> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Peygamberimizin Şakaları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin Şakaları  (Okunma Sayısı 621 defa)
05 Ocak 2011, 15:51:37
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 05 Ocak 2011, 15:51:37 »



Peygamberimizin Şakaları, Tebessüm Dolu Çehresi Ve Biz


İslâm, ölçülü olmak şartıyla mizah ve şakalaşmaya kucak açar İslâmî ölçüleri korumak kaydıyla yer verilen şaka ve mizah hem dinlendirici olur, hem de insanlar arasında muhabbet ve sevginin artmasına vesile olur Şakaya yer vermemek ciddiyet olarak kabul edilse de, her şeyin fazlası ifrattır ve hoş karşılanmaz Yani somurtkanlar fazla sevilmez Kur’an’da birkaç ayette geçen, meyve anlamındaki fakihe kökünden gelen fukâhe kelimesi, şaka yapmak, eğlenmek, dostluk oluşturan sohbet, konuşma demektir Yâsin Sûresinin 55 âyetinde cennetliklerin, yaptıkları işten memnun olarak birbiriyle konuşup şakalaştıkları imrendirici bir üslûpla anlatılır Bu ayetlerden, dostluğu pekiştirecek, ruhu ferahlatacak tarzda uygun olarak yapılan eğlence ve şakanın tasvip edildiği anlaşılır Şakanın Arapçası fükâhe ve mizahtır Dikkatleri toplamak, çevredekilerin usanmamalarını sağlamak ve sevgiyi perçinlemek için, sınırları belli ve dozu ayarlı şaka ve mizahın önemi inkâr edilemez İslâm’ın önem verdiği hususlardan olan Müslümanlar arası kardeşlik, sevgi, insanlara tebliğ, dâvet ve, kalpleri ısındırma, muhabbet, hoşgörü, müsâmaha ve af gibi özelliklerin pekişmesi açısından ve bunlara hizmet edici olan şaka ve tebessümün/güler yüzün önemi büyüktür
Günümüzde bunlar, Müslüman açısından önemli ibadetler ve unut(tur)ulan sünnetlerdir Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da ifrat ve tefrit arasında sıkışan insanımız güzel dengeyi aramakta Az sayıda da olsa; işi gücü gırgır olan, çirkin kahkahalar atabilen, sulu, cıvık, onur kırıcı, yalandan kaçmayan ve latif olmayan şakalarıyla veya dışımızdakileri taklit ve basit adaptasyon şeklinde komedyenliğiyle meşhur kimseler yanında; çoğu insanımızın suratı asık, hastalıklı bir ruh halinin yüze ve söze aksini andıran kişiliği Eleştiri ve şikâyet dolu sözler, karamsar, itici, sıkıcı tavırlar, resmî ilişkiler, beylik konuşmalar, samimiyetten uzak her şeyi ile yapay ve sanal davranışlar Yani, dengesizlik denizinde, huzursuzluk dalgaları arasında “imdat!” diyen halimiz ve cankurtaran simidi olarak bizi bekleyen Resül’ün sünneti
Hadis kitaplarımızın hepsinde (Kitab veya bab, yani müstakil bir bölüm veya alt başlık şeklinde) şaka ve mizaha yer verilir Çünkü Resûlullah’ın hayatında şakaya sıkça rastlanır Enes (ra): “Resûlullah, çocuklarla şakalaşmada insanların en önde olanıydı” der Kadın, erkek, çocuk, ihtiyar, kendisiyle temasta olanlara yaptığı şakalardan pek çok örneğe hadis kitaplarında rastlarız Önderimiz, tüm şemail kitaplarının nakline göre devamlı mütebessim idi Tebessümle sırıtma ve kahkaha çok farklı şeylerdir O’nun suratı asık değildi; onca zulüm, onca işkence, onca açlık, Yahudilerin hainlikleri, münafıkların nifakları, dağların taşıyamayacağı onca yüke rağmen, tebessümü yüzünden hiç eksik olmazdı Bitkiler içinde Resûlullah’ı gül simgeler Ve dilimizde “gül” sadece bitki adı değil; aynı zamanda bir eylemin emridir Ne güzel tevafuk değil mi, o hep mütebessim Resûl için Gülden önce dikeni gören asık suratlı, karamsar ve şikâyetçi insanımız, Resûl aynasında kendine çeki düzen vermeye belki buradan başlamalı Anamızı ağlatmaya çalışanlara inat, düşmana “gülle” atmadan önce dosta “gülle” ve güler yüzle yaklaşabilmeliyiz
Hz Peygamber (sas) ve ashabının arkadaşlarıyla şakalaştıkları çokça görülmüştür Ashâb, Resûlullah’a; “Yâ Resûlallah, Sen bizimle şaka yapıyorsun!” demişlerdi Resûlullah (sas): “Ben (şaka bile olsa) sadece doğruyu konuşurum; haktan başka bir şey söylemem” (Tirmizî, Birr 57, hadis no: 1991) buyurdu O, çok şen, neşeli ve latif bir insandı Ciddi ve zor bir işle görevli olmasına rağmen, alışılmış liderlerin aksine; arkadaşlığı ne sıkıcı, ne kasvetli, ne de monotondu Bilakis tatlı, sevinçli ve neşe doluydu Ashabının, aralarında yaptıkları şakalara uzun süre güldüğü olur, kendisi de onlarla şakalaşırdı Abdullah bin Hâris (ra), Resûlullah (sas)’tan daha hoş ve tebessüm dolu kimse görmediğini söylemiştir Câbir bin Semûre’nin anlattığına göre, Resûlullah, kendisini Müslüman olduğu andan itibaren daima iyi ve hoş bir şekilde karşılamıştı, hatta Onun tebessüm etmediğini hiç görmediğini söylemiştir O’nun en yakınında bulunan, çocukluğundan itibaren Efendimiz’e hizmet eden Enes (ra): “Resûlullah, hanımlarıyla beraber olduğu zaman insanların en hoşu ve en şakacısıydı” demiştir Âişe validemizin anlattığına göre, onunla Peygamberimiz koşarak yarıştı ve birinde Âişe annemiz geçmişti, diğerinde Peygamberimiz Kocanın eşi ile şakalaşması ve oynaşması, aralarındaki sevgiyi arttıracağı için O'nun diliyle tasvip, hatta teşvik edilmiştir (Ebû Dâvud, Edeb 84, 85, 149; İbn Mâce, Cihad 40; Ahmed bin Hanbel, II/352, 364, III/67, V/32)
Yine bir gün Âişe validemizle Hz Sevde annemiz Peygamberimizle birlikte hane-i saadetlerinde yemekte bulamaç aşını yerken Sevde (ra): “Bu yemeği sevmiyorum” dedi Âişe (ra): “Yemezsen yemeği yüzüne sürerim” diyerek Hz Sevde’nin yüzüne, sonra da Hz Sevde, Hz Âişe’nin yüzüne birer parmak bulamaç sürerek şakalaşmışlar, Hz Peygamber de bunları devamlı bir gülümsemeyle izlemişti Resûlullah çokça tebessüm etmeyi ve nezaketle şaka yapmayı severdi Ebû Hureyre (ra)’nin rivayetine göre Peygamberimiz, şakalaşmak derecesine varan samimi söz ve davranışlarla ashabının içine, onlardan biri gibi karışırdı Latif latifeler yapar, şakalarında yanlış ve yalan söz bulunmazdı
Enes (ra) anlatıyor: “Bir adam Peygamber (sas)’e gelerek: “Ey Allah’ın Resûlü! Beni bir deveye bindir!” dedi Resûlullah da: “Ben seni devenin yavrusuna bindireceğim!” buyurdu Adam: “Ya Resûlallah, ben deve yavrusunu ne yapayım (ona binilmez ki)!” deyince Hz Peygamber: “Acaba deveyi deveden başka bir mahlûk mu doğurur? (Her deve, bir devenin yavrusu değil midir?)” buyurdular” (Tirmizî, Birr 57; Ebû Dâvud, Edeb 84, 92) Peygamberimiz, bu sözüyle hem şaka yapmakta, hem de insana bir söz işitince iyice düşünüp derinliğini, muhtevasını kavramadan reddetmemesi, itirazda acele etmemesi gerektiğini göstermektedir
Enes (ra), Resûlullah’ın, kendisine: “Ey iki kulaklı!” diye hitab ettiğini, bu sözüyle şaka yapmayı kastettiğini rivayet etmiştir (Tirmizî, Birr 57; Ebû Dâvud, Edeb 92) Yine Enes (ra) diyor ki: “Allah’ın elçisi, biz çocukken yanımıza gelir, bize karışırdı (bizimle beraber otururdu); benim Ebû Umeyr adında bir kardeşim vardı, çok sevdiği ve sık sık oynadığı bir kuşu vardı Ona: “Ey Ebû Umeyr, Ne yaptı nuğayr (serçe yavrusu)?” derdi” (Buhârî, Edeb 81, 112; Müslim, Edeb 30; Tirmizî, Birr 57; Ebû Dâvud, Edeb 69; İbn Mâce, Edeb 24) Enes’in anlattığına göre, yaşlı bir kadın Resûlullah’a gelmiş ve Cennet’e gidebilmesi için Ona dua etmesini rica etmiştir Allah Resulü’nün ona: “Hiçbir ihtiyar kadın Cennet’e girmeyecektir!” demesi üzerine, kadın üzülerek ağlamaya başlamıştı Bunun üzerine, buyurdu ki: "O gün sen ihtiyar olmayacaksın ki Yüce Allah: 'Biz onları yeniden inşâ etmişiz, onları bâkireler yapmışızdır' (56/Vâkıa, 35-36) buyurmuştur" (Tirmizî, Şemâil)
Hz Süheyb anlatıyor: Gözüm ağrıdığı halde hurma yiyordum Bunu gören Hz Peygamber: “Gözün ağrıdığı halde hurma mı yiyorsun?” diye şaka ile takıldı Ben de: “Ey Allah’ın Resulü, ben ancak ağrımayan tarafla yiyorum” cevabını verince, Resûlullah azı dişleri görünecek derecede tebessüm etti Ümmü Eymen adlı bir kadın, Hz Peygamber'e gelerek, "kocam seni eve davet ediyor" dedi Peygamberimiz: "Kocan kim? Şu gözünde ak olan adam, değil mi?" dedi (Kadın "Vallahi gözünde ak yok" dedi "Hayır, var!" buyurdu Kadın, yine: "Hayır, vallahi yok!" deyince Hz Peygamber: "Herkesin gözünde ak vardır" dedi Güzel sözlü Güzel Peygamber, "ak" kelimesi ile gözün koyu renkli halkasını çevreleyen beyaz tabakayı kastediyordu Fakat bu söz, gözdeki kısmî körlüğü de ifade ettiğinden kadın, bu şekilde anlamıştı Hz Peygamber, bu sözüyle aynı zamanda cinas yapmıştı
Sahabeler arasında şakalarıyla meşhur olanlar vardır Nuayman, Ebû Hureyre, Abdullah İbn Huzâfe, Zeyd İbn Sâbit, Büreydetu’l-Eslemî gibi Hatta sert mizaçlı Hz Ömer’in bile şakalarına rastlanır Bunları, büyük ölçüde Resûlullah’ın müsamahasıyla, bu yoldaki örnekliğiyle izah edebiliriz Esasen fıtrattan gelen bir meyil olan şakacılığa Resûlullah müdahale etmemiş, sadece bazı sınırları beyan etmiştir Şakacılığı en çok meşhur olan Nuayman (ra), Resûlullah’a bile birçok kez şaka yapmıştır Anlattığına göre, Medine pazarına turfanda veya güzel bir yiyecek gelince onu veresiye alır, Resûlullah’a “hediye” olarak getirir, ödeme zamanı gelince, Hz Peygamber’e gelerek, “hediye”sinin borcunu isterdi Resûlullah: “Sen onu bana hediye etmiştin, ne oldu?” deyince, “Bu güzel şeyi Sana lâyık gördüm, param olmadığı için böyle yaptım” derdi Resûlullah da Nuayman’ı hep gülerek karşılar ve ona hiç kızmazdı Hatta onunla karşılaşınca kendini gülmekten alamadığı olurdu Nuayman’ın bir sefer sırasında, arkadaşı Süveybit’i “köle” diye satması da onun meşhur şakalarından biridir Bu olay üzerine Resûlullah ve ashabı bir yıl güldüler
Ensardan mizahçı/şakacı bir zat vardı (Bir gün yine) Konuşup yanındakileri güldürürken Resûlullah (sas) elindeki çubuğu (şaka yollu) adamın böğrüne dürttü Bunun üzerine adam: “Ey Allah’ın Resulü, (canımı yaktınız) Müsaade edin kısas yapayım!” dedi Allah Resulü de: “Haydi yap!” buyurdu Adam: “Ama üzerinizde gömlek var, benim üzerimde yoktu (kısasın tam olması için çıkarmalısınız!” dedi Adamın talebi üzerine, Peygamberimiz gömleğini kaldırıp böğrünü açtı Adam, Resûlullah’ı kucaklayıp böğrünü saygıyla öpmeye başladı ve: “Ben bunu arzu etmiştim ey Allah’ın Resulü!” dedi (Ebû Dâvud, Edeb 160, hadis no: 5224)
Zahir bin Harun adlı bir zat, çölden hediyelerle birlikte Resûlullah’a gelirdi Resûlullah da ayrılacağı zaman Zahir’in ihtiyaçlarını tedarik ederdi Resûlullah: “Zahir, bizim çölde yaşayanımızı temsil eder, Biz de onun şehirde yaşayanını temsil ederiz” buyuru...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin Şakaları
« Posted on: 28 Mart 2024, 23:53:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin Şakaları rüya tabiri,Peygamberimizin Şakaları mekke canlı, Peygamberimizin Şakaları kabe canlı yayın, Peygamberimizin Şakaları Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin Şakaları kuran ı kerim, Peygamberimizin Şakaları peygamber kıssaları,Peygamberimizin Şakaları ilitam ders soruları, Peygamberimizin Şakaları önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes