> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Peygamberimiz ve söz 1
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimiz ve söz 1  (Okunma Sayısı 862 defa)
19 Eylül 2010, 14:42:26
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Eylül 2010, 14:42:26 »



PEYGAMBERİMİZ VE SÖZ-1

Hakk’ın murad ve kelamına tercüman olma vazifesiyle gönderilmiş bulunan Peygamberimiz (sav), aynı zamanda bir Söz Sultanı’ydı. Bugüne kadar herkesin derecesine göre ve belli ölçüde söylemeye muktedir olduğu bir hayli güzel söz olmuştur ama, Güzeller Güzeli (sav)’nin sözlerinde bir başka derinlik, bir başka lezzet, bir başka halâvet vardır.

O’nun beyânı o kadar tatlı, ifâdeleri o kadar büyüleyiciydi ki, O (sav) konuşurken başlar döner, bakışlar başkalaşır, kalbler duracak hâle gelir, akıl ve muhâkemeler teslîm-i silah eder, insânî duygular dirilir ve ruhlar da âdetâ kanatlanırdı. Allah O’nun diline öyle bir güç ihsan etmişti ki, O’nu dinleme bahtiyarlığına erenler, ifâdeleri en özlü, beyânları en çarpıcı bir Söz Sultanı’nın (sav) huzurunda bulunma mehâbetiyle âdetâ dilleri tutulur ve büyülenirlerdi.. ne zaman O’nun dudaklarından hikmet pırlantaları dökülmeye başlasa, akıl ve muhâkeme erbabının nutku tutulur; ne zaman O (sav), iyiyi, güzeli, doğruyu anlatmaya koyulsa, ağzının şeker-şerbeti dinleyenlerin ruhlarını sarar; ne zaman o âteşîn sözleriyle fenalıkları hedeflese, küfür ve münkerâtı kendi çirkinliklerinde boğar.. ve hele da’vâsı adına serdettiği hüccet, bürhan ve delillerle kükrediği zaman, bütün karanlık ruhların dillerine zincir vurur ve karanlıkları bozguna uğratırdı...

O (sav), bütün bu mazhariyetlerin şuûrundaydı ve tahdîs-i nimet -şükür niyetiyle Hakk’ın ni’metlerini ilân- sadedinde bunları izharda da beis görmezdi: “Ben nebiyyi ümmî olan Muhammed’im. Ben’den sonra nebî yok! Ben sözün ilkiyle, sonuyla ve ‘cevâmiu’l-kelim’le serfirâz kılındım” diyerek Hakk’ın ihsanlarını sayar-döker.. ve “Ey insanlar, ben ‘cevâmiu’l-kelim’ ve herşeyi hall u fasl edecek son sözü söylemekle şereflendirildim” nûr-efşân beyânlarıyla da geçmiş ve geleceğin Hatîb-i Zîşân’ı olduğunu ilân ederdi.

Gerçekten O Efendiler Efendisi (sav) diriltici soluklarıyla, Hakk bahçesinin güllerine ilâhîler besteleyen öyle bir bülbül idi ki, O ne zaman şakısa, gönlünü dile getirir ve gönlünün dilinden en büyüleyici nağmeler söylerdi. O’nun bağının taze fidanlarında filizlenmiş o tazelerden taze sözler, başkalarının baharında açılmış tomurcuklara, başkalarının sabahında güneşe uyanmış çiçeklere benzemezdi. O’nun söz sofrasında her şey bir gonca gibi şebnemi burnunda yepyeni ve turfandaydı.. ve bu turfanda ni’metleri bütün derinlikleriyle tadıp tanımak, tanıyıp hazzına ermek de, sadece bu bezmin ilk tâli’lilerine müyesser olmuştu.

O Beyân Sultanı (sav), söz cevherinden öyle bir kılıç yaptı ki, o kılıcın başlar üstünde bir kere dönüp helezonlar çizmesiyle bütün yalancı ve muzahref beyânlar kaçıp yarasaların tünedikleri yerlerde saklandılar ve bütün masallar Kâf dağının arkasında ankâya sığındılar. O ifâde ve beyandan öyle çeşmeler akıttı ki, bir anda câhiliye sahrasının dört bir yanı Cennet bahçelerine döndü ve öyle çağlayanlar meydana getirdi ki, bütün îmâna açık gönüller kendilerini sonsuzun okyanusuna akan o çağlayanlar içinde buluverdiler.

O’nun sözleri öteler kaynaklıydı.. eğer vahiy fitiliyle parlayan O’nun sözleri olmasaydı, cihanlar hep kaos olarak kalır giderdi. O, tabiatın yüzündeki perdeyi söz kılıcıyla delik-deşik etti ve şeriat kitabını da yine söz nakışlarıyla süsledi. Söz O’nun atının terkisine vurulmuş bir metâ, sadağında altın tüylü bir oktur. O, uğradığı her yerde sözden anlayanların eteklerini mücevherlerle doldurdu ve yayını gerip atını karanlıklar üzerine sürdü. Allah, son bir kere daha sözlerle bir yeryüzü devleti kurmak murâd buyurunca, bu devletin başbuğluğuna o Beyân Sultanı’nı (sav) getirdi; ifâde, sikke ve tuğrâsını O’nun eline verdi.

Gelmiş-geçmiş ötelere açık bütün söz erleri, tecellî arşını terennüm eden koronun birer ferdiydi... O bu bülbüller topluluğunun idârecisi oldu.. nebîler ve velîler gelip gelip bir halka-i zikir teşkil ediyorlardı. O bu Kudsiler halkasının serzâkirliği vazifesiyle geldi.. geldi ve o tok sesiyle arş u ferşi velveleye verdi. O’nun sözlerle donatıp insanlığa takdim ettiği semâvî sofrasındaki her yemiş, dost bağının en mahrem noktalarından alınıp, kimseye açılmadan mahfazası içinde O’na sunulmuş eltâf-ı şâhâneden has meyvelerdi. O’ndan evvel o meyveleri ne başkaları bakıp görmüş, ne de onlara el sürülmüştü...

Hele, mahremlerden mahrem en has bahçelerin, en has güllerini, en lâtif nağmelerle terennüm eden bu Andelîb-i Zîşân’ın (sav) ilham üveyki şahlandığı vakit bütün diller susar, sîneler kulak kesilir ve ruhlar O’nun beyân zemzemesi karşısında kendilerinden geçerlerdi.

Evet, O’nun sözleri, her dalgalanışıyla sahilleri incilerle bezeyen birer deniz, gönüllere ürpertiler salarak zirvelerden dökülen birer şelâle ve derinliklerden kopup gelen fevvâreler gibiydi.. ne o deryaları zenginlik ve muhtevâsıyla tavsif etmek, ne o çağlayanlara tercüman olmak, ne de o fevvârelerin ulaştığı noktalara ulaşıp onları ihâta etmek mümkün değildir.

Şimdiye kadar yüzlerce muhakkik ve edîp O’nun söz cevheri etrafında dönüp durdu.. binlerce ve binlerce mütefekkir o pırıl pırıl âb-ı hayat kaynağına baş vurdu ve nice devâsâ kâmetler, ömürlerini O’nun derinliklerini kavramada tüketti ama, O hep ulaşılan noktaların ötesinde kaldı. Bir şâirimizin Kur’an hakkında söylediği bir şiirde az bir tasarrufla şöyle desek yerinde olur zannederim:

“Bikri, fikri kâinâtın çâk çâk oldu fakat

Perde-i ismette kaldı beyân-ı rasûl henüz”


Evet, damla, deryâyı bütünüyle ifâde edemediği, zerre güneşe ait husûsiyetleri tamamen gösteremediği gibi, Muhammedî Hakikatın birer parçası sayılan ulemâ, evliyâ, asfiyâ da - başkalarına nisbeten kâmil bile olsalar- O’nu tam temsil edemez ve O’nu aynıyla aksettiremezler.




ALINTI
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimiz ve söz 1
« Posted on: 19 Nisan 2024, 14:55:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimiz ve söz 1 rüya tabiri,Peygamberimiz ve söz 1 mekke canlı, Peygamberimiz ve söz 1 kabe canlı yayın, Peygamberimiz ve söz 1 Üç boyutlu kuran oku Peygamberimiz ve söz 1 kuran ı kerim, Peygamberimiz ve söz 1 peygamber kıssaları,Peygamberimiz ve söz 1 ilitam ders soruları, Peygamberimiz ve söz 1önlisans arapça,
Logged
25 Mayıs 2017, 20:26:15
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 25 Mayıs 2017, 20:26:15 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve ona layik bir ummet olan kullardan eylesin insallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Mayıs 2017, 20:45:34
Sevde38

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 280


« Yanıtla #2 : 25 Mayıs 2017, 20:45:34 »

Ashab-ı Kiram zâhiri ilimle kendilerini tedavi edemiyorlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v) doktorluğundan istifade etmek, eczanesinden ilaç alıp kullanmak suretiyle kendilerini tedavi edebiliyorlardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in ashabının kalbine vurması O'nun manevi tasarrufudur.

"İhlas ilmini okumak; ucub, riya, hased gibi manevi hastalıkları bilmek ve bunlardan muhafaza olmaya çalışmak farzı ayndır. (her müslümana farzdır.) İnsanın nefsi için her birisi birer afet olan kibir, gazap, cimrilik, ihanet gibi hastalıkları bilmek ve kendini bunlardan muhafaza etmek de farz-ı ayndır." (İbn-i Abidin; I/42)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mayıs 2017, 06:29:29
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #3 : 26 Mayıs 2017, 06:29:29 »

Mevlam bizleri kendine lâyık kul Peygamberimiz'e de hayırlı ümmet olanlardan eylesin inşâAllah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes