Numaniye kasidesi

Numaniye Kasidesi

“Ey efendilerin Efendisi, senin hoşnutluğunu umarak, şefkat kanatlarının altına sığınmak için sana geldim.”

“VALLAHi, ey yaratılmışların en hayırlısı, senden başkasını arzulamayan, senin aşkınla dolu bir kalbim var.”

“ALLAH katındaki kıymetin hakkı için, sana ziyade iştiyak duyuyorum. Sadece seni arzuladığımı ALLAH biliyor.”

“Sen, yüzü suyu hürmetine insanların yaratıldığısın, diyeceğim ama, hayır, Sen olmasaydın bu varlıkların hiç birisi yaratılmazdı.”

“Sen, nurundan ay ve güneşin ışığını aldığı nursun.”

“Sen, ALLAH’a yaklaşmakla yakınlık kelimesinin iflas ettiği ve Rabbin, ‘Merhaba, ey Sevgilim.’ Sel----- muhatap olansın.”

“Sen, bizim lehimize Haktan şefaat isteyip, Rabbinin senden başkasına bu lutfu vermediğini söylediğisin.”

“Sen, baban olduğu halde Adem (A.S.) in ayağı kaydıktan sonra senin isminle ALLAH’a yalvarınca duasının kabul olmasına sebep olansın.”

“Hz. İbrahim Halilullah senin isminle dua etti de, Nemrut’un ateşi senin nurun karşısında sönüp gülistana döndü.”

“Hz. Eyyup, senin isminle dua edince, vücuduna arız olan hastalıktan şifa buldu.”

“Hz. İsa, senin cemalinin güzelliğini haber vererek, yüceliğini öğerek, geleceğini müjdeleyerek gönderildi.”

“Yine Hz. Musa kıyamet gününde, senin isminle ALLAH’a iltica edip, senin himayene sığınacak.”

“O gün, bütün peygamberler, kainattaki bütün halk, ülül-azim peygamberler ve melekler ‘Hamd Sancağı’ nın altına sığınmaya can atacaklar.”

“İleri görüşlü bütün yeryüzü halkını hayrette bırakan mucizeler, benzeri kimsede olmayan faziletler sana aittir.”

“Zehirli koyunun budu, zehirli olduğunu sana bildirdi, keler yanına geldiğinde ‘Emirine hazırım, ey ALLAH’ın elçisi’ dedi.”

“Kurt ve ceylan ‘Aman, ey ALLAH’ın Rasulü, bizi koru, himaye kanatlarının altına al.’ Diye sana sığındılar.”

“Vahşi hayvanlar sana gelip selam verdiler. Deve kendisine yapılan eziyeti sana şikayet etti.”

“Ağaçları çağırdın, hemen itaat ederek, emrine boyun eğerek huzuruna geldiler.”

“Bereketinle avucundan pınar gibi su kaynadı. Bir avuç çakıl taşı elinde ALLAH’ı tesbih etti.”

“Sahrada bulut seni güneşin sıcağından gölgeledi. Hurma kütüğü ayrılığına dayanamayıp inledi.”

“Kum üstünde yürüdüğünde ayaklarının izi çıkmadı da, kayaların üstünde kalıp kalıp ayak izlerin belirdi.”

“Izdıraplar içinde kavrulmuş hastalara şifalar dağıttın. Yeryüzüne cömertliğinle dopdolu eyledin.”

“Katâde kör iken senin temasınla gözleri açıldı. İbn’ü-Husayn’a şifa kasenden içirdin.”

“Afra oğlu ve Habib şehit oldukları zaman elinin bir temasıyla onları hayata iade eyledin.”

“Hayber gazasında Ali göz ağrısından ızdıraplı iken, tükürüğünün temasıyla hastalığından hiçbir iz kalmadı.”

“Cabir’in oğlu öldükten sonra Rabbine dua ettin de, derhal duan bereketiyle ona can verdi.”

“Ümmü Mabedin, memeleri sam yeline uğramışçasına kurumuş koyununa elinle dokununca, sanki Nil nehri gibi süt boşandı memelerinden.”

“Kıtlık senesinde Rabbine dua ettinde, gök, dibi delinmişcesine nesi var, nesi yoksa indiriverdi.”

“Bütün halkı dine çağırdığın zaman, çağrına gönül hoşluğuyla koşup geldiler.”

“Ey hidayetin açılmış sancağı, küfür inancını yerle bir edip, doğruluğun kaynağı olan dinini yücelere çıkardın.”

“Düşmanların Sana ettikleri eziyetin cezasına çarpılıp, hem Bedirdeki Kalip kuyusuna başsız cesetleriyle tıkıldılar, hem de ALLAHın rızasından ebediyen mahrum oldular.”

“Bedir günü, Rabbin katından melekler gelerek düşmanlarına karşı ordunun saflarında savaştılar.”

“Mekke’yi fethettiğin gün, ALLAH Sana mânâ ve madde âleminin kapılarını açtı. Hendek savaşında umulmadık yerden yardım geldi.”

“Hz. Hûd’la Hz. Yunus Senin kıymetinle iyiliğe erdiler. Hz. Yusuf’un güzelliği, parıltısını Senin nurundan aldı.”

“ ‘Sübhanellezi Esrâ’ ” sırrına ererek, ey Tâhâ, Sen bütün peygamberleri geçtin.”

“ALLAH hakkı için, ey Yasin, Senin benzerin olmadı.”

“Ey Müddesir, Seni vasfetmekden, yüceliğini ifade edecek kelime bulmaktan şairler aciz kaldılar.”

“Hz. İsa’nın İncili Senin geleceğini haber vermek için geldi. Kur’anımız Senin şanını öğerek geldi.”

“Bütün yazarlar toplanıp Senin manevi varlığını anlatmaya kalksalar, medhediciler ne diyebilirler Senin şanına layık.”

“VALLAHi, denizler mürekkepleri, ağaçlar da kalemleri olsa…”

“İnsanlar ve cinler toplansalar, Seni tam anlatacak güce, ebediyen sahip olamazlar.”

“Efendim, Senin aşkınla çırpınan bir kalpçiçeğimiz ve Senin arzunla kuşatılmış bir cancağızım var.”

“Sustuğumda susuşum bütün Seninle dolu, konuştuğumda da Senin yüceliğini övmekten başka bir söz tat vermiyor bana.”

“Kulaklarım senin tatlı sözlerinden başka bir ses duymak istemez. Bakışlarım her yerde senin cemâlinin izlerini arar.”

“Ey sahibim, sıkıntı anında benim şefaatçim ol, zira şu ihtiyaç aleminde Senin cömertliğine muhtaç bir fakirceğizim ben.”

“Ey insanlar ve cinlerin en keremlisi, ey halkın bütün üstünlüklerini kendinde toplayan, ben zayıfa ihsanından bol bol ver. Kendi rızanla beni de hoşnut kıl.”

“Ben Senin cömertliğine tamah ediciyim, zira Ebu Hanife’nin, kainat içinde Senden başka kimsesi yoktur.”

“Her sabah ve her akşam, Senin getirdiğin kopmaz ipe sarılan bana kıyamet gününde şefaat edeceğini umarım.”

“Çünkü Sen, şefaat edenlerin de, şefaati kabul edenlerin de en keremlisisin. Senin himayene sığınan Senden ancak vefakârlık görür.”

“Yarın kıyamet gününde bana ihsanın şefaat olsun. Mahşerde ‘Hamd Sancağı’ nın altına beni de almanı beklerim.”

“Ey hidayet önderi, ALLAH Sana rahmet ve bereketini bol bol versin. Mübarek merkadinin toprağına yüz sürenleri seversin.”

“Bütün sahabelerine, tabiine ve Sana yönelen herkese Rabbin rahmeti bol bol ersin.”

Fıkh-ı Ekber İmam-ı AzaM
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın