Kur’âniyede:  “Her şeyinizi onun adına onun için sevin, onun rızası doğrultusunda yaşayıp, sünnetine tâbi olarak gösterin sevginizi” diye.Ne kendi yaptığım amellerim rahatlatıyor beni, ne de yapmaya muvaffak olamadığım ibadetlerim ümitsizliğe düşürüyor. ”Siz öyle bir zamanda yaşıyorsunuz ki, emredilenin onda birini terk etseniz, helâk olursunuz. Sonra öyle bir zaman gelecek ki, emredilenin onda birini yapan kurtulur”  müjdesiyle yüreklerimize su serpen Peygamberim yetişiyor imdadıma yine. Okuduğum Risale-i Nur’larla Sırat-ı Müstakim doğrultusundaki muhabbeti nasıl yaşayacağıma dair yön gösteren zamanın rehberi umudumu yeşertiyor.Yine de bu, beni, yerine getirmem gereken itaat noktasındaki bağlılığımı sorgulamam için mazeret olmamalı, diye düşünerek şöyle bir analizle anlamak istiyorum muhabbetin boyutunu:Sahabelerin Allah ve Resulüne duydukları muhabbet o derece fazla imiş ki; bulundukları ortamda Resul-u Zîşan Efendimizin mübarek ismi zikredildiğinde, kalpleri yerinden çıkacak gibi olur ve elleriyle kalplerini bastırırlarmış. Hani, çok sevdiğimiz bir insanı gördüğümüzde ya da kendisinden bahsedildiğinde yüreğimiz coşar, ellerimiz titrer, kabımıza sığamayız ya! Ahir zaman ümmeti gibi bir savunmayla kendimizi çoğu kere mazur gördüğümüz şu asırda, Resul-u Kibriya’nın ismini duyduğumuzda elimiz nedenini bile bazen unuttuğumuz bir hareketle göğsümüze gider de; o hareket kalbin sükûnetini sağlar mı ya da o kalp bu harekete ihtiyaç duyacak kadar hızlı mı atar? Onların Resulullaha ana-babalarını, evlâtlarını, en nihayetinde canlarını feda ettikleri asırdan, evlâtlarımızın, ailemizin, anne-babamızın ve en nihayetinde tatlı canımızın bu muhabbeti gölgelediği zamana gelmişiz. ”Tamam, yâ Resulallah” cümlesini dile getirirken diyorum, Sahabelerin söylediklerini mi tekrar ediyoruz, yoksa kalbî boyutta bu sevgiye hiçbir sebebin perde olamayacağının bilinci mi var zihinlerde? Ben cevabını hâlâ düşünüyorum. Kim bilir, belki de istediğim cevabı verememekten korkuyorum…                                                                                                                     

Nesibe BOZ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten?
« Posted on: 19 Nisan 2024, 23:58:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? rüya tabiri,Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? mekke canlı, Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? kabe canlı yayın, Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? Üç boyutlu kuran oku Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? kuran ı kerim, Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? peygamber kıssaları,Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten? ilitam ders soruları, Tamam demek o kadar kolay mı gerçekten?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes