๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2010, 17:38:33



Konu Başlığı: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 11 Aralık 2010, 17:38:33
Peygamberimiz Nasıl Konuşurdu?


KONUŞMASI

ALLAH Resulü tüm konuşmalarına, sohbet ve hutbelerine başlamadan önce ALLAH'a hamd ve sena ederdi. (Buhari, Müslim-K.S. 2/348)

 O; "Cevâmiül Kelîm" idi. Yani, az sözle çok derin ve hikmetli anlamlar içeren cümleler kurar, konuşmalar yapardı. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei-8357)
Tane tane konuşurdu. Acele konuşmaz, anlaşılmaz kelimeler kullanmazdı. Öyle ki dinleyen, kelimelerini sayılabileceğini zannederdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi-8396, K.S.-5545)

Konuşmalarının başında, sonunda veya uygun bir yerinde dikkati çekmek, anlamasını sağlamak  veya uyarıda bulunmak ya da bir meselenin önemini belirtmek amacıyla bazı sözleri üç defa tekrar ederdi. (Müslim, Tirmizi-K.S. 2/304, Buhari, Müslim, Tirmizi-9045, 8399, K.S.-5546)

Sözleri gayet açık ve anlaşılır idi. Hangi anlayışta olursa olsun, onu dinleyen herkes anlardı. (Ebu Davud-8400)

Ancak bazen insanların dikkatini çekecek ve pek bilinmeyen kavramlar da kullanırdı. Bir defasında; "ALLAH, sarhoş edici şeyler içenlere tînetu'l-hibâl içirecektir." Der. Ashap, merak ederek bunun ne olduğunu sorunca da şu cevabı verir: "Cehennemliklerin vücutlarından çıkan pis terdir." (Müslim, Nesei, K.S.-2270)

Lüzumsuz ve gereksiz konuşmazdı. İnsanlar bıkmasın, usanmasın diye çok konuşmazdı. Sessizliği uzun olurdu. Söze başlarken de bitirirken de dudakları ile konuşurdu. Sözlerinde ne bir fazlalık ne de bir eksiklik olurdu. Sözleriyle kimseyi incitmez, küçümsemezdi. "Kişinin malayani (boş) şeyleri terk etmesi, onun Müslümanlığının güzelliğindendir." (Muvatta, Tirmizi, İbn-i Mâce, K.S.-4553)

Lüzumsuz soru sormaz ve sorulmasından da memnun olmazdı. Önceki ümmetlerin helak oluş sebeplerinden birinin de çok soru sormaları olduğunu beyan etmiştir. "Size bir şeyi yasakladım mı, ‘niçin, neden?' diye sormayın. Bir şey emrettiğim zaman da onu elinizden geldiğince yapmaya çalışın." (Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesei, K.S.-2231) ALLAH Resûlü (sav)'ne yönelik sorular yeni dini emir ve yasaklar getireceğinden, ümmetine olan şefkatinden dolayı böyle bir olayın yaşanmasını istemezdi. Sorduğu soru sonucu bir yasağın gelmesine vesile olan müslümanın bir cürüm işlemiş olacağını (Buhari, Müslim, Ebu Davud, K.S.-2232), ALLAH'ı kimin yarattığını soracak ölçüde ileri gidileceğini (Buhari, Müslim, Ebu Davud, K.S.-2233), insanların şerlisinin, âlimleri sınamak, yanıltmak amacıyla zararlı konulardan soru soranlar olduğunu (Rezin, K.S.-2235)

İnsanları birbirine sevdirecek, birbiriyle kaynaştıracak şeyler konuşurdu. Onları ürkütmez, kaçırmazdı. (Taberânî-8425)

İleri gelen kimselerle de sade vatandaşlarla da eşit konuşurdu. Onlardan hiçbir şeyi saklamazdı. Onlara seviyelerine göre konuşur, muamele eder, dindeki faziletine göre önem verirdi.

Ashab-ı Kiram, O'nu büyük bir dikkat ve huşu içinde dinlerdi. O konuştuğu zaman, yanındakiler, sanki başında bir kuş varmış gibi başlarını eğerlerdi. Ancak O, sustuğu zaman konuşurlardı. Yanında söz düellosu yapmazlardı.

Resûlullah (sav)'ın susması bile bir dersti. O'nun sükûtu, hilim, haya, takdir ve tefekkür idi.  (Taberânî-8425)

Resûlullah (sav), konuşurken, sanki vahiy bekler gibi, zaman zaman gözlerini semaya dikerdi. (Ebu Davud-8401, K.S.-5547)

Jest ve mimiklerini kullanırdı. Ebu Hureyre (ra), bir hutbe esnasında bir ayet okuduktan sonra, baş parmağını kulağına, şehadet parmağını da gözünün üzerine koyduğunu belirmiştir. (Ebu Davud, K.S.-3485)

Hazırcevap idi. Hz. Aişe ile Safiye arasında bir münakaşa olmuş, Aişe (ra), "Ey Yahudi kızı!" diye çıkışmıştı. Buna çok üzülen Hz. Safiye gelip durumu Peygamber Efendimiz'e şikayet edince, ona şöyle dedi: "Sen de Aişe'ye; ‘Siz benden nasıl hayırlı olabilirsiniz ki? Benim kocam peygamber, Babam Harun Peygamber, amcam da Musa Peygamberdir.' Deseydin ya?!.." Bu cevap üzerine Safiye (ra), sevindi. (Tirmizi-8987) Uhud savaşı sonrası Ebu Süfyan ile yapılan söz düellosunda, Ebu Süfyan'ın; "Güne gün. Bedire karşılık Uhud. Eşit olduk." Demesi üzerine şöyle denmesini buyurmuştu: "Hayır eşitlik yok! Sizin ölüleriniz cehennemde bizim ölülerimiz ise cennettedir." (Buhari, Ebu Davud, 4247)

İnsanların konuşma esnasında saygı ifadelerine dikkat etmesini, ALLAH ve Resulünden bahsederken ifadelerini anlaşılır biçimde seçmesini isterdi. (K.S.- c.9 s.204)

Kurtuluşa ermenin bir yolunun da dili tutmak olduğunu ifade etmiştir. (Tirmizi-9690)

Bir meseleyi anlattıktan sonra bazen dinleyenleri şahid tutarak sorardı: "Duydunuz mu, tebliğ ettim mi?" (Buhari, Müslim, Ebu Davud- K.S. 2/311)

Bir konuşma yapacağı zaman, karşısındaki toplulukla yüz yüze gelmek ve konuşmanın tesirini oluşturmak için, yüksekçe bir yere çıkardı. (K.S. 2/315) Devesinin üzerinde de hitap ederdi. (Müslim, Ebu Davud, Nesei-3401, Ebu Davud, Nesei-3460)

Hacda konuşurken, şehadet ve orta parmağını kulağına koymuştu. (Nesei-3624)

Sesini uzaktakilere duyurmak için, bazı sahabeler, sözlerini tekrar ediyordu. (Ebu Davud-3628)

Meclisinde hatalı cümle kuran kimseleri uyarır, doğrusunu belirtirdi. (Müslim, Ebu Davud, Nesei-4101, K.S.-5930)

Kavramları yerli yerinde kullanır, şirk, günah ve cahiliye dönemini çağrıştıran kavram yerine daha uygun kelimeleri seçmemizi isterdi. Üzüm için, şarabı hatırlatan bir kelime olan "Kerm" yerine, "İneb" denmesini emrederdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Muvatta, K.S.-5938)

Konuşmalarında, toplumun, insanların bozulduğunu, helak olduğunu söyleyenleri hoş karşılamazdı. (Müslim, Muvatta, Ebu Davud, K.S.-5932)

İnsanların tevhide aykırı, yanlış anlaşılabilecek sözlerle seslenmesini, konuşmasını uygun görmezdi. Efendi anlamına da gelen Rab kelimesinin, kişiler için kullanmayı uygun görmezdi. (Müslim, K.S.-4161)

Resûlullah (sav), bir mecliste veya bir meselenin sunumunda, öncelikle büyüklere söz hakkı verir, sonra küçükleri dinlerdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi-5260)

Karşılaştığı, tanıştığı insanlara, misafirlerine isimlerini sorar, tanışırdı. (Ebu Davud-8157)

Bir şey anlattığı veya dinlediği zaman, şaşkınlık veren bir durum olunca "Sübhanallah!" derdi. (Buhari, Müslim-7460)

Üç kişi iken, iki kişinin kendi arasında gizli konuşmasını yasaklamıştı. (Buhari, Müslim, Muvatta-7780)

İnsanların çirkin sözler söylemesini, ne dediğini bilmez tarzda konuşmasını asla hoş görmezdi. (Tirmizi-7855)

Resûlullah (sav), insanların gerektikçe ve edep üzere konuşmasını, açık saçık ve lüzumsuz konuşmayı terk etmesini isterdi. (Tirmizi-7861)

Resûlullah (sav), ne söylemişse yerine getirir, yapmadığı bir şeyi insanlardan istemez, yapın demezdi. Etkili konuşup insanlara nasihat eden ama kendileri bu kurallara uymayanların, cehennemde, dudaklarının ateşten makaslarla kesileceğini bildirmiştir. (Buhari, Müslim-7907)

ALLAH Resûlü (sav), insanlar gülsün diye yalan yanlış konuşanları, komiklik yaparak yalan söyleyenleri ciddi olarak uyarırdı. (Ebu Davud, Tirmizi-7936, K.S.-5204)

Bazı sözlerin çok büyüleyici olduğunu (Ebu Davud-9720, ve Tirmizi, K.S.-2304) belirterek bu tür etkili ama haksız olan sözlere karşı dikkatli olunması, adlanılmamasını hatırlatırdı. Yanına gelen ve etkili konuşan bir bedeviyi dinledikten sonra şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz bazı konuşmalarda büyüleyici güç vardır." (Ebu Davud-8179, Buhari, Muvatta, Tirmizi, K.S.-5920)

İnsanlara bilmedikleri, bilmeleri gerekmeyen şeyleri, kavrayamayacak durumda olanlara anlatmanın yanlış olduğunu belirtirdi. "İnsanlara bilmediklerini anlatmayın. Hikmeti ehli olmayana anlatmayın. Bu durumda haksızlık yapmış olursunuz. Ehil olandan esirgemeyin bu defa onlara haksızlık etmiş olursunuz." (Ebu Davud-9720)

Bir kişinin, her duyduğunu söylemesini hoş görmezdi. (Müslim, Nesei-7938)

 

İnsanlara dille tecavüzde bulunan, rahatsızlık veren kişiye, ahirette muhakkak cezasının verileceğini hatırlatırdı. (Tirmizi, Ebu Davud-8266)

İnsanların ya hayır konuşmasını ya da susmasını emretmiştir. "Kim ALLAH'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır konuşsun ya da sussun." (Buhari, Müslim, Ebu Davut, Nesei, Tirmizi, İbn-i Mâce-8308, K.S.-5910)

Biriyle konuşacağı zaman bütün vücuduyla dönerdi. (Tirmizi-8375)

...

Resûlullah (sav), güzel ve doğru söz söylemeyi bir sadaka olarak belirtmiştir. (Buhari, Müslim-8252) "Yarım hurma ile bile olsa kendinizi cehennemden koruyun. Yarım hurma bulamayan bari hoş ve güzel söz söylesin." (Buhari-8451, K.S.-192)

Kişinin söylediği sözlerin kendisini cennete veya cehennem götüreceğini, bu yüzden çok dikkatli olmamızı isterdi. (Buhari, Müslim, Tirmizi, Muvatta-9711)

ALLAH Resûlü (sav), kişinin, korkusundan dolayı bildiğini söylemekten kaçınmamasını emretmişti. (Tirmizi-7992)

ALLAH Resûlü (sav) ashabıyla şakalaşırdı. Ancak o şaka ile bile olsa asla yanlış bir şey söylemez, hep doğruyu konuşurdu. (Tirmizi-8113)

Konuşma veya müzakereyi tartışmaya çevirmezdi. "Bir topluluk, içinde bulunduğu hidayetten ancak tartışma sebebiyle sapıtır." (Tirmizi-8121)

Efendimiz (as), haklı bile olsa, kişinin insanlarla münakaşa yapmayı ter etmeyi isterdi. (Ebu Davud, K.S.-5921)

Sözü ve özü bir olan peygamberdi. Büyük konuşmazdı. Konuşması ayrıştırıcı değil birleştiriciydi.

...

Miraç gecesi bu konuda kendisine ilginç manzaralar sunulmuştu.

Dudakları demir makaslarla doğranan tekrar eski haline gelince yine doğranan insanlar gösterildi. Bunların fitne çıkaran hatipler olduğu belirtildi.

Küçük bir delikten çıkan ama tekrar aynı deliğe girmek isteyip de başaramayan bir öküz gösterildi. Bunun da büyük söz söyleyip de sözünü geri al(a)mayanlar olduğu ifade edildi. (Bezzar-8446) Sözleriyle insanların dedikodusunu yapanların da, bakırdan tırnaklarla, yüzlerini ve göğüslerini parçalayarak cezalandırılacağını haber vermişti. (Ebu Davud, K.S.-4323)

İnsanları kalbini çelmek için konuşma sanatını öğrenen kimsenin ibadetlerinin tehlikede olacağını hatırlatırdı. (Ebu Davud-9712, K.S.-5918)

İnsanları etkilemek için edebiyat parçalayarak konuşanın ilahi buğza nail olacağını uyarırdı. (Tirmizi, K.S.-5917)

Herhangi bir konuda konuşan kişi delilli konuşmalıdır. "Kişinin delilsiz konuşması ne kadar kötüdür." (Ebu Davud-9717)

Bir arkadaşını bir konuda kınayan kişi, aynı duruma düşmeden ruhunu teslim etmez. (Tirmizi-9718)

Resûlullah (sav), haklı da olsa haksız da olsa bir kişinin konuşmayı kesmesini, tartışmamasını istemiş, böyle yapanların cennette büyük makamlara ulaşacağını müjdelemiştir. (Tirmizi, Ebu Davud, İbn-i Mâce, K.S.-1157) "Kardeşinle münakaşa etme! Zira münakaşanın hikmeti anlaşılmaz, sıkıntısı eksik olmaz. Tutmayacağın bir vaatte de bulunma!" (Rezin, K.S.-1162)

Ashabını özellikle dini konularda, kader gibi kavranması zor meselerde tartışmayı yasaklamıştır. (Tirmizi, İbn-i Mâce, 1160)

Ashabının çok soru sormasını istemezdi. Özellikle kendilerine sorumluluk getirecek muhtevada sorulara, konuşmalara kızardı. Haccın farz olduğunu ashabına aktardığı zaman sahabeden biri ısrarla, peş peşe, tam üç kere sormuştu: "Her sene mi ya Resûlullah (sav)?" Üçüncüden sonra Efendimiz (as) kızmıştı: "Ben sizi bıraktıkça siz de beni bırakın. Şayet sorunuza evet deseydim, her yıl size hac vacip olacaktı ve siz de buna güç yetiremezdiniz. Şunu bilin ki sizden öncekileri helak eden şey, çok soru sormaları ve peygamberleri hakkında ihtilaf etmeleridir. Ben size bir şey emrettiğim zaman yerine getirin, bir şey yasakladığım zaman da ondan kaçının." (Buhari, Müslim, Nesei, K.S.-1174)

Resûlullah (sav), insanlar arasında söz taşıyan kimseleri tehdit etmiş, onların cennete girmeyeceğini bildirmiştir. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, K.S.-4328) Bu ifade onların cezalarının ağır olacağını ifade etmektedir.

ALLAH'a ve ahiret gününe iman eden bir kimsenin ya hayır konuşacağını veya susması gerektiğini ifade ederdi. (Buhari, Müslim, Ebu Davud, K.S.-3418)

 

Efendimiz (sav)'den...

 

"İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde mevki yönden bana en çok yakın olanınız, ahlakça en güzel olanınızdır.

En nefret ettiklerim ve kıyamet gününde benden en uzak olanlarınız ise gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Tirmizi-7856)

...

"Âdemoğlu sabaha erişince, organların hepsi dili susturup şöyle derler: ‘Hakkımızda ALLAH'tan kork! Çünkü biz seninle beraberiz. Doğru olursan biz de doğru oluruz, eğri olursan biz de eğri oluruz." (Tirmizi-9708, K.S.-5908)

...

"Ben ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri en faziletli söz şudur: ‘Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîkeleh. Lehul mülkü vehuve a'la kulli şey'in kadîr: ALLAH'tan başka ilah yoktur. O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O her şeye kadirdir." (Muvatta, Tirmizi, K.S.-1863)

...

"Kim âlim geçinmek, sefihlerle münazara yapmak ve halkın dikkatlerini kendine çekmek için ilim öğrenirse, ALLAH o kimseyi cehenneme atar." (Tirmizi, K.S.-2003)

...

"Kelamda ileri gidenler helak oldular. Kelamda ileri gidenler helak oldular. Kelamda ileri gidenler helak oldular." (Müslim, Ebu Davud, K.S.-5919)  


Mehmet Nezir Gül  


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Gülbahar Aktay üzerinde 18 Ocak 2015, 15:01:53
.Allah Resulü tüm konuşmalarına, sohbet ve hutbelerine başlamadan önce Allah'a hamd ve sena ederdi. konusmalarında düzgün cümleler kullanırdı


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Derya 7/B üzerinde 18 Ocak 2015, 17:31:12
Peygamber Efendimiz etkileyici üslubu, hikmetli ve keskin hitabıyla tanınan bir insandı. Onun tebliği insanlar üzerinde çok büyük bir etki oluşturur, sohbetinden herkes çok büyük bir zevk alırdı. Sahabelerden bizlere aktarılan çeşitli rivayetler de onun bu özelliğini ortaya koyar.



Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: İkraNuR üzerinde 04 Temmuz 2015, 17:02:04
SELAMÜN ALEYKÜM. Bizlerde peygamber Efendimiz (s.a.v.) gibi yava yavaş tane tane konuşmalıyız.konuşmalarımızın başında Allah'a hamd etmeliyiz.anlaşılır şekilde konuşmalıyız. Allah (c.c.) bizleri peygamber efendimiz gibi konuşbilmeyi nasip etsin.


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Pelinay üzerinde 04 Temmuz 2015, 17:50:59
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Efendimjzjn hadisi seriflerinden cok sey ogreniyoruz yine.insallah uygulayabilenlerden oluruz.
Allah razi olsun.Rabbim Efendimizin guzel ahlakindan,edebinden bizlerede nasip eylesin insallah


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 04 Temmuz 2015, 18:41:39
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh...Rabbim bizlere efendimizin ahlakını,onun konuşma adabını,sünnetini hakkıyla eda edbilmeyi nasip eylesin İnşaAllah.Allah razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Pelinay üzerinde 25 Şubat 2016, 21:01:23
"İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde mevki yönden bana en çok yakın olanınız, ahlakça en güzel olanınızdır.

En nefret ettiklerim ve kıyamet gününde benden en uzak olanlarınız ise gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır." (Tirmizi-7856)

çok konuşmanın ,boş konuşmanın ahirette Efendimizden uzak olmaya sebep olduğunu bilmiyordum.Allah razı olsun.
Rabbim her halimizle sünnete uyabilmeyi nasip eylesin inşalalh


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Mustafa/Samed üzerinde 25 Şubat 2016, 21:19:13
Ve Aleykümüsselam. Paylaşım için Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Ruhane üzerinde 26 Nisan 2016, 21:07:10
Efendimizin her kelimesi her cumlesi  pırlanta degerindedir.. O asla boş konuşmaz kimseyi inciterek konuşmaz her daim şükür halinde olurdu.. Bizlerde inşaallah Efendimkzk örnek alıp hayatımızın her anında onunla beraber olanlardan oluruz..


Konu Başlığı: Ynt: Peygamberimiz nasıl konuşurdu?
Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Nisan 2016, 21:10:05
  Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Peygamberimiz ( S.A.V ) bizlere her yönüyle güzel örnektir. Oyüzden bizlerde Peygamberimiz'in sünnetlerini güzelce öğrenip hakkıyla uyguluyabilenlerden olalım inşaAllah. Amin