Sünnetlere nasıl uyarız?

Sünnetlere Nasıl Uyarız?

"Sünnet-i seniyyenin meseleleri, hattâ âdâbları, gemilerde hatt-ı

hareketi gösteren kıblenâmeli birer pusula gibi, hadsiz zararlı,

zulümatlı yollar içinde birer düğme hükmünde görüyordum." (Lem'alar)

(Sünnetin meseleleri, hattâ edepleri, gemilerde hareket yönünü

gösteren, kıbleyi belirleyen birer pusula gibi pek çok zararlı,

karanlık yollar içinde birer düğme hükmünde görüyordum.)

Peygamberimiz, İslâmı nasıl anlatmış, nasıl yaşamış?

Peygamberimiz, Kur'ân'ı nasıl okumuş, nasıl hayatına ge çirmiş?

Peygamberimiz, Rabbimizi bize nasıl tanıtmış, nasıl bildirmiş?

Peygamberimiz nasıl namaz kılmış, nasıl oruç tutmuş, na sıl zekât vermiş?

Peygamberimiz nasıl dua etmiş, ALLAH'ı nasıl zikretmiş, Al lah'a nasıl şükretmiş?

Peygamberimiz nasıl konuşmuş, neleri konuşmuş, nerede

susmuş?

Peygamberimiz nasıl yemek yemiş, nasıl su içmiş, nasıl oturmuş, nasıl yatmış, nasıl kalkmış?

Peygamberimizin insanlarla ilişkileri nasıldı, herkes onu bu kadar neden çok sevmiş?

Peygamberimiz dünyayı nasıl görmüş, nasıl bakmış, nasıl değerlendirmiş?

Bütün bu sorular bizi sünnete götürüyor.

***

Demek ki, SÜNNET:

-Peygamberimizin takip ettiği yoldur.

-Peygamberimizin İslâmı yaşayışıdır, onun çizgisidir.

-Peygamberimizin İslâmı uygulayış biçimidir.

-Peygamberimizin hayat tarzıdır.

-Peygamberimizin ne zaman, nasıl hareket ettiğini göste ren bir metottur.

-Peygamberimize uymaktır, onu tanımaktır, onu örnek al maktır.

-Peygamberimizin izinden gitmektir, onu taklit etmektir,

onun gibi yaşamaya çalışmaktır.

* * *

-Sünnet İslâmın ruhu, kalbi, canı, özü, esası ve temelidir.

Sünnet bilinmeden hiçbir şey bilinmez.

Sünnet bilinmezse her şey ortada ve boşta kalır.

Rabbimizin varlığını kabul ediyoruz, Onun birliğine inanı yoruz ama Onun emirlerini nasıl yerine getireceğimizi, bizden istediklerini Peygamberimizden öğreniyoruz.

Sünnet, bir pusuladır, bir haritadır, bir kılavuzdur, bir yol göstericidir, bir rehberdir.

Bunun için sünnet bilinmeden yola çıkılmaz.

Sünnet bilinmeden insan nereye gideceğini, ne yapacağını bilemez.

Sünnet bilinmeden insan ortada, ortalıkta şaşırır kalır, boş ta boşlukta bocalar durur.

Ortada ve boşlukta kalmamak için bir âyette şöyle buyuruluyor:

"De ki: Eğer ALLAH'ı seviyorsanız, bana uyun ki ALLAH da si zi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü O çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir."

* * *

Bu âyetten de şu manayı anlıyoruz: ALLAH'a imanınız varsa, elbette ALLAH'ı seveceksiniz. Madem ALLAH'ı seversiniz, ALLAH'ın sevdiği tarzı yapacaksı nız.

ALLAH'ın sevdiği tarz ise, ALLAH'ın sevdiği zata benzemenizdir.

Ona benzemek ise ona uymaktır, onun peşinden gitmektir. Ne vakit ona uysanız, ALLAH da sizi sevecektir.

Siz ALLAH'ı sevin ki, ALLAH da sizi sevsin.

* * *

Bu, şu misale benzer:

Eğer güneş çıkarsa gündüz olacaktır.

Güneş çıktı, öyleyse netice veriyor ki, şimdi gündüzdür.

Gündüz yoktur, öyleyse netice veriyor ki, güneş çıkmamış tır.

Bu mantık kuralında olduğu gibi:

Eğer ALLAH'a sevginiz varsa, ALLAH'ın en çok sevdiği insana uyacaksınız

ALLAH'ın en çok sevdiği zata uymazsanız, netice veriyor ki ALLAH'a sevginiz yoktur.

ALLAH'a sevginiz varsa, netice veriyor ki, ALLAH'ın en çok sevdiği insanın sünnetine uyuyorsunuz demektir.

Yani, ALLAH'a iman eden, elbette Ona itaat edecektir. İtaat yolları içinde en makbul olanı, en doğrusu, en kısası, seksiz şüphesiz Peygamberimizin gösterdiği ve takip ettiği yoldur.

Sonuç: ALLAH'ın sevgisini kazanmak için Peygamberimizin sünnetine uymak gerekiyor.

(On Birinci Lem'a'dan)

Mehmed Paksu

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın