> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Hz. Muhammed e salât ve selam okumak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammed e salât ve selam okumak  (Okunma Sayısı 3324 defa)
28 Kasım 2010, 15:54:32
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Kasım 2010, 15:54:32 »



Hz. Muhammed’e Salât Ve Selam Okumak Ne Demektir
Veya Ahzab/56.Ayetin Anlamı Nedir?


Hz. Muhammed’e ilişkin kültürün belli başlı konularından biri ona salat ve selam okuma uygulamasıdır. Bu uygulamanın delili veya gerekçesi olarak Ahzab/56. ayet gösterilir. Gerek tefsirlerdeki anlatımlar, gerekse kimi rivayetler ve onlara dayalı yapılan değerlendirmeler ayetin bunu emrettiği ve bunun Müslümanlar üzerinde bir görev olduğu belirtilir. Onun için hüküm olarak ömürde en az bir kez olmak üzere Resulullaha salat ve selam okumanın farz olduğu kabul edilir.

Geleneksel olarak “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat ve selam ederler. Ey müminler siz de ona salat ve selam ediniz”(33 Ahzab/56) şeklinde çevrilen ayetteki “salat etmek”ten maksadın, Hz.Muhammed için dua etmek olduğunu ve bu ayetin gereği olarak, ömürde en az bir kez Rasulullah’a salat ve selam getirmenin vacip olduğunu alimlerin sözbirliği halinde belirttiklerini görüyoruz. Ama adı her geçtiğinde ona salat ve selam getirmenin vacip olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Bazılarına göre ‘Muhammed’ adı her anıldığında salat ve selam getirmek vacip görülürken, bazılarına göre bir oturumda ‘Muhammed’’ adı kaç kez anılırsa anılsın veya kaç kez geçerse geçsin, bir kez salat ve selam getirmek yeterli görülmüştür. Bazılarına göre ise, yer ve sayı sınırlaması olmaksızın isteyen istediği kadar söyleyebilir1.

Alimlerden bazılarına göre ise, Hz.Muhammed’e salat ve selam, namazdaki Tahiyyat duasında okunarak yapılır. Zaten “Tahiyyat”  sözcüğü,  “selamlar, selamlamalar” anlamındadır. Nitekim rivayetlerde bu uygulamanın nasıl yapıldığı şöyle anlatılır:

“Âyet indiği zaman Resulullaha: Sana selam vermenin nasıl olduğunu öğrendik, ancak size ve ehlinize salat nasıl yapılacak? dediler. Resulullah: “Allahumme salli ala Muhammedin ve ala âli Muhammed’in kema sallayte ala İbrahim’e ve ala âli İbrahim’e, inneke hamidun mecidun. Allahumme bârik ala Muhammedin ve ala âli Muhammed’in kema bârekte ala İbrahim’e ve ala âli İbrahim’e, inneke hamidun mecidun” söyleyiniz, dedi” (Allahım! İbrahim’e ve ehline rahmet ve insanda bulunduğu gibi Muhamme’e ve ehline de rahmet ve insanda bulun, şüphesiz sen hamidsin, mecidsin. Allahım! İbarahim’e ve ehline çok bereket verdiğin gibi Muhammed’e ve ehline de çok bereket ver. Şüphesiz sen hamidsin, mecidsin)2. Nitekim  imam Ebu Hanife ve arkadaşları namazın sıhhati için bunu şart görmezler.3

Oluşan kültür penceresinden işin fıkhi yönü bu şekildedir. Oysa “Ahzab/56.ayetteki salat’ın anlamının gerçekte geleneksel çevirideki gibi olmayıp “desteklemek” olduğunu, böylece ayetin ““Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi destekliyor, ey müminler siz de onu destekleyiniz ve tam bir teslimiyetle ona itaat ediniz” anlamında olduğunu belirtmeliyiz. Âyetin doğru çevirisi bu şekilde olduğu, geleneksel çevirideki çelişkiden de anlaşılmaktadır. Çünkü bir ayet içinde aynı kelimenin değişik anlamlarda olduğunu söyleyerek Allahın peygambere salat etmesinin “onu bağışlamak”, meleklerin ve müminlerin ona salat etmesinin ise “onun için dua etmek” olduğunu söylemek tutarsızlıktır. Zira bir tek ayetin içinde kipi ve kullanım yeri değişmediği halde salat kelimesinin Allah için başka bir anlam, insanlar ve melekler için başka anlamlar belirtmesi düşünülemez. Hiçbir dilde böyle bir tutarsızlık yoktur. Nitekim âyetin çevirisi yorumsuz verildiği zaman ne dediği anlaşılamadığından ve bu çelişkiyi telafi etmek için meallerde parantez içinde veya dışında açıklama yapma gereği duyulmaktadır. Örneğin, Diyanet Vakfı/Heyet mealinde “Allahın salavatı, rahmet etmek ve kulunun şanını yüceltmektir. Meleklerin salavatı, peygamberin şanını yüceltmek, müminlere bağışlama dilemek, anlamınadır. Müminlerin salatı ise, dua anlamına gelmektedir...”(Ahzab/56.ayetin meali) açıklaması yapılmaktadır4.

Oysa yapılan bu açıklama doğru değildir. Onun için ayetin doğru çevirisi, yukarıda verdiğimiz şekilde olmalıdır. İşin gerçeği budur. Bunu, örneğin “Salat”ın türetildiği es-sala’nın insanı otururken dik tutan uyluklara veya ayaktayken dik tutan omurgaya verilen isim” olduğunu belirten Mustafa İslamoğlu, Ahzab/56.ayetin geleneksel anlamda olmadığını ve orada geçen “salat” kelimesinin “okumak, dua etmek” anlamında değil, “desteklemek” anlamında olduğunu belirterek şöyle der:

“Burada Allah ve meleklerinin Peygamber için yaptığı eylemi müminlerin de yapması emredilmektedir. Bu ayetin kapsamı, Allah ve meleklerinin müminleri desteklediğinden “yusalli aleykum ve melaiketuhu” söz eden 43.ayetle birlikte (krş.2/157; 9/99, 103) değerlendirilmelidir. Müminler gibi Peygamber de vahiyle desteklenmiştir. Hemen üstteki ayetler bu desteğin açık göstergesidir. Kelimenin türetildiği ‘salat’ zaten “destek” anlamına gelmektedir. (bkz.87/15.not). Salat, dua manasına bu kökten yola çıkarak ulaşmıştır. Fakat “Allah için dua etmek” caiz olmayacağı için, ayetin yorumunda ilk otoriteler farklı görüşler dile getirmişlerdir. İbni Abbas bunu “tebrik etmek” olarak anlamış (Taberi), Süfyan, Allahın salatı rahmet, meleklerinki dua demiş. Ata, “Rahmetim gazabımı geçti” ayetini okumuştur. Said b.Cubeyr, İbni Abbas’tan bu ayetin tefsiri sadedinde şunu nakletmiştir: İsrailoğulları Musa’ya “Rabbin seni destekliyor (yusalli aleyke) mu?” diye sordular. Musa’nın Rabbi nida etti: “Evet, ben de meleklerimle birlikte tüm nebi ve resullerimi destekliyorum”. Cabir’in eşi Rasulullah’tan kendine ve eşine salat etmesini istedi. Rasulullah ona: “Allah sana ve eşine salat etsin (sallallahu aleyki ve ala zevciki” diye dua etti”(İbni Kesir). Bütün bunlar, Salat’ın bir destek emri olduğunu, Allahın ve meleklerinin bu salatı vahyi gönderip indirerek yaptıkları, müminlerin ise fiili dua/eylem ile risalet mirasını desteklemeleri gerektiğini göstermektedir. Aslında peygamber için edilen dua olan salavat da bu desteğin sözlü boyutudur.”5. “Salat’a Allah ve melekleri de katılırken, selam’ın sadece müminlere emredilmiş olması manidardır. Buradaki selam ile, 27/59’daki arasında ilişki dikkate değerdir…6.

 Salat’a Allah ve meleklerinin katılması, Rasulullahı desteklemek olduğu için ne kadar makul ve anlamlı ise, selam’a katılmaması da o kadar makul ve anlamlıdır. Çünkü Allahın ve meleklerinin Rasulullaha teslimiyet gösterip itaat etmesi sözkonusu değildir.

R.İhsan Eliaçık da Ahzab/56.ayeti “Allah ve melekleri Peygamberi destekliyor, hiç kuşku yok. Ey iman edenler! Siz de onu destekleyin ve canı gönülden barış ve esenlik dileyin”7 şeklinde çevirirken, salat’ın anlamını da şöyle açıklar:

“Zamanla Allahın sevdiği kullarına sevgi ve merhamet yağdırmasından mülhem olarak Müslümanların İbrahim ve Muhammed gibi peygamberlere sevgilerini göndermesi, onları desteklediklerini, yollarında yürüdüklerini ifade için kullanılır olmuştur. Namaz anlamına gelen salat ile aynı köktendir. Bu manada salavat getirmek diye meşhur olan ‘Allahumme salli ala Muhammed’in ve âli Muhammed’ duası, ‘Allahım Muhammed ve arkadaşlarını sevgi ve merhametinle destekle, bizim sevgi ve desteğimizi, onların yolunda olduğumuzu da onlara ulaştır’ manasındadır”8.

Aslında Ahzab/56.ayetin Hz.Peygamberi desteklemek ve ona tam teslimiyetle itaat etmek anlamında olduğunu onu izleyen “Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır”(33 Ahzab/57) ayeti de göstermektedir. Çünkü 56.ayette Hz.Peygambere istenen desteği vermeyen ve itaati göstermeyenler onu incitmiş ve eziyet etmiş olurlar.

Åyetin geleneksel şekilde çevrilmesinin doğru olmadığı, ashabın “ya Resulallah, ya Nebiyyallah, ya Muhammed“ diyerek Hz.Peygamberle yüzyüze konuşurken veya hitap ederken ona “sallallahu aleyke ve selleme=Allahın salatı ve selamı senin üzerine olsun”  yahut arkasından adını  anarken “sallallahu aleyhi ve selleme=Allahın salatı ve selamı onun üzerine olsun” dediklerine ilişkin bir uygulamanın olmamasından da anlaşılmaktadır. Âyetin ilk muhatapları olarak en başta onlar bunu yapmakla yükümlü olduklarına ve böyle bir uygulama yapmadıklarına göre ayeti anlamadıkları veya uygulamadıkları söylenemez. Ama böyle bir uygulama yapmadıkları da bilinmektedir. Nitekim ashap birbirlerinin adını anarken de bizim onlara dua ettiğimiz gibi birbirleri için “radiyallahu anhu/anke=Allah ondan/senden razı olsun”  dediklerini de görmüyoruz. Bu geleneğin, gerek Resulullahın ağzından nakledilen bir konuşma, gerekse o günkü hayatla ilgili anlatılan bir olay verilirken, “Allahın Resulü/Allahın Nebisi-ona salat ve selam olsun-şöyle dedi” veya “Ebu Bekir-Allah ondan razı olsun-şöyle dedi” şeklinde bir kullanışla sonradan raviler tarafından oluşturulduğu anlaşılmaktadır.

Onun için gerek Resulullahın adı anıldığında ona salat ve selam okuma, gerekse ashaptan birinin adı anıldığında “Allah ondan razı olsun” deme geleneğinin, ya sonradan Ahzab/56.ayetin dua şeklinde anlaşılmasıyla yahut aşağıda belirtilen zayıf yahut uydurma rivayetlerin yönlendirmesiyle raviler, ulema ve onların izinden giden müslümanların konuşma ve yazmalarında bir saygı ve sevgi ifadesi yahut dua olarak kullanmasıyla sonradan oluştuğu ve devam ederek geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim başka bir peygamber için bu şekilde salat ve selam getirmeyi öğütleyen zayıf da olsa bir şey olmadığı halde onlar ve Cebrail gibi meleklerin adı anıldığında da aynı şekilde bir saygı ve sevgi ifadesi yahut dua olarak salat ve selam okuma geleneği oluşmuştur.

“Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, anamı babamı ve inananları bağışla."(14 İbrahim/41), “Onlardan sonra gelenler: "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şefkatlisin, merhametlisin" derler”(59 Haşr/10), "Rabbim! Beni, anamı, babamı, evime in...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammed e salât ve selam okumak
« Posted on: 28 Nisan 2024, 15:17:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammed e salât ve selam okumak rüya tabiri,Hz. Muhammed e salât ve selam okumak mekke canlı, Hz. Muhammed e salât ve selam okumak kabe canlı yayın, Hz. Muhammed e salât ve selam okumak Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammed e salât ve selam okumak kuran ı kerim, Hz. Muhammed e salât ve selam okumak peygamber kıssaları,Hz. Muhammed e salât ve selam okumak ilitam ders soruları, Hz. Muhammed e salât ve selam okumak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes